Tatmin olan var mı?
11 mAYIS 2011
Ucube… YGS, LYS, ALES… Hükümet üyelerinin nezdinde bile inandırıcılığı tartışılan ‘abartılı’ tutuklamalar… Devlet Tiyatroları’yla ilgili talihsiz açıklamalar… Resmi adı "Güvenli İnternet Profili" olan ancak 22 Ağustos’ta internet özgürlüğü katledilecekmiş algısı yaratılan “Filtre” haberleri…
Şimdi de Kütahya’daki Eti Gümüş işletmelerinde ortaya çıktığı iddia edilen (!) ‘çevre felaketi’… Bir bürokratik beceriksizlik ve hükümetin gereksiz sahiplenme öyküsü…
***
Genellikle muhalif tutumuyla bilinen TMMOB Yönetim Kurulu ve Çevre Mühendisleri Odası Başkanı Murat Taşdemir’in medyada dile getirdiklerine, sonra da Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun açıklamalarına kulak verelim:
Eti Gümüş A.Ş.’nin atık depolama barajı 7 Mayıs’ta hasar görmüş. Atık barajının iki numaralı havuz ile üç numaralı havuz arasındaki üç numaralı seddenin bir kısmı yıkılmış ve atık malzeme iki numaralı havuza dolmuş.
Siyanürlü atık, sonra iki numaralı seddenin üzerinden taşarak bir numaralı havuza akmaya başlamış. Tüm atık yükü son seddeye yüklenmiş durumdaymış. 25 milyon ton siyanürlü atık her an son seddeyi de yıkıp, yakındaki dört köyü ‘basabilirmiş’... Macaristan‘da geçtiğimiz yıl yaşanan ve tüm dünyayı tedirgin eden atık barajı felaketinin 25 katı daha büyüğü her an yaşanabilirmiş.
Dört köyün zaman kaybedilmeden boşaltılması gerekmekteymiş. Özellikle yağmur yağarsa son havuzun da yıkılması mümkünmüş… Çökme halinde siyanür önce Porsuk Çayı vasıtasıyla Eskişehir’e oradan da Sakarya Nehri ile Karadeniz’e kadar ulaşabilirmiş…
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’nin anlattıkları böyle. Açık Radyo da haberi böyle verdi.
Gelelim Sayın Bakanın sözlerine…
“Eti Gümüş'teki setlerin yarılması ile ilgili tüm tedbirler alındı ve her şeyi planladık. İşletmede çalışma, bu tedbirlerin tamamı bitirilinceye kadar durduruldu. Havuzlardaki problem kendi aralarında. Dışarıya hiçbir şekilde ne bir siyanürlü atık sızmış, ne de bir malzeme havuzların dışına taşmıştır.
Biz o civardaki tüm kuyulardan, yer altı sularından numuneler alıyor, sürekli tahliller yapıyoruz. Zaten bir sızıntı olmadığı için herhangi bir problem de olamaz. Vatandaşlarımızın endişe etmesine gerek yok. Biz duruma müdahale ettik. Özellikle yağmur yağdığı zaman bu havuzlara dışarıdan su girmesin diye hendekler var. Tekrar edeyim, problem havuzların kendi aralarındadır, dışarıya bir gram dahi sızma yoktur…"
Şimdi olayı iletişim boyutuyla görelim:
İletişim hatası 1: Olaya Bakan düzeyinde müdahale ve sorumluluğun hükümetin kucağına itilmesi yanlıştır…
İletişim hatası 2: İletişimde STK’lar yok sayılamaz. Bir şekilde onlarla ‘İstişare – İkna – İttifak’ (Üç İ) sürecine girmek şarttır…
İletişim hatası 3: Birinci dereceden konuşması, sorumluluğu üstlenmesi gereken kişi Bakan değil Tesisin Genel Müdürüdür. Nerededir bu arkadaş?
İletişim hatası 4: Ortada bir kriz var mıdır, yok mudur? Bizce vardır. Çünkü ortada hasar vardır. En azından itibar zedelenmesi vardır… Çevre kirliliği kapıdadır. Birinci dereceden sorumlu kişi çıkmalı, hataları tespit etmeli, özür dilemeli, hasarı nasıl ‘tazmin’ edeceğini, teknik ağızdan uzman görüşü olarak aktarmalı, tüm tarafları ikna etmeli, siyasi otoriteyi olaydan uzak tutmalıdır. Teknik adamlar, siyasilerden çok daha inandırıcıdırlar…
(Olası) iletişim hatası ve krizi 5: Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı, Başbakan ve çeşitli bakanlar, “Biz Sayın Eroğlu’nun açıklamalarından tatmin olduk!” diye açıklamalar yapmaları. Ardından da Allah korusun son setin de yarılması, siyanürlü atığın TMMOB’un senaryosu doğrultusunda çevreyi istila etmesi…
Dedik ya, Allah korusun!..
