Siyasi vodvil
10 Ocak 2023 - Yeni Şafak
Türkiye’nin gelecek beş yılını tasarlamaya ve yönetmeye, ondan sonraki en az 20 yılını etkileyecek temel kararları almaya soyunan Millet İttifakı ile alt ittifaklarının strateji ve taktikleri, seçim yaklaştıkça netlik kazanmaya başladı.
“Takke düştü, kel göründü” demek için biraz erken ama yeterli malzeme de yok değil… Güçlü bir mizah yazarına siyaset vodvili yazdırmaya kalksak, ortaya çıkacak sahnelerle her gün karşı karşıya geliyoruz…
Sahne 1: Herkesin eşit olduğu(!) 6’lı Masa’nın üyesi Davutoğlu diyor ki; “Cumhurbaşkanı içeriden veya dışarıdan olsun, genel başkanlar doğrudan karar süreçleri içinde imza yetkisine sahip olarak bulunacaklar. Genel başkanlar Cumhurbaşkanı kadar, Cumhurbaşkanı gibi ister içeriden ister dışarıdan olsun her stratejik kararda imza yetkisine sahip olacaklar.”
Tabii… Yaptıklarınız yapacaklarınızın garantisi… Ya da “yapamadıklarınız, bundan sonra da yapamayacaklarınızın garantisi” mi demeliydik?.. Yani, hiçbir karar alınamayacak, bürokratik oligarşi paylaşımında sürekli sürtüşecekler ve 1970’lerde bir ara parlasa da sonradan iflas etmiş ‘kolektif liderlik’ ve ‘kolektif sorumluluk’ uydurmacasının yeni bir yenilgisini ortaya koyacaklar. “Heykeli dikilmiş komisyon yoktur” sözünü bir kez daha kanıtlayacaklar.
İkili, üçlü komisyonların, hatta ittifakların yönetimde iflas ettiği ülkemizde 6 Benzemez + 1 ya da +2 birlikte imza atacaklarmış… Seçmenin zekâsını küçümsemenin başka bir yolu yok herhâlde…
Buraya kadarına belki gülüp geçilir ancak bir de işin ‘siyasi vesayet’ yanı var ki, o zaman “Güleriz ağlanacak hâlimize” durumuna düşeriz…
Sahne 2: İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve CHP Genel Başkan Yardımcısı Engin Altay, İYİ Parti’nin “Olağan İstanbul İl Kongresi”ne gidiyorlar. Bundan ‘olağan’ bir şey olamaz… Ancak Akşener’in Ekrem Bey’e konuşma hakkı vermesi de neyin nesi?! Hele de Ekrem Bey’in “Başkanlığa adaylığımı bu salonda açıklamıştım” diyerek ‘tüy dikmesi’ ne ola?!
Bir şey ola ki; kendisine vefa borcu olmasına rağmen baş kaldırdığı Genel Başkanı, şu açıklamayı gerekli görmüş: “Hiç kimse unutmasın, Ekrem Başkan’ı kimseye kaptırmayız.” Adres besbelli… Meral Hanım’ın kulakları iyice çınlamıştır.
Sahne 3: Sözcü gazetesi manşetten girmiş… Prof. Dr. Süheyl Batum ve Eski Cumhuriyet Savcısı Bülent Yücetürk, Sayın Cumhurbaşkanı’nın adaylığının ancak Meclis’in seçim kararıyla gündeme gelebileceği hususunda hemfikir olmuşlar. Bunun için de 360 milletvekili gerektiğinden Erdoğan’ın adaylığının ‘imkânsız bir senaryo’ olduğunu ima ediyorlar… Bir dolu ‘6+1 Masa’ hayranının buna inandığını biliyoruz…
21 senedir düş kırıklığı yaşıyorlar… Demek ki devam edecekler…
Gözümüze takılanlar…
“Takke düştü, kel göründü” demek için biraz erken ama yeterli malzeme de yok değil… Güçlü bir mizah yazarına siyaset vodvili yazdırmaya kalksak, ortaya çıkacak sahnelerle her gün karşı karşıya geliyoruz…
Sahne 1: Herkesin eşit olduğu(!) 6’lı Masa’nın üyesi Davutoğlu diyor ki; “Cumhurbaşkanı içeriden veya dışarıdan olsun, genel başkanlar doğrudan karar süreçleri içinde imza yetkisine sahip olarak bulunacaklar. Genel başkanlar Cumhurbaşkanı kadar, Cumhurbaşkanı gibi ister içeriden ister dışarıdan olsun her stratejik kararda imza yetkisine sahip olacaklar.”
Tabii… Yaptıklarınız yapacaklarınızın garantisi… Ya da “yapamadıklarınız, bundan sonra da yapamayacaklarınızın garantisi” mi demeliydik?.. Yani, hiçbir karar alınamayacak, bürokratik oligarşi paylaşımında sürekli sürtüşecekler ve 1970’lerde bir ara parlasa da sonradan iflas etmiş ‘kolektif liderlik’ ve ‘kolektif sorumluluk’ uydurmacasının yeni bir yenilgisini ortaya koyacaklar. “Heykeli dikilmiş komisyon yoktur” sözünü bir kez daha kanıtlayacaklar.
