Son ‘Andıç’ yazısı!...
17 mART 2007
Aslında son derece sıradan bir araştırma, şu andıç (bilgi notu) işi. CNN Türk (Ahmet Hakan) ve Kanal 7’de (Nazlı Ilıcak) katıldığım programlarda, tüm diğer katılımcılara karşı tek başına tartışmak zorunda kalmasaydım ya da programların ardından yüzlerce destekleyici mesaj almamın yanı sıra, bir iki tane de olsa eleştiri gelmeseydi, konuyu bir daha ele almak niyetinde değildim...
Dünyada media monitoring deniyor. Bizde medya ölçümleme ve değerlendirme raporu olarak anılıyor.
Bu raporu kimler hazırlıyor? Türkiye’de bu işte uzman en az dört şirket var. Dünyada yüzlerce...
Bu raporu hangi kurumlar alıp kullanıyorlar? Benim tanıdığım en az 100 kurum, kuruluş edinmekte... Gelişmiş ülkelerde milyonlarca... Pek çok şirket de kendi bünyesinde yapıyor bu işi...
Resmi kuruluşlar (kamu) da edinir mi? Tabii ki... Edinmelidir de ayrıca. ABD Stratejik Karargâh Birimi 2005 yılında 92 milyon Dolara bu işi bir şirkete ihale etmiştir...
Bu rapordaki bilgiler gizli midir? Tabii ki hayır. Çünkü sadece medyada yayınlanmış haber ve köşe yazarları taranarak tespit yapılır.
Hangi tür bilgi vardır bu raporda? En az 26 parametre ölçülür. Bunların alt sorgulamaları da vardır. Ortaya şöyle tablolar çıkar. Hangi gazeteler, yazarlar benim hakkımda (şahıs ya da kurum) nasıl tavır alıyor? Bunlar zaman zaman mı negatif tutum alıyor, yoksa sistematik mi? Yani ben ak dersem onlar sürekli kara mı diyor? Rakip kuruluşlara oranla benim haberlerim nasıl yerleştiriliyor? Resim, alt başlık, logo kullanımı, sayfadaki yeri vb...
Peki neden yapılır bu ölçümleme ve değerlendirme? Bir: Hangi gazete ve yazarları nasıl bilgilendireceğime karar vermek için. İki: Sistematik olarak ne sebeple olursa olsun sadece benim aleyhime kelam etmeye odaklanmış yayın organları ve kişileri tespit etmek ve onlara karşı kendimi koruma altına almak için... Üç: İletişimden sorumlu departmanlarımın ve iletişim hizmeti aldığım alt yüklenicilerimin başarı oranlarını ölçmek için... Dört: Algılamayı hangi oranda yönettiğimi kontrol etmek için... Beş: Gelecek tasarımı adına stratejileri düzeltmek için...
Peki bu raporların yorumu nasıl yapılır? İşte zurnanın zırt dediği yer burasıdır. Bu nokta son derece subjektiftir (özneldir)... Her kurum kendi gerçeğinden yola çıkarak yapar yorumunu. “Niye böyle yorumluyorsun” diye de eleştirilemez... Çünkü adı üstünde yapılan iş ‘subjektiftir’...
Yorum sonrası alınan kararlar eleştirilebilir mi? Evet eleştirilebilir. Çünkü rapor son derece doğru olabilir, yorumda subjektivizm devreye girebilir. Karar ise tamamen yönetimin takdiridir.,
Genel Kurmay’dan basına sızdığı iddia edilen ‘bilgi notu’ için, hazırlanışı ve iş sonuçları açısından, Osmanlı padişahlarının fermanlarının altında yazan ünlü cümleden yola çıkarak sorarsak, “Usulü veçhile (yani gerekli bilgi ve profesyonellikle) amel edilmiştir” diyebilir miyiz? Hayır, diyemeyiz...
Neden?
Çünkü usulü veçhile amel edilseydi, kamu kuruluşu, özel sektör ve sivil toplum örgütlerindeki binlerce örneğinde olduğu gibi herhangi bir tartışma ortamı yaratmazdı.
