Saint Valentine gününüz kutlu olsun...
14 Şubat 2009 Akşam Gazetesi
'Bugün Sevgililer Günü, neşe doluyor insan!'... Olmadı değil mi?.. Bence de olmadı. Olmuyor da zaten... Yıllardır Türkiye'de 'olsa da ... olmasa da...' durumu var. Bazı 'zihinleri vaftizlenmiş' (Ömer Lütfü Mete'nin lafıdır) ecnebi aydınlarımızın ve şaşkın azınlık dışında ülke geneli düşünülecek olursa kimsenin sevgilisine çiçek böcek aldığı yok... Zor günler geçiren perakende sektöründe (gıda, gıda dışı) bir hareket getirmesi de sadece 'temenni'... Yüksek konjonktür yıllarında hareket getirmedi ki şimdi getirsin...
Bakın iki bayram öncesi durum çok farklı. Alışveriş tavan yapıyor...
Neden?
Bazıları beğenmese de, iş 'evrensel değerler, dünya vatandaşlığı' çerçevesinde 'banal' gibi de görünse; bayramlar bizim kültür ve değerlerimizin ürünüdür de onun için...
Bakın; Noel Baba'yı bile 24 Aralık'tan alıp, yani Hz. İsa'dan koparıp götürüp hiç alakası olmadığı bir yere, yılbaşına koymuşuz... Yine tutmamış...
Neden tutmamış?..
Girin Dünya Değerler Araştırması Örgütü'nün web sitesine (www.worldvaluessurvey.org). Nedenini oradaki sonuçlarda göreceksiniz... Yıllardır dünyanın dört bir yanındaki ülkelerde defalarca yapılmış ve birbirleriyle kıyaslanmış değerler araştırmalarından hemen anlayacaksınız, bizdeki bazı yazarlar yırtınsa da Sevgililer Günü'nün neden tutmayacağını, perakendeyi neden gerektiği gibi canlandırmayacağını...
Peki çözüm ne?
Çözüm perakendenin bir araya gelerek bizim değerlerimize uygun yapılarla işe koyulması... Bunun için de bir an önce aklını fikrini yabancı etkilerden arındırması...
Zor iş...
Bir dizi dostum var, Sevgililer Günü'nü iyi niyetle kutlayan. Onların içindeki güzelliği anlıyorum... Ve onların Saint Valentine gününü 'en kalbi' duygularımla kutluyorum... Benim itirazım ille de Valentine'den bir perakende mucizesi bekleyenlere...
9 adımda belediye seçimleri iletişimi
Belediye başkanlığı seçimleri için yürütülen iletişim çalışmaları, bir süre önce de ifade etmeye çalıştığım gibi, bildiğimiz usul sürüp gidiyor... Tek bir farklı renk var aralarında: Kemal Kılıçdaroğlu... Onun da sivrilmesi Başbakan'ın-belki de Dr. Topbaş'a yeterince güvenmediği için-doğrudan siyasi rakip ve muhatap almasından...
'Belgeci Kemal Bey' olur olmaz her taşın altından usulsüz arayarak yürüttüğü 'karalama' kampanyasında şimdilik başarılı... Bazılarında atılan çamurun alakasız olduğu ve yapılan işte hiçbir usulsüzlük olmadığı ayan beyan kanıtlansa da; yeterince şeffaf hareket edilmediği durumlarda Kemal Bey arkaya dolanıp puan toplamaya devam ediyor...
Nurettin Sözen kabusunu unutabilsem ve bir CHP Başkanlığı'nın 'Aman kimse hırsızlık yapmasın' diye (kaldı ki, en büyüklerinden İSKİ hırsızlığı da onların döneminde olmuştur) tüm belediye hizmetlerini kilitlenmesinden korkmasam, ben bile oyumu götürüp Kemal Bey'e atacağım...
Kemal Bey dışında aslında şu yolsuzluk muhabbetleri kabak tadı verebilir... Herkeste Kemal Bey karizması yok ki... Bir tek ona yakışıyor, sadece yolsuzluklar üzerine kurulu iletişim yaklaşımı... Başkalarında can sıkıcı bir hal alabilir... Biraz da ne yapacaklarından söz etmeleri gerekebilir mesela... Bunu anlamak için geçmişe bakmak gerek. Kimler proje üzerinden oy almışlar; kimler sadece rakibi eleştirerek...
Bunlar dışında standart hareketlere devam...
