Tanıtım Ajansı algıyı da yönetmeli
17 Ekim 2017 - Yeni Şafak
Başbakanlık Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı Başkanı Sayın Arda Ermut Türkiye’nin AK Parti iktidarı döneminde aldığı dış yatırım toplamı hakkında açıklamalarda bulunmuş. Toplam rakam az buz değil. 15 yılda tam 200 milyar dolar. İlk bakışta etkileyici…
Ülkemiz tüm Türkiye aleyhinde propagandaya hâlâ yatırımcılar için cazibesini koruyorsa, bu başarının arkasında ajansın payı mutlaka hayli büyüktür. Öte yandan Türkiye’nin algısı bir iki ülke dışında hedef ülkelerde hak edilenin ve istenilenin çok altında. O zaman insan ister istemez, kurumun adındaki tanıtım kavramının kurumca ne kadar geniş ele alındığını düşünmekten kendini alamıyor…
Arda Ermut beyin unvanı hayli etkileyici: Başbakanlık Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı (TYDTA) ve Dünya Yatırım Tanıtım Ajansı Birliği (WAIPA) Başkanı… Unvanı ve kurumun adının içinde ‘Tanıtım’ sözcüğü olmasa konu bizim vizörümüze girmeyebilirdi. Ama Tanıtım hem ülke bazında hem de uluslararası düzeydeki organizasyonda boy göstermiş durumda. İşte bunun açıklığa kavuşturulması şart.
Burada kastedilen sadece Türkiye’ye yatırımcıları çekmek için yürütülen bir tür ‘bire bir’ pazarlama odaklı ilişki yönetimi biçimi midir? Yoksa bu yatırım meseleleri, Türkiye’nin genel algısından ayrı düşünülemeyeceği için, Türkiye’nin genel algısının yönetilmesiyle doğrudan bağlantılı olarak mı ele alınmaktadır; ya da öyle mi ele alınmalı mıdır?
Peki ne demiş Arda bey, Anadolu Ajansı muhabirine? Bir göz atalım:
"Ülke olarak 2002'den bu yana, yani 15 yılda 200 milyar dolar yatırım aldık. Bu çok ciddi bir miktar. Ancak biz bunu hiçbir zaman yeterli bulmadık. Dolayısıyla amacımız yatırımları, özellikle de katma değeri yüksek yatırımları ülkemize çekmektir."
Türkiye'nin Doğu Asya ve Orta Doğu gibi alternatif bölgelerden yatırım almaya başladığını söyleyen Başkan, her sektörden yatırım çekmeye devam ettiklerini, yatırımların önemli bir kısmının ise hâlâ Avrupa'dan geldiğini belirtmiş.
Avrupa'dan gelen yatırımların genellikle finansal, makine, bilim ve teknoloji alanında olduğunu dile getiren Ermut, şöyle devam etmiş:
"Orta Doğu ve Uzak Doğu Asya'dan gelen yatırımlar ise petrokimya, enerji ve gayrimenkul alanlarındadır. Amacımız yatırımlardaki farklılaşmayı derinleştirmektir. Çünkü 2008'deki küresel krizden en çok Avrupa etkilendi. Doğrudan yatırımların çoğunu Avrupa'dan aldığımız için de yatırımlarımız etkilenmişti. Bu yüzden ne kadar farklılaştırma yapabilirsek herhangi bir küresel ya da bölgesel krizden etkilenme oranımız o kadar düşük olur."
Ermut, Türkiye'nin 2016'da aldığı 12,3 milyar Dolarlık yatırımın yüzde 57'sinin 15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra gerçekleştiğini, yatırımcıların Türkiye'ye güveninin sarsılmadığını anlatmış.
Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı UNICTAD’in 2016 Raporunda en çok yabancı yatırımcı almış ülkeler sıralamasında Türkiye 20. sırada yer almış. 2017 raporunda ise ilk 20’de bizim görebildiğimiz kadarıyla yokuz. Ancak umut veren ülkeler sıralamasında 2016’da 10’uncu iken 2017 raporunda 9’uncu sıraya yükselmişiz… Peki 2017 sıralamasında durum ne? Şöyle (milyar dolar):
1. ABD 299 2. Çin 183, 3. Hollanda 174, 4. Japonya 145, 5. Kanada 66, 6. Hong Kong, Çin 62, 7. Fransa 57, 8. İrlanda 45, 9. İspanya 42, 10. Almanya 34, 11. Lüksemburg 32, 12. İsviçre 31, 13. G. Kore 27, 14. Rusya 27, 15. Singapur 24, 16. İsveç 23, 17. İtalya 23, 18. Finlandiya 23, 19. Belçika 18, 20. Tayvan 18.
Bunun dışında Türkiye, ülke marka değeri ve algılamasının en önemli ‘ayağı’ olan Soft Power Index’te (yumuşak güç endeksi) hâlâ en son sırada…
Ülkeye yüzlerce milyar dolar girişinden ve bunun sağlanması için gereken algı desteğini vermekten sorumlu olan bir ajansın, ülke algısının genel anlamda yönetilmesinden de sorumlu olması gerekmez mi?.. Ya da en azından, bütçesi ve kadroları bulunmasa da, Sayın Cumhurbaşkanı tarafından son derece güçlü bir vizyonla 2010 yılında kurulmuş olan Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğü ile birlikte çalışmaları doğru olmaz mı? Ya da Türkiye’nin tüm diğer ülkelerde doğru algılanması için parça parça, birbirinden habersiz, iyi niyetle çalışan birimlerin, faaliyetlerinin bu iki birim ya da bunlardan birinin koordinasyonunda yönetilmesi, insan, zaman ve para kaynaklarının çok daha verimli kullanılmasına hizmet etmez mi?
