TNT Porsche’den özür dilemeden bu iş bitmez
17 KASIM 2007
Önce dünkü yazıyı özetleyelim. Haberi gördüğüm gazetenin başlığı şöyle: “Çevre için Porsche’mi sattım!”
Kim demiş bunu? TNT’nin CEO’su Peter Bakker…
Biz ne demişiz? TNT’den Porsche’ye gol… Kastedilen şu: Porsche, CO2 gazı çıkarıyor. O da gökyüzüne çıkıp sera etkisi yapıyor. Sera etkisi de küresel ısınmaya neden oluyor... Sonra devam etmişiz: “Sadece Porsche mi yapıyor bu işi? Hayır. Bütün araçlar. O halde durduk yerde Porsche’yi hedef gösterip hırpalamanın ne âlemi var? İşte bu son soruyu Bakker’e sormak gerek. Peki, kimin sorması lazım? Porsche’nin sorması lazım... Porsche’den ses var mı şu ana kadar? Yok. Porsche tavır almazsa bir şey olur mu? İletişimden anlamayanlar bu soruya şöyle yanıt verirler: Hayır olmaz...”
Dün de aynı şeyi düşünüyordum; bugün de: CEO'nunki talihsiz bir açıklama. Küçük bir özür yeterdi. Bütün fosil yakıtlı araçlar (başta TNT’ninkiler) CO2 emisyonu ile küresel ısınmayı artırır!.. Bu kadar.
Hayır, bizim o yazımıza ‘ses’, Porsche’den değil, e-postasında unvan olarak Marketing Coordinator, Sales & Marketing yazan Sayın Erdenay Gül’den geldi. Yarayı kaşımaya devam ediyorlar:
Özetle, “Yazınızı üzüntüyle okuduk… Konuya açıklık getirmek ve yanlışları düzeltmek adına bu bilgiyi tarafınıza iletiyoruz” demişler. Bilgiler (!) şöyle:
1.TNT ABD’li bir firma değilmiş. Avustralya kökenliymiş, 1973’de Avrupa’ya açılmış, Merkezi Amsterdam’da bulunan ve Post Group’a bağlı bir kuruluş olan TNT’nin hisseleri, Amsterdam ve New York borsalarında işlem görmekteymiş. Ben herhalde New York borsasından etkilenip ABD’li demişim. Özür dilerim.
2. P. Bakker Porsche’ye herhangi bir gol atmaya çalışmıyormuş. Konuşmanın (!) bütününe bakmalıymışım (Neden? Okur olarak sadece başlığa bakıp geçebilirim). Bakarsam, şu ifadeyi çok net hatırlayacakmışım; ‘Porsche araba markaları içinde benim en çok beğendiğim marka (It’s the coolest)’. Ayrıca P. Bakker bu ifadesini “Spor arabamı satarak”, diye de verebilirmiş. Burada Porsche’ye vurgu yapmasının sebebi Porsche’nin bütün üstün özelliklerinden vazgeçerek aslında çevre konusundaki duyarlılığının boyutunu anlatmaya çalışmasıymış.
Sayın Erdenay Gül meseleyi böyle koyarsa bize de, “Sayın CEO o zaman, TNT’nin fosil yakıt kullanan bütün araçlarını (varsa uçakları da dahil) satması gerekmez mi?” deme hakkı doğmaz mı? Bu konuda niyet yetmez…
Sayın Gül’ün açıklamasına göre, P. Bakker, KalDer Kongresi’ne herhangi bir markayı karalamak için gelmemiş (Bunu zaten kimse iddia etmedi). Gelme sebebi; küresel bir şirket olarak TNT örneğinden yola çıkarak katılımcılarla çevre kültürü ve bilincine, ekonomik ve sosyal paylaşım dengesine, farklı kültürlerin uyum içinde çalışmasına ilişkin uygulamaları paylaşmakmış. Çünkü kongrenin konusu; Küresel Rekabet ve Dünya Vatandaşlığı'ymış. Bunu da başarıyla yapmışmış. P.Bakker’ın konuşmasını dinleyen herkes onun sosyal sorumluluk bilincinin ne kadar yüksek olduğunu görmüşmüş.
Tamam, çok şahane... O zaman herkes benim o 7 sütuna manşet olarak verilmiş dev kadar “Çevre için Porsche’mi sattım özel uçağa asla binmiyorum” başlığına getirmiş olduğum yoruma gülüp geçmiştir. Değil mi?
