Sayın Başkan…
12 Temmuz 2022 - Yeni Şafak
Tatil ya da yıllık izin konusunda size de fazlaca kriz yaşıyorsunuz gibi gelmiyor mu?..
Her yeni krizin bir öncekini ve ondan öncekileri yeniden gündeme getirdiğinin, krizlerin izlerinin gittikçe derinleştiğinin fakında mısınız?
Peki, adınız ile tatil kelimesi yan yana geldiğinde yüzlerin ekşidiğinin, hatta işin burada da kalmayıp genel olarak “İşinin başında durmayan yetkili” algılamasının iyiden iyiye yerleştiğinin?..
Tatilin herkes için “en doğal hak” olmasının bu durumunuz üzerindeki etkisi ise sıfır…
Elbette yorulmuşsunuzdur… Elbette ailenizle, sevdiklerinizle tatile gitmek istemişsinizdir… Ancak en kalabalık, en çok turist çeken, sanayisiyle, turizmiyle, tarih ve kültürüyle, sanat ve sosyal yaşamıyla dünyanın en itibarlı metropollerinden birinin, kadim İstanbul’un mesuliyeti size verilmişse durumunuz o herkesten farklı… Tıpkı bakanlar, valiler, emniyet müdürleri, devletin üst kademesindekiler gibi…
Kar krizinde balık restoranındaydınız… Elâzığ depremi sırasında Erzurum’a kayağa gitmiştiniz… Göreve daha yeni başlamıştınız ki İstanbul bir sel felâketine teslim olmuştu, siz ise Bodrum tatiline…
Şimdi de Fethiye’deymişsiniz… Sonuç: İstanbul’un sel felâketinin bir kez daha sizin şahsi krizinize dönüşmesi… Bunca tecrübeden sonra nasıl beceriyorsunuz anlamak güç ama ‘kendi krizinize neden oluyorsunuz’… Kademe kademe dozu artırıyorsunuz…
Canı yanan kimse de “Ama o bizim partiden” demez, demiyor…
Fox Tv bile açmış ağzını yummuş gözünü… Ana Haber sunucusu Burak Birsen şöyle konuşmuş: "Ekrem İmamoğlu ne yapmaya çalışıyor? Ben bir yurttaş, İstanbul'da yaşayan bir vatandaş olarak bunu çok merak ediyorum. AFAD saat 22.00'de uyarı mesajı attı. Peki Ekrem İmamoğlu neredeydi, İstanbul'da mıydı, hayır. Sahada değildi, orası kesin. Nerdeydi, sosyal medyadaydı. İstanbul'da olmazsanız, sahada olmazsanız ‘Sorun yaşanmadı’ deyip, gerçeklerden uzak bir tweet atarsınız. Ekrem Bey, ailesiyle beraber tatildeymiş, eskiden yaptığı gibi. Eskiden de sel felâketi yaşanırken Bodrum'da tatildeydi, depremzedeleri ziyaret ettikten sonra kayak tatiline gitmişti, karla mücadele edilirken büyükelçilerle görüşmeye gitmişti. Bunları yapmamak lazım."
Yapmamak lazım Sayın Başkan… Biz yapabiliriz… Tatil, bizler için en doğal hak… Sizler için değil… Cumhurbaşkanlığı adaylığı için yanıp tutuştuğunuz biliniyor… Ne olacak? Neden olduğunuz izlenim; “Tatilimi bölemem, alışın” deyip herhangi bir uluslararası krizde dahi yerinizden kıpırdamayacağınız. Sizin bu hâlinize en çok da Genel Başkan’ınınız seviniyordur… Yapmayın Sayın Başkan; İstanbul’u düşünmüyorsunuz, bari itibarınızı düşünün…
Gözümüze takılanlar…
- Bir kot pantolonun üretimi için 10 bin litre su harcandığını biliyor muydunuz?.. Bir otomobilin her 1 dolarlık parçasının üretimi için 80 litre, bir fincan kahve için 140, bir kilo peynir için 5 bin, bir dilim ekmek için harcanan su miktarı ise 40 litreymiş… TOBB E-ticaret Meclis Üyesi ve Ticimax E-ticaret Sistemleri Kurucu CEO’su Cenk Çiğdemli, iklim değişikliği ve sürdürülebilirlik konusunda özellikle su sorununa dikkat çekmiş. Çok yakında üreticilerin etiketlerde ‘su ayak izi’ yazmak zorunda kalabileceklerini hatırlatmış. (Habibe Doğancı)
- UNICEF Türkiye, şarkıcı Hadise’yi “Çocuk Hakları Savunucusu” olarak atamış. Bir yıl süreyle UNICEF Türkiye’nin çocuk işçiliği ve çocuklara yönelik şiddetin sona erdirilmesi konularındaki çalışmalarını destekleyecekmiş. Ticari yaşama dair iletişimde bu çalışmaya ‘marka yüzü’ deniliyor. UNICEF, bu yöntemin sivil toplum alanındaki öncülerinden… Audrey Hepburn ve Türkan Şoray da yıllarca UNICEF ‘iyi niyet elçisi’ olarak organizasyonlarda görev aldılar… (Can Remzi Ergen, UNICEF Türkiye İletişim Sorumlusu)
- Türkiye Sigorta Birliği 2022 Mayıs ayı prim üretimi verisini açıklamış. COVID-19 nedeniyle Mayıs 2020’de 38 milyon lira, Mayıs 2021’de 74 milyon lira olan ‘seyahat sağlık sigortası’ prim üretimi 333 milyon liraya yükselmiş. Aynı branşta prim üretimi 2019’un Mayıs’ında ise 79 milyon lira imiş. Veriler, seyahat sigortasına olan ilginin pandemi öncesi dönemin de çok üstünde olduğunu ortaya koyuyor. Bu olağanüstü dönemin hayatımızda yol açacağı belki de en radikal değişiklik seyahat alışkanlıklarımız olabilir… (Sigortacı gazetesi)
- “Doğaçlama Konuşma ve Hazırcevaplık Atölyesi”… Amma ilginç(!) isim… İlginç olduğu için de iki tarafı keskin bıçak gibi… Hazırcevaplık sözcüğü nedeniyle gayriciddi izlenim bırakıyor… Önemi ise bu eğitimin tanıtımı okununca kavranabiliyor: “Konuşmalarınızda kelime ve ifadeleri doğru kullanmak ve özellikle hazırlıksız yapılan konuşmalarda doğaçlama becerinizi keşfetmek ve uygulamak…” Aslında buradaki en büyük tuzak ‘ilginçlik’… Örnekte gördüğümüz gibi, her zaman “Ne kadar ilginç o kadar başarılı” demek olmayabilir…