Regal'in projesi iyi, iletişimi sorunlu
17 Ağustos 2009 Akşam Gazetesi
8 Ağustos'ta bu köşede 'Türk gibi başla, İsviçreli gibi bitir' başlıklı bir yazı yazmıştık. O yazıda Regal'in 'Öğrenci Ne Yapsa Yeridir' adlı projesinden söz etmiştik. Dikkatimizi çeken hususlar şunlardı:
1. Regal geniş kitlelere yayılan bir üründü.
2. Regal gibi beyaz eşya ürünlerinde satın alma kararını kadınlar veriyordu.
3. Üniversite öğrencilerine yönelik bu proje içerik itibarıyla çok ilginçti.
4. Projeden kimse haberdar olmamıştı. Yani projenin iletişimi için yatırım yapılmamış, konu üniversite ortamında internet aracılığıyla yönetilmişti.
5. Bu parametreler ışığında ortada bir Marketing PR problemi olduğunu tespit etmiş ve Vestel İcra Kurulu Üyesi sevgili dostumuz Dr. Levent Hatay'ı projenin iletişimi için gerekli bütçeyi ayırması konusunda uyarmıştık.
Regal İletişim Müdürü Sayın Zeynep Oral bu yazımız üzerine ayrıntılı bilgi ve çok ciddi bir analiz içeren bir mektup yollamış. Diyor ki:
'Karar alma sürecine katkısı daima kabul edilen ama potansiyel alıcı olarak görülmeyen 'gençler' iletişim stratejisinin odak segmentini oluşturuyor. Bu amaçla büyük kitlelerden ziyade gençlerin en yoğun kullandığı iletişim kanallarına öncelik verdik. Kantinlerin Amerikan servislerinden bahçelerdeki raketlere, online mecraya kadar pek çok hedefli mecrayı kullandık. Kulaktan kulağa mekanizmasının da etkisiyle yarışmamız kısa zamanda hedeflediğimiz kitlenin yoğun ilgisini çekti.
Yarışmaya bir ayda 3 bine yakın proje başvurdu; bunların 500'e yakını onaylanarak sitede oylamaya sunuldu. Siteye ziyaret 200 bini aştı. Bu sonuçların projenin hedef kitle nezdinde amacına ulaştığının göstergesi olduğunu düşünüyoruz.
Bu platform üzerinden interaktif pazarlama çalışmalarımızı hayata geçirerek gençlerle kurduğumuz iletişimde sürekliliği sağlamayı ve bu sayede bir Regal komünitesi yaratmayı hedefliyoruz.'
Sayın Oral'ın mektubu gerçekten iş, iletişim ve ilişki yönetimi konusunda kafa patlatan ve proje üreten herkesin ilgisini çekecek düzeyde. Dileyenler bana bir e-posta yazsın. Buraya kısmen aldığım mektubun tamamının bir örneğini onlara da göndereyim.
İyi niyetinden ve ciddiyetinden hiç şüphe etmediğim Zeynep Hanım'ın görüşlerine tabii ki katılmıyorum(!). Community (camia, yakın çevre) en önemli sosyal paydaştır, karar vericilerin en önde gelenlerinden oluşur. Aynı zamanda bir numaralı işlevi çevrelerini etkilemektir. Çılgın ve ilginç fikirlerin, Zihni Sinir'in yaratıcısı İrfan Sayar tarafından değerlendirildiği bir yarışmaya böylesi miktarda üşütük fikirli genç katıldı diye Regal camiası oluşturulacağına inanmak biraz abartılı bir yaklaşımdır. Ne zaman? En başta söylediğimiz, ilk günkü yazıda yazdığımız gibi meseleye gereken iletişim bütçesi ayrıldığı zaman...
Kadına göre telefon...
Bu sütunların okurları benim kadınları nereye koyduğumu, onlara ne kadar saygı ve sevgi beslediğimi çok iyi bilirler. Ama aynı şekilde kadınların erkeklerden sadece cinsiyet farkıyla değil tür farkıyla da ayrıldığına da inandığımı bilirler. Bu gerçeğin altını en iyi şekilde çizdiğine inandığım kişi sevgili Prof. Dr. Osman Müftüoğlu'dur. 'Kozmetik görünce kadınların IQ'su yarı yarıya düşüyor.'
Hocanın bu lafı her şeyi anlatıyor. Sony-Ericsson da bunun farkına varmış olmalı ki kadınlar için özel bir telefon tasarlamış. Telefona onların önemli bulacağı üç-beş özellik eklemiş. Ürünü tanıtmak için 'En sevdiğiniz rujdan daha kısa' ya da 'El çantanızda hiç ağırlık yapmayacak' gibi anlatım yolları kullanmış.
Bir kadının 72 x 8, 85 gr. gibi tabirleri telefon seçerken kafasında kuramayacağını düşünen Sony-Ericsson'ın bu yaklaşımını 'iletişimde kişiselleştirme' (customization) hanesine büyük harflerle yazabiliriz.
