This is “Türkiye”
04 Haziran 2022 - Yeni Şafak
Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihindeki bizce en önemli olaylardan biridir… Aralık 2021’den bu yana süren görüşmeler neticesinde Birleşmiş Milletler (BM), yabancı dillerde “Turkey” olarak kullanılan ülkemizin adını “Türkiye” olarak değiştirmeyi kabul etmiş. Bundan sonra Türk menşeili ürünler “Made in Türkiye” damgasıyla pazarda yerini alacaklar.
Resmî Gazete’de yayınlanan genelgede şöyle denilmiş: “Yurt içinde ve yurt dışında bu anlayışla sürdürülen çalışmalarda; Türk milletinin köklü ve tarihinden gelen değerlerine büyük özen gösterilerek, ‘Türkiye’ markası ulusal ve uluslararası mecrada ülkemizin çatı markası olarak kabul edilmiştir. Türkiye ibaresi, Türk milletinin kültür, medeniyet ve değerlerini en iyi şekilde temsil ve ifade etmektedir.”
BM nezdinde bu kararı istihsal etmenin ne denli önemli olduğunu anlamak için İngiliz dilinin referans sözlüklerine bakmakta yarar var… Örneğin Merriam-Webster’ta durum şu. “Türkiye” diye bir madde yok, “turkey” var… Onun da anlamları şöyle:
“1. Dünyanın birçok yerinde evcilleştirilen büyük bir Kuzey Amerika kuşu (Meleagris gallopavo)
2: Arıza, çuvallama
3: Bowlingde art arda üç ‘strike’a verilen ad
4: Aptal, salak, beceriksiz”
Ez cümle, Merriam-Webster’da bizim memleket yok. Anlamlara bakılırsa, iyi ki de yok…
Cambridge Dictionary’ye gelince, Allah için orada varız… Ancak, ikinci anlam olarak. Birinci anlam yine “Büyük tavuk görünümlü bir kuş, ya da onun eti”… Bildiğimiz “Hindi” yani…
Hükûmetin ve İletişim Başkanlığı’nın Türkiye markası ve ‘marka vaadi’ adına ne kadar anlamlı ve büyük bir iş başardığı yıllar sonra çok daha iyi anlaşılacaktır…
BM’nin kararı yakın tarihte bu sözlüklere de girecek, zihinlere de yerleşecektir…
Zanaatkâr ile tasarımcı güç birliği
Türkiye Tasarım Vakfı’nın yürütücüsü olduğu, Geleneksel Sanatlar Derneği ile Slovenya’daki Brumen Vakfı’nın ortaklığıyla hayata geçirilen “Kadim Anadolu Zanaatlarından Güncel Tasarımlara” adlı AB projesi kapanışını “Zanaatın Ötesinde” sergisiyle yaptı.
Bir şeye başlamaktan daha önemlisi, o şeyi bitirebilmektir… Başlayıp da bitirilmemiş pek çok eser bize bitişlerin de en az başlangıçlar kadar kıymetli olduğunu öğretmiştir.
Proje, Kaybolma riski altındaki Anadolu zanaatlarının geleceğe taşınması için güncel tasarımlarla yorumlanan örneklerin Türkiye ve Avrupa’da yaygınlaştırılması amacıyla düzenlenmiş. Avrupalı tasarımcılar, İznik Çiniciliği, Sedef Kakmacılık, Keçecilik, Taş İşlemeciliği ve Yorgancılık zanaatkârlarıyla birlikte çalışmışlar. Hem bu kadim zanaatlarımızın ruhu ve tekniği korunmuş hem de bambaşka bir gözle yorumlanarak güncel tasarımlara dönüşmüş. Zanaatkâr ile tasarımcının bu güç birliğinin, “el işi göz nuru” değerlerimizin daha uzun süreler yaşamasına katkı sağlamasını yürekten diliyoruz.
Çalışmalar, 30 Haziran’a kadar Beyoğlu Belediyesi Başkanlık Binası’nın giriş katında sergileniyor. Geleneklerimize hayatlarında yer açmak isteyenlere ilham olabilir…
Gözümüze takılanlar…
Resmî Gazete’de yayınlanan genelgede şöyle denilmiş: “Yurt içinde ve yurt dışında bu anlayışla sürdürülen çalışmalarda; Türk milletinin köklü ve tarihinden gelen değerlerine büyük özen gösterilerek, ‘Türkiye’ markası ulusal ve uluslararası mecrada ülkemizin çatı markası olarak kabul edilmiştir. Türkiye ibaresi, Türk milletinin kültür, medeniyet ve değerlerini en iyi şekilde temsil ve ifade etmektedir.”