Şimdi de Kütahya’daki Eti Gümüş işletmelerinde ortaya çıktığı iddia edilen (!) ‘çevre felaketi’… Bir bürokratik beceriksizlik ve hükümetin gereksiz sahiplenme öyküsü…
***
Genellikle muhalif tutumuyla bilinen TMMOB Yönetim Kurulu ve Çevre Mühendisleri Odası Başkanı Murat Taşdemir’in medyada dile getirdiklerine, sonra da Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun açıklamalarına kulak verelim:
Eti Gümüş A.Ş.’nin atık depolama barajı 7 Mayıs’ta hasar görmüş. Atık barajının iki numaralı havuz ile üç numaralı havuz arasındaki üç numaralı seddenin bir kısmı yıkılmış ve atık malzeme iki numaralı havuza dolmuş.
Siyanürlü atık, sonra iki numaralı seddenin üzerinden taşarak bir numaralı havuza akmaya başlamış. Tüm atık yükü son seddeye yüklenmiş durumdaymış. 25 milyon ton siyanürlü atık her an son seddeyi de yıkıp, yakındaki dört köyü ‘basabilirmiş’... Macaristan‘da geçtiğimiz yıl yaşanan ve tüm dünyayı tedirgin eden atık barajı felaketinin 25 katı daha büyüğü her an yaşanabilirmiş.
Dört köyün zaman kaybedilmeden boşaltılması gerekmekteymiş. Özellikle yağmur yağarsa son havuzun da yıkılması mümkünmüş… Çökme halinde siyanür önce Porsuk Çayı vasıtasıyla Eskişehir’e oradan da Sakarya Nehri ile Karadeniz’e kadar ulaşabilirmiş…
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’nin anlattıkları böyle. Açık Radyo da haberi böyle verdi.
Gelelim Sayın Bakanın sözlerine…
“Eti Gümüş'teki setlerin yarılması ile ilgili tüm tedbirler alındı ve her şeyi planladık. İşletmede çalışma, bu tedbirlerin tamamı bitirilinceye kadar durduruldu. Havuzlardaki problem kendi aralarında. Dışarıya hiçbir şekilde ne bir siyanürlü atık sızmış, ne de bir malzeme havuzların dışına taşmıştır.
Biz o civardaki tüm kuyulardan, yer altı sularından numuneler alıyor, sürekli tahliller yapıyoruz. Zaten bir sızıntı olmadığı için herhangi bir problem de olamaz. Vatandaşlarımızın endişe etmesine gerek yok. Biz duruma müdahale ettik. Özellikle yağmur yağdığı zaman bu havuzlara dışarıdan su girmesin diye hendekler var. Tekrar edeyim, problem havuzların kendi aralarındadır, dışarıya bir gram dahi sızma yoktur…"
Şimdi olayı iletişim boyutuyla görelim:
İletişim hatası 1: Olaya Bakan düzeyinde müdahale ve sorumluluğun hükümetin kucağına itilmesi yanlıştır…
İletişim hatası 2: İletişimde STK’lar yok sayılamaz. Bir şekilde onlarla ‘İstişare – İkna – İttifak’ (Üç İ) sürecine girmek şarttır…
İletişim hatası 3: Birinci dereceden konuşması, sorumluluğu üstlenmesi gereken kişi Bakan değil Tesisin Genel Müdürüdür. Nerededir bu arkadaş?
İletişim hatası 4: Ortada bir kriz var mıdır, yok mudur? Bizce vardır. Çünkü ortada hasar vardır. En azından itibar zedelenmesi vardır… Çevre kirliliği kapıdadır. Birinci dereceden sorumlu kişi çıkmalı, hataları tespit etmeli, özür dilemeli, hasarı nasıl ‘tazmin’ edeceğini, teknik ağızdan uzman görüşü olarak aktarmalı, tüm tarafları ikna etmeli, siyasi otoriteyi olaydan uzak tutmalıdır. Teknik adamlar, siyasilerden çok daha inandırıcıdırlar…
(Olası) iletişim hatası ve krizi 5: Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı, Başbakan ve çeşitli bakanlar, “Biz Sayın Eroğlu’nun açıklamalarından tatmin olduk!” diye açıklamalar yapmaları. Ardından da Allah korusun son setin de yarılması, siyanürlü atığın TMMOB’un senaryosu doğrultusunda çevreyi istila etmesi…
Dedik ya, Allah korusun!..