Rotary Görme Engelliler için İnternet Cafe yapıyor
23 KASIM 2007
Çok ender de olsa dostları kıramayıp Rotary’nin toplantılarına katılırım. Ancak her zaman bir koşulum vardır: Rotary’nin toplum nezdinde nasıl algılandığına dair yaptırdığım bir araştırmayı da beraberimde getirmek istediğimi kendilerine söyler; bu bilgileri salonda bulunanlarla paylaşmama müsaade etmelerini rica ederim.
Son derece kibar bir şekilde kabul ederler… Ancak önerilerime pek kulak astıkları söylenemez…
Topluma hizmet etmek üzerine bir araya gelmiş olmalarına rağmen, ne yazık ki kendi aralarında bir tür ekonomik ve sosyal ‘ihtiyaç ağı’ tesis etmeye çalışan ‘zenginler kulübü’ olarak algılanırlar. Yaptırdıkları müthiş okullara, topluma yönelik geliştirdikleri pek çok hizmet modülünün başarıyla hayata geçmiş olmasına rağmen...
Lions gibi, onun biraz büyük ağabeyi gibi duran Rotary de, toplum karşısında biraz ‘ecnebi’ olarak algılanır… Hakikatle (truth) gerçeklik (reality) arasındaki farka ve bunların asla birebir aynı olamayacaklarına sanki Rotary’den daha iyi örnek az bulunur.
Elime ulaşan son Rotary projesi hakikate yaklaşılması konusunda beni hayli umutlandırdı… Tek kelime ile harika. Daha iyi bir sosyal sorumluluk çalışması nasıl olurdu acaba?..
Görme Engelliler İçin İnternet Cafe… İnsanın içi ısınıyor… Bir konser… Bir sergi… Konser Engin Gürkey’den (www.engingurkey.com). AKM’de 2 Aralık Pazar, 17.00’de… Biletleri Biletix satıyor…
Sergi de AKM’de 20 Kasım-7 Aralık arasında. Geleneksel Türk El Sanatları Sergisi… Sergi UNESCO’nun ilan ettiği Mevlana Yılı çerçevesinde yer alıyor ve ebru, minyatür, tezhib, hat, cilt, çini sanatlarını içeriyor. 15 sanatçı eserleriyle katılıyorlar. Kesin bir ebru alacağım…
Gayrettepe (bizim ofisler de orada) Rotary gelirlerinin tamamı Görme Engelliler İçin İnternet Cafe için harcanacak. Projeleri Şişli Belediyesi ve Uç İletişim desteklemişler… Kutluyorum. Gelişmelerden haberdar ederlerse, bir de tabii kendi algılamalarını hak ettikleri yere – iki proje de bizden izlerle dolu ve ecnebilikten tamamen uzak- getirirlerse seviniriz…
Bizim milletimiz ağlamayı sever
Salı akşamı çok ilginç bir yemek davetine katıldık. Davet sahibi Metro Group Türkiye temsilcisi Nurdan Tümbek Hanım, hem salonu hem de mönüyü seçerken süper bir performans sergilemişti.
Yemek Media Satürn Holding’in CEO’su Roland Weise şerefineydi… Metro Group, Türkiye’de de faaliyet gösteren Real, Metro Cash&Carry ve Media Satürn şirketlerinin çatısı. Son günlerde açılışları büyük yankı uyandıran Media Markt da Media Satürn’e bağlı bir şirket.
