Teşekkürler Zeynep Hanım!..
17 Mayıs 2009 Akşam Gazetesi
Bugün son kez söz edeceğiz... Şakirin Camii'nin mimarı kimdir; Zeynep Fadıllıoğlu'nun 'tasarımcı' sıfatıyla o projedeki görev ve işlevi ne olmuştur? Bu tartışmaya nokta koyacak, ısrarla bir an önce yapılmasını önerdiğimiz 'Zeynep Fadıllıoğlu Açıklaması' nihayet elimize ulaştı. Mimar Hüsrev Tayla'nın gönderdiği açıklama metnini 10 Mayıs'ta sizlere iletmiştik. Bu da yurtdışında olduğu için ancak yazabildiğini ifade eden Zeynep Hanım'ın 'mektubu'...
'...
Şakirin Camii'nin mimarı, inşaat sırasında kapısında duran tabelada ve açılış günü basına dağıtılan bildiride de belirtildiği gibi Sayın Hüsrev Tayla'dır, benimle yapılan her mülakatta bu gerçeğin vurgulanması tarafımdan hiç ihmal edilmemiştir.
Caminin iç tasarımı ve Sn. Tayla'dan alınan izin çerçevesinde mimarisinde bazı değişiklikler benim ve tasarım ofisim tarafından gerçekleştirilmiştir.
...
Sayın Hüsrev Tayla'nın bugüne kadar yaptığı onca cami varken medyanın Şakirin Camii'nle niçin bu kadar ilgilendiği ve bu ilgi içinde niçin bana daha geniş bir yer ayırdığı, hatta zaman zaman 'mimarlık' payesi verdiği hususlarına cevap verebilmek bana düşmez, diye düşünüyorum.
Bu sebeple de, tarafımdan yaratılmış bir 'Sayın Hüsrev Tayla'dan özür dileme ortamı' oluşturmuş olduğumu hiç düşünmüyorum. Ofisinde Halkla İlişkiler departmanı olmayan, ofis dışından da profesyonel bir yardım almayan, medya iletişimi ile de bizzat kendisi meşgul olan birisi olarak, bu 'medya başarısının' kökünü bulmakta sizin gibi bu işlerde uzun yıllardır çok başarılı olmuş bir 'Duayen'in görüşünü almayı çok isterim.
Sonuç olarak ofisim ve ben, Şakirin Camii için emek verdiğimiz beş koca yılın sonunda meydana çıkan eserle gurur duyuyor, Şakir ailesine teşekkür ediyor, bu dini yapının kıymetini yalnızca halkın biçebileceğine inanıyoruz.
Tasarımlarımızla ilginizin gelecekte de devamını dileyerek saygılarımı sunarım. Zeynep Fadıllıoğlu.'
Zeynep Hanım'ın halkla ilişkiler konusundaki başarısını her zaman takdirle vurguladık. Halkla ilişkilerin bir numaralı hedefi şudur: Hedef kitlende, hedeflediğin algıyı yaratmak ve bu şekilde hedeflediğin bir davranış değişikliğini elde etmek... Bizi de burada şaşırtan zaten bu alandaki 'gariplikti'... Tüm medyadaki genel algılama ve ifade caminin mimarının Sayın Fadıllıoğlu olduğu şeklindeydi. Zeynep Hanım eğer bunu algılatmak istemiyor idiyse bu yanlışlığı düzeltmeliydi...
Biz de (konuya değinen Haşmet Babaoğlu da) zaten Zeynep Hanım'a bunu öneriyorduk.
Zeynep Fadıllıoğlu iyi bir iletişimci olduğunu bir kez daha gösterdi (mektubundaki sorusunun yanıtı da bu tespitin içindedir) ve bize yukarıdaki açıklamayı gönderdi. Teşekkür ederiz. O açıklamanın arkasında durduğu sürece her zaman kazanır; kaybetmez...
'Gay hakem' neden 'Gay'?
Bir 'gay hakem' konusudur gidiyor. Meclis'e bile gelmiş. Konuyu kendi haline bıraksalar belki de hiç kanamadan, kabuk bağlayıp geçecek. Ama hayır, herkes kanırtıyor... Konu ilginç, tiraj yapar diye 'Gay hakem' konusunu mıncıklayan mıncıklayana... Benim dikkatimi çeken şu İngilizce kelime: Gay... Niye Türkçesini kullanmıyorlar sizce? Eşcinsel mesela? Olmaz mı?.. Gerçekten bilmiyorum...
İstanbul Erkek Lisesi'nden kardeşim, uyku uzmanı doktor dostum Sabri Derman bu konuya bir miktar mizah katabilecek muhteşem bir fıkra göndermişti bana. O geldi aklıma...
Adamın 30 yıldır görmediği, bir zamanlar birlikte fabrikada çalışmış oldukları arkadaşı Hollanda'dan kesin dönüş yapıp gelmiş. Roka, rakı, balık yüklü uzunca bir akşamın ardından kesin dönüşçü adam arkadaşına derin bir iç çekerek açılmış:
- Biliyor musun, geçen yıllar içinde ben 'Gay' oldum...
- Yok ya?.. Sen şimdi uluslararası pasifist grupların toplantılarına katılıyor musun?
- Hayır!..
- O halde sınır tanımayan aktivistlerin bölge liderliğine falan soyunuyorsundur?
- Yoo!..
- Anlaşıldı; çeşitli düşünce aksiyon platformlarını örgütlemeye çalışıyorsun herhalde.
- Hayır.
- Entel kafelerde tartışma akşamları mı düzenliyorsun?
- Yok canım, nereden çıkarıyorsun?
- Oğlum sen o zaman Gay falan değil düpedüz ib.. olmuşsun!..
Acaba Gay'likle onun Türkçe karşılığındaki kelimeler arasında böyle bir fark mı var?
