Seçim söylemi ‘ilerlemecilik’ olacak
22 OCAK 2011
Seçim atmosferi yoğunlaştıkça partilerin nasıl bir siyasi söylem geliştirecekleri ile ilgili tartışma, en ciddi ‘pazarlama iletişimi’ sorunlarından biri haline gelir.
Şu günlerde muhafazakârlık – ilerlemecilik meselesine fena halde takılmış durumdayım. Örneğin Avrupa Birliği’ne entegrasyonu savunmak mı ilerlemeci bir politik yaklaşımdır, yoksa katılmamak için yırtınmak mı?
Özelleştirme konusunda alınacak hangi tavır daha büyük muhafazakârlıktır?
Partili arkadaşları tarafından bırakın ilerlemeciliği, doğrudan komünist olmakla suçlanan Sağlık Bakanı’nın dünyaya örnek teşkil edecek uygulamaları, muhafazakârlık adına mı kayıtlara düşülecektir, yoksa ilerlemecilik adına mı?
***
İşler karışık yani.
Başbakan altını çize çize “Biz muhafazakârız” diyor. Kastettiği aslında kültür ve değerlerdir. İlim irfan noktasından bakıldığında ise, ekonomi, finans, uluslar arası politikalar ve tüm elle tutulur, gözle görülür (tangible) kıymetler açısından kesinlikle muhafazakâr oldukları söylenemez.
CHP’ye gelince kültür ve değerler açısından rahatlıkla ilerlemeci oldukları ifade edilebilir. Oysa aynı şeyi ekonomik ve sosyal politikalar konusunda onlar için iddia etmek çok zordur.
Bir de gençlik meselesi var tabii. Bu konuda her iki partinin de muhafazakâr olduğunu söyleyebiliriz.
***
Bu hafta iki ilginç olaya tanıklık ettim.
Pazartesi günü Dolmabahçe Sarayı’nın yanındaki çalışma mekânında Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğü Başkanı Doç. Dr. İbrahim Kalın’ın yönetiminde Sayın Başbakan’ın danışmanlarından Prof. Dr. Nabi Avcı’nın da katılımıyla gazete yöneticileri ve köşe yazarlarıyla bir toplantı düzenlendi. İlk defa Türkiye’nin marka yönetimi ve tanıtımı bu kadar geniş bir anlayışla tartışılıyor ve masaya yatırılıyordu. Konu medya yöneticilerinin ve köşe yazarlarının görüşleri alındıktan sonra reklam ve halkla ilişkiler şirketleriyle de tartışılacak, ortaya çıkacak taslak metin Başbakan’ın da katılacağı genişletilmiş bir toplantıda irdelenecekti. Bu ortak akıl çalışmasının sonunda elde edilecek yaklaşım doğrultusunda Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğü’nün stratejileri ve uygulamaları saptanacaktı.
Bunu bana 10 yıl önce söyleselerdi “Dalga geçiyorsunuz herhalde” derdim.
Bu nasıl muhafazakârlık?
***
İki gün sonra Bursa’daydık. Bursa’nın Emniyet Müdürü Sayın Halil Yılmaz’ın davetlisi olarak… Bursa’ya çok yakışmış olan ultramodern Merinos Atatürk Kongre Kültür Merkezi’nin bir salonunda Bursa Polis Teşkilatı’nın yüksek rütbeli çalışanlarına hitap etme fırsatı buldum. Konu son kitabımız “Eş ve Müşteri Nasıl Kaybedilir?” idi. İnsanın yönetmesi gereken yöneticisi de bir tür müşterisiydi ya meseleyi oradan ele aldık.
Bu vesileyle Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe ve Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa Dündar ile de tanışma fırsatı bulduk. Bursa, ticaret ve iş adamlarıyla ve tüm görevlileriyle herhangi bir parti kaygısı olmadan müthiş ilerlemeci yolda geleceğe koşuyor. Bursa Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Celal Sönmez’i, Kamil Koç Otobüsleri Yönetim Kurulu Başkanı Osman Çağlıkoç’u, Olay Medya Grubu’nu, Medya S’i, Line TV’yi ziyaret etme fırsatı da doğdu.
***
Önümüzdeki seçimlerin lokomotif söylemi büyük olasılıkla ilerlemecilik olacak. Hem de parti ve dünya görüşü bağımsız ilerlemecilik. İkna olmayan yolunu Bursa’ya düşürebilir.