8 Ağustos'ta bu köşede 'Türk gibi başla, İsviçreli gibi bitir' başlıklı bir yazı yazmıştık. O yazıda Regal'in 'Öğrenci Ne Yapsa Yeridir' adlı projesinden söz etmiştik. Dikkatimizi çeken hususlar şunlardı:
1. Regal geniş kitlelere yayılan bir üründü.
2. Regal gibi beyaz eşya ürünlerinde satın alma kararını kadınlar veriyordu.
3. Üniversite öğrencilerine yönelik bu proje içerik itibarıyla çok ilginçti.
4. Projeden kimse haberdar olmamıştı. Yani projenin iletişimi için yatırım yapılmamış, konu üniversite ortamında internet aracılığıyla yönetilmişti.
5. Bu parametreler ışığında ortada bir Marketing PR problemi olduğunu tespit etmiş ve Vestel İcra Kurulu Üyesi sevgili dostumuz Dr. Levent Hatay'ı projenin iletişimi için gerekli bütçeyi ayırması konusunda uyarmıştık.
Regal İletişim Müdürü Sayın Zeynep Oral bu yazımız üzerine ayrıntılı bilgi ve çok ciddi bir analiz içeren bir mektup yollamış. Diyor ki:
'Karar alma sürecine katkısı daima kabul edilen ama potansiyel alıcı olarak görülmeyen 'gençler' iletişim stratejisinin odak segmentini oluşturuyor. Bu amaçla büyük kitlelerden ziyade gençlerin en yoğun kullandığı iletişim kanallarına öncelik verdik. Kantinlerin Amerikan servislerinden bahçelerdeki raketlere, online mecraya kadar pek çok hedefli mecrayı kullandık. Kulaktan kulağa mekanizmasının da etkisiyle yarışmamız kısa zamanda hedeflediğimiz kitlenin yoğun ilgisini çekti.
Yarışmaya bir ayda 3 bine yakın proje başvurdu; bunların 500'e yakını onaylanarak sitede oylamaya sunuldu. Siteye ziyaret 200 bini aştı. Bu sonuçların projenin hedef kitle nezdinde amacına ulaştığının göstergesi olduğunu düşünüyoruz.
Bu platform üzerinden interaktif pazarlama çalışmalarımızı hayata geçirerek gençlerle kurduğumuz iletişimde sürekliliği sağlamayı ve bu sayede bir Regal komünitesi yaratmayı hedefliyoruz.'
Sayın Oral'ın mektubu gerçekten iş, iletişim ve ilişki yönetimi konusunda kafa patlatan ve proje üreten herkesin ilgisini çekecek düzeyde. Dileyenler bana bir e-posta yazsın. Buraya kısmen aldığım mektubun tamamının bir örneğini onlara da göndereyim.
İyi niyetinden ve ciddiyetinden hiç şüphe etmediğim Zeynep Hanım'ın görüşlerine tabii ki katılmıyorum(!). Community (camia, yakın çevre) en önemli sosyal paydaştır, karar vericilerin en önde gelenlerinden oluşur. Aynı zamanda bir numaralı işlevi çevrelerini etkilemektir. Çılgın ve ilginç fikirlerin, Zihni Sinir'in yaratıcısı İrfan Sayar tarafından değerlendirildiği bir yarışmaya böylesi miktarda üşütük fikirli genç katıldı diye Regal camiası oluşturulacağına inanmak biraz abartılı bir yaklaşımdır. Ne zaman? En başta söylediğimiz, ilk günkü yazıda yazdığımız gibi meseleye gereken iletişim bütçesi ayrıldığı zaman...
Kadına göre telefon...
Bu sütunların okurları benim kadınları nereye koyduğumu, onlara ne kadar saygı ve sevgi beslediğimi çok iyi bilirler. Ama aynı şekilde kadınların erkeklerden sadece cinsiyet farkıyla değil tür farkıyla da ayrıldığına da inandığımı bilirler. Bu gerçeğin altını en iyi şekilde çizdiğine inandığım kişi sevgili Prof. Dr. Osman Müftüoğlu'dur. 'Kozmetik görünce kadınların IQ'su yarı yarıya düşüyor.'
Hocanın bu lafı her şeyi anlatıyor. Sony-Ericsson da bunun farkına varmış olmalı ki kadınlar için özel bir telefon tasarlamış. Telefona onların önemli bulacağı üç-beş özellik eklemiş. Ürünü tanıtmak için 'En sevdiğiniz rujdan daha kısa' ya da 'El çantanızda hiç ağırlık yapmayacak' gibi anlatım yolları kullanmış.
Bir kadının 72 x 8, 85 gr. gibi tabirleri telefon seçerken kafasında kuramayacağını düşünen Sony-Ericsson'ın bu yaklaşımını 'iletişimde kişiselleştirme' (customization) hanesine büyük harflerle yazabiliriz.