Teknoloji iş kaybına neden olmaz!..
01 Nisan 2019 - TIMREPORT
Ne zaman teknolojik gelişmeden söz edilse, hele fütüristler devreye girip hiçbir zaman gerçekleşmeyen hayallerinden dem vurarak robotlardan ve yapay zekâdan söz etseler, konu hemen ardından dönüp dolaşıp otomasyon - iş kaybı tartışmasına geliverir.
Robotlar gelip bütün işleri elimizden alacaklar!..
Vicdan meselesi gibi insanın ruhsal şekillenmesinin ürünü olan hasletlerin hiçbir robota aşılanamayacağı için, robotların insanların yerini almalarının mümkün olamayacağını basit bir mantıkla dahi anlamanın mümkün olduğunu anlatmanın ve bu minvalli bir felsefî tartışmanın iş insanlarımızın pek işlerine yaramayacağını tespit edip biz daha somut görüşlere yönelmenin daha akılcı olacağını düşünüyoruz.
Bu çerçevede Singularity University’nin yayınlarından Singularity Hub’ta yer alan bir makaleden söz etmekte ve kendi işletmelerimizde buradaki görüşleri tartışmakta yarar var.
Makale Byron Reese imzasını taşıyor. Reese, Teknoloji ve Araştırma Şirketi Gigaom’un CEO’su, çeşitli yüksek teknoloji firmalarının kurucusu ve “Infinite Progress”, “How Technology and the Internet Will End Ignorance, Disease, Hunger, Poverty, and War" adlı kitapların yazarı.
Öncelikle, çalışan kesimde oluşan ve özellikle fütüristlerin şeamet tellallığı yapmaktan zevk alırcasına yaydıkları iş kaybı korkusuna dayanan endişe, aslında iş verimliliğini olumsuz yönde etkilemekte.
Yazara göre, teknoloji konusunda bilgi ve beceri yetersizliği bazı işlerin kaybedilmesine tabii ki neden olabiliyor. Ancak bunun nedeni teknolojik gelişme değil, bu konuda takınılan yanlış tavır ve edinilen yanlış bakış açısı.
Makalede, en düşük beceri isteyen en düşük maaş düzeyinden en yüksek beceri isteyen en yüksek maaş düzeyine kadar işler, kademeli artan şekilde bir grafikte gösterilmiş. Sonra da yanına yüksek teknolojinin gelişmesiyle ortaya çıkan -mesela gen mühendisliği ile ilgili- yeni bir iş olanağı kolonu yerleştirilmiş.
Reese diyor ki, ilk akla gelen, en az beceriye ve en düşük maaşa sahip ‘en aşağıdaki’ kişinin işini kaybedeceğidir. Çünkü teknolojik gelişmeyle o iş fonksiyon dışı kalacaktır ve o kişi gen mühendisi olamayacağı için de işsiz kalacaktır…
Doğru, yüksek teknoloji, az beceri gerektiren düşük ücretli işleri ortadan kaldıracak ve yüksek maaşlı işler yaratacaktır. Ancak Byron Reese, insanların işsiz kalacağı tespitine katılmıyor ve diyor ki, “Öyle bir sistem oluşmaktadır ki, en alt kademedeki kişi biraz gayretle bir üst kademeye sıçrarken bu zincirleme reaksiyon yukarıya kadar gitmekte ve hiç kimse işini kaybetmemektedir…
Reese bu durumu da iki grafikte izah etmiş:
Bu sistemde, hamburgercide çalışan biri tabii ki genetik alanında çalışmayacaktır. Fakat bir üniversitede biyoloji dersi veren profesör, genetik alanında çalışabilir… Bir lise biyoloji hocası kendini geliştirip profesörün yerini alabilir. Sonra bir yedek öğretmen tam zamanlı biyoloji hocası olabilir… Zincir bu şekilde aşağıya kadar inebilir…
Reese’e göre bu akademik bir teori değil. Yazar, “Batı’nın 200 yıllık iktisat tarihi bu durumu doğruluyor. Büyük Kriz dışında tüm teknolojik gelişmelere rağmen işsizlik yüzde 2 ile 13 arasında kaldı… Oysa o 200 yıl içinde tüm tanımlı işlerin yarısı yok oldu…” diyor.
Özellikle katma değeri yüksek ürün ve hizmet ihracatının hedeflendiği ve bunun için de yüksek teknolojinin devreye sokulmasının öneminin üzerinde durulduğu günümüzde çalışan kadroları fütüristlerin, endişeli modernlerin ellerine bırakmamak, teknoloji yatırımıyla birlikte insan kıymetlerinin gelişimine de yatırım yapmaya çaba harcamak yerinde olacaktır.
