Sıra Ekonomik / finansal darbede mi?…
01 AĞUSTOS 2016 Derin ekonomi
Sanki 2008’den bu yana Türkiye ile daha bir başka uğraşmaya başladılar. Olayları ve özellikle irili ufaklı atakları ve büyük hamleleri alt alta yazdığınız zaman karşınıza bu ‘uğraşmanın’ km taşları çıkıveriyor…
Bu sürecin belirgin zirve noktaları ise şöyle sıralanıyor: Ergenekon, Balyoz, Casusluk davaları. Masum başladığı sanılıp ikinci gününden itibaren çığırından çıkan Gezi olayları. 17 Aralık, hemen ardından 25 Aralık. Sayın Erdoğan’ı AİHM’de terörist (!) olarak yargılatma tezgâhının bir adımı olarak, MİT TIR’larının yakalatılması; Dolar operasyonu ve nihayet 15 Temmuz hain darbe girişimi…
Cumhurbaşkanı, onun bağımsızlık anlayışı ve Türkiye, milletinin iradesi sayesinde hâlâ dimdik ayakta durabildiğine göre; bir sonraki atakların da kaçınılmaz olabileceğini hesaba katmalıyız. Bir sonraki atak TL’ye ve finans sistemimize olabilir mi? Uzmanlar bunu tartışıyorlar…
Sayın Cumhurbaşkanı biraz da bu nedenle olacak, ekonomimizin ve finans sistemimizin sapasağlam ayakta durduğuna ve reformlara devam edilirken, ilkelerden ve sağlam duruştan asla taviz verilmeyeceğinin altını birkaç kere çizdi.
Her ne kadar şu sıra fazla seslerini çıkarmasalar da, sözü edilen atakların olasılığını yüksek görenlerle, Cumhurbaşkanı için “Gitsin de nasıl giderse gitsin, Türkiye’ye ne olacağı hiç önemli değil” şeklindeki hain tezi savunanlar, felaket senaryolarını el altından piyasaya yayıyorlar.
Oysa Türkiye’de işler hiç de onların bildiği, ya da bilmeyi istedikleri şekilde gelişmiyor...
Birkaç örnek vermek gerekirse:
GYODER’in açıkladığı 2010 – 2016 arası inşaat sektöründeki “Yeni Konut Fiyat Endeksi”, o yılların içinde geçerken kötümserlik ve karamsarlık tohumları eken sözde uzmanlara inat; AK Parti yandaşı olmakla suçlanan ilim irfan sahibinin öngördüğü şekilde tecelli etmiş…
Bu sürecin belirgin zirve noktaları ise şöyle sıralanıyor: Ergenekon, Balyoz, Casusluk davaları. Masum başladığı sanılıp ikinci gününden itibaren çığırından çıkan Gezi olayları. 17 Aralık, hemen ardından 25 Aralık. Sayın Erdoğan’ı AİHM’de terörist (!) olarak yargılatma tezgâhının bir adımı olarak, MİT TIR’larının yakalatılması; Dolar operasyonu ve nihayet 15 Temmuz hain darbe girişimi…
Cumhurbaşkanı, onun bağımsızlık anlayışı ve Türkiye, milletinin iradesi sayesinde hâlâ dimdik ayakta durabildiğine göre; bir sonraki atakların da kaçınılmaz olabileceğini hesaba katmalıyız. Bir sonraki atak TL’ye ve finans sistemimize olabilir mi? Uzmanlar bunu tartışıyorlar…
Sayın Cumhurbaşkanı biraz da bu nedenle olacak, ekonomimizin ve finans sistemimizin sapasağlam ayakta durduğuna ve reformlara devam edilirken, ilkelerden ve sağlam duruştan asla taviz verilmeyeceğinin altını birkaç kere çizdi.
Her ne kadar şu sıra fazla seslerini çıkarmasalar da, sözü edilen atakların olasılığını yüksek görenlerle, Cumhurbaşkanı için “Gitsin de nasıl giderse gitsin, Türkiye’ye ne olacağı hiç önemli değil” şeklindeki hain tezi savunanlar, felaket senaryolarını el altından piyasaya yayıyorlar.
Oysa Türkiye’de işler hiç de onların bildiği, ya da bilmeyi istedikleri şekilde gelişmiyor...
