Tezvirat tellalları
21 Ocak 2020 - Yeni Şafak
Cumartesi günkü yazımızda, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2019 yılı değerlendirmelerini ve buradaki olumlu sonuçlara ‘azılı’ düşmanların bile itiraz edemediğini yazmıştık… Sırada, dün Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın açıkladığı değerlendirmeler vardı…
Bu azılı düşmanlara, tezvirat tellallarına, bol keseden atarken vicdanı sızlamayanlara, ekonomimizin ve ülkemizin yükselişi karşısında hüzünleneceklerini bildiğimiz için bir de öneride bulunmuştuk: “Pazartesi tatile mi çıksalar acaba?”
Keşke bizi dinleselerdi, keşke hiç ortalarda görünmeselerdi, ses etmeselerdi de kendilerini bu duruma düşürmeselerdi…
Berat Albayrak, planlandığı gibi 2019 yılı değerlendirmesini Pazartesi günü yaptı ve açıkladı: “Disiplinli reel büyüme stratejisine geçtik. 2020 ekonomi açısından ince ayar yılı olacak.”
Bakan Albayrak’ın açıklamasında yer alan, Yeni Ekonomi Programı (YEP) ile başlanan uygulamaların ekonomimize getirilerini ve 2020 yılı için öngörülerini sıralayalım:
Bakan Albayrak’ın YEP kararlarını başarıyla hayata geçirdiğini, döviz kuru, cari açık, enflasyon ve faizler gibi pek çok konuda sözünü yerine getirdiğini gördük. 2019 yılı sözlerin tutulduğu bir yıldı… O nedenle, 2020 yılına dair sözlerin tutulacağına da inancımız tam…
Peki, açıklanan tabloda karanlık bir yan görüyor musunuz?
2013 yılındaki Gezi olaylarından beri 17/25 Aralık’ta siyasi, 15 Temmuz’da askeri, 13 Ağustos 2018’de finansal darbe girişimlerine maruz kalmış, 13 Ağustos sonrası üç finansal saldırıyla daha mücadele etmiş ülkemizin ve AK Parti hükümetinin ortaya koyduğu bu tabloya, ‘başarı hikâyesi’nden başka ne denir?
Gelelim, tatile çıkmalarını tavsiye ettiklerimize…
Bizi dinlememişler… Fakat, ekonomik ve siyasi gelişmeler karşısında ne deseler olmayacağını da anlamışlar… Bildikleri başka bir saldırı biçimi olan itibar suikastına soyunmuşlar…
Bakan Albayrak’ın şahsını ve ailesini hedef alan saldırılar yeni değil… Hakkında uydurulmadık haber, atılmadık iftira kalmadı… Öyle ki bu galiz yalanların bazılarını yazmaya terbiyemiz müsaade etmez… Hatta sistemli bir şekilde yürütülüyor bunlar…
Sayın Bakan’ın yukarıda yazdığımız açıklamaları yaptığı gün benzer bir haberin yapılması, bizce bu sistemli saldırıların açık bir ispatı…
Kimse beni bunun bir tesadüf olduğuna inandıramaz…
Cumhuriyet gazetesi, dün inanılmaz bir ‘çarpıtma’ haberle gazetecilikten başka her işi yaptığını, çok çirkin bir başlıkla da düşük seviyesini bir kez daha ortaya koydu.
Ayrıca aynı haber, sabah saat 5.11 itibarıyla FETÖ’cülerin kontrolünde olduğu bilinen Karadağ kökenli bir portalden de geçilmiş.
Bakan’ın avukatı Ahmet Özel hemen bir açıklama yayınlamış: “Sayın bakanımızı kamuoyunun husumetine maruz bırakmayı amaçlayan bu sözde haberdeki ithamlar ve yorumlar kesinlikle yalandır.”
Özel’in şu sözlerine katılmamak mümkün değil: “Evrensel gazetecilik değerlerinden nasibini almayan, somut vakayı sadece algıyla müvekkil aleyhine kamuoyu oluşturmak amacıyla kullanan önyargılı muhabire, bakanlıktan yetkili bir kişi tarafından olayın gerçeği ve süreç anlatılmasına rağmen, gerçekler bilinçli olarak bağlamından kopartılmış ve sözde haber art niyetli olarak kamuoyuna 'nasılsa alıcısı var' mantığıyla servis edilmiştir."
Doğrudur, nasılsa alıcısı var, ama iftirayla, çarpıtmayla yürüyen peynir gemileri yakında batar…
Avukat Özel, son olarak “Bu etik dışı, ahlak dışı, yalan ve iftiralara karşı tüm hukuki yolları hızlı ve etkin olarak kullanacağımızı, yalan ve algıya asla teslim olmayacağımızı kamuoyuna saygıyla duyururuz" demiş…
Bundan sonrası yargıya kalıyor…
Mahkeme sürecinde “Basın elden gidiyor”, “Hani bizim ifade özgürlüğümüz” diye bağırmaya kimse yeltenmesin… Bu bahsettiğiniz hak ve özgürlükler kimseye iftira atma yetkisi tanımıyor…
Bu azılı düşmanlara, tezvirat tellallarına, bol keseden atarken vicdanı sızlamayanlara, ekonomimizin ve ülkemizin yükselişi karşısında hüzünleneceklerini bildiğimiz için bir de öneride bulunmuştuk: “Pazartesi tatile mi çıksalar acaba?”