14 Aralık'ta yazdıklarımızı hatırlayalım mı?:
'Belediye Başkanlığı seçimleri yaklaştı ya; başkan adaylarının siyasi iletişim çalışmaları da hız kazanmaya başladı. Farklı bir şeyler gözlemlemek çok zor. Tamamen hatalı, demode, hiçbir sonuç vermeyecek klasik anlayış, bu seçimlere de damgasını vurmaya hazır:
1. Parti liderleri zaten esas görevi yerine getirecekler. Başkan adaylarının fazla bir şey yapmalarına gerek yoktur. Ayrıca yaparlarsa da 'merkez', olaya sıcak bakmayabilir. Bunun sonucu da adayın serüveni başlamadan bitebilir...
2. Basılı malzemeler nasılsa merkezden gelir. Sen boşuna para harcama...
3. Zaten hiç para harcama. Kriz var...
4. Hoparlörlü konvoy yaparsın. Parti zaten bir popüler sanatçıyla anlaşacaktır nasılsa. Mesela Fatih Ürek Beyefendi'nin 'Hadi hadi hadi'si ideal olabilir...
5. Bir de afişlere yüklenebilirsin... Billboard yerlerinin AK Partili belediyeler tarafından kontrol edilmesine aldırma. Sen de ekibini kur; korsan çalış...
6. Sakın semt meydanlarına asılan, hangisinin hangi partiye ait olduğu zaman içinde karışan, üçgen şeklinde dizi dizi bayrakları astırmayı unutma... Biraz çevre kirliliği itirazları olabilir; ancak genel seçmen kitlesi çevreciliğe henüz pek takılmamaktadır...
7. Kimsenin pek itibar etmediği, büyük kentler çevresindeki yerel radyo ve TV kanallarına takıl; gerekirse üç beş ver... Sorarlarsa, TV'ye radyoya çıktım, falan dersin...
8. Sakın verilere, bilgiye, akla dayalı, sessiz sakin konuşmalar yapma. Bahçeli, Baykal, Erdoğan'ın son dönemleri tarzında, biraz sonra dünyayı kurtarmak üzere dış ve iç düşmanların üzerine saldıracakmış gibi, boynundaki damarları şişirip morartacak derecede bağırıp haykırarak hamaset yap...
9. Özellikle gelecek için Başkan'la aranı kolla... Biliyorsun, onun iletişim yönetimi ile hiçbir ilgisi yok. O iş için aslanlar gibi 'ilişki yönetimi' gerekli... O yüzden 'ilişki' üzerine çalış...
'Bugün Sevgililer Günü, neşe doluyor insan!'... Olmadı değil mi?.. Bence de olmadı. Olmuyor da zaten... Yıllardır Türkiye'de 'olsa da ... olmasa da...' durumu var. Bazı 'zihinleri vaftizlenmiş' (Ömer Lütfü Mete'nin lafıdır) ecnebi aydınlarımızın ve şaşkın azınlık dışında ülke geneli düşünülecek olursa kimsenin sevgilisine çiçek böcek aldığı yok... Zor günler geçiren perakende sektöründe (gıda, gıda dışı) bir hareket getirmesi de sadece 'temenni'... Yüksek konjonktür yıllarında hareket getirmedi ki şimdi getirsin...
Bakın iki bayram öncesi durum çok farklı. Alışveriş tavan yapıyor...
Neden?
Bazıları beğenmese de, iş 'evrensel değerler, dünya vatandaşlığı' çerçevesinde 'banal' gibi de görünse; bayramlar bizim kültür ve değerlerimizin ürünüdür de onun için...
Bakın; Noel Baba'yı bile 24 Aralık'tan alıp, yani Hz. İsa'dan koparıp götürüp hiç alakası olmadığı bir yere, yılbaşına koymuşuz... Yine tutmamış...
Neden tutmamış?..
Girin Dünya Değerler Araştırması Örgütü'nün web sitesine (www.worldvaluessurvey.org). Nedenini oradaki sonuçlarda göreceksiniz... Yıllardır dünyanın dört bir yanındaki ülkelerde defalarca yapılmış ve birbirleriyle kıyaslanmış değerler araştırmalarından hemen anlayacaksınız, bizdeki bazı yazarlar yırtınsa da Sevgililer Günü'nün neden tutmayacağını, perakendeyi neden gerektiği gibi canlandırmayacağını...
Peki çözüm ne?
Çözüm perakendenin bir araya gelerek bizim değerlerimize uygun yapılarla işe koyulması... Bunun için de bir an önce aklını fikrini yabancı etkilerden arındırması...
Zor iş...
Bir dizi dostum var, Sevgililer Günü'nü iyi niyetle kutlayan. Onların içindeki güzelliği anlıyorum... Ve onların Saint Valentine gününü 'en kalbi' duygularımla kutluyorum... Benim itirazım ille de Valentine'den bir perakende mucizesi bekleyenlere...
