Saygun’a ne kadar sahip çıkabiliyoruz
21 Kasım 2017 - Yeni Şafak
Garip bir duygu sardı içimi. Bir yanda gurur… “İşte kamu diplomasisinin en önemli ayağı” düşüncesi… Öte yanda ülkemizin milli kültür mirasına sahip çıkmada gösterdiği refleks ve stratejide eksiklik nedeniyle eziklik…
Benim de tesadüfen haberim oldu. Rahmetli Halit Bey’in eşi kadîm dostum Gülper Refiğ Hanım yollamış internet linkini. Yazdığı not da anlamlı…
“Sen ve ben bu gururu yaşayalım ( belki buna birkaç kişi daha eklenir ) yeter. Karanlık avcısı ‘aydınlar’ ve elitler deriiiiiin uykuda. Onlar uyurken ve şikâyet ederken birileri de büyük uyanışta… Bunun gibi birçok örnek var... Bilgi dünyasında çöpler uçuşuyor bu haberler yok! Saygun çoktan en büyükler arasında yerini aldı; yalnız bizim haberimiz yok ne yazık ki.”
Haber New York’taki bir konserle ilgili. 3 Mayıs Perşembe 2018’de düzenlenecekmiş. Biletler şimdiden piyasaya çıkmış. Meraklısı için: Carnegie Hall, Stern Auditorium/Perelman Stage’de imiş konser. Orkestrayı, The Orchestra Now and the American Symphony Orchestra Müzik direktörü Leon Botstein yönetecekmiş.
İki piyanist olacakmış sahnede: Grammy ödüllü Peter Serkin ve 2011 Andrew Wolf Chamber Music ödülü sahibi Anna Polonsky…
Pekiyi ne çalacaklarmış… László Lajtha’nın “Revolution” adlı 7. Senfonisi, Bartók’un iki piyano, vurgulu enstrümanlar ve orkestra için bestelediği konçertosu ve finalde Ahmed Adnan Saygun’un 4. Senfonisi…
Bu önemli midir? Evet çok önemlidir. Saygun dünyanın dört bir yanında büyük bir saygı ve sevgiyle anılıp çalınmaktadır. Fakat bu durumun gururunun ülkemizce yeterince paylaşılabildiğini, ona sahip çıkılabildiğini söyleyebilir miyiz? Hayır…
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü ve Genel Sekreter Yardımcısı Doç. Dr. İbrahim Kalın beyin Paris’te Ahmet Kaya’nın mezarını ziyareti önemli midir? Evet önemlidir? Siyaseten önemli mesajlar taşır ve geçmişle hesaplaşmanın ciddî bir boyutudur. Kalın’ın tavrı doğrudur.
Ancak bunun gibi yaklaşımların çok daha derininin ve köklüsünün Saygun konusunda da devletimizin ilgili kurumlarınca sergilenmesini beklemek, tüm eserleriyle Atatürk’ün ifadesiyle ‘devletin temeli’ olan milli kültürümüzün klasik müzik alanında ortak ruhi şekillenmesinin tınısını simgeleyen ve tüm klasik müzik dünyasının takdiriyle karşılanan bu büyük ustaya ve milletimize karşı bir vefa borcudur…
Umarız, Sayın Cumhurbaşkanı’nın kültür konusunda koyduğu hedefler ve III Millî Kültür Şurası’nın “Dünyanın iyiliği için Türkiye” şiarıyla ortaya konan ortak görüşler doğrultusunda Türkiye’nin iletişim ve kendisini yeniden ifade rotası belirlenebilir…
Siemens’ten öğreneceklerimiz var…
Küçük firmalar ekonomik gerekliler sonuncunda bazı elemanlarının işine son verdiklerinde bu ciddi bir krize dönüşürken, büyük firmanlar binlerce çalışanının iş akdini feshettiğinde olay çeşitli bilimsel kılıflarla sunulur. Doğru Boyuta Ulaşma (Right-Sizing) ya Aşağıya Doğru Ayarlama (Down-Sizing) gibi…
Aslında ikinci yaklaşım daha doğrudur. Firmaların akordeonun körüğü gibi hareket edebilmeleri gerekir. Yüksek konjonktürde genişleyip, düşük konjonktürde küçülebilirler. Ters olan aynı durumunun ve iletişim yaklaşımının küçük ve orta boy şirketlere reva görülmemesidir.