Türkiye’yi soldan ya da sağdan değil, ilim ve irfan noktasından ‘okuyanlar’ gelecek seçimde doğru eksen olarak ilerlemecilik söylemini yakalayacaklardır.
Şu günlerde muhafazakârlık – ilerlemecilik meselesine fena halde takılmış durumdayım. Örneğin Avrupa Birliği’ne entegrasyonu savunmak mı ilerlemeci bir politik yaklaşımdır, yoksa katılmamak için yırtınmak mı?
Özelleştirme konusunda alınacak hangi tavır daha büyük muhafazakârlıktır?
Partili arkadaşları tarafından bırakın ilerlemeciliği, doğrudan komünist olmakla suçlanan Sağlık Bakanı’nın dünyaya örnek teşkil edecek uygulamaları, muhafazakârlık adına mı kayıtlara düşülecektir, yoksa ilerlemecilik adına mı?
***
İşler karışık yani.
Başbakan altını çize çize “Biz muhafazakârız” diyor. Kastettiği aslında kültür ve değerlerdir. İlim irfan noktasından bakıldığında ise, ekonomi, finans, uluslar arası politikalar ve tüm elle tutulur, gözle görülür (tangible) kıymetler açısından kesinlikle muhafazakâr oldukları söylenemez.
CHP’ye gelince kültür ve değerler açısından rahatlıkla ilerlemeci oldukları ifade edilebilir. Oysa aynı şeyi ekonomik ve sosyal politikalar konusunda onlar için iddia etmek çok zordur.
Bir de gençlik meselesi var tabii. Bu konuda her iki partinin de muhafazakâr olduğunu söyleyebiliriz.
***
Bu hafta iki ilginç olaya tanıklık ettim.
Pazartesi günü Dolmabahçe Sarayı’nın yanındaki çalışma mekânında Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğü Başkanı Doç. Dr. İbrahim Kalın’ın yönetiminde Sayın Başbakan’ın danışmanlarından Prof. Dr. Nabi Avcı’nın da katılımıyla gazete yöneticileri ve köşe yazarlarıyla bir toplantı düzenlendi. İlk defa Türkiye’nin marka yönetimi ve tanıtımı bu kadar geniş bir anlayışla tartışılıyor ve masaya yatırılıyordu. Konu medya yöneticilerinin ve köşe yazarlarının görüşleri alındıktan sonra reklam ve halkla ilişkiler şirketleriyle de tartışılacak, ortaya çıkacak taslak metin Başbakan’ın da katılacağı genişletilmiş bir toplantıda irdelenecekti. Bu ortak akıl çalışmasının sonunda elde edilecek yaklaşım doğrultusunda Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğü’nün stratejileri ve uygulamaları saptanacaktı.
Bunu bana 10 yıl önce söyleselerdi “Dalga geçiyorsunuz herhalde” derdim.
Bu nasıl muhafazakârlık?
***
İki gün sonra Bursa’daydık. Bursa’nın Emniyet Müdürü Sayın Halil Yılmaz’ın davetlisi olarak… Bursa’ya çok yakışmış olan ultramodern Merinos Atatürk Kongre Kültür Merkezi’nin bir salonunda Bursa Polis Teşkilatı’nın yüksek rütbeli çalışanlarına hitap etme fırsatı buldum. Konu son kitabımız “Eş ve Müşteri Nasıl Kaybedilir?” idi. İnsanın yönetmesi gereken yöneticisi de bir tür müşterisiydi ya meseleyi oradan ele aldık.
Bu vesileyle Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe ve Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa Dündar ile de tanışma fırsatı bulduk. Bursa, ticaret ve iş adamlarıyla ve tüm görevlileriyle herhangi bir parti kaygısı olmadan müthiş ilerlemeci yolda geleceğe koşuyor. Bursa Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Celal Sönmez’i, Kamil Koç Otobüsleri Yönetim Kurulu Başkanı Osman Çağlıkoç’u, Olay Medya Grubu’nu, Medya S’i, Line TV’yi ziyaret etme fırsatı da doğdu.
***
Önümüzdeki seçimlerin lokomotif söylemi büyük olasılıkla ilerlemecilik olacak. Hem de parti ve dünya görüşü bağımsız ilerlemecilik. İkna olmayan yolunu Bursa’ya düşürebilir.
Türkiye’yi soldan ya da sağdan değil, ilim ve irfan noktasından ‘okuyanlar’ gelecek seçimde doğru eksen olarak ilerlemecilik söylemini yakalayacaklardır.