Benim söylediğim özetle budur... Tekrar edelim. Silahlı Kuvvetler sadece Türkiye’nin değil, dünyanın en güçlü teşkilatlarından biridir. Benim tarafımdan korunmaya hiç mi, hiç ihtiyaçları yoktur. Benim söylediklerim salt iş ve iletişimde ölçümleme ve değerlendirme sistematiği içinde bilinmesi gereken sıradan şeylerdir... Bilmeden tartışmak isteniyorsa, söyleyecek bir lafımız olamaz...
Bıyıklı kadınlar kime yaradı?
Ünlü kadınları davet edip hepsini takma bıyıkla donatınca ne olur? Medyaya haber olunur. Buna iş ve iletişim dünyasında görünürlüğü artırmak (Publicity) denir. Tek başına hiçbir işe yaramaz. Publicity yapıp “Ne güzel PR yaptım” diyenler tamamen yanılır.
Ka-Der kadınların siyasette yer almalarını sağlamak için böyle sempatik bir numara yapmış. Tam da Ankara Ticaret Odası’nın PR’ı çok iyi bildiğini sanan sevimli Başkanı ‘Sinan Aygünvari’ bir etkinlik düzenlemişler. Medyanın ilgisini çekmeyi de başarmışlar. Bizim ecnebilerin anlaması için İngilizce’sinden soralım: So what?... Yani dikkat çekmişler de ne olmuş?
Bu soru önemli midir? Evet, önemlidir. Çünkü hedef kitlede davranış değişikliği yaratma şansı olmayan etkinlik, PR değildir. En fazla sizin daha fazla tanınmanızı sağlayan bir ‘numaradır’. Daha fazla tanınmak için yapılan numaralar ise, daha ‘iyi’ tanınmak demek değildir.
Kadınlar bıyık taktı, “Halk kadın politikacı istiyor. Ama parti yöneticileri karşı çıkıyor” diyerek parti yöneticilerinin size iktidarın yolunu açmasını sağlayamazsınız. Peki ne sağlarsınız? Adınızın, sonunda bir işe yaramasa da gazetede ‘çıkmasına’... Olan budur zaten. Bu etkinlik, biraz da kadın politikacılar meselesine en çok vurgu yapan siyasi lider olarak Tayyip Erdoğan’a yaramıştır. (Bkz. PRNet’in bu konudaki medya değerlendirme raporu, yani Andıç’ı...)
Dünyada media monitoring deniyor. Bizde medya ölçümleme ve değerlendirme raporu olarak anılıyor.
Bu raporu kimler hazırlıyor? Türkiye’de bu işte uzman en az dört şirket var. Dünyada yüzlerce...
Bu raporu hangi kurumlar alıp kullanıyorlar? Benim tanıdığım en az 100 kurum, kuruluş edinmekte... Gelişmiş ülkelerde milyonlarca... Pek çok şirket de kendi bünyesinde yapıyor bu işi...
Resmi kuruluşlar (kamu) da edinir mi? Tabii ki... Edinmelidir de ayrıca. ABD Stratejik Karargâh Birimi 2005 yılında 92 milyon Dolara bu işi bir şirkete ihale etmiştir...
Bu rapordaki bilgiler gizli midir? Tabii ki hayır. Çünkü sadece medyada yayınlanmış haber ve köşe yazarları taranarak tespit yapılır.
Hangi tür bilgi vardır bu raporda? En az 26 parametre ölçülür. Bunların alt sorgulamaları da vardır. Ortaya şöyle tablolar çıkar. Hangi gazeteler, yazarlar benim hakkımda (şahıs ya da kurum) nasıl tavır alıyor? Bunlar zaman zaman mı negatif tutum alıyor, yoksa sistematik mi? Yani ben ak dersem onlar sürekli kara mı diyor? Rakip kuruluşlara oranla benim haberlerim nasıl yerleştiriliyor? Resim, alt başlık, logo kullanımı, sayfadaki yeri vb...
