Sarıgül’ü ciddiye almak gerek
o7.03.2010 Akşam
Haberin medyamızda çarşaf çarşaf yer almayacağı kesin… İlginç bir rastlantı olmasa ben de ‘vakayı adiye muamelesi’ çekeceğim… Ancak tesadüfen konuya kulak misafiri oldum; ilgimi çekti… Sizin de aklınıza takılacağına eminim…
Arabada gidiyoruz. Arka koltukta oturan bir arkadaşımız, romanlarını büyük keyifle okuduğum – hele de ilk romanı Issızlığın Ortasında’yı – Mehmet Eroğlu ile konuşuyor… İzinsiz dinliyorum. Arabada kaçacak yer yok…
Mehmet Bey’in kızı Yrd. Doç. Dr. Çağla Eroğlu, bir ödül almış.
E, ne olmuş?.. Bir şey olmamış… Devamında olacak…
Haber şu: Çağla Hanım kızımız Yrd. Doç Dr. Akif Tezcan’la birlikte ABD ve Kanada’nın en prestijli bilim ödüllerinden birisi olarak kabul edilen Alfred P. Sloan Vakfı Bilimsel Araştırma Bursu’nu kazanmışlar.
Burs her yıl, Kuzey Amerika’da temel bilimler, matematik, ekonomi ve bilişim dallarında gelecek vaat eden ve bilime çok önemli katkıda bulanacağı öngörülen genç araştırmacılara veriliyormuş. 45 yıldır verilen burs ödülünü kazananlardan 38’i Nobel, 14’ü Field Medal (Matematik) ve 8’i John Bates Clark (Ekonomi) ödülüne sahip olmuşlar. Sıkı bir iş yani… Her iki gencin özgeçmişleri de öyle zaten…
***
Dr. Çağla Eroğlu, ODTÜ Kimya Mühendisliği Bölümünü bitirdikten sonra Bilkent’te Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümünden yüksek lisans, Almanya’da Heilderberg Üniversitesinden doktora yapmış. Daha sonra Stanford Üniversitesinde Prof. Ben Barres’in laboratuarında doktora sonrası çalışması yapan Çağla Eroğlu halen Düke Üniversitesi Hücre Biyoloji Bölümünde kendi kurduğu laboratuarda çalışmalarını sürdürüyormuş.
Dr. Akif Tezcan’ın kariyer çizgisinin durakları ise şöyle: Alman Lisesi - Minesota, Mac Alester College Kimya Bölümü - Kaliforniya Teknik Enstitü (doktora). Akif Tezcan 2005 yılından bu yana Kaliforniya Üniversitesi- San Diego’da (UCSD) kendi laboratuarında, Protein Kristolagrafisi konusunda çalışmalarını sürdürmekteymiş…
Sindirella hikâyesi değil… Hayatı ciddiye almanın, ‘takılmamanın’ (attached) ‘gömülmenin (embedded), derinlik kazanmanın, farklılaşmanın, sürü gibi olmamanın, rekabetçi ortama hazırlanmanın hikâyesi… Hayatında tek satır kitap okumamış öğrenci kardeşlerimin bu özgeçmişlere bir göz atmalarında yarar var. Bunlardan bir hayli var ülkemizde ve üniversite sonrasında bunlarla rekabet edeceksiniz…
Olaya bu haliyle (trajik durumlar olmaksızın) medyanın pek ilgisi yok. Okurun da yok… Okurun ilgisi hayatın ciddi işlerinden uzaklaştırılmış. O da ‘takılıyor’ sadece… Medya ne yapsın?
Ancak bazılarının ilgisi var…
***
Hepsi değil ama bazı akademisyenler ve rektörler açıp tebrik etmişler… Beklenir; ancak yine de helal olsun… Bir de Mustafa Sarıgül tebrik etmiş… Buyurun!... Esas ilginç olan bu… İletişimi iyi bilir, falan diyorduk da; bu kadarını beklemiyorduk doğrusu…
Ak Parti kısmen yapıyor hâlâ bu işi… Eskiden MHP’de de vardı… Çift Yönlü Simetrik İletişim… “Halkla İlişkiler ve İletişim Yönetiminde Mükemellik” adllı kitabında Prof. Dr. James Grunig yıllar önce yazmıştı… Geçen yıl Bersay İletişim Enstitüsü’nün davetlisi olarak kalktı İstanbul’a geldi. Türk Telekom’un büyük hissedarı Oger Telecom’un ana sponsorluğunda ‘İletişimde Mükemmellik’ başlığı altında düzenlenen konferanslar dizisinin kapanış konuşmasını yaptı. Tüm diğer konuşmacılarla birlikte onun konuşması da ‘Dünya Görüşü’ adıyla bir kitapta toplandı ve kısa süre önce yayınlandı… Grünig, o kitapta yer alan konuşmasında da “Çift Yönlü Simetrik İletişim” modelini anlatıyor… Sarıgül okumuş mudur? Sanmam… Şart değil… Uyguluyor… Önemli olan bu.