Herkes, geçen yıl KalDer’den gönülden kutladığımız başarı ödülünü aldığınızı, tüm şehir içi araçlarınızı hibrid hale getirmek istediğinizi, CO2 emisyonlarınızı sıfıra indirmeyi hedeflediğinizi bilmek için CEO’nuzun Kongre’deki konuşmasını dinlemek ya da haberin tamamını okumak zorunda mıydı? Herhalde değildi… Haberi gören herkes o başlığı gördü ama, görmese miydi?
Sevgili TNT’ci arkadaşlar, lafı ben söylemedim, başlığı ben atmadım. Ortada kriz bile yokken iletişim krizi yaratmayı sürdürmenin âlemi var mı? Allah bilir şimdi de sorunu kendinizde, CEO’nun konuşmasını yönetememe nedenlerinizde arayacağınıza, “Şu Ali Saydam’ın bizimle ne sorunu var”da aramaya kalkar, Akşam'ın reklam departmanını, yönetimini hatta patronu arayabilirsiniz. Arayın. Ben 20’inci yüzyılın ilk yarısından kalma bu yöntemlere alışığım…
Ancak benim tavsiyem, benden değil; Porsche’den adam gibi özür dilemenizdir. Kriz öyle yönetilir. Böyle değil.
2008’den sonra gizli arama yok!..
Son günlerde duyduğum en iyi haberlerden biri. Hemen size de aktaralım:
Telekomünikasyon Kurumu 2. Başkanı Galip Zerey açıklamış. 1 Ocak 2008 tarihinden itibaren cep telefonlarından gizli arama yapılamayacakmış. Milletvekillerinin, cep telefonlarına gelen tanıtım ve pazarlama mesajları, benim gibi vatandaşların ilettikleri yoğun şikâyetler, bu kararın alınmasında rol oynamış…
Zerey, bu tür çağrıları almamak için ilk kez hat alanların abone formunu doldururken ilgili kutucuğu işaretlemeleri, eski abonelerin ise bağlı oldukları operatöre yazılı başvuruda bulunmaları gerektiğini belirtmiş.
Beni ise pazarlama mesajlarından çok karşısındaki keriz zanneden arkadaşlar rencide ediyor. Sen benim cebimi bilecek ve beni arayacaksın; ancak benim senin cep numaranı görmeme engel olacaksın… Yok ya!..
Ben, önemli telefonlar olma riskini de alarak ‘gizli numaradan’ gelen telefonları açmamaya devam ediyorum…
Kim demiş bunu? TNT’nin CEO’su Peter Bakker…
Biz ne demişiz? TNT’den Porsche’ye gol… Kastedilen şu: Porsche, CO2 gazı çıkarıyor. O da gökyüzüne çıkıp sera etkisi yapıyor. Sera etkisi de küresel ısınmaya neden oluyor... Sonra devam etmişiz: “Sadece Porsche mi yapıyor bu işi? Hayır. Bütün araçlar. O halde durduk yerde Porsche’yi hedef gösterip hırpalamanın ne âlemi var? İşte bu son soruyu Bakker’e sormak gerek. Peki, kimin sorması lazım? Porsche’nin sorması lazım... Porsche’den ses var mı şu ana kadar? Yok. Porsche tavır almazsa bir şey olur mu? İletişimden anlamayanlar bu soruya şöyle yanıt verirler: Hayır olmaz...”
Dün de aynı şeyi düşünüyordum; bugün de: CEO'nunki talihsiz bir açıklama. Küçük bir özür yeterdi. Bütün fosil yakıtlı araçlar (başta TNT’ninkiler) CO2 emisyonu ile küresel ısınmayı artırır!.. Bu kadar.
Hayır, bizim o yazımıza ‘ses’, Porsche’den değil, e-postasında unvan olarak Marketing Coordinator, Sales & Marketing yazan Sayın Erdenay Gül’den geldi. Yarayı kaşımaya devam ediyorlar:
Özetle, “Yazınızı üzüntüyle okuduk… Konuya açıklık getirmek ve yanlışları düzeltmek adına bu bilgiyi tarafınıza iletiyoruz” demişler. Bilgiler (!) şöyle:
1.TNT ABD’li bir firma değilmiş. Avustralya kökenliymiş, 1973’de Avrupa’ya açılmış, Merkezi Amsterdam’da bulunan ve Post Group’a bağlı bir kuruluş olan TNT’nin hisseleri, Amsterdam ve New York borsalarında işlem görmekteymiş. Ben herhalde New York borsasından etkilenip ABD’li demişim. Özür dilerim.
