'Terminatör' geri döndü!
20 Aralık 2008 Akşam Gazetesi
CHP'nin 'terminatörü' Kemal Kılıçdaroğlu üçüncü avını da yalayıp yuttu... Avcı acayip iyi olduğu için değil; avlar avcıya hayatı kolaylaştırdıkları için...
Melih Gökçek rövanş istiyormuş... Çok geç... Hayatta 'geriye döndürülebilen' (reversible) ve 'geriye döndürülemeyen' (irreversible) süreçler vardır. Gençlere tek bir öğütte bulunmuşumdur: 'Tabii ki hayatta hata yapacaksınız. Ancak ikinci türden hata yapmayın...' Hani büyüklerimizin dediği gibi, 'Olmuşla ölmüşün çaresi yoktur...'
Peki 'irreversible' hata hangisi: Kızmak, sinirlenmek, saldırgan olmak. Bu eskiden iş yapardı... Bağırıp çağırıp, çığırtkanlık yapmak oy kazandırırdı...
Evet eskiden öyle olabilir. Dünya'daki ve Türkiye'deki 'dönüşümü' doğru okumak lazım. İnsanlığın önündeki bir numaralı mesele: Güven ve hayatın sürdürülebilirliği... Feodal yapılarda bağırış çağırış, sert erkeklik, bu duyguyu sarsmayabilir; hatta güveni artırabilirmiş... İkinci dalgada; kapitalizmin egemen olduğu yıllarda diyalog ön plana çıkmış. Kavganın yerini almış. Peki, bilgi toplumunda ne olmakta? Koldan bilekten, arazi sahipliğine, oradan işe yatırılacak sermaye sahipliğine ve nihayetinde para kazanan paranın dolaşım tecrübesine kadar değişerek yol alan 'Güç' anlayışı sonunda 'bilgi'ye gelip dayandı. Bilgi = Güç dünyanın dinamosu haline gelmekte... 'Kodum mu oturturum'un etkisi giderek azalıyor... Türkiye'de üç dalga birden aynı anda varlığını gösteriyor ya... İnsanlar hâlâ sadece 'kodukları zaman oturtmakla' hedefe ulaşabileceklerini zannedebiliyorlar... Kazın ayağının öyle olmadığını öğrenmenin bedeli de bu yüzden çok ağır olabiliyor.
Geçmiş olsun Melih Bey...
Sahaflardaki en sıradan 'liderlik' kitabında vardır. Biz de buradan en az ayda bir yazarız... Lidersen, hele AK Parti gibi açık ara lidersen 'takipçi'ni görmezden geleceksin... Takipçiysen de lidere durmadan her alanda saldıracaksın... Sizce AK Parti iktidarı bu ilkeyi hangi başarı derecesiyle uyguluyor?...
//c
Acilen 'taze racona' ihtiyaç var!..
Sistemler dışarıya doğru açık olurlarsa; içeriye doğru da açılmışlar demektir. Yani ben her yere gireyim, her şey bana açık olsun, ama ben herkese kapalı olayım; kimse bana giremesin!' Bu biraz zormuş... 'Çek valf' pek çalışmıyormuş yani... Şu Microsoft Internet Explorer hikâyesini izliyor musunuz? Bir felaket senaryosudur gidiyor... İngiliz devlet radyo ve televizyonu BBC'nin 17 Aralık tarihli haberi çok net aslında. Açın bakın... Konu orada da kalmamış dedikodu almış yürümüş...
Özellikle oyunlarla ilgili müthiş bir güvenlik açığı sorunu yaşanıyormuş. O nedenle de sözüm ona Microsoft, kendi Explorer'inin yerine geçici olarak başka internet tarayıcılarının kullanılmasını tavsiye ediyormuş... Firefox, Safari falan kullanılmalıymış bir süre...