İkili, üçlü komisyonların, hatta ittifakların yönetimde iflas ettiği ülkemizde 6 Benzemez + 1 ya da +2 birlikte imza atacaklarmış… Seçmenin zekâsını küçümsemenin başka bir yolu yok herhâlde…
Buraya kadarına belki gülüp geçilir ancak bir de işin ‘siyasi vesayet’ yanı var ki, o zaman “Güleriz ağlanacak hâlimize” durumuna düşeriz…
Sahne 2: İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve CHP Genel Başkan Yardımcısı Engin Altay, İYİ Parti’nin “Olağan İstanbul İl Kongresi”ne gidiyorlar. Bundan ‘olağan’ bir şey olamaz… Ancak Akşener’in Ekrem Bey’e konuşma hakkı vermesi de neyin nesi?! Hele de Ekrem Bey’in “Başkanlığa adaylığımı bu salonda açıklamıştım” diyerek ‘tüy dikmesi’ ne ola?!
Bir şey ola ki; kendisine vefa borcu olmasına rağmen baş kaldırdığı Genel Başkanı, şu açıklamayı gerekli görmüş: “Hiç kimse unutmasın, Ekrem Başkan’ı kimseye kaptırmayız.” Adres besbelli… Meral Hanım’ın kulakları iyice çınlamıştır.
Sahne 3: Sözcü gazetesi manşetten girmiş… Prof. Dr. Süheyl Batum ve Eski Cumhuriyet Savcısı Bülent Yücetürk, Sayın Cumhurbaşkanı’nın adaylığının ancak Meclis’in seçim kararıyla gündeme gelebileceği hususunda hemfikir olmuşlar. Bunun için de 360 milletvekili gerektiğinden Erdoğan’ın adaylığının ‘imkânsız bir senaryo’ olduğunu ima ediyorlar… Bir dolu ‘6+1 Masa’ hayranının buna inandığını biliyoruz…
21 senedir düş kırıklığı yaşıyorlar… Demek ki devam edecekler…
Gözümüze takılanlar…
- Generali Sigorta, dijitalleş(e)meyen KOBİ’leri, şu tehlikeler konusunda uyarmış: Değişen müşteri beklentilerine uyum sağlayamamak; İş süreçlerini ve varlıklarını sürdürmede zorluk; Personel performans yönetimi sorunları; Yeni üretim biçimlerine adapte olamamak; Büyüyememek ve daha az kişiye ulaşmak (Dijital Kalem). Dışişleri Bakanlığı’nın web sitesinde yayınlanan bir makaleye göre; ülkemizdeki tüm işletmelerin %99,8’i KOBİ’lerden oluşuyor ve bu işletmeler toplam istihdamın %76,7’sini sağlıyormuş. Bu oranlara bakınca KOBİ’lerin millî ekonomimizdeki ‘büyük’ yerini anlamak hiç de zor olmayacaktır. Başka bir deyişle KOBİ’lerin sorunu hepimizin sorunu, onların gelişimi hepimizin kazancı…
- 1,3 trilyon dolar ticaret hacmi ve yaklaşık 300 milyar dolar piyasa değeriyle dünyanın sayılı teknoloji şirketinden olan Alibaba Group Başkanı Michael Evans, stratejik ortağı Trendyol’u ziyaret etmiş. Türkiye’nin önemli bir lojistik ve üretim merkezi konumunun yanı sıra bölgenin teknoloji ‘hub’ı olduğunu da vurgulayan Evans şöyle konuşmuş: “Türkiye birçok sektörde dünya liginde önemli bir oyuncu. Aynı zamanda doğu ile batıyı birbirine bağlayan özel bir konumda. Üstelik lojistikte bölgesel bir üs ve karayolu taşımacılığında Avrupa’nın en büyükleri arasında yer alıyor.” Ulaştırma Bakanlığı ve Sayın Bakan Adil Karaismailoğlu’nun “Dünyayı Türkiye’ye Bağlıyoruz” diye anlattıkları vizyonun, planlama ve inşa sürecinin sonucu budur işte… (Seçkin Ürey, GTC İletişim)
- Katılım finans kuruluşu Kuveyt Türk’ün finansal teknoloji sektöründeki iştiraki Architecht, “Train & Work” adıyla bir yazılımcı yetiştirme programı açmış. Üniversiteden yeni mezun olanlara yönelik bu kampa katılanlara 5 ay boyunca maaş da ödenecekmiş. Başarılı adaylara kampın sonunda “rekabetçi bir ücretle Architecht tarafından iş teklifi” yapılacağı da açıklanmış. “İş yerleri tecrübesiz elemanı kabul etmiyor… Kimse çalışana yatırım yapmıyor” gibi ezberden söylenen şikâyet sözlerine yaslanıp gökten iş yağmasını bekleyenler devam edebilirler… Ancak gençleri bekleyen bunun gibi pek çok fırsat da var… (Neslihan Sultan Gün, Feveran)