Sanatçı tutarlı olmalı
03 Ekim 2019 - Yeni Şafak
Her meslek erbabından öncelikle beklenen, işini iyi yapmasıdır. Toplumun sanatçılardan beklentisi nedir diye sorsak, akla gelecek ilk cevap herhâlde, “sanatını icra etmesi” olur…Tabiidir ki bu soru üstüne biraz daha düşününce yeni ve ilave cevaplar olabilir. Mesela, toplumu ilgilendiren konularda “söz söylemesi”, “elini taşın altına koyması” zaman zaman beklenebilir. Bunun o kişinin, sanatçının, sorumluluk alanına girip girmediği ayrı bir tartışma konusudur…
Amerikalı sinema sanatçısı Audrey Hepburn’un çocuklarla ilgili duyarlılığını hatırlayanınız olacaktır. 1988 yılının 23 Nisan’ında, UNICEF elçisi olarak ülkemize gelerek törenlere de katılmıştı… Hepburn’un bu yönü o kadar sağlam bir şekilde inşa edilmişti ki bugün torununun yaptığı benzer çalışmalar “Hepburn’un İnsani Mirası Devam Ediyor” şeklinde ifadelerle tanıtılıyor…
İrlandalı şarkıcı Bob Geldof da insani yardım konusunda ‘elini taşın altına koyanlardan’… Etiyopya’da çocuk ölümlerinin önüne geçmek için fon sağlamak amacıyla hazırladığı albüm, ilk haftasında İngiltere’de tüm zamanların en hızlı satan albümü olmuş…
1985 yılında, Afrika ülkelerine yardım için organize ettiği Live Aid konserleri efsane işler arasındadır… BBC emsali olmayan bir karar alarak konseri 16 saat boyunca canlı yayınlamıştı. Organizasyondan elde edilen toplam gelir, 100 milyon dolarmış…
Bizde de Tarkan, çevre konularında öne çıkan bir sanatçımız… Doğal alanların korunmasıyla ilgili çağrılar yapar, tüm dünyadaki çevresel problemler ve küresel ısınmayla ilgili bilincin yükseltilmesi için yapılan belgeselleri duyurur. Kendi de böyle projelerde bazen sesiyle, bazen de çektiği fotoğraflarla yer alır…
Bu ünlü sanatçılar gibi başkaları da aklınıza gelecektir. İşte o aklınıza gelenlerin bazı ortak özellikleri var. En önemlisi, spesifik bir konuyu sahiplenmeleri… Bunu, sahiplenme konusunda gösterdikleri tutarlılık ve istikrar izler… İşin içinde bir de yaratıcılık olursa ortaya her zaman hatırlanacak, daha da önemlisi ‘işe yarayacak’, yani sonuç veren çalışmalar çıkar.
Bir de bir kurum, bir sorun, çocuklar ya da kadınlar gibi özellikli gruplar yararına çalışmayıp, boş beleş, yalan yanlış laflar edenler var sanatçılar arasında… Bunların ettiği laflarda tutarlılık, süreklilik ve yaratıcılık aramaya gerek bile yok… Hatta onlar için amaç, toplumsal sorunların altını çizmektense kendi adlarını ‘muhalif sanatçı’ya çıkartma ibarettir bile denebilir… Mesele, kendilerinin nasıl öne çıkacağıyla ilgili, sorunlara çözüm bulmakla değil…
Böyle bir rockçımız Twitter’da bazı paylaşımlar yapmış… Sonra da Ankara’nın CHP’li Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’la birlikte çekilmiş fotoğrafını paylaşmayı da ihmal etmemiş…
Demiş ki, “Son bir yılda elektriğe %60, doğalgaza %52, akaryakıta %30, gıdaya %50, tekel ürünlerine %60, beyaz ete %40, süte %50 zam yapıldı.”
Arkadaşlardan bu rakamları kontrol etmesini istedim. Yapılan zam oranlarıyla bu sanatçımızın paylaştıkları arasında dağlar kadar fark var…
Son bir yılda yapılan ‘gerçek’ zam oranları şöyle: Elektrik %29.6, Doğalgaz %33.42, Benzin %0.19, LPG %-12.87, Mazot %2.39, Kümes Hayvanları Tavuk %1.87, Süt %18.5.
Şimdi, bu yalanın bedelini kim ödeyecek?
Gerçekler er ya da geç ortaya çıkacağından, bu bedeli kendi itibarıyla ödeyeceği bizce açık…
Bu rockçıya, daha önce, Diyarbakır’da HDP önünde çocuklarını bekleyen annelere destek vermediğiyle ilgili bir eleştiri yapılmış. O da yine Twitter’dan cevaplamış: “Son günlerde bunlar türedi? Ne diyorsun arkadaş sen? SiZin gibiler bilmem naparken biz Terörü lanetliyorduk! Şimdi mi aklınıza geldi? Ctesi Anneleri, Diyarbakırdaki Anne Babalar dahil tüm mağdur olan İnsanların hep yanındayız Halkımız bilir. Algı yapıyor aklınca troll. Yemezler.”
Fakat bu açıklamayı okuyunca aklımıza bir-iki soru takıldı. Terörü lanetlediniz de bunu nasıl yaptınız? Annelerin yanlarındaydınız da tam olarak ne şekilde? Bir şarkı mı yaptınız mesela anneler için? Sanatçı arkadaşlarınızı toplayıp bir konserler düzenlediniz? Gidip yanlarında oturup ellerini mi tuttunuz?
