Sanat ve edebiyat dünyasıyla hasret giderdik
02 NİSAN 2011
Dün bir öğle yemeğine davetliydik… Bu tür davetleri alamayanların, ‘hanut’ diye nitelediği türden bir yemek daveti… Biliyorsunuzdur, turist rehberleri, gezdirdikleri turistlere satılan eşyaların bedeli üzerinden mağazalardan ‘komisyon’ talep ederler, turistler anlamasın diye de dükkân sahibi ile konuşurken ‘komisyon’ yerine Ermenice aynı anlama gelen ‘hanut’ kelimesini kullanırlarmış… Biz dün, hem hanutu veren hem de hanutu ‘götüren’ durumundaydık.
Hayatımızda Feriye’nin o güzelim salonunda pek yemek yeme şansını (!) bulamıyoruz ya; o nedenle çok iyi oldu... (!)
Gerçekten iyi olan ise, uzun yıllardır bir araya gelemediğimiz pek çok dostla hasret giderme fırsatını yakalamış olmamızdı.
Davet sahibi Kültür Üniversitesi’ydi… Mütevelli Heyeti Başkanı Bahar Akıngüç Günver, Rektör Prof. Dr. Dursun Koçer ve İstanbul Kültür Üniversitesi (İKÜ) Yayınevi Yönetmeni ve bu davetin vesilesi olan kitabın moderatörü Refik Erduran’ın ağırladıkları konuklar şöyleydi:
Ali Atıf Bir, Perihan Çakıroğlu, Dr. Erdal Atabek, Selçuk Erez, Zeynep Oral, Umur Talu, Doğan Hızlan, Cengiz Semercioğlu, Sayım Çınar, Hakkı Devrim, Atilla Dorsay, Günseli Özen Ocakoğlu ve tabii ki Tiyatro Açılımı adı verilmiş ve Dünya Tiyatro Günü’nden piyasaya çıkarılmış olan kitapta kendileriyle sohbet edilmiş olan Yıldız Kenter, Ali Poyrazoğlu, Kenan Işık…
Adeta bir tür sanat, edebiyat ve medyanın ortaklaşa düzenledikleri bir resmi geçit gibiydi… Yedi torunu olmasına rağmen kendisi hâlâ genç kız gibi görünen Zeynep Oral ilk imzalı yazımı yayınlamıştı… Milliyet Sanatta… Birlikte 70’leri yad ettik…
Dr. Erdal Atabek kitabımı okumuş. Beğenmiş… Bu moral bana en az bir hafta yeter…
Kenan Işık bu kez de “Kim Bir Milyon İster?” adlı yarışma programı ile ekranlara giriş yapacakmış… Sponsor adaylarına duyurulur…
Hakkı Devrim “80’lik 8’ler” adında bir TV programı hazırlamış; ancak 80 yaşını aşmış 8 bilge gazeteciden biri ölünce projeden vaz geçmiş; başka bir format üzerine çalışıyormuş… Ne kadar velut bir yazardır Hakkı Ağabey…
Cengiz Semercioğlu’ndan rica edildi. Bir daha yurt dışına seyahate davet edilirse, hanutu büyütecek “Ali Saydam, Ali Atıf Bir ve Hakkı Devrim’i ve tabii ki Güneri Cıvaoğlu’nu da çağırmazsanız gelmem” diyecek… Böylece muhabbet koyultulacak…
Doğan Hızlan “Öğle yemeklerinden pek haz etmem”, diyor ve ekliyor “Zihnimin bekçilerini azat edemiyorum”… Aynen katılıyorum kendisine, hele de öğleden sonra genellikle olduğu gibi çalışmam gerekiyorsa…
En çok Umur Talu’yu kıskandım… Yakında Asmalı Mescit’e Doğan Apartmanı’na taşınıyormuş… Bir de kütüphanesini yerleştirdiği deniz manzaralı bir küçük ek daire ayarlamış aynı binada…
Perihan Çakıroğlu hâlâ işine aşık, hâlâ hayatına renk ve heyecan katma planları peşinde…
Yayıncılık âleminin bir başka ‘genç kızı’ da Günseli Özen Ocakoğlu, hem Marketing Türkiye’nin yönetimi, hem Zaman Gazetesi yazıları, hem de düzenlediği pek çok etkinlikle giderek de gençleşiyor âdeta…
Engin ve Deniz Saydam’ın ‘doktor babaları’ Prof. Dr. Selçuk Erez, artık en az hekimliği kadar yazarlığıyla da gönüllerde… Hocayı yıllar var görmemiştim…
Ve Ali Atıf Bir Hoca… Aramızdaki sevgi bağı ve itiş kakış aksiyonları hiçbir zaman eksik olmayacak adaşım… Son günlerde sadece Twitter’de karşılaşır olmuştuk. (Bu arada benin Twitter hesabımın adı şu: asaydam)… Ali Hoca’nın yumuşak karnı tabii ki eşi sevgili Dostumuz Çisil Hoca… Hiç fazla lafa gerek yok. Ali Hoca’ya Çisil Hanım’la selam gönderin, yetiyor. Ali Hoca hemen dünyanın en munis insanı oluveriyor…
Bu arada Kenter - Poyrazoğlu – Işık üçlüsünün kitabını hafta sonunda bir çırpıda okuyup bitireceğim. Hem kendilerini kutluyorum hem de Refik Bey ve Bahar Hanım’ın şahsında İKÜ Yayınevi’ni…
Hayatımızda Feriye’nin o güzelim salonunda pek yemek yeme şansını (!) bulamıyoruz ya; o nedenle çok iyi oldu... (!)