Bu alandaki en son örnek Siemens’te yaşanıyor. Dev firma, yarısı Almanya'dan olmak üzere dünyanın çeşitli ülkelerinden 7 bine yakın çalışanını ile yolalrını ayırıyor (işine son vermenin kibarcası). Haberlerde nedeni açıklıkla belirtilmemiş ama Financial Times'da çıkan bir haberde bu işten çıkarmaların nedeni hakkında özetle ve mealen şunlar söyleniyor: "Güneş ve rüzgâr enerjisi sektörlerindeki üretim maliyetlerinin çok hızlı bir biçimde düşmesi, elektrik üretimi ve jeneratör üretiminde geçen yüzyıl boyunca ABD'li GM firmasıyla birlikte tüm dünyaya satış yapan Siemens, bu sektöre olan talebin düşmesi nedeniyle yeni rakiplerin baskısı altında kalıyor ve kârları düşüyor. Teknolojideki ani değişimlere ayak uyduramayınca ne kadar büyük ve köklü firmalar olursanız olun piyasada tutunma şansınız yok."
Siemens haberini veren medyanın ortak mesajı şöyle: “Teknolojik dönüşümü gerçekleştiremezsen belalar bitmez"…
Siemens şirketinin santraller alanında dünya çapında yaklaşık 46 bin 800, motor üretim alanında da yaklaşık 44 bin 800 çalışanı bulunuyormuş.
Şunu açık yüreklilikle teslim etmek gerek. Haberin tüm olumsuzluğuna rağmen olay bir krize dönüşmeyecek şekilde iletişim boyutuyla yönetilmekte…
5-10 tane elemanıyla başa çıkamayan Kobilerimizin Siemens’ten öğrenecekleri çok şey olabilir. Tavsiyemiz, Siemens’in işten çıkarma olayını yakından izlemeleri…
Benim de tesadüfen haberim oldu. Rahmetli Halit Bey’in eşi kadîm dostum Gülper Refiğ Hanım yollamış internet linkini. Yazdığı not da anlamlı…
“Sen ve ben bu gururu yaşayalım ( belki buna birkaç kişi daha eklenir ) yeter. Karanlık avcısı ‘aydınlar’ ve elitler deriiiiiin uykuda. Onlar uyurken ve şikâyet ederken birileri de büyük uyanışta… Bunun gibi birçok örnek var... Bilgi dünyasında çöpler uçuşuyor bu haberler yok! Saygun çoktan en büyükler arasında yerini aldı; yalnız bizim haberimiz yok ne yazık ki.”
Haber New York’taki bir konserle ilgili. 3 Mayıs Perşembe 2018’de düzenlenecekmiş. Biletler şimdiden piyasaya çıkmış. Meraklısı için: Carnegie Hall, Stern Auditorium/Perelman Stage’de imiş konser. Orkestrayı, The Orchestra Now and the American Symphony Orchestra Müzik direktörü Leon Botstein yönetecekmiş.
İki piyanist olacakmış sahnede: Grammy ödüllü Peter Serkin ve 2011 Andrew Wolf Chamber Music ödülü sahibi Anna Polonsky…
Pekiyi ne çalacaklarmış… László Lajtha’nın “Revolution” adlı 7. Senfonisi, Bartók’un iki piyano, vurgulu enstrümanlar ve orkestra için bestelediği konçertosu ve finalde Ahmed Adnan Saygun’un 4. Senfonisi…
Bu önemli midir? Evet çok önemlidir. Saygun dünyanın dört bir yanında büyük bir saygı ve sevgiyle anılıp çalınmaktadır. Fakat bu durumun gururunun ülkemizce yeterince paylaşılabildiğini, ona sahip çıkılabildiğini söyleyebilir miyiz? Hayır…
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü ve Genel Sekreter Yardımcısı Doç. Dr. İbrahim Kalın beyin Paris’te Ahmet Kaya’nın mezarını ziyareti önemli midir? Evet önemlidir? Siyaseten önemli mesajlar taşır ve geçmişle hesaplaşmanın ciddî bir boyutudur. Kalın’ın tavrı doğrudur.
