Tophane çelişkisi falsolu toptur!..
25 EYLÜL 2010
Teniste falsolu gelen topa nasıl vurulur? İnternet ortamında bol bol kaynak var. Biraz araştırın; neredeyse yüzlerce metin bulurusunuz. İş, ilişki ve iletişim yönetimine çok sağlam bir gönderme oluşturabileceği için ben okumadan önce ustalara sordum.
Bütün terimler zaten İngilizce. Bakın sorunu nasıl koymuşlar: ‘Tenisçede’ buna ‘slice’ deniyormuş. Kesilmiş anlamında. ‘Backspin’ ya da ‘underspin’ diyen de varmış. Kesilmiş ve falsolu gelen topa, aslında pek çok seçenek olmasına rağmen esas olarak iki türlü teknikten birini tercih ederek vurmak gerekiyormuş. Yoksa en usta oyuncular bile -iki arada bir derede kalırlarsa- topu dağa taşa, tribünlere vurabiliyorlarmış…
Varyasyonlar hariç genel tercih şu imiş: Ya topa atak yapıp siz de aynı yönde kesecekmişsiniz; ya da müthiş bir sertlikte vurup falsoyu ‘dağıtacakmışsınız’…
***
‘İletişim’ ve ‘algılama yönetimi’ alanında en sık karşılaşılan olaydır. Top zaten hiçbir zaman dümdüz gelmez. Mutlaka belli bir oranda falsoludur… Kanlı 1 Mayıs (1977) olaylarında olduğu gibi çok ağır ötesi falsolu da gelebilir, Şemdinli olayında olduğu gibi nispeten daha az falsolu da… Aslında irili ufaklı tüm provokasyon girişimini ‘falsolu top’ girişimi olarak kabul edebilirsiniz. Karikatür krizinde ya da 28 Şubat sürecinde olduğu gibi…
İş dünyasında “Business Intelligence” (iş istihbaratı, rekabet analizi) falsolara karşı korunmak için kullanılan bir araçtır; ya da kendiniz falsolu atış yapmak istediğiniz zaman başvurabileceğiniz ‘meşru’ bir yöntem. Çünkü bildiğiniz gibi rekabet ve/veya sektörle ilgili elde edilen ‘istihbarat’ gizli bilgilere dayanmaz. Sözkonusu istihbarat, hedef grup ya da şirket tarafından kendi web siteleri dâhil, kamuoyuna mal olacak şekilde açıklanmış ‘malumatın” mantıklı ve sistematik olarak biraraya getirilmesi ile ortaya çıkan ‘açık bilgidir’…
***
Şimdi şu Tophane olayına (Galerinin etkinliğinin mahallenin kültür ve değerlerine ters gelmesi iddiasına) bir bakalım. Top nasıl; falsolu mu değil mi?
Tabii ki falsolu! Hem de sıkı falsolu… AK Parti’yi ‘vurmak’ için bundan iyi ‘araç’ olur mu? Mutedil vatandaşın en çok ‘korktuğu’ konu ne? Özel hayata müdahale edilmesi… Bir müdahale ki; şiddet kullanıyor! Bir de bunu yaydın mı; alın size 2011 seçimleri öncesinde AK Parti aleyhinde hava oluşturmak için müthiş bir falso!..
Peki AK Parti kadrolarının konuyla ilgili ortaya koydukları tavrın netlik oranı nedir? Yani topa nasıl vuruyorlar? Onlar da slice mı atıyorlar; yoksa topu bütün şiddetiyle geri gönderip falsoyu mu bozuyorlar? Ya da ikisinin arasında bir yerde mi duruyorlar?
Hemen bakalım: Kültür ve Turizm Bakanı’nın Beyoğlu Belediye Başkanı ile ‘yöreye’ yaptığı gezideki kilit mesaj nedir sizce? Bir düşünün. Hemen yanıt vermeyin.
***
Ne kaldı aklınızda?
Benim aklımda şu kaldı: İkisi de çok iyi bir şey yaptılar. Ancak iki tarafı da yumuşatmak istediler. Semt sakinlerine “Bu yaptığınız çok ayıp. Hiçbir gerekçe yaptığınızı haklı çıkaramaz…” dediler. Galeri sahiplerine de, “Semt sakinlerinin değer sitemlerine karşı saygılı olun!”
Yukarıdaki açıklamanın pencerinden bakarsak ne yaptılar yani? Topu aynı yönde keserek geri mi gönderdiler? Hayır… Sert bir şekilde vurup falsoyu dağıttılar mı? Hayır!..
E, o halde?..
Tam da topun tribünlere, dağlara taşlara gitmesine neden olacak bir vuruş muydu yaptıkları?..
