Tarihî kırılmanın tarihî konuşması
07 Temmuz 2018 - Yeni Şafak
Sayın Cumhurbaşkanı’nın iletişim tekniği açısından olağanüstü bir örnek oluşturan dünkü konuşması, birkaç açıdan tarihe geçecektir…
Başkan Erdoğan, yerel seçimlerin ana sloganını da yukarıda belirtmeye çalıştığımız hususların toplamından çıkarıp şu şekilde ifade etmişti: “Gönül Belediyeciliği!”…
İşte, büyük lider böyle oluyor… İleri görüş, cesaret ve derinlik… Yoksa 10 kez kaybettiği seçimin arkasından, 10’uncu kez seçimin esas galibinin kendi partisi olduğunu anlatmak için yırtınıp, komik duruma düşerek değil…
- Bir siyasi parti liderinin fiilî zaferle çıktığı bir seçimin ardından yaptığı okumayı ve parti içi eleştiriyi şeffaf ve açık bir şekilde, sadece kadroları değil milleti ile de paylaşma duyarlılığı ve gücünü göstermesi açısından…
- Birkaç yüzyıllık, eskimiş, ülkemizde günün koşullarına yanıt vermeyen bir yönetim sisteminin yerine getirilecek bir uygulamanın, siyasî yapıyla bağlantısının nasıl kurulacağına dair verdiği ipuçları açısından…
- Ve nihayet siyasi iktidar – millî irade ekseninde, siyasîlerin nasıl bir duruş sergilemelerinin altının kalın çizgilerle çizilmesi açısından…
- “Hizmetler gerektir; yeterli değil”… Bu sütunlarda defalarca tekrarladığımız bir hususun altı çizilmektedir. Hatırlayalım. Ne diyorduk? “Seçmen tercihini belirleyen ve AK Parti’yi iktidara taşıyan temel unsur, AK Parti’nin köprü, alt geçit, metro, raylı sistemler, Marmaray, Avrasya tüneli, duble yollar gibi alt yapıya dayalı, ‘sert güç’ (hard power) vaatleri değildir. Bireysel hak ve özgürlükler, millî bağımsızlık ve güvenlik (bu uğurda yapılan yatırımlar tabii ki) ve nihayet ekonomik açıdan toplumu geleceğe taşıyacak vizyon ve dirayete sahip bir öngörü ile onu hayata geçireceğine inandıkları liderdir”… Yani maddiyat değil maneviyattır bizde siyasî tercihte başrolü oynayan…
- “Tevazu”… “Tepeden bakmamak”… Sayın Cumhurbaşkanı bu iki kavramı kullandı. Bir siyasî iktidarı kökünden kemiren en lanet duygunun kibir olduğunu, O’na tarih bilincini öğretmişti… CHP’nin fıtratındaki en temel duygulardan birinden söz ediyordu adeta… Ahmet Hakan’ın, CHP’ye akıl verirken 2 Temmuz’da yazdıkları geldi aklıma: “Size bir şey söyleyeyim mi? AK Parti’ye oy verenler de biliyorlardı zamların geleceğini. Buna rağmen AK Parti’ye oy verdiler. Neden mi? Karşı taraftaki bu itici, bu antipatik, bu üstenci, bu anlayışsız, bu empati yoksunu, bu küstah tavrı sezgisel olarak fark ettikleri için…” AK Parti’de durum tabii ki bu kadar vahim değil. Ancak Sayın Cumhurbaşkanı, özellikle belediye başkanlarını tevazu konusunda uyarma ihtiyacı duyduysa mutlaka bir bildiği, tespit ettiği bir şeyler vardı…
- “Ahlakî Kimlik”… İşte, Başkanlarının kullandığı bu kavramı AK Parti saflarının çok doğru okuması gerekir… AK Parti’yi iktidara taşıyan ve orada tutan en önemli ‘tutumlardan’ biridir ‘Ahlakî Kimlik’… Fark yaratan ve benzersiz kılan… Sayın Başkan bu kavramın hemen peşine iki tane de söylemini ekledi: “Halkla Uyum” ve “İş Bitirme Potansiyeli”… Dediği şuydu: Arkasındaki Ahlakî Kimlik sağlam olmayan ve Halkla Uyum içinde bulunmayan bir İş Bitirme Potansiyeli, faydadan çok zarar getirir…
Başkan Erdoğan, yerel seçimlerin ana sloganını da yukarıda belirtmeye çalıştığımız hususların toplamından çıkarıp şu şekilde ifade etmişti: “Gönül Belediyeciliği!”…
İşte, büyük lider böyle oluyor… İleri görüş, cesaret ve derinlik… Yoksa 10 kez kaybettiği seçimin arkasından, 10’uncu kez seçimin esas galibinin kendi partisi olduğunu anlatmak için yırtınıp, komik duruma düşerek değil…