BM nezdinde bu kararı istihsal etmenin ne denli önemli olduğunu anlamak için İngiliz dilinin referans sözlüklerine bakmakta yarar var… Örneğin Merriam-Webster’ta durum şu. “Türkiye” diye bir madde yok, “turkey” var… Onun da anlamları şöyle:
“1. Dünyanın birçok yerinde evcilleştirilen büyük bir Kuzey Amerika kuşu (Meleagris gallopavo)
2: Arıza, çuvallama
3: Bowlingde art arda üç ‘strike’a verilen ad
4: Aptal, salak, beceriksiz”
Ez cümle, Merriam-Webster’da bizim memleket yok. Anlamlara bakılırsa, iyi ki de yok…
Cambridge Dictionary’ye gelince, Allah için orada varız… Ancak, ikinci anlam olarak. Birinci anlam yine “Büyük tavuk görünümlü bir kuş, ya da onun eti”… Bildiğimiz “Hindi” yani…
Hükûmetin ve İletişim Başkanlığı’nın Türkiye markası ve ‘marka vaadi’ adına ne kadar anlamlı ve büyük bir iş başardığı yıllar sonra çok daha iyi anlaşılacaktır…
BM’nin kararı yakın tarihte bu sözlüklere de girecek, zihinlere de yerleşecektir…
Zanaatkâr ile tasarımcı güç birliği
Türkiye Tasarım Vakfı’nın yürütücüsü olduğu, Geleneksel Sanatlar Derneği ile Slovenya’daki Brumen Vakfı’nın ortaklığıyla hayata geçirilen “Kadim Anadolu Zanaatlarından Güncel Tasarımlara” adlı AB projesi kapanışını “Zanaatın Ötesinde” sergisiyle yaptı.
Bir şeye başlamaktan daha önemlisi, o şeyi bitirebilmektir… Başlayıp da bitirilmemiş pek çok eser bize bitişlerin de en az başlangıçlar kadar kıymetli olduğunu öğretmiştir.
Proje, Kaybolma riski altındaki Anadolu zanaatlarının geleceğe taşınması için güncel tasarımlarla yorumlanan örneklerin Türkiye ve Avrupa’da yaygınlaştırılması amacıyla düzenlenmiş. Avrupalı tasarımcılar, İznik Çiniciliği, Sedef Kakmacılık, Keçecilik, Taş İşlemeciliği ve Yorgancılık zanaatkârlarıyla birlikte çalışmışlar. Hem bu kadim zanaatlarımızın ruhu ve tekniği korunmuş hem de bambaşka bir gözle yorumlanarak güncel tasarımlara dönüşmüş. Zanaatkâr ile tasarımcının bu güç birliğinin, “el işi göz nuru” değerlerimizin daha uzun süreler yaşamasına katkı sağlamasını yürekten diliyoruz.
Çalışmalar, 30 Haziran’a kadar Beyoğlu Belediyesi Başkanlık Binası’nın giriş katında sergileniyor. Geleneklerimize hayatlarında yer açmak isteyenlere ilham olabilir…
Gözümüze takılanlar…
- Toyzz Shop, “Make-A-Wish” (Bir Dilek Tut Derneği) aracılığıyla bir kampanya başlatmış. 7 Ağustos’a kadar mağazalarından satın alınan ve yine mağazalarındaki kutulara bırakılan oyuncakları Türkiye’nin farklı şehirlerinde tedavi gören çocuklara ulaştıracakmış. Proje, “Düşüncelerden çok duygulara hitap eden” yönüyle başarılı bir Toplumsallık Odaklı Pazarlama (Cause Related Marketing) örneği olmuş. (Engin Özköslü, FM İletişim)
- Borusan Holding, kültür ve sanata yıllık 3 milyon dolar destek sağlıyormuş. Bu kapsamda, İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın (İKSV) “İstanbul Müzik Festivali”nin de 50 yıldır destekçisi oldukları biliniyor. Ücretsiz konser ve etkinliklere ev sahipliği yapacak Festival, “İstanbul” temasıyla düzenleniyormuş. İtibar yönetimi, kurumsal markalara ancak sürdürülebilir bir çerçevede ele alınırsa ‘katma değer’ getirebiliyor. (İKSV Medya İlişkileri)
- 11 Mart 2020’de pandemi ilan edilen Türkiye, bugün rahat bir nefes alıyorsa bunda maskelerin çok büyük rolü var… O dönemde hepimizin hafızasında maskeleriyle yer eden Evony markası, tutmuş bu sefer de antibakteriyel dezenfektan sprey çıkarmış. Çok iyi olmuş da biraz geç olmamış mı? (Burcu Bildikseven, desiBel)
- Migros, 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nünde mağaza ve çevrim içi kanallarından alışveriş yapanlara çok kullanımlı alışveriş çantası hediye ediyormuş. Firma bir yılda 247 ton plastik atığın önüne geçmiş. “Çevre Bizim, Sahil Bizim” mesajıyla hayata geçirilen kıyı temizliği etkinliğine katılan Migros ve Macrocenter çalışanları Marmara’dan Kuzey ve Güney Ege’ye, Akdeniz’den Karadeniz’e kadar toplam 15 sahilde atık toplamışlar. Marketlerimiz aynı duyarlılığı, ürünlere yapılan zamlar konusunda da gösterseler tadından yenmez… (Nuray Soysal, Lobby İletişim)