Bu arada ortada bir 'racon kesen' yok. Örneğin, Yazılım Sanayicileri Derneği (YASAD) kalkıp diyebilirdi ki: 'Evet böyle bir durum vardır. Microsoft Internet Explorer'i düzeltmeye çalışıyor. Bu arada şu üç yazılımı kullanabilirsiniz.' Ya da, 'Bunlar rakiplerin saçma sapan uydurmasıdır. Gerçeklikle alakası yoktur. Siz keyfinize bakın!'...
Ya da TBD (Türkiye Bilişim Derneği) benzer bir yaklaşım sergileyebilir. Sorumlu Sivil Toplum Örgütü (STK) ve/veya Çıkar Grubu olmanın gereği budur...
Bizim Bilgi Teknolojileri Departmanı Microsoft'u aramış. Teknik Destek Departmanından Semra Türkmen Hanım şu bilgiyi vermiş onlara: 'Evet, böyle bir durum vardı. Hosting firmalarının (sizin server'inizi sizin yerinize kendi bünyesinde yöneten kuruluş) dilerlerse üyelerinin izinleri olmaksızın şifrelerine ulaşabileceklerini tespit ettik. Kurumsal firmalara haber vermedik. Çünkü bunlarda 'wsus' uygulaması kullanılıyorlar. Her gece bu tür sorunları gideren eklemeler bilgisayarlarına otomatik olarak yükleniyor.
Biz bu güvenlik açığı meselesini bireysel kullanıcılara bildirdik... 24 saat dolmadan da gerekli güncellemeler çıktı. Sorun çözüldü. Bu arada hiçbir zaman da insanlara geçici olarak şu veya bu internet tarayıcısını kullanın demedik!'
Siz tatmin oldunuz mu? Ben olmadım. Microsoft nasıl yeni bir ürün çıkardığı zaman ortalığı yıkıyor. Bu tür özürlü durumlarda da benzerini yapmalı... Ve de ortalıkta ciddi bir hasar ve dolayısıyla ciddi bir kriz yoksa, yanına bir STK alıp daha da derinlikli bir iletişim çalışması yürütmeliydi... Aslında şunun şurasında daha 3 gün olmuş. Hâlâ toparlanabilir iş...
CHP'nin 'terminatörü' Kemal Kılıçdaroğlu üçüncü avını da yalayıp yuttu... Avcı acayip iyi olduğu için değil; avlar avcıya hayatı kolaylaştırdıkları için...
Melih Gökçek rövanş istiyormuş... Çok geç... Hayatta 'geriye döndürülebilen' (reversible) ve 'geriye döndürülemeyen' (irreversible) süreçler vardır. Gençlere tek bir öğütte bulunmuşumdur: 'Tabii ki hayatta hata yapacaksınız. Ancak ikinci türden hata yapmayın...' Hani büyüklerimizin dediği gibi, 'Olmuşla ölmüşün çaresi yoktur...'
Peki 'irreversible' hata hangisi: Kızmak, sinirlenmek, saldırgan olmak. Bu eskiden iş yapardı... Bağırıp çağırıp, çığırtkanlık yapmak oy kazandırırdı...
Evet eskiden öyle olabilir. Dünya'daki ve Türkiye'deki 'dönüşümü' doğru okumak lazım. İnsanlığın önündeki bir numaralı mesele: Güven ve hayatın sürdürülebilirliği... Feodal yapılarda bağırış çağırış, sert erkeklik, bu duyguyu sarsmayabilir; hatta güveni artırabilirmiş... İkinci dalgada; kapitalizmin egemen olduğu yıllarda diyalog ön plana çıkmış. Kavganın yerini almış. Peki, bilgi toplumunda ne olmakta? Koldan bilekten, arazi sahipliğine, oradan işe yatırılacak sermaye sahipliğine ve nihayetinde para kazanan paranın dolaşım tecrübesine kadar değişerek yol alan 'Güç' anlayışı sonunda 'bilgi'ye gelip dayandı. Bilgi = Güç dünyanın dinamosu haline gelmekte... 'Kodum mu oturturum'un etkisi giderek azalıyor... Türkiye'de üç dalga birden aynı anda varlığını gösteriyor ya... İnsanlar hâlâ sadece 'kodukları zaman oturtmakla' hedefe ulaşabileceklerini zannedebiliyorlar... Kazın ayağının öyle olmadığını öğrenmenin bedeli de bu yüzden çok ağır olabiliyor.
