Sağlık Bakanı Sn. Fahrettin Koca’nın pandemi ve normalleşme süreci iletişimi
1 ağustos 2022 - Marketing türkiye
Sağlık Bakanımız Sayın Fahrettin Koca’nın koronavirüs sürecindeki iletişim performansını değerlendirirken aklımızda bulundurmamız gereken en önemli unsur, bunun bir kriz süreci olduğudur.
‘Kriz yönetiminden’ anlamamız gereken; hasara yol açan sebeplerin durdurulması ve minimuma indirilmesi çalışmalarıdır. İşin bir de, bizleri mesleki olarak yakından ilgilendiren, ‘kriz iletişimi yönetimi’ boyutu var: İletişimin ‘iyi’ yönetilemediği durumlarda, krize neden olan ‘sert konulardan’ (hard issues) çok, toplumsal algılamayı etkileyen dezenformasyon, yanlış bilgilenme, yalan gibi istenmeyen hususların hasara yol açabildiğine zaman zaman tanık olduk.
Örneğin, pandemi sürecinde, hastalığın kendisinden ziyade hastalık, tedavi ve uygulamalar hakkında özellikle sosyal medyadaki ‘infodemi’ zarar verici olabilirdi. Evet, bu yalan yanlış veyahut ilgisiz haber bombardımanına hepimiz maruz kaldık; ancak tahrip edici etkileri ‘sınırlı’ kaldı. İşte bunu sağlayan, Sayın Bakan nezdinde Sağlık Bakanlığınca uygulamaya alınan ve başarıyla yürütülen iletişim stratejisidir.
Öncelikle, ortada kriz ya da bunun ibaresi dahi olmadan yapılan ‘hazırlığın’, sürecin yönetilmesinde çok etkili olduğunu biliyoruz. Temelleri sağlam bir sağlık sistemi ve hızlı alınan kararlar neticesinde devreye alınan yeni uygulamalar hep bu hazırlık sürecinin meyveleriydi.
Pandemi ortaya çıktıktan sonraysa, iletişim boyutunda hem bilgilendirmeyi sağlamak hem de dezenformasyonu önlemek gerekti. Burada, Sayın Bakanın gerek canlı yayınlanan basın toplantıları gerekse de sosyal medya platformları aracılığıyla, ‘kriz iletişimi yönetimi’ konusunda kritik öneme sahip şu kriterleri layıkıyla yerine getirdiğine şahit olduk: Krizin geldiği kanalın tespiti ve iletişimin aynı kanaldan yapılması, hız, şeffaflık, bilgilendirme frekansı ve sözcü…
İletişim, sadece Sağlık Bakanımızca değil, diğer devlet kurumlarınca da aynı titizlikle yürütülebilirse toplumsal korunma refleksi daha da gelişebilecek; vaka sayısı daha da hızlı aşağı inebilecektir.
‘Kriz yönetiminden’ anlamamız gereken; hasara yol açan sebeplerin durdurulması ve minimuma indirilmesi çalışmalarıdır. İşin bir de, bizleri mesleki olarak yakından ilgilendiren, ‘kriz iletişimi yönetimi’ boyutu var: İletişimin ‘iyi’ yönetilemediği durumlarda, krize neden olan ‘sert konulardan’ (hard issues) çok, toplumsal algılamayı etkileyen dezenformasyon, yanlış bilgilenme, yalan gibi istenmeyen hususların hasara yol açabildiğine zaman zaman tanık olduk.
Örneğin, pandemi sürecinde, hastalığın kendisinden ziyade hastalık, tedavi ve uygulamalar hakkında özellikle sosyal medyadaki ‘infodemi’ zarar verici olabilirdi. Evet, bu yalan yanlış veyahut ilgisiz haber bombardımanına hepimiz maruz kaldık; ancak tahrip edici etkileri ‘sınırlı’ kaldı. İşte bunu sağlayan, Sayın Bakan nezdinde Sağlık Bakanlığınca uygulamaya alınan ve başarıyla yürütülen iletişim stratejisidir.
Öncelikle, ortada kriz ya da bunun ibaresi dahi olmadan yapılan ‘hazırlığın’, sürecin yönetilmesinde çok etkili olduğunu biliyoruz. Temelleri sağlam bir sağlık sistemi ve hızlı alınan kararlar neticesinde devreye alınan yeni uygulamalar hep bu hazırlık sürecinin meyveleriydi.
Pandemi ortaya çıktıktan sonraysa, iletişim boyutunda hem bilgilendirmeyi sağlamak hem de dezenformasyonu önlemek gerekti. Burada, Sayın Bakanın gerek canlı yayınlanan basın toplantıları gerekse de sosyal medya platformları aracılığıyla, ‘kriz iletişimi yönetimi’ konusunda kritik öneme sahip şu kriterleri layıkıyla yerine getirdiğine şahit olduk: Krizin geldiği kanalın tespiti ve iletişimin aynı kanaldan yapılması, hız, şeffaflık, bilgilendirme frekansı ve sözcü…
İletişim, sadece Sağlık Bakanımızca değil, diğer devlet kurumlarınca da aynı titizlikle yürütülebilirse toplumsal korunma refleksi daha da gelişebilecek; vaka sayısı daha da hızlı aşağı inebilecektir.