Bizce eder ve Başbakanlık Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı’nın başarısını katlamasına yardımcı olur…
Ülkemiz tüm Türkiye aleyhinde propagandaya hâlâ yatırımcılar için cazibesini koruyorsa, bu başarının arkasında ajansın payı mutlaka hayli büyüktür. Öte yandan Türkiye’nin algısı bir iki ülke dışında hedef ülkelerde hak edilenin ve istenilenin çok altında. O zaman insan ister istemez, kurumun adındaki tanıtım kavramının kurumca ne kadar geniş ele alındığını düşünmekten kendini alamıyor…
Arda Ermut beyin unvanı hayli etkileyici: Başbakanlık Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı (TYDTA) ve Dünya Yatırım Tanıtım Ajansı Birliği (WAIPA) Başkanı… Unvanı ve kurumun adının içinde ‘Tanıtım’ sözcüğü olmasa konu bizim vizörümüze girmeyebilirdi. Ama Tanıtım hem ülke bazında hem de uluslararası düzeydeki organizasyonda boy göstermiş durumda. İşte bunun açıklığa kavuşturulması şart.
Burada kastedilen sadece Türkiye’ye yatırımcıları çekmek için yürütülen bir tür ‘bire bir’ pazarlama odaklı ilişki yönetimi biçimi midir? Yoksa bu yatırım meseleleri, Türkiye’nin genel algısından ayrı düşünülemeyeceği için, Türkiye’nin genel algısının yönetilmesiyle doğrudan bağlantılı olarak mı ele alınmaktadır; ya da öyle mi ele alınmalı mıdır?
Peki ne demiş Arda bey, Anadolu Ajansı muhabirine? Bir göz atalım:
"Ülke olarak 2002'den bu yana, yani 15 yılda 200 milyar dolar yatırım aldık. Bu çok ciddi bir miktar. Ancak biz bunu hiçbir zaman yeterli bulmadık. Dolayısıyla amacımız yatırımları, özellikle de katma değeri yüksek yatırımları ülkemize çekmektir."
Türkiye'nin Doğu Asya ve Orta Doğu gibi alternatif bölgelerden yatırım almaya başladığını söyleyen Başkan, her sektörden yatırım çekmeye devam ettiklerini, yatırımların önemli bir kısmının ise hâlâ Avrupa'dan geldiğini belirtmiş.
Avrupa'dan gelen yatırımların genellikle finansal, makine, bilim ve teknoloji alanında olduğunu dile getiren Ermut, şöyle devam etmiş:
"Orta Doğu ve Uzak Doğu Asya'dan gelen yatırımlar ise petrokimya, enerji ve gayrimenkul alanlarındadır. Amacımız yatırımlardaki farklılaşmayı derinleştirmektir. Çünkü 2008'deki küresel krizden en çok Avrupa etkilendi. Doğrudan yatırımların çoğunu Avrupa'dan aldığımız için de yatırımlarımız etkilenmişti. Bu yüzden ne kadar farklılaştırma yapabilirsek herhangi bir küresel ya da bölgesel krizden etkilenme oranımız o kadar düşük olur."
Ermut, Türkiye'nin 2016'da aldığı 12,3 milyar Dolarlık yatırımın yüzde 57'sinin 15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra gerçekleştiğini, yatırımcıların Türkiye'ye güveninin sarsılmadığını anlatmış.
Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı UNICTAD’in 2016 Raporunda en çok yabancı yatırımcı almış ülkeler sıralamasında Türkiye 20. sırada yer almış. 2017 raporunda ise ilk 20’de bizim görebildiğimiz kadarıyla yokuz. Ancak umut veren ülkeler sıralamasında 2016’da 10’uncu iken 2017 raporunda 9’uncu sıraya yükselmişiz… Peki 2017 sıralamasında durum ne? Şöyle (milyar dolar):
1. ABD 299 2. Çin 183, 3. Hollanda 174, 4. Japonya 145, 5. Kanada 66, 6. Hong Kong, Çin 62, 7. Fransa 57, 8. İrlanda 45, 9. İspanya 42, 10. Almanya 34, 11. Lüksemburg 32, 12. İsviçre 31, 13. G. Kore 27, 14. Rusya 27, 15. Singapur 24, 16. İsveç 23, 17. İtalya 23, 18. Finlandiya 23, 19. Belçika 18, 20. Tayvan 18.
Bunun dışında Türkiye, ülke marka değeri ve algılamasının en önemli ‘ayağı’ olan Soft Power Index’te (yumuşak güç endeksi) hâlâ en son sırada…
Ülkeye yüzlerce milyar dolar girişinden ve bunun sağlanması için gereken algı desteğini vermekten sorumlu olan bir ajansın, ülke algısının genel anlamda yönetilmesinden de sorumlu olması gerekmez mi?.. Ya da en azından, bütçesi ve kadroları bulunmasa da, Sayın Cumhurbaşkanı tarafından son derece güçlü bir vizyonla 2010 yılında kurulmuş olan Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğü ile birlikte çalışmaları doğru olmaz mı? Ya da Türkiye’nin tüm diğer ülkelerde doğru algılanması için parça parça, birbirinden habersiz, iyi niyetle çalışan birimlerin, faaliyetlerinin bu iki birim ya da bunlardan birinin koordinasyonunda yönetilmesi, insan, zaman ve para kaynaklarının çok daha verimli kullanılmasına hizmet etmez mi?
Bizce eder ve Başbakanlık Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı’nın başarısını katlamasına yardımcı olur…