Keşke bizi dinleselerdi, keşke hiç ortalarda görünmeselerdi, ses etmeselerdi de kendilerini bu duruma düşürmeselerdi…
Berat Albayrak, planlandığı gibi 2019 yılı değerlendirmesini Pazartesi günü yaptı ve açıkladı: “Disiplinli reel büyüme stratejisine geçtik. 2020 ekonomi açısından ince ayar yılı olacak.”
Bakan Albayrak’ın açıklamasında yer alan, Yeni Ekonomi Programı (YEP) ile başlanan uygulamaların ekonomimize getirilerini ve 2020 yılı için öngörülerini sıralayalım:
- “2020 yılında cari fazla vermeyi hedefliyoruz.”
- “Gerek Ağustos 2018’den bu yana, gerek 2019’un tamamında, TL varlıkların ayrıştığını ve kazandırdığını görüyoruz.”
- “Türk Lirası rekabet eden bir kur olmalı.”
- “Yol haritamızda öne çıkan, ekonomik değişim. Bunu kamu ve özel sektör olarak birlikte hayata geçireceğiz.”
- “2020 yılında Varlık Fonu’ndan güzel haberler bekliyoruz. Cari açığa etki edecek olumlu sonuçlar göreceğiz.”
- “Enerjide arama ve sondaj faaliyetleri konusunda sessiz devrim gerçekleştirdik. Kendi gemimiz ve mühendislerimizle karada ve denizde etkili bir sondaj faaliyeti yürütüyoruz.”
- “2020’de banka sıralamasında büyüklükte ilk 3’te kamu bankası olursa şaşırmayın.”
- “2020 istihdamda iyileşme görüleceği bir yıl olacak. Önümüzdeki aylarda açıklayacağımız istihdam üzerine ekstra çalışmamız var.”
Bakan Albayrak’ın YEP kararlarını başarıyla hayata geçirdiğini, döviz kuru, cari açık, enflasyon ve faizler gibi pek çok konuda sözünü yerine getirdiğini gördük. 2019 yılı sözlerin tutulduğu bir yıldı… O nedenle, 2020 yılına dair sözlerin tutulacağına da inancımız tam…
Peki, açıklanan tabloda karanlık bir yan görüyor musunuz?
2013 yılındaki Gezi olaylarından beri 17/25 Aralık’ta siyasi, 15 Temmuz’da askeri, 13 Ağustos 2018’de finansal darbe girişimlerine maruz kalmış, 13 Ağustos sonrası üç finansal saldırıyla daha mücadele etmiş ülkemizin ve AK Parti hükümetinin ortaya koyduğu bu tabloya, ‘başarı hikâyesi’nden başka ne denir?
Gelelim, tatile çıkmalarını tavsiye ettiklerimize…
Bizi dinlememişler… Fakat, ekonomik ve siyasi gelişmeler karşısında ne deseler olmayacağını da anlamışlar… Bildikleri başka bir saldırı biçimi olan itibar suikastına soyunmuşlar…
Bakan Albayrak’ın şahsını ve ailesini hedef alan saldırılar yeni değil… Hakkında uydurulmadık haber, atılmadık iftira kalmadı… Öyle ki bu galiz yalanların bazılarını yazmaya terbiyemiz müsaade etmez… Hatta sistemli bir şekilde yürütülüyor bunlar…
Sayın Bakan’ın yukarıda yazdığımız açıklamaları yaptığı gün benzer bir haberin yapılması, bizce bu sistemli saldırıların açık bir ispatı…
Kimse beni bunun bir tesadüf olduğuna inandıramaz…
Cumhuriyet gazetesi, dün inanılmaz bir ‘çarpıtma’ haberle gazetecilikten başka her işi yaptığını, çok çirkin bir başlıkla da düşük seviyesini bir kez daha ortaya koydu.
Ayrıca aynı haber, sabah saat 5.11 itibarıyla FETÖ’cülerin kontrolünde olduğu bilinen Karadağ kökenli bir portalden de geçilmiş.
Bakan’ın avukatı Ahmet Özel hemen bir açıklama yayınlamış: “Sayın bakanımızı kamuoyunun husumetine maruz bırakmayı amaçlayan bu sözde haberdeki ithamlar ve yorumlar kesinlikle yalandır.”
Özel’in şu sözlerine katılmamak mümkün değil: “Evrensel gazetecilik değerlerinden nasibini almayan, somut vakayı sadece algıyla müvekkil aleyhine kamuoyu oluşturmak amacıyla kullanan önyargılı muhabire, bakanlıktan yetkili bir kişi tarafından olayın gerçeği ve süreç anlatılmasına rağmen, gerçekler bilinçli olarak bağlamından kopartılmış ve sözde haber art niyetli olarak kamuoyuna 'nasılsa alıcısı var' mantığıyla servis edilmiştir."
Doğrudur, nasılsa alıcısı var, ama iftirayla, çarpıtmayla yürüyen peynir gemileri yakında batar…
Avukat Özel, son olarak “Bu etik dışı, ahlak dışı, yalan ve iftiralara karşı tüm hukuki yolları hızlı ve etkin olarak kullanacağımızı, yalan ve algıya asla teslim olmayacağımızı kamuoyuna saygıyla duyururuz" demiş…
Bundan sonrası yargıya kalıyor…
Mahkeme sürecinde “Basın elden gidiyor”, “Hani bizim ifade özgürlüğümüz” diye bağırmaya kimse yeltenmesin… Bu bahsettiğiniz hak ve özgürlükler kimseye iftira atma yetkisi tanımıyor…