Geçmiş olsun Melih Bey...
Sahaflardaki en sıradan 'liderlik' kitabında vardır. Biz de buradan en az ayda bir yazarız... Lidersen, hele AK Parti gibi açık ara lidersen 'takipçi'ni görmezden geleceksin... Takipçiysen de lidere durmadan her alanda saldıracaksın... Sizce AK Parti iktidarı bu ilkeyi hangi başarı derecesiyle uyguluyor?...
//c
Acilen 'taze racona' ihtiyaç var!..
Sistemler dışarıya doğru açık olurlarsa; içeriye doğru da açılmışlar demektir. Yani ben her yere gireyim, her şey bana açık olsun, ama ben herkese kapalı olayım; kimse bana giremesin!' Bu biraz zormuş... 'Çek valf' pek çalışmıyormuş yani... Şu Microsoft Internet Explorer hikâyesini izliyor musunuz? Bir felaket senaryosudur gidiyor... İngiliz devlet radyo ve televizyonu BBC'nin 17 Aralık tarihli haberi çok net aslında. Açın bakın... Konu orada da kalmamış dedikodu almış yürümüş...
Özellikle oyunlarla ilgili müthiş bir güvenlik açığı sorunu yaşanıyormuş. O nedenle de sözüm ona Microsoft, kendi Explorer'inin yerine geçici olarak başka internet tarayıcılarının kullanılmasını tavsiye ediyormuş... Firefox, Safari falan kullanılmalıymış bir süre...
Bu arada ortada bir 'racon kesen' yok. Örneğin, Yazılım Sanayicileri Derneği (YASAD) kalkıp diyebilirdi ki: 'Evet böyle bir durum vardır. Microsoft Internet Explorer'i düzeltmeye çalışıyor. Bu arada şu üç yazılımı kullanabilirsiniz.' Ya da, 'Bunlar rakiplerin saçma sapan uydurmasıdır. Gerçeklikle alakası yoktur. Siz keyfinize bakın!'...
Ya da TBD (Türkiye Bilişim Derneği) benzer bir yaklaşım sergileyebilir. Sorumlu Sivil Toplum Örgütü (STK) ve/veya Çıkar Grubu olmanın gereği budur...
Bizim Bilgi Teknolojileri Departmanı Microsoft'u aramış. Teknik Destek Departmanından Semra Türkmen Hanım şu bilgiyi vermiş onlara: 'Evet, böyle bir durum vardı. Hosting firmalarının (sizin server'inizi sizin yerinize kendi bünyesinde yöneten kuruluş) dilerlerse üyelerinin izinleri olmaksızın şifrelerine ulaşabileceklerini tespit ettik. Kurumsal firmalara haber vermedik. Çünkü bunlarda 'wsus' uygulaması kullanılıyorlar. Her gece bu tür sorunları gideren eklemeler bilgisayarlarına otomatik olarak yükleniyor.
Biz bu güvenlik açığı meselesini bireysel kullanıcılara bildirdik... 24 saat dolmadan da gerekli güncellemeler çıktı. Sorun çözüldü. Bu arada hiçbir zaman da insanlara geçici olarak şu veya bu internet tarayıcısını kullanın demedik!'
Siz tatmin oldunuz mu? Ben olmadım. Microsoft nasıl yeni bir ürün çıkardığı zaman ortalığı yıkıyor. Bu tür özürlü durumlarda da benzerini yapmalı... Ve de ortalıkta ciddi bir hasar ve dolayısıyla ciddi bir kriz yoksa, yanına bir STK alıp daha da derinlikli bir iletişim çalışması yürütmeliydi... Aslında şunun şurasında daha 3 gün olmuş. Hâlâ toparlanabilir iş...