Ancak bunun gibi yaklaşımların çok daha derininin ve köklüsünün Saygun konusunda da devletimizin ilgili kurumlarınca sergilenmesini beklemek, tüm eserleriyle Atatürk’ün ifadesiyle ‘devletin temeli’ olan milli kültürümüzün klasik müzik alanında ortak ruhi şekillenmesinin tınısını simgeleyen ve tüm klasik müzik dünyasının takdiriyle karşılanan bu büyük ustaya ve milletimize karşı bir vefa borcudur…
Umarız, Sayın Cumhurbaşkanı’nın kültür konusunda koyduğu hedefler ve III Millî Kültür Şurası’nın “Dünyanın iyiliği için Türkiye” şiarıyla ortaya konan ortak görüşler doğrultusunda Türkiye’nin iletişim ve kendisini yeniden ifade rotası belirlenebilir…
Siemens’ten öğreneceklerimiz var…
Küçük firmalar ekonomik gerekliler sonuncunda bazı elemanlarının işine son verdiklerinde bu ciddi bir krize dönüşürken, büyük firmanlar binlerce çalışanının iş akdini feshettiğinde olay çeşitli bilimsel kılıflarla sunulur. Doğru Boyuta Ulaşma (Right-Sizing) ya Aşağıya Doğru Ayarlama (Down-Sizing) gibi…
Aslında ikinci yaklaşım daha doğrudur. Firmaların akordeonun körüğü gibi hareket edebilmeleri gerekir. Yüksek konjonktürde genişleyip, düşük konjonktürde küçülebilirler. Ters olan aynı durumunun ve iletişim yaklaşımının küçük ve orta boy şirketlere reva görülmemesidir.
Bu alandaki en son örnek Siemens’te yaşanıyor. Dev firma, yarısı Almanya'dan olmak üzere dünyanın çeşitli ülkelerinden 7 bine yakın çalışanını ile yolalrını ayırıyor (işine son vermenin kibarcası). Haberlerde nedeni açıklıkla belirtilmemiş ama Financial Times'da çıkan bir haberde bu işten çıkarmaların nedeni hakkında özetle ve mealen şunlar söyleniyor: "Güneş ve rüzgâr enerjisi sektörlerindeki üretim maliyetlerinin çok hızlı bir biçimde düşmesi, elektrik üretimi ve jeneratör üretiminde geçen yüzyıl boyunca ABD'li GM firmasıyla birlikte tüm dünyaya satış yapan Siemens, bu sektöre olan talebin düşmesi nedeniyle yeni rakiplerin baskısı altında kalıyor ve kârları düşüyor. Teknolojideki ani değişimlere ayak uyduramayınca ne kadar büyük ve köklü firmalar olursanız olun piyasada tutunma şansınız yok."
Siemens haberini veren medyanın ortak mesajı şöyle: “Teknolojik dönüşümü gerçekleştiremezsen belalar bitmez"…
Siemens şirketinin santraller alanında dünya çapında yaklaşık 46 bin 800, motor üretim alanında da yaklaşık 44 bin 800 çalışanı bulunuyormuş.
Şunu açık yüreklilikle teslim etmek gerek. Haberin tüm olumsuzluğuna rağmen olay bir krize dönüşmeyecek şekilde iletişim boyutuyla yönetilmekte…
5-10 tane elemanıyla başa çıkamayan Kobilerimizin Siemens’ten öğrenecekleri çok şey olabilir. Tavsiyemiz, Siemens’in işten çıkarma olayını yakından izlemeleri…