Sosyopatlara ‘dur’ deniyor
23 Temmuz 2020 - Yeni Şafak
Sosyal medya ile ilgili beklenen değişiklikleri içeren Yasa Teklifi, AK Parti ve MHP’nin ortak imzasıyla TBMM Başkanlığı’na sunuldu. Yasa Teklifi, 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkındaki Kanun’un bazı maddelerinde değişiklik öngörüyor.
Başta kişilik haklarının ve özel hayatın gizliliğinin korunması olmak üzere, zarar gören pek çok önemli husus için sevindirici bir gelişme... Hele ki demokrasimiz… AK Parti’nin yaptığı ne varsa itiraz etmeyi kendilerine şiar edinenlerin savunduğunun aksine demokrasi, sosyopatların istedikleri gibi at oynattıkları ortam demek değildir…
Bildiğiniz gibi, internet ortamında durum tam da böyle… Özellikle de sosyal medyada yalan, hakaret, tehdit aldı başını yürüdü… Siyasetçiler, onların yakınları ve hepimiz bu suçlara maruz kalabiliyor, mağdur olabiliyoruz… Üstelik çocuklar gibi, mağdur olduğunun farkında olmayan, özellikle koruması gereken gruplar da var…
Toplumu yanıltan, maniple eden ya da çocukların ruh sağlığı ve gelişimine zarar veren, kişilerin itibarını zedeleyen içeriklerin engellenmesi konusunda yeni Yasa Teklifi, büyük bir talebe cevap veriyor…
Bu ve benzeri içeriklerin kaldırılması, faillerin hukuk nezdinde cezalandırılması ve internet üzerinden yapılan saldırıların durdurulması için önemli bir adım…
Yasa Teklifini daha görmeden ortaya çıkan ‘istemezük’ takımı istememeye devam ediyor tabii… AK Parti karşıtlarıyla beraber, bunların başını çekenler arasında sosyal medya şirketleri de var… Onlar bugüne kadar Türkiye’deki faaliyetleri, aldıkları reklamlar vs. için vergi vermiyorlardı… Tabii bunun böyle devam etmesi için de ‘ifade özgürlüğü’, ‘sansüre hayır’ gibi konuyla ilgisiz söylemler üzerinden itiraz edenleri beslemeye devam ediyorlar…
Ancak, bunun böyle sürmesi mümkün değil… Seçimleri maniple edebilecek güçte data toplanabilen, insanlara, itibarlarına saldırılan bir ortamın hangi demokraside yeri olmuş ki bizimkinde olsun?!
İnternet ortamındaki yayınların düzenlenmesiyle ilgili yasal mevzuat geliştiren tek ülke de biz değiliz elbette… Haklarını ve halklarını korumak isteyen tüm ülkeler bu yola gidiyor.
İnternette kısa bir aramayla Eskişehir Anadolu Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Sosyal Medya ve Dijital Güvenlik Eğitim, Uygulama ve Araştırma Merkezi (SODİGEM) Müdürü Prof. Dr. Levent Eraslan’ın bu konudaki değerli çalışmasına ulaşmak mümkün: Uluslararası Karşılaştırmalı olarak Yeni Sosyal Medya Yasası…
Prof. Dr. Eraslan çalışmasında, tarihi dört yıl kadar geriye giden ABD, İngiltere, Fransa ve Almanya’daki yasal düzenlemeler ile ülkemizdeki Yasa Teklifini karşılaştırmış. Ülkemizdeki yasal değişiklik ihtiyacının gerekçesini şöyle özetliyor Eraslan: “Sosyal medya şirketlerinin vergi ödememek ya da yayınlanan içerikler için sorumluluk almak istememek gibi sebeplerle temsilcilik oluşturmaya sıcak bakmaması; doğruluk payı olmayan bilgilerin milyonlarca kullanıcıya ulaşması, toplumsal olaylarda yayınlanan içeriklerin keyfi olarak sansürlenebilmesi, müstehcen/genel ahlak kurallarına aykırı içeriklerin yayınlanması gibi zararlı paylaşımların dolaşıma sokulmasının önüne geçmeyi zorlaştırmaktadır.”
Tabii ülkelere has kültür ve sorunlara göre düzenlemelerin yoğunlaştığı konular farklılık gösterebiliyor… Mesela, Fransa’da ‘yalan haber’ ve ‘seçim manipülasyonları’ ağırlık kazanırken Almanya’da ‘ırkçılıkla mücadele’, İngiltere’de ‘şiddet’ ve ‘nefret söylemi’ gibi ‘zararlı’ içerikler, ABD’de ise ‘dürüst reklamlar’ ve Fransa’da olduğu gibi ‘yalan haber’ meselesi öne çıkıyor.
