Sakın şaşmayın
28 Aralık 2017 - Yeni Şafak
Uzunca bir dönem Türkiye’nin dostu kalmadığını, tüm dünyadan tecrit edildiğini, avını yerken zevkten ağlayan timsahın göz yaşlarıyla tespit edip eleştiren ve de hayıflanıyormuş gibi yapan endişeli modern ecnebi Türk aydını arkadaşların şu sıra ne yaptıklarını siz de benim gibi merak ediyor musunuz?
Hiç etmeyin! Siz de benim gibi zaman içinde iflah olmaz bir şekilde her daim yaptıkları gibi olaylara bir kulp takmakla meşgul olduklarını görecek ve şaşırmamayı öğrenmeye başlayacaksınız.
15 Temmuz mu? Erdoğan’ın paramiliter ekipleri bindirilmiş kıtalar halinde o ânı bekliyorlardı.
Sonrası mı? Zaten kontrollü darbeydi. Diktatörlüğü pekiştirmek için bildikleri halde engellemediler ve sonuçlarından azami derecede yararlandılar.
Ülkenin gittikçe iyileşen ekonomik göstergeleri mi; ülkede ne yargı var, ne can güvenliği ne de mal güvenliği…
Rekor büyüme mi; millet hiçbir şey hissetmiyor ki…
Adam başına düşen GSYİH mi; kafalarına göre hesapları değiştiriyorlar…
İslam İşbirliği Teşkilatı mı; bunlardan hiçbir karar çıkmaz…
Karar mı çıktı; bu karar Birleşmiş Milletler’den döner…
BM’de kabul mu edildi; bunun faturasını en ağır şekilde ödetirler bize…
Anlayacağınız, akıl tutulması devam ediyor…
Şimdi bir de Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel'in açıklaması çıktı. Bakalım buna ne kulp takacaklar… Türkiye ile ilgili bilgi kaynaklarını aslında FETÖ’den alan Financial Times'da (FT) dün yayınlanan açıklamasında demiş ki:
"İngiltere ile Avrupa Birliği olarak akıllıca bir Brexit anlaşması yaparsak bu anlaşma Türkiye ve Ukrayna gibi ülkeler için de bir model olabilir.”
FT bunu hem İngiltere ile yapılan Brexit görüşmelerinde Almanya'nın daha esnek bir tutum sergileyeceğini gösterdiğini söylerken, diğer yandan Türkiye ile bozulan ilişkilerin düzeltilmesi yönünde bir mesaj olarak yorumluyor.
Bu gibi gelişmeler, Sayın Tayyip Erdoğan Boğaz’ı yürüyerek geçse, “Bakın şuna, yüzmesini bilmiyor!” diye eleştirecek müzmin muhaliflerin hiç hoşuna gitmeyecek. Almanya ile ilişkilerin yumuşaması demek, CHP için bir ittifak cephesinin daha zayıflaması demek… Onun için buna da bir kulp bekleyin siz, ama şaşırmayın…
Bir ‘çılgın’ müzik âlimi…
“Kültür ve sanatta gerekeni yapamadık” tespitinde bulunarak öz eleştirisini yapan AK Parti iktidarının, bu alanda önemli adımlarından biri de kurulduğu duyurulan Müzik ve Güzel Sanatlar Üniversitesi’ydi. Yakın geçmişte de söz konusu üniversitenin rektörlüğüne Prof. Dr. Erol Parlak getirilmişti. Üniversitenin önümüzdeki yıl eğitim - öğretime başlaması bekleniyormuş.
Bu konuya, Doç. Dr. Kemal Karaosmanoğlu’nun İTÜ Vakfı yayınlarından çıkan “Müzik Aritmetiği ve Ses Sistemleri” adlı kitabı vesilesiyle değindim. Bu kitabın yazarı kardeşimiz Kemal Karaosmanoğlu hakkında 2007 yılının Ekim ayında “Türk Musıkisi’nin sihirli kutusu piyasada” başlığıyla yazmıştım. İstanbul Üniversitesi Matematik Bölümü’nü bitirdikten sonra uzun yıllar boyunca bilişim alanına ve Türk Musikisine gönül, emek ve mesai harcamıştı. ‘Türk Musıkisi Multimedia Ansiklopedisi’ni de işte bu yıllardaki derinlikli çalışmalarının sonucu olarak o sihirli kutuya sığdırmıştı. Türk müziğini bilgisayar desteğiyle öğretme çabasıyla hazırlanan bu sette, usul vurma başta olmak üzere, perdeleri, makamları, formları, âhenkleri anlatılıyor ve 1000 notalı eser, istenen enstrümanla, istenen akortta ve tempoda çalınabiliyordu.