Bugün son kez söz edeceğiz... Şakirin Camii'nin mimarı kimdir; Zeynep Fadıllıoğlu'nun 'tasarımcı' sıfatıyla o projedeki görev ve işlevi ne olmuştur? Bu tartışmaya nokta koyacak, ısrarla bir an önce yapılmasını önerdiğimiz 'Zeynep Fadıllıoğlu Açıklaması' nihayet elimize ulaştı. Mimar Hüsrev Tayla'nın gönderdiği açıklama metnini 10 Mayıs'ta sizlere iletmiştik. Bu da yurtdışında olduğu için ancak yazabildiğini ifade eden Zeynep Hanım'ın 'mektubu'...
'...
Şakirin Camii'nin mimarı, inşaat sırasında kapısında duran tabelada ve açılış günü basına dağıtılan bildiride de belirtildiği gibi Sayın Hüsrev Tayla'dır, benimle yapılan her mülakatta bu gerçeğin vurgulanması tarafımdan hiç ihmal edilmemiştir.
Caminin iç tasarımı ve Sn. Tayla'dan alınan izin çerçevesinde mimarisinde bazı değişiklikler benim ve tasarım ofisim tarafından gerçekleştirilmiştir.
...
Sayın Hüsrev Tayla'nın bugüne kadar yaptığı onca cami varken medyanın Şakirin Camii'nle niçin bu kadar ilgilendiği ve bu ilgi içinde niçin bana daha geniş bir yer ayırdığı, hatta zaman zaman 'mimarlık' payesi verdiği hususlarına cevap verebilmek bana düşmez, diye düşünüyorum.
Bu sebeple de, tarafımdan yaratılmış bir 'Sayın Hüsrev Tayla'dan özür dileme ortamı' oluşturmuş olduğumu hiç düşünmüyorum. Ofisinde Halkla İlişkiler departmanı olmayan, ofis dışından da profesyonel bir yardım almayan, medya iletişimi ile de bizzat kendisi meşgul olan birisi olarak, bu 'medya başarısının' kökünü bulmakta sizin gibi bu işlerde uzun yıllardır çok başarılı olmuş bir 'Duayen'in görüşünü almayı çok isterim.
Sonuç olarak ofisim ve ben, Şakirin Camii için emek verdiğimiz beş koca yılın sonunda meydana çıkan eserle gurur duyuyor, Şakir ailesine teşekkür ediyor, bu dini yapının kıymetini yalnızca halkın biçebileceğine inanıyoruz.
Tasarımlarımızla ilginizin gelecekte de devamını dileyerek saygılarımı sunarım. Zeynep Fadıllıoğlu.'
Zeynep Hanım'ın halkla ilişkiler konusundaki başarısını her zaman takdirle vurguladık. Halkla ilişkilerin bir numaralı hedefi şudur: Hedef kitlende, hedeflediğin algıyı yaratmak ve bu şekilde hedeflediğin bir davranış değişikliğini elde etmek... Bizi de burada şaşırtan zaten bu alandaki 'gariplikti'... Tüm medyadaki genel algılama ve ifade caminin mimarının Sayın Fadıllıoğlu olduğu şeklindeydi. Zeynep Hanım eğer bunu algılatmak istemiyor idiyse bu yanlışlığı düzeltmeliydi...
Biz de (konuya değinen Haşmet Babaoğlu da) zaten Zeynep Hanım'a bunu öneriyorduk.
Zeynep Fadıllıoğlu iyi bir iletişimci olduğunu bir kez daha gösterdi (mektubundaki sorusunun yanıtı da bu tespitin içindedir) ve bize yukarıdaki açıklamayı gönderdi. Teşekkür ederiz. O açıklamanın arkasında durduğu sürece her zaman kazanır; kaybetmez...
'Gay hakem' neden 'Gay'?
Bir 'gay hakem' konusudur gidiyor. Meclis'e bile gelmiş. Konuyu kendi haline bıraksalar belki de hiç kanamadan, kabuk bağlayıp geçecek. Ama hayır, herkes kanırtıyor... Konu ilginç, tiraj yapar diye 'Gay hakem' konusunu mıncıklayan mıncıklayana... Benim dikkatimi çeken şu İngilizce kelime: Gay... Niye Türkçesini kullanmıyorlar sizce? Eşcinsel mesela? Olmaz mı?.. Gerçekten bilmiyorum...
İstanbul Erkek Lisesi'nden kardeşim, uyku uzmanı doktor dostum Sabri Derman bu konuya bir miktar mizah katabilecek muhteşem bir fıkra göndermişti bana. O geldi aklıma...
Adamın 30 yıldır görmediği, bir zamanlar birlikte fabrikada çalışmış oldukları arkadaşı Hollanda'dan kesin dönüş yapıp gelmiş. Roka, rakı, balık yüklü uzunca bir akşamın ardından kesin dönüşçü adam arkadaşına derin bir iç çekerek açılmış:
- Biliyor musun, geçen yıllar içinde ben 'Gay' oldum...
- Yok ya?.. Sen şimdi uluslararası pasifist grupların toplantılarına katılıyor musun?
- Hayır!..
- O halde sınır tanımayan aktivistlerin bölge liderliğine falan soyunuyorsundur?
- Yoo!..
- Anlaşıldı; çeşitli düşünce aksiyon platformlarını örgütlemeye çalışıyorsun herhalde.
- Hayır.
- Entel kafelerde tartışma akşamları mı düzenliyorsun?
- Yok canım, nereden çıkarıyorsun?
- Oğlum sen o zaman Gay falan değil düpedüz ib.. olmuşsun!..
Acaba Gay'likle onun Türkçe karşılığındaki kelimeler arasında böyle bir fark mı var?