Sarıgül, günümüzde ‘ilişkinin iletişimden daha önemli olduğunun’ da farkında olmalı. ‘İlişki’ kavramının geçirdiği dönüşümü büyük olasılıkla entelektüel boyutuyla çözümlemese bile, günlük hayatına geçirmeyi başarıyor… Biraz da bu yüzden daha partisini kurmadan Türkiye genelinde 4.7’ye ulaşmış… Ben siyasilerimizin yerinde olsam Sarıgül’ün Mehmet Eroğlu’nu ve kızını yukarıda anlatılan olaydan dolayı kutlamasını, kendisine bu kutlamayı hatırlatacak sistemi kurmasını, ciddiye alırdım. Hem de çok ciddiye alırdım…
Arabada gidiyoruz. Arka koltukta oturan bir arkadaşımız, romanlarını büyük keyifle okuduğum – hele de ilk romanı Issızlığın Ortasında’yı – Mehmet Eroğlu ile konuşuyor… İzinsiz dinliyorum. Arabada kaçacak yer yok…
Mehmet Bey’in kızı Yrd. Doç. Dr. Çağla Eroğlu, bir ödül almış.
E, ne olmuş?.. Bir şey olmamış… Devamında olacak…
Haber şu: Çağla Hanım kızımız Yrd. Doç Dr. Akif Tezcan’la birlikte ABD ve Kanada’nın en prestijli bilim ödüllerinden birisi olarak kabul edilen Alfred P. Sloan Vakfı Bilimsel Araştırma Bursu’nu kazanmışlar.
Burs her yıl, Kuzey Amerika’da temel bilimler, matematik, ekonomi ve bilişim dallarında gelecek vaat eden ve bilime çok önemli katkıda bulanacağı öngörülen genç araştırmacılara veriliyormuş. 45 yıldır verilen burs ödülünü kazananlardan 38’i Nobel, 14’ü Field Medal (Matematik) ve 8’i John Bates Clark (Ekonomi) ödülüne sahip olmuşlar. Sıkı bir iş yani… Her iki gencin özgeçmişleri de öyle zaten…
***
Dr. Çağla Eroğlu, ODTÜ Kimya Mühendisliği Bölümünü bitirdikten sonra Bilkent’te Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümünden yüksek lisans, Almanya’da Heilderberg Üniversitesinden doktora yapmış. Daha sonra Stanford Üniversitesinde Prof. Ben Barres’in laboratuarında doktora sonrası çalışması yapan Çağla Eroğlu halen Düke Üniversitesi Hücre Biyoloji Bölümünde kendi kurduğu laboratuarda çalışmalarını sürdürüyormuş.
Dr. Akif Tezcan’ın kariyer çizgisinin durakları ise şöyle: Alman Lisesi - Minesota, Mac Alester College Kimya Bölümü - Kaliforniya Teknik Enstitü (doktora). Akif Tezcan 2005 yılından bu yana Kaliforniya Üniversitesi- San Diego’da (UCSD) kendi laboratuarında, Protein Kristolagrafisi konusunda çalışmalarını sürdürmekteymiş…
Sindirella hikâyesi değil… Hayatı ciddiye almanın, ‘takılmamanın’ (attached) ‘gömülmenin (embedded), derinlik kazanmanın, farklılaşmanın, sürü gibi olmamanın, rekabetçi ortama hazırlanmanın hikâyesi… Hayatında tek satır kitap okumamış öğrenci kardeşlerimin bu özgeçmişlere bir göz atmalarında yarar var. Bunlardan bir hayli var ülkemizde ve üniversite sonrasında bunlarla rekabet edeceksiniz…
Olaya bu haliyle (trajik durumlar olmaksızın) medyanın pek ilgisi yok. Okurun da yok… Okurun ilgisi hayatın ciddi işlerinden uzaklaştırılmış. O da ‘takılıyor’ sadece… Medya ne yapsın?
Ancak bazılarının ilgisi var…
***
Hepsi değil ama bazı akademisyenler ve rektörler açıp tebrik etmişler… Beklenir; ancak yine de helal olsun… Bir de Mustafa Sarıgül tebrik etmiş… Buyurun!... Esas ilginç olan bu… İletişimi iyi bilir, falan diyorduk da; bu kadarını beklemiyorduk doğrusu…
Ak Parti kısmen yapıyor hâlâ bu işi… Eskiden MHP’de de vardı… Çift Yönlü Simetrik İletişim… “Halkla İlişkiler ve İletişim Yönetiminde Mükemellik” adllı kitabında Prof. Dr. James Grunig yıllar önce yazmıştı… Geçen yıl Bersay İletişim Enstitüsü’nün davetlisi olarak kalktı İstanbul’a geldi. Türk Telekom’un büyük hissedarı Oger Telecom’un ana sponsorluğunda ‘İletişimde Mükemmellik’ başlığı altında düzenlenen konferanslar dizisinin kapanış konuşmasını yaptı. Tüm diğer konuşmacılarla birlikte onun konuşması da ‘Dünya Görüşü’ adıyla bir kitapta toplandı ve kısa süre önce yayınlandı… Grünig, o kitapta yer alan konuşmasında da “Çift Yönlü Simetrik İletişim” modelini anlatıyor… Sarıgül okumuş mudur? Sanmam… Şart değil… Uyguluyor… Önemli olan bu.
Sarıgül, günümüzde ‘ilişkinin iletişimden daha önemli olduğunun’ da farkında olmalı. ‘İlişki’ kavramının geçirdiği dönüşümü büyük olasılıkla entelektüel boyutuyla çözümlemese bile, günlük hayatına geçirmeyi başarıyor… Biraz da bu yüzden daha partisini kurmadan Türkiye genelinde 4.7’ye ulaşmış… Ben siyasilerimizin yerinde olsam Sarıgül’ün Mehmet Eroğlu’nu ve kızını yukarıda anlatılan olaydan dolayı kutlamasını, kendisine bu kutlamayı hatırlatacak sistemi kurmasını, ciddiye alırdım. Hem de çok ciddiye alırdım…