Karaosmanoğlu, İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Musıkisi Devlet Konservatuarı’nda öğretim görevlisi olarak Ses Sistemleri, Müzik Fiziği dersleri veriyor. Hazırladığı Türk Makam Müziğiyle ilgili en geniş veri tabanı olan SymbTr de yerli yabancı bilim adamlarının kullanımına sunulmuş, çok sayıda araştırmaya da kaynaklık etmiş.
İlgimi çeken paragraflarda duraklayarak bazı sayfaları karıştırdım. Ancak bu kitabı derunundan anlayabilmek için uzmanlaşmaya çeyrek kala bir düzeyde hem matematiğe hem de müziğe temas etmiş olmak lazım. Yazarının önsözde yazdığı gibi, tüm konular dört aritmetik işlem (toplama - çıkarma - çarpma - bölme) temelinde anlatılmaya çalışıldığı ifade edilse de, kitabın bizim ufkumuzu zorladığı âşikâr.
“Müzik Aritmetiği ve Ses Sistemleri”, adından ve yazarının uzmanlık alanlarından da anlaşılacağı üzere, yalnızca sanat - kültür değil, bilim eksenine de oturuyor. Bu niteliğiyle, adı başlangıçta Müzik Üniversitesi olarak geçen kurum için kimi çevrelerin “Müziğin üniversitesi olmaz; konservatuvarı olur” eleştirilerine de somut bir tür cevap teşkil ediyor. Nitekim kitaptan, önemli bir konservatuvar ile bir sanat - tasarım fakültesinde ders kitabı olarak da yararlanıldığını öğreniyoruz.
2007’de yazdığım yazıyı “Senin gibi çılgınlar olmasa yandı gülüm keten helva…” diye bitirmişim. Tekrarlıyorum aynı duygu ve düşünceyi sevgili kardeşim.
Hiç etmeyin! Siz de benim gibi zaman içinde iflah olmaz bir şekilde her daim yaptıkları gibi olaylara bir kulp takmakla meşgul olduklarını görecek ve şaşırmamayı öğrenmeye başlayacaksınız.
15 Temmuz mu? Erdoğan’ın paramiliter ekipleri bindirilmiş kıtalar halinde o ânı bekliyorlardı.
Sonrası mı? Zaten kontrollü darbeydi. Diktatörlüğü pekiştirmek için bildikleri halde engellemediler ve sonuçlarından azami derecede yararlandılar.
Ülkenin gittikçe iyileşen ekonomik göstergeleri mi; ülkede ne yargı var, ne can güvenliği ne de mal güvenliği…
Rekor büyüme mi; millet hiçbir şey hissetmiyor ki…
Adam başına düşen GSYİH mi; kafalarına göre hesapları değiştiriyorlar…
İslam İşbirliği Teşkilatı mı; bunlardan hiçbir karar çıkmaz…
Karar mı çıktı; bu karar Birleşmiş Milletler’den döner…
BM’de kabul mu edildi; bunun faturasını en ağır şekilde ödetirler bize…
Anlayacağınız, akıl tutulması devam ediyor…
Şimdi bir de Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel'in açıklaması çıktı. Bakalım buna ne kulp takacaklar… Türkiye ile ilgili bilgi kaynaklarını aslında FETÖ’den alan Financial Times'da (FT) dün yayınlanan açıklamasında demiş ki:
"İngiltere ile Avrupa Birliği olarak akıllıca bir Brexit anlaşması yaparsak bu anlaşma Türkiye ve Ukrayna gibi ülkeler için de bir model olabilir.”
