Tevafukun böylesi…
01 Haziran 2017 - Derin Ekonomi
Sektörel haberlere son bir ay itibariyle küresel boyutta bakınca göze en çok çarpan sektörün otomotiv olduğu aşikârdır. Bu gözlemi doğrulamak için son haftalarda peş peşe gündeme gelen gelişmelere bir göz atmak yeterlidir…
22 Mayıs - Ford CEO’su Mark Fields’in üst yönetim tarafından işine son verildiği haberi. “Büyük bir değerlendirmenin parçası olarak” işinden olduğunun gündeme gelişi.
23 Mayıs - Ford Başkanı Bill Ford’un “Doğrusu Mark Fields’i ben kovmadım, kendisi emekli olmak istedi. Bu önemli bir fark” şeklindeki açıklaması.
Görünüşe göre Mark Fields konuyla ilgili herhangi bir açıklama yapmamış… Ford da konuyla ilgili web sitesindeki duyurusunda Fields’ın emekli olduğuna sadece laf arasında değinip doğrudan yeni yönetim ekibini ve yeni CEO Jim Hackett’i ön plana çıkarmış.
Fields’in emekliliği gündeme gelmeden önce ise medyada hâkim olan görüş 'kovuldu; çünkü 3 yıldır kâr edemiyorlardı, hisseleri %40 düştü, Tesla önüne geçilemeyecek şekilde yükseliyordu' eksenindeydi.
Tesla’nın yükselişe geçişiyle ilgili elde veri mevcut tabii. Tesla pazar değeri anlamında Nisan ayında ilk olarak Ford’u 3.1 milyar ile geçerek ABD’nin en değerli ikinci otomobil üreticisi unvanını almıştı. Birkaç gün sonrasında da bununla yetinmemiş; 53.6 milyar doların üzerine çıkarak General Motors’u da geçmiş ve ABD’nin en değerli otomotiv şirketi sıfatına hak kazanmıştı.
Şimdi Fields’in emekliliği ve Ford’un 'vizyoner' olarak nitelediği yeni CEO’su ve yönetim ekibinin hemen ön plana çıkmasını otomotiv devinin elektrikli otomobil üretimi konusunda yerinde saymasıyla ilişkilendiren olabilir. Gelelim sektör özelinde dumanı tütmeye devam eden bir başka meseleye… Yine ilgili gelişmeleri paylaşarak gidelim…
23 Mayıs - Mercedes’in Almanya’nın dört ayrı eyaletinde bulunan 11 tesisinde 23 savcı, 230 polisten oluşan operasyon ekibinin arama yapması. Stuttgart Savcılığı’nın emisyon değerlerinde oynama olduğuna dair delil arayışı.
24 Mayıs - Fiat Chrysler’e ABD Adalet Bakanlığı tarafından emisyon kurallarını ihlal ettiği gerekçesiyle dava açılması. 2014 yılından beri satılan 104 bin adet dizel motorlu aracın yanıltıcı yazılımla emisyon kontrollerinden kaçtığı iddiası. (Bkz. VW krizi…)
26 Mayıs - General Motors’a emisyon kurallarını ihlal ettiği gerekçesiyle dava açılması. ABD’deki hukuk firması Hagens Berman’ın davayı General Motors marka araç kullanan tüketicilerin şirkete karşı toplu olarak açtığını aktarması.
Nasıl da peş peşe gelmişler değil mi…?
'Emisyon testlerinde manipülasyon yapılarak çevrenin daha çok kirletilmesine neden olunuyor’ olgusu hayatımıza 2015’te Volkswagen ile girmişti. Normal seviyenin 40 kat üzerinde çevreyi kirlettiği suçlaması sonrasında; yaklaşık 11 milyon dizel motorlu aracında yanıltıcı yazılım kullandığını kabul etmiş, CEO’su istifa etmiş ve ödediği fatura da araçları geri çağırma, tamir etme maliyetleri, ödediği ceza ile tazminat anlaşmalarıyla birlikte tahminen yaklaşık 25 milyar dolar tutmuştu.
Yakın geçmişte böylesine ibretlik bir vaka varken kısacık bir zamanda benzer iddialar ve operasyonlarla karşılaşmak ilginç. Tüm bunları bir araya koyunca gelişmeler nasıl yorumlanabilir dersiniz?.. Tevafuk mudur sadece?..
Dizel motorlarda yanıltıcı yazılım yaygınlığını skandal olarak vermeye devam ederek ve bir yandan da her daim yükselişte algısını ön plana sürerek, elektrikli otomobil kullanımını yaygınlaştırma hamlesi olarak mı yorumlasak?
Aynı şekilde dizel motorlu araç üreticilerinin üzerinde çevre kirliliği üzerinden baskı kurarak onları elektrikli otomobil üretmeye yönlendirmek de olabilir mi bu tevafukun nedeni?
Peki bu skandalların sadece iki ülkede yaşandığına dikkat eden var mı? Olayların ABD ve Almanya özelinde geliştiğini fark edince "yoksa birbirlerini mi yiyorlar bunlar" diye işin içinde bir bit yeniği aramaya başlayabilir insan…
Yukarıdaki gelişmelere bir de Avrupa’nın Apple’e, ABD’nin de Deutsche Bank’a kestiği milyarlarca dolarlık cezaları ekleyin; dünyanın ekonomik olarak çivisinin çıkması için ille de bir Trump’a ihtiyaç olmadığını tespit edebilirsiniz…