Dünyanın ve Avrupa’nın dev kuruluşlarından olan Media Satürn’ün en üst düzeydeki yöneticisini dinlemek tabii ki heyecan vericiydi. Ancak orada bulunan konukların da kendi tecrübe ve bilgilerinden yola çıkarak çizdikleri Türkiye tablosunun ve yaptıkları küçük analizlerin tadına doyulmadı…
Bir daha biraraya getirilmeleri pek kolay olmayan bu konuklar kimlerdi: Aziz Torun (Toray İnşaat), Teoman Yelkencioğlu (Linz Kimya Sanayi), Marc Landau (Deutsch-Türkische IHK), Engin Yiğitgil (TÜRSAK Vakfı), Prof. İlter Turan (İstanbul Bilgi Üniversitesi), Doç. Dr. Deniz Gökçe (Akşam), Dilek Temel (Arçelik), Engin Başaran (TÜDER), Arnold Hornfeld (SE Otomotiv Teknolojileri), Tulu Gümüştekin (CPS), Levent Hatay (Zorlu Holding), Koray Arıkan (Jp Morgan), Sacit Katlandur (Bayraktar Holding), Yılmaz Argüden (ARGE Danışmanlık A.Ş.), Neslihan Tombul (New York Bank), Vahap Munyar (Hürriyet), Mustafa Altındağ (Media Saturn Holding), Sven Jacobsen (Media Saturn Holding).
Ben de kendi hesabıma Türkiye ile ilgili kısmen çarpıcı bir örnek vermeye çalıştım. Cumartesi yayınlanacak olan TV programımız Bildiğin Gibi Değil’in bu haftaki konuğu Mahsun Kırmızıgül. İlk üç günde 160 bin izleyici ile rekora koşan Beyaz Melek filmini görmeden programa katılmamın Özlem Gürses’e de Mahsun Kırmızıgül’e da saygısızlık olacağını düşünerek maaile kalktık, gittik.
Söylemişlerdi de inanmamıştım. Salonda ağlayan ağlayana. Diğer gösterimlerde de salonlardan koro halinde ağlama sesleri geliyormuş… O akşam ben de bu manzarayı anlattım. Sonra da ekledim: Türkiye’de bu film veya Babam ve Oğlum gibi filmlerde salon ağlamaktan yıkılır. Biz ağlamayı severiz Herr Weiser… Ancak ben öğrenciliğim sırasında 7 yıl Bern’de Alhambra sinemasında yer göstericisi olarak çalıştım. Bir tek seansta, bir tek İsviçrelinin ağladığına tanık olmadım… Bizim ülkemizde insan kendini ifade ederken, bu gerçeği kesinlikle gözden kaybetmemeli…
Son derece kibar bir şekilde kabul ederler… Ancak önerilerime pek kulak astıkları söylenemez…
Topluma hizmet etmek üzerine bir araya gelmiş olmalarına rağmen, ne yazık ki kendi aralarında bir tür ekonomik ve sosyal ‘ihtiyaç ağı’ tesis etmeye çalışan ‘zenginler kulübü’ olarak algılanırlar. Yaptırdıkları müthiş okullara, topluma yönelik geliştirdikleri pek çok hizmet modülünün başarıyla hayata geçmiş olmasına rağmen...
Lions gibi, onun biraz büyük ağabeyi gibi duran Rotary de, toplum karşısında biraz ‘ecnebi’ olarak algılanır… Hakikatle (truth) gerçeklik (reality) arasındaki farka ve bunların asla birebir aynı olamayacaklarına sanki Rotary’den daha iyi örnek az bulunur.
Elime ulaşan son Rotary projesi hakikate yaklaşılması konusunda beni hayli umutlandırdı… Tek kelime ile harika. Daha iyi bir sosyal sorumluluk çalışması nasıl olurdu acaba?..