FT bunu hem İngiltere ile yapılan Brexit görüşmelerinde Almanya'nın daha esnek bir tutum sergileyeceğini gösterdiğini söylerken, diğer yandan Türkiye ile bozulan ilişkilerin düzeltilmesi yönünde bir mesaj olarak yorumluyor.
Bu gibi gelişmeler, Sayın Tayyip Erdoğan Boğaz’ı yürüyerek geçse, “Bakın şuna, yüzmesini bilmiyor!” diye eleştirecek müzmin muhaliflerin hiç hoşuna gitmeyecek. Almanya ile ilişkilerin yumuşaması demek, CHP için bir ittifak cephesinin daha zayıflaması demek… Onun için buna da bir kulp bekleyin siz, ama şaşırmayın…
Bir ‘çılgın’ müzik âlimi…
“Kültür ve sanatta gerekeni yapamadık” tespitinde bulunarak öz eleştirisini yapan AK Parti iktidarının, bu alanda önemli adımlarından biri de kurulduğu duyurulan Müzik ve Güzel Sanatlar Üniversitesi’ydi. Yakın geçmişte de söz konusu üniversitenin rektörlüğüne Prof. Dr. Erol Parlak getirilmişti. Üniversitenin önümüzdeki yıl eğitim - öğretime başlaması bekleniyormuş.
Bu konuya, Doç. Dr. Kemal Karaosmanoğlu’nun İTÜ Vakfı yayınlarından çıkan “Müzik Aritmetiği ve Ses Sistemleri” adlı kitabı vesilesiyle değindim. Bu kitabın yazarı kardeşimiz Kemal Karaosmanoğlu hakkında 2007 yılının Ekim ayında “Türk Musıkisi’nin sihirli kutusu piyasada” başlığıyla yazmıştım. İstanbul Üniversitesi Matematik Bölümü’nü bitirdikten sonra uzun yıllar boyunca bilişim alanına ve Türk Musikisine gönül, emek ve mesai harcamıştı. ‘Türk Musıkisi Multimedia Ansiklopedisi’ni de işte bu yıllardaki derinlikli çalışmalarının sonucu olarak o sihirli kutuya sığdırmıştı. Türk müziğini bilgisayar desteğiyle öğretme çabasıyla hazırlanan bu sette, usul vurma başta olmak üzere, perdeleri, makamları, formları, âhenkleri anlatılıyor ve 1000 notalı eser, istenen enstrümanla, istenen akortta ve tempoda çalınabiliyordu.
Karaosmanoğlu, İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Musıkisi Devlet Konservatuarı’nda öğretim görevlisi olarak Ses Sistemleri, Müzik Fiziği dersleri veriyor. Hazırladığı Türk Makam Müziğiyle ilgili en geniş veri tabanı olan SymbTr de yerli yabancı bilim adamlarının kullanımına sunulmuş, çok sayıda araştırmaya da kaynaklık etmiş.
İlgimi çeken paragraflarda duraklayarak bazı sayfaları karıştırdım. Ancak bu kitabı derunundan anlayabilmek için uzmanlaşmaya çeyrek kala bir düzeyde hem matematiğe hem de müziğe temas etmiş olmak lazım. Yazarının önsözde yazdığı gibi, tüm konular dört aritmetik işlem (toplama - çıkarma - çarpma - bölme) temelinde anlatılmaya çalışıldığı ifade edilse de, kitabın bizim ufkumuzu zorladığı âşikâr.
“Müzik Aritmetiği ve Ses Sistemleri”, adından ve yazarının uzmanlık alanlarından da anlaşılacağı üzere, yalnızca sanat - kültür değil, bilim eksenine de oturuyor. Bu niteliğiyle, adı başlangıçta Müzik Üniversitesi olarak geçen kurum için kimi çevrelerin “Müziğin üniversitesi olmaz; konservatuvarı olur” eleştirilerine de somut bir tür cevap teşkil ediyor. Nitekim kitaptan, önemli bir konservatuvar ile bir sanat - tasarım fakültesinde ders kitabı olarak da yararlanıldığını öğreniyoruz.
2007’de yazdığım yazıyı “Senin gibi çılgınlar olmasa yandı gülüm keten helva…” diye bitirmişim. Tekrarlıyorum aynı duygu ve düşünceyi sevgili kardeşim.