2. P. Bakker Porsche’ye herhangi bir gol atmaya çalışmıyormuş. Konuşmanın (!) bütününe bakmalıymışım (Neden? Okur olarak sadece başlığa bakıp geçebilirim). Bakarsam, şu ifadeyi çok net hatırlayacakmışım; ‘Porsche araba markaları içinde benim en çok beğendiğim marka (It’s the coolest)’. Ayrıca P. Bakker bu ifadesini “Spor arabamı satarak”, diye de verebilirmiş. Burada Porsche’ye vurgu yapmasının sebebi Porsche’nin bütün üstün özelliklerinden vazgeçerek aslında çevre konusundaki duyarlılığının boyutunu anlatmaya çalışmasıymış.
Sayın Erdenay Gül meseleyi böyle koyarsa bize de, “Sayın CEO o zaman, TNT’nin fosil yakıt kullanan bütün araçlarını (varsa uçakları da dahil) satması gerekmez mi?” deme hakkı doğmaz mı? Bu konuda niyet yetmez…
Sayın Gül’ün açıklamasına göre, P. Bakker, KalDer Kongresi’ne herhangi bir markayı karalamak için gelmemiş (Bunu zaten kimse iddia etmedi). Gelme sebebi; küresel bir şirket olarak TNT örneğinden yola çıkarak katılımcılarla çevre kültürü ve bilincine, ekonomik ve sosyal paylaşım dengesine, farklı kültürlerin uyum içinde çalışmasına ilişkin uygulamaları paylaşmakmış. Çünkü kongrenin konusu; Küresel Rekabet ve Dünya Vatandaşlığı'ymış. Bunu da başarıyla yapmışmış. P.Bakker’ın konuşmasını dinleyen herkes onun sosyal sorumluluk bilincinin ne kadar yüksek olduğunu görmüşmüş.
Tamam, çok şahane... O zaman herkes benim o 7 sütuna manşet olarak verilmiş dev kadar “Çevre için Porsche’mi sattım özel uçağa asla binmiyorum” başlığına getirmiş olduğum yoruma gülüp geçmiştir. Değil mi?
Herkes, geçen yıl KalDer’den gönülden kutladığımız başarı ödülünü aldığınızı, tüm şehir içi araçlarınızı hibrid hale getirmek istediğinizi, CO2 emisyonlarınızı sıfıra indirmeyi hedeflediğinizi bilmek için CEO’nuzun Kongre’deki konuşmasını dinlemek ya da haberin tamamını okumak zorunda mıydı? Herhalde değildi… Haberi gören herkes o başlığı gördü ama, görmese miydi?
Sevgili TNT’ci arkadaşlar, lafı ben söylemedim, başlığı ben atmadım. Ortada kriz bile yokken iletişim krizi yaratmayı sürdürmenin âlemi var mı? Allah bilir şimdi de sorunu kendinizde, CEO’nun konuşmasını yönetememe nedenlerinizde arayacağınıza, “Şu Ali Saydam’ın bizimle ne sorunu var”da aramaya kalkar, Akşam'ın reklam departmanını, yönetimini hatta patronu arayabilirsiniz. Arayın. Ben 20’inci yüzyılın ilk yarısından kalma bu yöntemlere alışığım…
Ancak benim tavsiyem, benden değil; Porsche’den adam gibi özür dilemenizdir. Kriz öyle yönetilir. Böyle değil.
2008’den sonra gizli arama yok!..
Son günlerde duyduğum en iyi haberlerden biri. Hemen size de aktaralım:
Telekomünikasyon Kurumu 2. Başkanı Galip Zerey açıklamış. 1 Ocak 2008 tarihinden itibaren cep telefonlarından gizli arama yapılamayacakmış. Milletvekillerinin, cep telefonlarına gelen tanıtım ve pazarlama mesajları, benim gibi vatandaşların ilettikleri yoğun şikâyetler, bu kararın alınmasında rol oynamış…
Zerey, bu tür çağrıları almamak için ilk kez hat alanların abone formunu doldururken ilgili kutucuğu işaretlemeleri, eski abonelerin ise bağlı oldukları operatöre yazılı başvuruda bulunmaları gerektiğini belirtmiş.
Beni ise pazarlama mesajlarından çok karşısındaki keriz zanneden arkadaşlar rencide ediyor. Sen benim cebimi bilecek ve beni arayacaksın; ancak benim senin cep numaranı görmeme engel olacaksın… Yok ya!..
Ben, önemli telefonlar olma riskini de alarak ‘gizli numaradan’ gelen telefonları açmamaya devam ediyorum…