Gerçekten iyi olan ise, uzun yıllardır bir araya gelemediğimiz pek çok dostla hasret giderme fırsatını yakalamış olmamızdı.
Davet sahibi Kültür Üniversitesi’ydi… Mütevelli Heyeti Başkanı Bahar Akıngüç Günver, Rektör Prof. Dr. Dursun Koçer ve İstanbul Kültür Üniversitesi (İKÜ) Yayınevi Yönetmeni ve bu davetin vesilesi olan kitabın moderatörü Refik Erduran’ın ağırladıkları konuklar şöyleydi:
Ali Atıf Bir, Perihan Çakıroğlu, Dr. Erdal Atabek, Selçuk Erez, Zeynep Oral, Umur Talu, Doğan Hızlan, Cengiz Semercioğlu, Sayım Çınar, Hakkı Devrim, Atilla Dorsay, Günseli Özen Ocakoğlu ve tabii ki Tiyatro Açılımı adı verilmiş ve Dünya Tiyatro Günü’nden piyasaya çıkarılmış olan kitapta kendileriyle sohbet edilmiş olan Yıldız Kenter, Ali Poyrazoğlu, Kenan Işık…
Adeta bir tür sanat, edebiyat ve medyanın ortaklaşa düzenledikleri bir resmi geçit gibiydi… Yedi torunu olmasına rağmen kendisi hâlâ genç kız gibi görünen Zeynep Oral ilk imzalı yazımı yayınlamıştı… Milliyet Sanatta… Birlikte 70’leri yad ettik…
Dr. Erdal Atabek kitabımı okumuş. Beğenmiş… Bu moral bana en az bir hafta yeter…
Kenan Işık bu kez de “Kim Bir Milyon İster?” adlı yarışma programı ile ekranlara giriş yapacakmış… Sponsor adaylarına duyurulur…
Hakkı Devrim “80’lik 8’ler” adında bir TV programı hazırlamış; ancak 80 yaşını aşmış 8 bilge gazeteciden biri ölünce projeden vaz geçmiş; başka bir format üzerine çalışıyormuş… Ne kadar velut bir yazardır Hakkı Ağabey…
Cengiz Semercioğlu’ndan rica edildi. Bir daha yurt dışına seyahate davet edilirse, hanutu büyütecek “Ali Saydam, Ali Atıf Bir ve Hakkı Devrim’i ve tabii ki Güneri Cıvaoğlu’nu da çağırmazsanız gelmem” diyecek… Böylece muhabbet koyultulacak…
Doğan Hızlan “Öğle yemeklerinden pek haz etmem”, diyor ve ekliyor “Zihnimin bekçilerini azat edemiyorum”… Aynen katılıyorum kendisine, hele de öğleden sonra genellikle olduğu gibi çalışmam gerekiyorsa…
En çok Umur Talu’yu kıskandım… Yakında Asmalı Mescit’e Doğan Apartmanı’na taşınıyormuş… Bir de kütüphanesini yerleştirdiği deniz manzaralı bir küçük ek daire ayarlamış aynı binada…
Perihan Çakıroğlu hâlâ işine aşık, hâlâ hayatına renk ve heyecan katma planları peşinde…
Yayıncılık âleminin bir başka ‘genç kızı’ da Günseli Özen Ocakoğlu, hem Marketing Türkiye’nin yönetimi, hem Zaman Gazetesi yazıları, hem de düzenlediği pek çok etkinlikle giderek de gençleşiyor âdeta…
Engin ve Deniz Saydam’ın ‘doktor babaları’ Prof. Dr. Selçuk Erez, artık en az hekimliği kadar yazarlığıyla da gönüllerde… Hocayı yıllar var görmemiştim…
Ve Ali Atıf Bir Hoca… Aramızdaki sevgi bağı ve itiş kakış aksiyonları hiçbir zaman eksik olmayacak adaşım… Son günlerde sadece Twitter’de karşılaşır olmuştuk. (Bu arada benin Twitter hesabımın adı şu: asaydam)… Ali Hoca’nın yumuşak karnı tabii ki eşi sevgili Dostumuz Çisil Hoca… Hiç fazla lafa gerek yok. Ali Hoca’ya Çisil Hanım’la selam gönderin, yetiyor. Ali Hoca hemen dünyanın en munis insanı oluveriyor…
Bu arada Kenter - Poyrazoğlu – Işık üçlüsünün kitabını hafta sonunda bir çırpıda okuyup bitireceğim. Hem kendilerini kutluyorum hem de Refik Bey ve Bahar Hanım’ın şahsında İKÜ Yayınevi’ni…