Peki neden yapılır bu ölçümleme ve değerlendirme? Bir: Hangi gazete ve yazarları nasıl bilgilendireceğime karar vermek için. İki: Sistematik olarak ne sebeple olursa olsun sadece benim aleyhime kelam etmeye odaklanmış yayın organları ve kişileri tespit etmek ve onlara karşı kendimi koruma altına almak için... Üç: İletişimden sorumlu departmanlarımın ve iletişim hizmeti aldığım alt yüklenicilerimin başarı oranlarını ölçmek için... Dört: Algılamayı hangi oranda yönettiğimi kontrol etmek için... Beş: Gelecek tasarımı adına stratejileri düzeltmek için...
Peki bu raporların yorumu nasıl yapılır? İşte zurnanın zırt dediği yer burasıdır. Bu nokta son derece subjektiftir (özneldir)... Her kurum kendi gerçeğinden yola çıkarak yapar yorumunu. “Niye böyle yorumluyorsun” diye de eleştirilemez... Çünkü adı üstünde yapılan iş ‘subjektiftir’...
Yorum sonrası alınan kararlar eleştirilebilir mi? Evet eleştirilebilir. Çünkü rapor son derece doğru olabilir, yorumda subjektivizm devreye girebilir. Karar ise tamamen yönetimin takdiridir.,
Genel Kurmay’dan basına sızdığı iddia edilen ‘bilgi notu’ için, hazırlanışı ve iş sonuçları açısından, Osmanlı padişahlarının fermanlarının altında yazan ünlü cümleden yola çıkarak sorarsak, “Usulü veçhile (yani gerekli bilgi ve profesyonellikle) amel edilmiştir” diyebilir miyiz? Hayır, diyemeyiz...
Neden?
Çünkü usulü veçhile amel edilseydi, kamu kuruluşu, özel sektör ve sivil toplum örgütlerindeki binlerce örneğinde olduğu gibi herhangi bir tartışma ortamı yaratmazdı.
Benim söylediğim özetle budur... Tekrar edelim. Silahlı Kuvvetler sadece Türkiye’nin değil, dünyanın en güçlü teşkilatlarından biridir. Benim tarafımdan korunmaya hiç mi, hiç ihtiyaçları yoktur. Benim söylediklerim salt iş ve iletişimde ölçümleme ve değerlendirme sistematiği içinde bilinmesi gereken sıradan şeylerdir... Bilmeden tartışmak isteniyorsa, söyleyecek bir lafımız olamaz...
Bıyıklı kadınlar kime yaradı?
Ünlü kadınları davet edip hepsini takma bıyıkla donatınca ne olur? Medyaya haber olunur. Buna iş ve iletişim dünyasında görünürlüğü artırmak (Publicity) denir. Tek başına hiçbir işe yaramaz. Publicity yapıp “Ne güzel PR yaptım” diyenler tamamen yanılır.
Ka-Der kadınların siyasette yer almalarını sağlamak için böyle sempatik bir numara yapmış. Tam da Ankara Ticaret Odası’nın PR’ı çok iyi bildiğini sanan sevimli Başkanı ‘Sinan Aygünvari’ bir etkinlik düzenlemişler. Medyanın ilgisini çekmeyi de başarmışlar. Bizim ecnebilerin anlaması için İngilizce’sinden soralım: So what?... Yani dikkat çekmişler de ne olmuş?
Bu soru önemli midir? Evet, önemlidir. Çünkü hedef kitlede davranış değişikliği yaratma şansı olmayan etkinlik, PR değildir. En fazla sizin daha fazla tanınmanızı sağlayan bir ‘numaradır’. Daha fazla tanınmak için yapılan numaralar ise, daha ‘iyi’ tanınmak demek değildir.
Kadınlar bıyık taktı, “Halk kadın politikacı istiyor. Ama parti yöneticileri karşı çıkıyor” diyerek parti yöneticilerinin size iktidarın yolunu açmasını sağlayamazsınız. Peki ne sağlarsınız? Adınızın, sonunda bir işe yaramasa da gazetede ‘çıkmasına’... Olan budur zaten. Bu etkinlik, biraz da kadın politikacılar meselesine en çok vurgu yapan siyasi lider olarak Tayyip Erdoğan’a yaramıştır. (Bkz. PRNet’in bu konudaki medya değerlendirme raporu, yani Andıç’ı...)