Bu sorunların ağırlıkları ülkeler özelinde değişkenlik gösterse de mücadele alanlarımız çok da farklı değil… İncelenen ülkelerde uygulanan ve düzenlemeleri devam eden sosyal medya yasalarına bakıldığında da sosyal medya şirketlerinden beklentilerin benzerlik gösterdiği ve bu beklentilerin karşılanması için yasal yollara başvurmanın temel bir ihtiyaç ve zorunluluk hâline geldiği ifade ediliyor…
Tüm bu yasaların, sıraladığımız sorunların yanı sıra çocuk pornografisi, terör söylemi, taciz, genel ahlak kuralları, kişisel verilerin şirketlerce kâr amaçlı kullanılması gibi ciddi hak ihlallerini engellemek amacında olduğu görülüyor. Bunun sağlanabilmesi için de sosyal medya platformlarının kanun nezdinde ‘hesap verebilir’ konuma getirilmesi şart…
Levent hocanın çalışmasını biraz da “Batı her şeyi bizden daha iyi bilir” diye düşünen aydınlarımız için koyduk. Yoksa Türkiye kendi halkının çıkarlarını herhangi bir ülkeden örnek almadan da koruyabilecek güçte ve akıldadır…
Başta kişilik haklarının ve özel hayatın gizliliğinin korunması olmak üzere, zarar gören pek çok önemli husus için sevindirici bir gelişme... Hele ki demokrasimiz… AK Parti’nin yaptığı ne varsa itiraz etmeyi kendilerine şiar edinenlerin savunduğunun aksine demokrasi, sosyopatların istedikleri gibi at oynattıkları ortam demek değildir…
Bildiğiniz gibi, internet ortamında durum tam da böyle… Özellikle de sosyal medyada yalan, hakaret, tehdit aldı başını yürüdü… Siyasetçiler, onların yakınları ve hepimiz bu suçlara maruz kalabiliyor, mağdur olabiliyoruz… Üstelik çocuklar gibi, mağdur olduğunun farkında olmayan, özellikle koruması gereken gruplar da var…
Toplumu yanıltan, maniple eden ya da çocukların ruh sağlığı ve gelişimine zarar veren, kişilerin itibarını zedeleyen içeriklerin engellenmesi konusunda yeni Yasa Teklifi, büyük bir talebe cevap veriyor…
Bu ve benzeri içeriklerin kaldırılması, faillerin hukuk nezdinde cezalandırılması ve internet üzerinden yapılan saldırıların durdurulması için önemli bir adım…
Yasa Teklifini daha görmeden ortaya çıkan ‘istemezük’ takımı istememeye devam ediyor tabii… AK Parti karşıtlarıyla beraber, bunların başını çekenler arasında sosyal medya şirketleri de var… Onlar bugüne kadar Türkiye’deki faaliyetleri, aldıkları reklamlar vs. için vergi vermiyorlardı… Tabii bunun böyle devam etmesi için de ‘ifade özgürlüğü’, ‘sansüre hayır’ gibi konuyla ilgisiz söylemler üzerinden itiraz edenleri beslemeye devam ediyorlar…
Ancak, bunun böyle sürmesi mümkün değil… Seçimleri maniple edebilecek güçte data toplanabilen, insanlara, itibarlarına saldırılan bir ortamın hangi demokraside yeri olmuş ki bizimkinde olsun?!
İnternet ortamındaki yayınların düzenlenmesiyle ilgili yasal mevzuat geliştiren tek ülke de biz değiliz elbette… Haklarını ve halklarını korumak isteyen tüm ülkeler bu yola gidiyor.
İnternette kısa bir aramayla Eskişehir Anadolu Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Sosyal Medya ve Dijital Güvenlik Eğitim, Uygulama ve Araştırma Merkezi (SODİGEM) Müdürü Prof. Dr. Levent Eraslan’ın bu konudaki değerli çalışmasına ulaşmak mümkün: Uluslararası Karşılaştırmalı olarak Yeni Sosyal Medya Yasası…
Prof. Dr. Eraslan çalışmasında, tarihi dört yıl kadar geriye giden ABD, İngiltere, Fransa ve Almanya’daki yasal düzenlemeler ile ülkemizdeki Yasa Teklifini karşılaştırmış. Ülkemizdeki yasal değişiklik ihtiyacının gerekçesini şöyle özetliyor Eraslan: “Sosyal medya şirketlerinin vergi ödememek ya da yayınlanan içerikler için sorumluluk almak istememek gibi sebeplerle temsilcilik oluşturmaya sıcak bakmaması; doğruluk payı olmayan bilgilerin milyonlarca kullanıcıya ulaşması, toplumsal olaylarda yayınlanan içeriklerin keyfi olarak sansürlenebilmesi, müstehcen/genel ahlak kurallarına aykırı içeriklerin yayınlanması gibi zararlı paylaşımların dolaşıma sokulmasının önüne geçmeyi zorlaştırmaktadır.”
Tabii ülkelere has kültür ve sorunlara göre düzenlemelerin yoğunlaştığı konular farklılık gösterebiliyor… Mesela, Fransa’da ‘yalan haber’ ve ‘seçim manipülasyonları’ ağırlık kazanırken Almanya’da ‘ırkçılıkla mücadele’, İngiltere’de ‘şiddet’ ve ‘nefret söylemi’ gibi ‘zararlı’ içerikler, ABD’de ise ‘dürüst reklamlar’ ve Fransa’da olduğu gibi ‘yalan haber’ meselesi öne çıkıyor.
Bu sorunların ağırlıkları ülkeler özelinde değişkenlik gösterse de mücadele alanlarımız çok da farklı değil… İncelenen ülkelerde uygulanan ve düzenlemeleri devam eden sosyal medya yasalarına bakıldığında da sosyal medya şirketlerinden beklentilerin benzerlik gösterdiği ve bu beklentilerin karşılanması için yasal yollara başvurmanın temel bir ihtiyaç ve zorunluluk hâline geldiği ifade ediliyor…
Tüm bu yasaların, sıraladığımız sorunların yanı sıra çocuk pornografisi, terör söylemi, taciz, genel ahlak kuralları, kişisel verilerin şirketlerce kâr amaçlı kullanılması gibi ciddi hak ihlallerini engellemek amacında olduğu görülüyor. Bunun sağlanabilmesi için de sosyal medya platformlarının kanun nezdinde ‘hesap verebilir’ konuma getirilmesi şart…
Levent hocanın çalışmasını biraz da “Batı her şeyi bizden daha iyi bilir” diye düşünen aydınlarımız için koyduk. Yoksa Türkiye kendi halkının çıkarlarını herhangi bir ülkeden örnek almadan da koruyabilecek güçte ve akıldadır…