O kadar kritik bir konu ki bu. Başbakan’ın mutlaka el atması gerekir… Başbakan Tayyip Erdoğan bu tür reaksiyonları çok iyi bilir. Ben biliyorum kaç tane ‘backvole’sini…
Burada da bir tane lazım… Hem de hiç geciktirmeden…
Bütün terimler zaten İngilizce. Bakın sorunu nasıl koymuşlar: ‘Tenisçede’ buna ‘slice’ deniyormuş. Kesilmiş anlamında. ‘Backspin’ ya da ‘underspin’ diyen de varmış. Kesilmiş ve falsolu gelen topa, aslında pek çok seçenek olmasına rağmen esas olarak iki türlü teknikten birini tercih ederek vurmak gerekiyormuş. Yoksa en usta oyuncular bile -iki arada bir derede kalırlarsa- topu dağa taşa, tribünlere vurabiliyorlarmış…
Varyasyonlar hariç genel tercih şu imiş: Ya topa atak yapıp siz de aynı yönde kesecekmişsiniz; ya da müthiş bir sertlikte vurup falsoyu ‘dağıtacakmışsınız’…
***
‘İletişim’ ve ‘algılama yönetimi’ alanında en sık karşılaşılan olaydır. Top zaten hiçbir zaman dümdüz gelmez. Mutlaka belli bir oranda falsoludur… Kanlı 1 Mayıs (1977) olaylarında olduğu gibi çok ağır ötesi falsolu da gelebilir, Şemdinli olayında olduğu gibi nispeten daha az falsolu da… Aslında irili ufaklı tüm provokasyon girişimini ‘falsolu top’ girişimi olarak kabul edebilirsiniz. Karikatür krizinde ya da 28 Şubat sürecinde olduğu gibi…
İş dünyasında “Business Intelligence” (iş istihbaratı, rekabet analizi) falsolara karşı korunmak için kullanılan bir araçtır; ya da kendiniz falsolu atış yapmak istediğiniz zaman başvurabileceğiniz ‘meşru’ bir yöntem. Çünkü bildiğiniz gibi rekabet ve/veya sektörle ilgili elde edilen ‘istihbarat’ gizli bilgilere dayanmaz. Sözkonusu istihbarat, hedef grup ya da şirket tarafından kendi web siteleri dâhil, kamuoyuna mal olacak şekilde açıklanmış ‘malumatın” mantıklı ve sistematik olarak biraraya getirilmesi ile ortaya çıkan ‘açık bilgidir’…
***
Şimdi şu Tophane olayına (Galerinin etkinliğinin mahallenin kültür ve değerlerine ters gelmesi iddiasına) bir bakalım. Top nasıl; falsolu mu değil mi?
Tabii ki falsolu! Hem de sıkı falsolu… AK Parti’yi ‘vurmak’ için bundan iyi ‘araç’ olur mu? Mutedil vatandaşın en çok ‘korktuğu’ konu ne? Özel hayata müdahale edilmesi… Bir müdahale ki; şiddet kullanıyor! Bir de bunu yaydın mı; alın size 2011 seçimleri öncesinde AK Parti aleyhinde hava oluşturmak için müthiş bir falso!..
Peki AK Parti kadrolarının konuyla ilgili ortaya koydukları tavrın netlik oranı nedir? Yani topa nasıl vuruyorlar? Onlar da slice mı atıyorlar; yoksa topu bütün şiddetiyle geri gönderip falsoyu mu bozuyorlar? Ya da ikisinin arasında bir yerde mi duruyorlar?
Hemen bakalım: Kültür ve Turizm Bakanı’nın Beyoğlu Belediye Başkanı ile ‘yöreye’ yaptığı gezideki kilit mesaj nedir sizce? Bir düşünün. Hemen yanıt vermeyin.
***
Ne kaldı aklınızda?
Benim aklımda şu kaldı: İkisi de çok iyi bir şey yaptılar. Ancak iki tarafı da yumuşatmak istediler. Semt sakinlerine “Bu yaptığınız çok ayıp. Hiçbir gerekçe yaptığınızı haklı çıkaramaz…” dediler. Galeri sahiplerine de, “Semt sakinlerinin değer sitemlerine karşı saygılı olun!”
Yukarıdaki açıklamanın pencerinden bakarsak ne yaptılar yani? Topu aynı yönde keserek geri mi gönderdiler? Hayır… Sert bir şekilde vurup falsoyu dağıttılar mı? Hayır!..
E, o halde?..
Tam da topun tribünlere, dağlara taşlara gitmesine neden olacak bir vuruş muydu yaptıkları?..
O kadar kritik bir konu ki bu. Başbakan’ın mutlaka el atması gerekir… Başbakan Tayyip Erdoğan bu tür reaksiyonları çok iyi bilir. Ben biliyorum kaç tane ‘backvole’sini…
Burada da bir tane lazım… Hem de hiç geciktirmeden…