Sahte bağış vaatçilerini affetmeyin!
02 kASIM 2011
Posta’dan Rauf Tamer üstadımız da tartışmaya katılmış… Konuya sosyal medya ortamında çok geniş bir ilgi var. Hani “Bağış sahtekârı sosyopatlara dikkat!” başlıklı yazımızda sözünü ettiğimiz, kanallarda boy gösterip bağış sözü veren, sonrasında da “Vallahi ben aramadım, arkadaşlar şaka yapmış olmalı” türü yüzsüzlüklerin arkasına sığınarak, ya da bugün yarın diye ‘sallayarak’ ortadan kaybolan ‘sosyal vicdan’ ve ‘şeref’ yoksunu ‘toplum zararlıları’…
Şimdi sıra kanallarda ve sunucularda... Örneğin sonuncusu olan Beyaz’da. Onlar aracı oldular çünkü… Bağış sözü verenlerin peşine düşmeli, iz sürmeliler. Sonra da açıklamalılar bu ‘kımıl zararlılarını’… Bunu yapacaklarını söylemeleri bile bağış oranını artırır. Yoksa bu soysuzlara alet olurlar… Unutmayın, söz verenlerin en az %30 - 40’lık bölümü arazi oluyormuş…
Sanal gökyüzü ve İnsansız Hava Araçları
“Anadolu Kartalları”nın göğsünüzü gere gere çoluk çocuk izleyebileceğiniz bir film olduğunu yazmışken, Turquie Diplomatique’in son sayısının manşetinden verdiği makaleyi gördüm. Bu makale, tüm ülkelerin hava kuvvetlerinin gelecek tasarımını oluştururken dikkat etmesini gerektiren müthiş bir konuya işaret ediyordu: ‘İnsansız Hava Araçları: Risksiz ve Hukukun Üstünde’
Çünkü savaş, silah sistemlerinin kolaylıkla ulaşamayacağı bir alana, gökyüzüne taşınıyor... Gökyüzü ne kelime, savaşın yeni mekânı uzay. Dolayısıyla insansız hava araçları, üretici firmaların pazarlama iletişimini yapmaya çoktan başladıkları güçlü bir politika aracına dönüşüveriyor. Amerikan ordusu elbette bu işin tam da içinde.
Konuyla ilgili bir diğer makale de (Economist’ten derleme) spotta verilen şu cümle işin vahim yanını gözler önüne sermeye yeter:
“Savaş hukukuna göre muharipler, kendilerini tehlikeye atmaya istekli olmalılar; ancak bir casus uçağının pilotu, Nevada’da çalışıp, akşam yemeğine ailesinin yanına giderken, aslında birkaç saat önce Pakistan’da onlarca insanı uzaktan öldürmüş olabiliyor. “
Kokpitte bir insan yok ama bir Predatör’ün daha büyük ve daha ölümcül bir versiyonu olan Reaper’ların her birinin uçması için 180’den fazla insana ihtiyaç varmış.
Bölgemizdeki objektif koşullar ne yazık ki bizi de ‘Anadolu Kartalları’nın ötesine Predatör’ler, Heron’lar, Reaper’ların çağına zorunlu olarak katacak gibi. Bir oksimoron deyişle savaşın asaleti bitti bitiyor.
“Anne, Niçin Baktın Bana Öyle?” Kılavuzu
Daha önce de çok hoş bir Anneler Günü kutlama reklamıyla özellikle sosyal medyada ilgi görmüşlerdi. Profilo Ev Aletleri, bu kez Kurban Bayramı kutlama reklamıyla yine çok keyifli bir iş’le karşımıza çıkmış. Evladının cereyanda kalmasından, anahtarını yanına alıp almadığına; meyveyi kabuğuyla yemesi gerektiği öğüdünden ‘terli terli su içmeme’ye kadar yüz türden uyarıda bulunmaya hazır ‘anne hissiyatı’nın neredeyse röntgenini çeken o eski ama her daim taze reklamdan sonra ortaya çıkan “Anne, niçin baktın bana öyle?” başlıklı ‘kılavuz’ için yaratıcı ekibi kutlamalıyız.
Her ne kadar daha çok anne kız ilişkisini çağrıştırsa da, bu kez annelerin ve annelerin bir taneleri olan çocuklarının Kurban Bayramı’nı kutlayan reklam 10 maddelik ‘uyarı bakışı’ sergiliyor ki; her birimiz bu ‘anne hallerine’ çok yakından tanık olmuşuzdur. 10 maddelik “Anne, niçin baktın bana öyle?” kılavuzunu oluşturan ve bazen el işaretleri destekli mimiklerle ifade edilen ‘annelik halleri’ şöyle:
1) Misafire terlik ver. 2) Sivri sivri konuşma. 3) Kolonya tut. 4) Çayları tazele.
5) Zigon dağıt. 6) Öp teyzenin elini. 7) Ay içim şişti. 8) Ağzını şapırdatma. 9) Seninle sonra görüşeceğiz. 10) Annen kurban olsun sana....