Birkaç örnek vermek gerekirse:
GYODER’in açıkladığı 2010 – 2016 arası inşaat sektöründeki “Yeni Konut Fiyat Endeksi”, o yılların içinde geçerken kötümserlik ve karamsarlık tohumları eken sözde uzmanlara inat; AK Parti yandaşı olmakla suçlanan ilim irfan sahibinin öngördüğü şekilde tecelli etmiş…
Özetle, 2010 Haziran’ı 100 alınırsa, 6 yıl sonra 2016 Haziranı’nda 170,4 (artış %70,4); bir önceki aya göre ise endeks ortalama %0.12’lik bir artışa işaret ediyor; bir önceki yılın aynı ayı ile kıyaslandığında ise görülen %6,57’lik bir artış…
Skytrax adlı denetleme ve hizmet kıyaslama (benchmarking) kuruluşu 6. Kez Türk Hava yollarını Avrupa’nın en iyi havayolu şirketi seçti. Ödüller 12 Temmuz 2016’da Farnborough Airshow’da açıklandı…
Gana Ulusal Petrol Şirketi (GNPC) Üst Yöneticisi Alexander Mould, ülkelerinde daha çok Türk enerji şirketi görmek istediklerini belirtmiş… “Birkaç Türk şirketle görüşmelerimiz oldu, yakın zamanda netleşmesini bekliyoruz” diye eklemiş. Bu kapsamda Türkiye’den bir holding yılsonuna kadar 415 megavat kurulu güce sahip bir yüzer santrali daha Gana’ya göndereceğin açıklamış.
Bu yılın nisan ayında dış ticaret açığı yüzde 16,3 azalarak 4 milyar 207 milyon dolara gerilemiş. Aynı dönemde ihracatın ithalatı karşılama oranı, yüzde 72,7’den yüzde 74’e yükselmiş.
“TÜBİSAD Bilgi ve İletişim Teknolojileri Sektörü Pazar Verileri-2015” raporu açıklanmış. Bilgi ve iletişim teknolojileri sektörü 2015 yılında TL bazında yüzde 18 büyüyerek 83,1 milyar liralık hacme ulaşmış. Bu olumlu örneklerin yüzlercesini bulmak mümkün…
Ancak o kadar olumlu olmayanlar da var. Örneğin GSMH… Yerinde sayıyor birkaç yıldır. Bu durumu “GSMH’mız yerinde sayıyor” diye vermek de var, “Pek çok ülkeninki düşerken bizimki düşmemiş” diye vermek de…
Ayrıca Sayın Cumhurbaşkanı’nın sıklıkla tekrarladığı gibi, Türkiye dev alt yapı projelerinin üstesinden aslanlar gibi geldi, yakın gelecekte Yavuz Sultan Selim Köprüsünü, Tüp Geçit, Yeni Havalimanı devreye girecek. Diğer yatırımlar da kesintisiz olarak sürdürülüyor.
Peki, Türkiye ile ilgili özellikle Hıristiyan Batı’da oluşmuş, Türkiye’de de ‘Ecnebi Aydınlarca’ şiddetle desteklenen algılama bozukluğunun nedenini nerede aramak gerekir? Çünkü pek çok şeyi o belirliyor.
Bu konuda görüşler genelde ikiye ayrılıyor… Gördüğüm, izlediğim, okuduğum bir kısım yorumcuya göre bunun sorumlusu Hıristiyan Batı’dır. Bazılarına göre de biziz… İşlerimizi doğru dürüst yapmayışımız...
Biz üçüncü bir seçenekten yana olduk hep: Bizce bu ülkelerin algılamalarında ve Türkiye mefhumlarındaki bozukluk, bir tür ‘stratejik iletişim’ sorunudur. Siz kendinizi gerektiği gibi ifade edemezseniz, sizinle ilgili algılamayı yönetmek isteyenlerin tezviratına kurban gitmeniz mukadderdir.
Bizim içimizdeki Ecnebi Aydınların iflah olamayacaklarını biliyoruz. Ancak, bu iş için, yani Türkiye’nin kendisini tüm dünya halklarına (diplomatlarına değil. O Dışişlerinin işi) anlatabilmesi için 2010 yılında Sayın Cumhurbaşkanı tarafından kurulmuş bir kurumumuz var: Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğü… Ne yazık ki henüz personeli ve bütçesi bulunduğunu sanmadığımız bu kurumun derhal desteklenmesi, tahkim edilmesi ve onun koordinasyonunda bu konuda çalışan tüm Bakanlıkların (Dışişleri, Kültür – Turizm, Ekonomi vb.), STK’ların ve özel sektörün bir arada ve uyum içinde hareket etmeleri büyük önem taşımaktadır…
Nasıl Sayın Cumhurbaşkanı bu hain darbe girişimini engellemeyi, liderliği, cesareti ve iletişimi en iyi şekilde kullanarak milletin iradesi, onun tetiklemesiyle şerefli kolluk kuvvetlerinin vicdanlarının sesini dinlemeleri üzerine püskürtmeyi başarmışsa; önümüzdeki dönemde tüm ilgili kurum ve kadrolara düşen görev, aynı inanç ve tutarlılıkla Türkiye gerçeğini dünyanın dört bir tarafındaki insanlara anlatmaktır. Çünkü bu ülkelerdeki politikacılar eninde sonunda dönüp seçmenlerinin ne hissettiklerine göre hareket etmektedirler…
O politikacıları etkilemek için ise, onların seçmenlerini etkilemek; önümüzdeki dönemde ülkemizin karşılaşma olasılığı söz konusu olan atakları atlamada kritik başarı faktörü olarak karşımızda duracaktır…