Elini taşın altına koymak, yanında olmak böyle olur çünkü… Daldan dala atlayıp, ağzına geleni söyleyip, yalan bilgileri yaymakla değil…
Çözüm için emek vererek, bunu sürdürerek, topluma anlatmak istediğiniz sorunlar konusunda tutarlı olarak yürüyor işler…
Yoksa Twitter’dan o gün aklına ne geldiyse yazıp, siyasetçilere ilan-i aşk ederek değil… Onun adı en hafif tabirle miskinliktir… Siz de zaten bunu çoktan kabul etmişsiniz…
Amerikalı sinema sanatçısı Audrey Hepburn’un çocuklarla ilgili duyarlılığını hatırlayanınız olacaktır. 1988 yılının 23 Nisan’ında, UNICEF elçisi olarak ülkemize gelerek törenlere de katılmıştı… Hepburn’un bu yönü o kadar sağlam bir şekilde inşa edilmişti ki bugün torununun yaptığı benzer çalışmalar “Hepburn’un İnsani Mirası Devam Ediyor” şeklinde ifadelerle tanıtılıyor…
İrlandalı şarkıcı Bob Geldof da insani yardım konusunda ‘elini taşın altına koyanlardan’… Etiyopya’da çocuk ölümlerinin önüne geçmek için fon sağlamak amacıyla hazırladığı albüm, ilk haftasında İngiltere’de tüm zamanların en hızlı satan albümü olmuş…
1985 yılında, Afrika ülkelerine yardım için organize ettiği Live Aid konserleri efsane işler arasındadır… BBC emsali olmayan bir karar alarak konseri 16 saat boyunca canlı yayınlamıştı. Organizasyondan elde edilen toplam gelir, 100 milyon dolarmış…
Bizde de Tarkan, çevre konularında öne çıkan bir sanatçımız… Doğal alanların korunmasıyla ilgili çağrılar yapar, tüm dünyadaki çevresel problemler ve küresel ısınmayla ilgili bilincin yükseltilmesi için yapılan belgeselleri duyurur. Kendi de böyle projelerde bazen sesiyle, bazen de çektiği fotoğraflarla yer alır…
Bu ünlü sanatçılar gibi başkaları da aklınıza gelecektir. İşte o aklınıza gelenlerin bazı ortak özellikleri var. En önemlisi, spesifik bir konuyu sahiplenmeleri… Bunu, sahiplenme konusunda gösterdikleri tutarlılık ve istikrar izler… İşin içinde bir de yaratıcılık olursa ortaya her zaman hatırlanacak, daha da önemlisi ‘işe yarayacak’, yani sonuç veren çalışmalar çıkar.
Bir de bir kurum, bir sorun, çocuklar ya da kadınlar gibi özellikli gruplar yararına çalışmayıp, boş beleş, yalan yanlış laflar edenler var sanatçılar arasında… Bunların ettiği laflarda tutarlılık, süreklilik ve yaratıcılık aramaya gerek bile yok… Hatta onlar için amaç, toplumsal sorunların altını çizmektense kendi adlarını ‘muhalif sanatçı’ya çıkartma ibarettir bile denebilir… Mesele, kendilerinin nasıl öne çıkacağıyla ilgili, sorunlara çözüm bulmakla değil…
Böyle bir rockçımız Twitter’da bazı paylaşımlar yapmış… Sonra da Ankara’nın CHP’li Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’la birlikte çekilmiş fotoğrafını paylaşmayı da ihmal etmemiş…
Demiş ki, “Son bir yılda elektriğe %60, doğalgaza %52, akaryakıta %30, gıdaya %50, tekel ürünlerine %60, beyaz ete %40, süte %50 zam yapıldı.”
Arkadaşlardan bu rakamları kontrol etmesini istedim. Yapılan zam oranlarıyla bu sanatçımızın paylaştıkları arasında dağlar kadar fark var…
Son bir yılda yapılan ‘gerçek’ zam oranları şöyle: Elektrik %29.6, Doğalgaz %33.42, Benzin %0.19, LPG %-12.87, Mazot %2.39, Kümes Hayvanları Tavuk %1.87, Süt %18.5.
Şimdi, bu yalanın bedelini kim ödeyecek?
Gerçekler er ya da geç ortaya çıkacağından, bu bedeli kendi itibarıyla ödeyeceği bizce açık…
Bu rockçıya, daha önce, Diyarbakır’da HDP önünde çocuklarını bekleyen annelere destek vermediğiyle ilgili bir eleştiri yapılmış. O da yine Twitter’dan cevaplamış: “Son günlerde bunlar türedi? Ne diyorsun arkadaş sen? SiZin gibiler bilmem naparken biz Terörü lanetliyorduk! Şimdi mi aklınıza geldi? Ctesi Anneleri, Diyarbakırdaki Anne Babalar dahil tüm mağdur olan İnsanların hep yanındayız Halkımız bilir. Algı yapıyor aklınca troll. Yemezler.”
Fakat bu açıklamayı okuyunca aklımıza bir-iki soru takıldı. Terörü lanetlediniz de bunu nasıl yaptınız? Annelerin yanlarındaydınız da tam olarak ne şekilde? Bir şarkı mı yaptınız mesela anneler için? Sanatçı arkadaşlarınızı toplayıp bir konserler düzenlediniz? Gidip yanlarında oturup ellerini mi tuttunuz?
Elini taşın altına koymak, yanında olmak böyle olur çünkü… Daldan dala atlayıp, ağzına geleni söyleyip, yalan bilgileri yaymakla değil…
Çözüm için emek vererek, bunu sürdürerek, topluma anlatmak istediğiniz sorunlar konusunda tutarlı olarak yürüyor işler…
Yoksa Twitter’dan o gün aklına ne geldiyse yazıp, siyasetçilere ilan-i aşk ederek değil… Onun adı en hafif tabirle miskinliktir… Siz de zaten bunu çoktan kabul etmişsiniz…