İzlemelisiniz... Annelerle aynı dili konuşuyor olmak, onları aynen yansıtacak kadar anladığınızı göstermekle mümkün... Profilo, gerçekten de anne dilinden konuşuyor. (http://www.youtube.com/watch?v=AHZjnR1nuLQ)
Şimdi sıra kanallarda ve sunucularda... Örneğin sonuncusu olan Beyaz’da. Onlar aracı oldular çünkü… Bağış sözü verenlerin peşine düşmeli, iz sürmeliler. Sonra da açıklamalılar bu ‘kımıl zararlılarını’… Bunu yapacaklarını söylemeleri bile bağış oranını artırır. Yoksa bu soysuzlara alet olurlar… Unutmayın, söz verenlerin en az %30 - 40’lık bölümü arazi oluyormuş…
Sanal gökyüzü ve İnsansız Hava Araçları
“Anadolu Kartalları”nın göğsünüzü gere gere çoluk çocuk izleyebileceğiniz bir film olduğunu yazmışken, Turquie Diplomatique’in son sayısının manşetinden verdiği makaleyi gördüm. Bu makale, tüm ülkelerin hava kuvvetlerinin gelecek tasarımını oluştururken dikkat etmesini gerektiren müthiş bir konuya işaret ediyordu: ‘İnsansız Hava Araçları: Risksiz ve Hukukun Üstünde’
Çünkü savaş, silah sistemlerinin kolaylıkla ulaşamayacağı bir alana, gökyüzüne taşınıyor... Gökyüzü ne kelime, savaşın yeni mekânı uzay. Dolayısıyla insansız hava araçları, üretici firmaların pazarlama iletişimini yapmaya çoktan başladıkları güçlü bir politika aracına dönüşüveriyor. Amerikan ordusu elbette bu işin tam da içinde.
Konuyla ilgili bir diğer makale de (Economist’ten derleme) spotta verilen şu cümle işin vahim yanını gözler önüne sermeye yeter:
“Savaş hukukuna göre muharipler, kendilerini tehlikeye atmaya istekli olmalılar; ancak bir casus uçağının pilotu, Nevada’da çalışıp, akşam yemeğine ailesinin yanına giderken, aslında birkaç saat önce Pakistan’da onlarca insanı uzaktan öldürmüş olabiliyor. “
Kokpitte bir insan yok ama bir Predatör’ün daha büyük ve daha ölümcül bir versiyonu olan Reaper’ların her birinin uçması için 180’den fazla insana ihtiyaç varmış.
Bölgemizdeki objektif koşullar ne yazık ki bizi de ‘Anadolu Kartalları’nın ötesine Predatör’ler, Heron’lar, Reaper’ların çağına zorunlu olarak katacak gibi. Bir oksimoron deyişle savaşın asaleti bitti bitiyor.
“Anne, Niçin Baktın Bana Öyle?” Kılavuzu
Daha önce de çok hoş bir Anneler Günü kutlama reklamıyla özellikle sosyal medyada ilgi görmüşlerdi. Profilo Ev Aletleri, bu kez Kurban Bayramı kutlama reklamıyla yine çok keyifli bir iş’le karşımıza çıkmış. Evladının cereyanda kalmasından, anahtarını yanına alıp almadığına; meyveyi kabuğuyla yemesi gerektiği öğüdünden ‘terli terli su içmeme’ye kadar yüz türden uyarıda bulunmaya hazır ‘anne hissiyatı’nın neredeyse röntgenini çeken o eski ama her daim taze reklamdan sonra ortaya çıkan “Anne, niçin baktın bana öyle?” başlıklı ‘kılavuz’ için yaratıcı ekibi kutlamalıyız.
Her ne kadar daha çok anne kız ilişkisini çağrıştırsa da, bu kez annelerin ve annelerin bir taneleri olan çocuklarının Kurban Bayramı’nı kutlayan reklam 10 maddelik ‘uyarı bakışı’ sergiliyor ki; her birimiz bu ‘anne hallerine’ çok yakından tanık olmuşuzdur. 10 maddelik “Anne, niçin baktın bana öyle?” kılavuzunu oluşturan ve bazen el işaretleri destekli mimiklerle ifade edilen ‘annelik halleri’ şöyle:
1) Misafire terlik ver. 2) Sivri sivri konuşma. 3) Kolonya tut. 4) Çayları tazele.
5) Zigon dağıt. 6) Öp teyzenin elini. 7) Ay içim şişti. 8) Ağzını şapırdatma. 9) Seninle sonra görüşeceğiz. 10) Annen kurban olsun sana....
İzlemelisiniz... Annelerle aynı dili konuşuyor olmak, onları aynen yansıtacak kadar anladığınızı göstermekle mümkün... Profilo, gerçekten de anne dilinden konuşuyor. (http://www.youtube.com/watch?v=AHZjnR1nuLQ)