Robotlar gelip bütün işleri elimizden alacaklar!..
Vicdan meselesi gibi insanın ruhsal şekillenmesinin ürünü olan hasletlerin hiçbir robota aşılanamayacağı için, robotların insanların yerini almalarının mümkün olamayacağını basit bir mantıkla dahi anlamanın mümkün olduğunu anlatmanın ve bu minvalli bir felsefî tartışmanın iş insanlarımızın pek işlerine yaramayacağını tespit edip biz daha somut görüşlere yönelmenin daha akılcı olacağını düşünüyoruz.
Bu çerçevede Singularity University’nin yayınlarından Singularity Hub’ta yer alan bir makaleden söz etmekte ve kendi işletmelerimizde buradaki görüşleri tartışmakta yarar var.
Makale Byron Reese imzasını taşıyor. Reese, Teknoloji ve Araştırma Şirketi Gigaom’un CEO’su, çeşitli yüksek teknoloji firmalarının kurucusu ve “Infinite Progress”, “How Technology and the Internet Will End Ignorance, Disease, Hunger, Poverty, and War" adlı kitapların yazarı.
Öncelikle, çalışan kesimde oluşan ve özellikle fütüristlerin şeamet tellallığı yapmaktan zevk alırcasına yaydıkları iş kaybı korkusuna dayanan endişe, aslında iş verimliliğini olumsuz yönde etkilemekte.
Yazara göre, teknoloji konusunda bilgi ve beceri yetersizliği bazı işlerin kaybedilmesine tabii ki neden olabiliyor. Ancak bunun nedeni teknolojik gelişme değil, bu konuda takınılan yanlış tavır ve edinilen yanlış bakış açısı.
Makalede, en düşük beceri isteyen en düşük maaş düzeyinden en yüksek beceri isteyen en yüksek maaş düzeyine kadar işler, kademeli artan şekilde bir grafikte gösterilmiş. Sonra da yanına yüksek teknolojinin gelişmesiyle ortaya çıkan -mesela gen mühendisliği ile ilgili- yeni bir iş olanağı kolonu yerleştirilmiş.
Reese diyor ki, ilk akla gelen, en az beceriye ve en düşük maaşa sahip ‘en aşağıdaki’ kişinin işini kaybedeceğidir. Çünkü teknolojik gelişmeyle o iş fonksiyon dışı kalacaktır ve o kişi gen mühendisi olamayacağı için de işsiz kalacaktır…
Doğru, yüksek teknoloji, az beceri gerektiren düşük ücretli işleri ortadan kaldıracak ve yüksek maaşlı işler yaratacaktır. Ancak Byron Reese, insanların işsiz kalacağı tespitine katılmıyor ve diyor ki, “Öyle bir sistem oluşmaktadır ki, en alt kademedeki kişi biraz gayretle bir üst kademeye sıçrarken bu zincirleme reaksiyon yukarıya kadar gitmekte ve hiç kimse işini kaybetmemektedir…
Reese bu durumu da iki grafikte izah etmiş:
Bu sistemde, hamburgercide çalışan biri tabii ki genetik alanında çalışmayacaktır. Fakat bir üniversitede biyoloji dersi veren profesör, genetik alanında çalışabilir… Bir lise biyoloji hocası kendini geliştirip profesörün yerini alabilir. Sonra bir yedek öğretmen tam zamanlı biyoloji hocası olabilir… Zincir bu şekilde aşağıya kadar inebilir…
Reese’e göre bu akademik bir teori değil. Yazar, “Batı’nın 200 yıllık iktisat tarihi bu durumu doğruluyor. Büyük Kriz dışında tüm teknolojik gelişmelere rağmen işsizlik yüzde 2 ile 13 arasında kaldı… Oysa o 200 yıl içinde tüm tanımlı işlerin yarısı yok oldu…” diyor.
Özellikle katma değeri yüksek ürün ve hizmet ihracatının hedeflendiği ve bunun için de yüksek teknolojinin devreye sokulmasının öneminin üzerinde durulduğu günümüzde çalışan kadroları fütüristlerin, endişeli modernlerin ellerine bırakmamak, teknoloji yatırımıyla birlikte insan kıymetlerinin gelişimine de yatırım yapmaya çaba harcamak yerinde olacaktır.