Steve Jobs bir stardı
27 AĞUSTUS 2011
Bir gecede bir şirketin hisse değeri 28 milyar dolar, yani Türkiye’nin bir yılda ürettiği toplam gayri safi yurtiçi hâsılasının yüzde 4’ü oranında, eriyip gider mi?
Gider.
Peki, bunun nedeni nedir?
Bu erimenin nedeni icranın başındaki kişinin, yani CEO’nun görevi bırakması…
Dünkü gazeteler yıkılıyordu: “Teknoloji dünyasının dâhisi olarak gösterilen Steve Jobs, kurucusu olduğu Apple’ın CEO’luğundan ayrıldı. Yerine yakın çalışma arkadaşı Tim Cook getirildi.”
Başta Amerikan guruları olmak üzere iş dünyasına çeki düzen veren kuramcılar, yıllarca bize neyi anlatıp durdular?
“Aslolan kurumsallaşmadır. Şahıslar önemli değildir.”
“Aslolan kolektif başarı ve sorumluluktur. Bireysel değil.”
“Aslolan takım ruhu ve oyunudur. Bireysel oyun değil.”
“Vazgeçilemeyecek insan yoktur. Her çalışanın yerine bir yenisi bulunur.”
Bu vaazlar hep bana ters gelmiştir. Pek çok kez ağır bedeller ödemek zorunda kalmış olsam da, ‘star sistemi’ne her zaman saygı duydum. Nazım’ın dediği gibi “körler onları görmese (görmek istemeseler) de yıldızlar vardır.”
Steve Jobs bir stardı. Atatürk bir stardı. Sakıp Sabancı, Özal, Pele, Beatles, Elvis Presley, Zeki Müren… Bunların hepsi birer stardı.
Sinema başta, popüler kültürün tamamı star sistemi üzerine oturur.
Beğenin beğenmeyin Recep Tayyip Erdoğan bir stardır.
Bill Gates, Messi, Tarkan, Sezen Aksu, Ajda Pekkan, Uğur Dündar, Mehmet Ali Birand, Ali Kırca, Ahmet Zorlu, Saffet Ulusoy, Lucien Arkas, Hüsnü Özyeğin… Bunların hepsi birer star…
Pek çok başarılı işadamı, sanatçı, sporcu vardır. Ancak star olmak başka bir şey. Starın yeri doldurulamaz, gitti mi arkasında boşluk bırakır. Steve Jobs gibi… Jobs’un Apple’da bıraktığı boşluğun eni boyu bellidir: 28 milyar dolar…
Bu olaydan çıkarılacak çok ders vardır. Umarız bu olay, kurumsallığı, kolektiviteyi, takım ruhunu göklere çıkarıp, üstesinden gelemedikleri için starlara karşı kompleks duyanların,v herhangi bir adım atmadan önce iki defa düşünmelerini sağlar.
46664
Çeşitli renklerde “46664” marka tişörtlere rastlayıp da ilgisiz kalmak elde değil. Bu tişörtleri şu adresten satın almak mümkün: http://46664shopsa.com. Fiyatı 95 randdan başlıyor (Güney Afrika para birimi). Yaklaşık 25 TL.
Sadece tişört değil, pek çok farklı giysiler de tasarlanmış. Bu rakamların manası büyük: Nelson Mandela’nın hapishanedeki mahkûm numarası... Mandela Vakfı’nın piyasaya sürdüğü “46664” etiketli ürünlerin satışından elde edilen gelir, vakfın amaçları için kullanılacakmış.
Siyasi liderlerin marka dünyasında kullanılması yeni değildir. Votka Che Guevara, puro Churchill, konyak Napoleon… Ama bu kez durum farklı… Mandela Vakfı, geniş kitlelerin katılımını sağlayacak bir pazarlama stratejisi ve marka vaadi, ruhu ile markasını oluşturmuş.
Keşke biz de Atatürk’ün imzasını otomobillerin arka camlarına yapıştırıp sebil edeceğimize, Gazi’nin ruhuna yakışır bazı ürünler tasarlasak ve bunların satışından elde edilecek gelirleri de Somali’deki çocuklar gibi anlamlı amaçlar için kullansak…
N’olur, bayram tebriği yollamayın…
Eğer, adıma yazılmamışsa… Eğer, bana özgü bir mesaj ve kelâm içermiyorsa… Eğer, oradan buradan tırtıklanmış bir mesaj kopyalanıp yapıştırılmışsa… Eğer, birbirimizi tanımıyorsak ve bilgisayarınız otomatik olarak ‘Sevgili Zübürdük Dostu’ ya da ‘Değerli Müşterimiz’ gibi sıradan bir hitapla başlayacaksa… Eğer, kullandığınız resim ‘kitch’ (kiç) denebilecek kadar sıradan ise, sizin kişiliğinizi yansıtmıyor ve size özel değilse… Eğer, mesajınızı ‘toplu bir listeye’ (undisclosed-recipients) gönderiyorsanız… N’olur bana bayram tebriği yollamayın… Aslında sadece benim değil hiçbir yakınınızın mübarek Ramazan Bayramı’nı böyle kutlamayın… Yukarıdakilerin tersini yapan tüm dostların bizi anmaları, bâşımızın üzerinedir… Nice Ramazan Bayramlarına esenlikle…
Gider.