9 adımda belediye seçimleri iletişimi
Belediye başkanlığı seçimleri için yürütülen iletişim çalışmaları, bir süre önce de ifade etmeye çalıştığım gibi, bildiğimiz usul sürüp gidiyor... Tek bir farklı renk var aralarında: Kemal Kılıçdaroğlu... Onun da sivrilmesi Başbakan'ın-belki de Dr. Topbaş'a yeterince güvenmediği için-doğrudan siyasi rakip ve muhatap almasından...
'Belgeci Kemal Bey' olur olmaz her taşın altından usulsüz arayarak yürüttüğü 'karalama' kampanyasında şimdilik başarılı... Bazılarında atılan çamurun alakasız olduğu ve yapılan işte hiçbir usulsüzlük olmadığı ayan beyan kanıtlansa da; yeterince şeffaf hareket edilmediği durumlarda Kemal Bey arkaya dolanıp puan toplamaya devam ediyor...
Nurettin Sözen kabusunu unutabilsem ve bir CHP Başkanlığı'nın 'Aman kimse hırsızlık yapmasın' diye (kaldı ki, en büyüklerinden İSKİ hırsızlığı da onların döneminde olmuştur) tüm belediye hizmetlerini kilitlenmesinden korkmasam, ben bile oyumu götürüp Kemal Bey'e atacağım...
Kemal Bey dışında aslında şu yolsuzluk muhabbetleri kabak tadı verebilir... Herkeste Kemal Bey karizması yok ki... Bir tek ona yakışıyor, sadece yolsuzluklar üzerine kurulu iletişim yaklaşımı... Başkalarında can sıkıcı bir hal alabilir... Biraz da ne yapacaklarından söz etmeleri gerekebilir mesela... Bunu anlamak için geçmişe bakmak gerek. Kimler proje üzerinden oy almışlar; kimler sadece rakibi eleştirerek...
Bunlar dışında standart hareketlere devam...
14 Aralık'ta yazdıklarımızı hatırlayalım mı?:
'Belediye Başkanlığı seçimleri yaklaştı ya; başkan adaylarının siyasi iletişim çalışmaları da hız kazanmaya başladı. Farklı bir şeyler gözlemlemek çok zor. Tamamen hatalı, demode, hiçbir sonuç vermeyecek klasik anlayış, bu seçimlere de damgasını vurmaya hazır:
1. Parti liderleri zaten esas görevi yerine getirecekler. Başkan adaylarının fazla bir şey yapmalarına gerek yoktur. Ayrıca yaparlarsa da 'merkez', olaya sıcak bakmayabilir. Bunun sonucu da adayın serüveni başlamadan bitebilir...
2. Basılı malzemeler nasılsa merkezden gelir. Sen boşuna para harcama...
3. Zaten hiç para harcama. Kriz var...
4. Hoparlörlü konvoy yaparsın. Parti zaten bir popüler sanatçıyla anlaşacaktır nasılsa. Mesela Fatih Ürek Beyefendi'nin 'Hadi hadi hadi'si ideal olabilir...
5. Bir de afişlere yüklenebilirsin... Billboard yerlerinin AK Partili belediyeler tarafından kontrol edilmesine aldırma. Sen de ekibini kur; korsan çalış...
6. Sakın semt meydanlarına asılan, hangisinin hangi partiye ait olduğu zaman içinde karışan, üçgen şeklinde dizi dizi bayrakları astırmayı unutma... Biraz çevre kirliliği itirazları olabilir; ancak genel seçmen kitlesi çevreciliğe henüz pek takılmamaktadır...
7. Kimsenin pek itibar etmediği, büyük kentler çevresindeki yerel radyo ve TV kanallarına takıl; gerekirse üç beş ver... Sorarlarsa, TV'ye radyoya çıktım, falan dersin...
8. Sakın verilere, bilgiye, akla dayalı, sessiz sakin konuşmalar yapma. Bahçeli, Baykal, Erdoğan'ın son dönemleri tarzında, biraz sonra dünyayı kurtarmak üzere dış ve iç düşmanların üzerine saldıracakmış gibi, boynundaki damarları şişirip morartacak derecede bağırıp haykırarak hamaset yap...
9. Özellikle gelecek için Başkan'la aranı kolla... Biliyorsun, onun iletişim yönetimi ile hiçbir ilgisi yok. O iş için aslanlar gibi 'ilişki yönetimi' gerekli... O yüzden 'ilişki' üzerine çalış...