Görme Engelliler İçin İnternet Cafe… İnsanın içi ısınıyor… Bir konser… Bir sergi… Konser Engin Gürkey’den (www.engingurkey.com). AKM’de 2 Aralık Pazar, 17.00’de… Biletleri Biletix satıyor…
Sergi de AKM’de 20 Kasım-7 Aralık arasında. Geleneksel Türk El Sanatları Sergisi… Sergi UNESCO’nun ilan ettiği Mevlana Yılı çerçevesinde yer alıyor ve ebru, minyatür, tezhib, hat, cilt, çini sanatlarını içeriyor. 15 sanatçı eserleriyle katılıyorlar. Kesin bir ebru alacağım…
Gayrettepe (bizim ofisler de orada) Rotary gelirlerinin tamamı Görme Engelliler İçin İnternet Cafe için harcanacak. Projeleri Şişli Belediyesi ve Uç İletişim desteklemişler… Kutluyorum. Gelişmelerden haberdar ederlerse, bir de tabii kendi algılamalarını hak ettikleri yere – iki proje de bizden izlerle dolu ve ecnebilikten tamamen uzak- getirirlerse seviniriz…
Bizim milletimiz ağlamayı sever
Salı akşamı çok ilginç bir yemek davetine katıldık. Davet sahibi Metro Group Türkiye temsilcisi Nurdan Tümbek Hanım, hem salonu hem de mönüyü seçerken süper bir performans sergilemişti.
Yemek Media Satürn Holding’in CEO’su Roland Weise şerefineydi… Metro Group, Türkiye’de de faaliyet gösteren Real, Metro Cash&Carry ve Media Satürn şirketlerinin çatısı. Son günlerde açılışları büyük yankı uyandıran Media Markt da Media Satürn’e bağlı bir şirket.
Dünyanın ve Avrupa’nın dev kuruluşlarından olan Media Satürn’ün en üst düzeydeki yöneticisini dinlemek tabii ki heyecan vericiydi. Ancak orada bulunan konukların da kendi tecrübe ve bilgilerinden yola çıkarak çizdikleri Türkiye tablosunun ve yaptıkları küçük analizlerin tadına doyulmadı…
Bir daha biraraya getirilmeleri pek kolay olmayan bu konuklar kimlerdi: Aziz Torun (Toray İnşaat), Teoman Yelkencioğlu (Linz Kimya Sanayi), Marc Landau (Deutsch-Türkische IHK), Engin Yiğitgil (TÜRSAK Vakfı), Prof. İlter Turan (İstanbul Bilgi Üniversitesi), Doç. Dr. Deniz Gökçe (Akşam), Dilek Temel (Arçelik), Engin Başaran (TÜDER), Arnold Hornfeld (SE Otomotiv Teknolojileri), Tulu Gümüştekin (CPS), Levent Hatay (Zorlu Holding), Koray Arıkan (Jp Morgan), Sacit Katlandur (Bayraktar Holding), Yılmaz Argüden (ARGE Danışmanlık A.Ş.), Neslihan Tombul (New York Bank), Vahap Munyar (Hürriyet), Mustafa Altındağ (Media Saturn Holding), Sven Jacobsen (Media Saturn Holding).
Ben de kendi hesabıma Türkiye ile ilgili kısmen çarpıcı bir örnek vermeye çalıştım. Cumartesi yayınlanacak olan TV programımız Bildiğin Gibi Değil’in bu haftaki konuğu Mahsun Kırmızıgül. İlk üç günde 160 bin izleyici ile rekora koşan Beyaz Melek filmini görmeden programa katılmamın Özlem Gürses’e de Mahsun Kırmızıgül’e da saygısızlık olacağını düşünerek maaile kalktık, gittik.
Söylemişlerdi de inanmamıştım. Salonda ağlayan ağlayana. Diğer gösterimlerde de salonlardan koro halinde ağlama sesleri geliyormuş… O akşam ben de bu manzarayı anlattım. Sonra da ekledim: Türkiye’de bu film veya Babam ve Oğlum gibi filmlerde salon ağlamaktan yıkılır. Biz ağlamayı severiz Herr Weiser… Ancak ben öğrenciliğim sırasında 7 yıl Bern’de Alhambra sinemasında yer göstericisi olarak çalıştım. Bir tek seansta, bir tek İsviçrelinin ağladığına tanık olmadım… Bizim ülkemizde insan kendini ifade ederken, bu gerçeği kesinlikle gözden kaybetmemeli…