Peki, bunun nedeni nedir?
Bu erimenin nedeni icranın başındaki kişinin, yani CEO’nun görevi bırakması…
Dünkü gazeteler yıkılıyordu: “Teknoloji dünyasının dâhisi olarak gösterilen Steve Jobs, kurucusu olduğu Apple’ın CEO’luğundan ayrıldı. Yerine yakın çalışma arkadaşı Tim Cook getirildi.”
Başta Amerikan guruları olmak üzere iş dünyasına çeki düzen veren kuramcılar, yıllarca bize neyi anlatıp durdular?
“Aslolan kurumsallaşmadır. Şahıslar önemli değildir.”
“Aslolan kolektif başarı ve sorumluluktur. Bireysel değil.”
“Aslolan takım ruhu ve oyunudur. Bireysel oyun değil.”
“Vazgeçilemeyecek insan yoktur. Her çalışanın yerine bir yenisi bulunur.”
Bu vaazlar hep bana ters gelmiştir. Pek çok kez ağır bedeller ödemek zorunda kalmış olsam da, ‘star sistemi’ne her zaman saygı duydum. Nazım’ın dediği gibi “körler onları görmese (görmek istemeseler) de yıldızlar vardır.”
Steve Jobs bir stardı. Atatürk bir stardı. Sakıp Sabancı, Özal, Pele, Beatles, Elvis Presley, Zeki Müren… Bunların hepsi birer stardı.
Sinema başta, popüler kültürün tamamı star sistemi üzerine oturur.
Beğenin beğenmeyin Recep Tayyip Erdoğan bir stardır.
Bill Gates, Messi, Tarkan, Sezen Aksu, Ajda Pekkan, Uğur Dündar, Mehmet Ali Birand, Ali Kırca, Ahmet Zorlu, Saffet Ulusoy, Lucien Arkas, Hüsnü Özyeğin… Bunların hepsi birer star…
Pek çok başarılı işadamı, sanatçı, sporcu vardır. Ancak star olmak başka bir şey. Starın yeri doldurulamaz, gitti mi arkasında boşluk bırakır. Steve Jobs gibi… Jobs’un Apple’da bıraktığı boşluğun eni boyu bellidir: 28 milyar dolar…
Bu olaydan çıkarılacak çok ders vardır. Umarız bu olay, kurumsallığı, kolektiviteyi, takım ruhunu göklere çıkarıp, üstesinden gelemedikleri için starlara karşı kompleks duyanların,v herhangi bir adım atmadan önce iki defa düşünmelerini sağlar.
46664
Çeşitli renklerde “46664” marka tişörtlere rastlayıp da ilgisiz kalmak elde değil. Bu tişörtleri şu adresten satın almak mümkün: http://46664shopsa.com. Fiyatı 95 randdan başlıyor (Güney Afrika para birimi). Yaklaşık 25 TL.
Sadece tişört değil, pek çok farklı giysiler de tasarlanmış. Bu rakamların manası büyük: Nelson Mandela’nın hapishanedeki mahkûm numarası... Mandela Vakfı’nın piyasaya sürdüğü “46664” etiketli ürünlerin satışından elde edilen gelir, vakfın amaçları için kullanılacakmış.
Siyasi liderlerin marka dünyasında kullanılması yeni değildir. Votka Che Guevara, puro Churchill, konyak Napoleon… Ama bu kez durum farklı… Mandela Vakfı, geniş kitlelerin katılımını sağlayacak bir pazarlama stratejisi ve marka vaadi, ruhu ile markasını oluşturmuş.
Keşke biz de Atatürk’ün imzasını otomobillerin arka camlarına yapıştırıp sebil edeceğimize, Gazi’nin ruhuna yakışır bazı ürünler tasarlasak ve bunların satışından elde edilecek gelirleri de Somali’deki çocuklar gibi anlamlı amaçlar için kullansak…
N’olur, bayram tebriği yollamayın…
Eğer, adıma yazılmamışsa… Eğer, bana özgü bir mesaj ve kelâm içermiyorsa… Eğer, oradan buradan tırtıklanmış bir mesaj kopyalanıp yapıştırılmışsa… Eğer, birbirimizi tanımıyorsak ve bilgisayarınız otomatik olarak ‘Sevgili Zübürdük Dostu’ ya da ‘Değerli Müşterimiz’ gibi sıradan bir hitapla başlayacaksa… Eğer, kullandığınız resim ‘kitch’ (kiç) denebilecek kadar sıradan ise, sizin kişiliğinizi yansıtmıyor ve size özel değilse… Eğer, mesajınızı ‘toplu bir listeye’ (undisclosed-recipients) gönderiyorsanız… N’olur bana bayram tebriği yollamayın… Aslında sadece benim değil hiçbir yakınınızın mübarek Ramazan Bayramı’nı böyle kutlamayın… Yukarıdakilerin tersini yapan tüm dostların bizi anmaları, bâşımızın üzerinedir… Nice Ramazan Bayramlarına esenlikle…