Toplumu dikine kesmek…
20 ekim 2018 - yeni şafak
Toplumu dikine kesen düşünce ve sanat adamlarından biriydi Ara Güler… Sayın Cumhurbaşkanı’nın fotoğraflarını çektiği için omurilikten solcu ya da Tayyip Erdoğan düşmanlığından siyasî medet uman, çağından sınırlı sorumlu, kerameti kendinden menkul ecnebi aydın makulesini hariç tutarsak, Türkiye’de tüm düşünce ve inanç sistemlerine ait kişilerce takdirle karşılanmıştı.
Her kula nasip olmayan bu özelliğin unsurlarından biri, Ara Güler’in her yaş grubuna hitap edebilmesi idiyse, bir başkası da her türden sosyo-ekonomik statüye sahip kitleleri düşünsel ve duygusal anlamda kucaklayabilmesiydi.
Toplumu dikine kesme özelliğini aslında ne kadar özlemişiz. Yani düşman olmamayı, herkese eşit mesafede durmayı ve ortak ruhi şekillenmenin tepe noktalarından teğet geçen bir değerler manzumesini sahiplenmeyi…
Ancak bunu başarabilen insanlar tarihe geçebiliyor. Pop klasikleri dahil bütün sanatlarda klasikleşebilmenin özünde yatan da bu haslet değil mi? Melih Kibar, Metin Oktay, Lefter Küçükandonyadis, Zeki Müren, Can Bartu, Mimar Sinan, Mevlâna, Adile Naşit, Barış Manço, İlber Ortaylı gibi sanatçılar, sporcular ve aydınlar toplumu dikine kesmeyi başarmışlardı. Türk halkı bunu başaran siyasetçileri de her zaman omuzunda taşımıştır. Allah rahmet eylesin.
Bizim perakende ve e-ticaret
Türkiye’de perakendeciler sürekli kiralar nedeniyle ağladılar. İmzaladıkları sözleşmeleri değiştirerek kiraların TL’ye dönmesini talep ettiler. Hükümet de bu isteklerine cevap verdi. İşi enflasyona bağlayarak Türk lirasına dönülmesinin yolunu açtı. Şimdilerdeyse bu sefer dolar düşüyor, enflasyon kontrol altına alınsa bile belli biz düzeyde seyrediyor. Dolar 40 – 50 kuruş daha düşerse perakendeciler bu sefer her an biz dolara dönmek istiyoruz diye ağlaşabilirler.
AVM’ciler ise kendilerinin perakendecileri sömüren birer canavar oldukları algısından kurtulmak için münferit olarak pek bir şey yapmadılar. Oysa AVM’ler sadece kontrollü, kurallı, kayıt içi ekonominin değil kent kültürünün ve sosyal yaşamın geliştiği, insanların sosyalleştiği en önemli merkezler olarak ortaya çıkmışlardı. AVM’ler işte bu gerçeği anlatamadılar ve perakendeciler bir Pirus zaferi kazandılar. Oysa şimdi her ikisi için de başka bir tehdit geliyor.
İnternet ve sosyal medya analizleri yapan “We Are Social”ın 2018 yılı 4. çeyrek küresel internet raporu yayınlanmış. Son rakamların verildiği bu raporu mutlaka edinin ve inceleyin. İnternet kullanıcı sayısı 4.2 milyara ulaşmış. Bu ise dünya yüzdesinin yüzde 55’ine tekabül ediyormuş.
İnternet trafiğinin yüzde 51,6’sı mobil cihazlardan geliyormuş. TÜBİSAD’ın Mayıs ayında yayınladığı e-ticaret raporuna göre de 2017’de e-ticaret hacmi yüzde 37 büyüyerek 42,2 milyar TL’ye ulaşmış. Bu rakamın içindeki perakende payı ise 23 milyar TL imiş. Yarısından fazla. Türkiye ile ilgili rakamlar çok çarpıcı, özellikle internet kullanımında Türkiye üst sıralarda.
Yani siz kiraydı AVM idi uğraşırken e-ticaret aldı başını gidiyor. Sizce de bazı şeyleri yeniden düşünme zamanı değil mi?
Her kula nasip olmayan bu özelliğin unsurlarından biri, Ara Güler’in her yaş grubuna hitap edebilmesi idiyse, bir başkası da her türden sosyo-ekonomik statüye sahip kitleleri düşünsel ve duygusal anlamda kucaklayabilmesiydi.
Toplumu dikine kesme özelliğini aslında ne kadar özlemişiz. Yani düşman olmamayı, herkese eşit mesafede durmayı ve ortak ruhi şekillenmenin tepe noktalarından teğet geçen bir değerler manzumesini sahiplenmeyi…
Ancak bunu başarabilen insanlar tarihe geçebiliyor. Pop klasikleri dahil bütün sanatlarda klasikleşebilmenin özünde yatan da bu haslet değil mi? Melih Kibar, Metin Oktay, Lefter Küçükandonyadis, Zeki Müren, Can Bartu, Mimar Sinan, Mevlâna, Adile Naşit, Barış Manço, İlber Ortaylı gibi sanatçılar, sporcular ve aydınlar toplumu dikine kesmeyi başarmışlardı. Türk halkı bunu başaran siyasetçileri de her zaman omuzunda taşımıştır. Allah rahmet eylesin.
Bizim perakende ve e-ticaret
Türkiye’de perakendeciler sürekli kiralar nedeniyle ağladılar. İmzaladıkları sözleşmeleri değiştirerek kiraların TL’ye dönmesini talep ettiler. Hükümet de bu isteklerine cevap verdi. İşi enflasyona bağlayarak Türk lirasına dönülmesinin yolunu açtı. Şimdilerdeyse bu sefer dolar düşüyor, enflasyon kontrol altına alınsa bile belli biz düzeyde seyrediyor. Dolar 40 – 50 kuruş daha düşerse perakendeciler bu sefer her an biz dolara dönmek istiyoruz diye ağlaşabilirler.
AVM’ciler ise kendilerinin perakendecileri sömüren birer canavar oldukları algısından kurtulmak için münferit olarak pek bir şey yapmadılar. Oysa AVM’ler sadece kontrollü, kurallı, kayıt içi ekonominin değil kent kültürünün ve sosyal yaşamın geliştiği, insanların sosyalleştiği en önemli merkezler olarak ortaya çıkmışlardı. AVM’ler işte bu gerçeği anlatamadılar ve perakendeciler bir Pirus zaferi kazandılar. Oysa şimdi her ikisi için de başka bir tehdit geliyor.
İnternet ve sosyal medya analizleri yapan “We Are Social”ın 2018 yılı 4. çeyrek küresel internet raporu yayınlanmış. Son rakamların verildiği bu raporu mutlaka edinin ve inceleyin. İnternet kullanıcı sayısı 4.2 milyara ulaşmış. Bu ise dünya yüzdesinin yüzde 55’ine tekabül ediyormuş.
İnternet trafiğinin yüzde 51,6’sı mobil cihazlardan geliyormuş. TÜBİSAD’ın Mayıs ayında yayınladığı e-ticaret raporuna göre de 2017’de e-ticaret hacmi yüzde 37 büyüyerek 42,2 milyar TL’ye ulaşmış. Bu rakamın içindeki perakende payı ise 23 milyar TL imiş. Yarısından fazla. Türkiye ile ilgili rakamlar çok çarpıcı, özellikle internet kullanımında Türkiye üst sıralarda.
Yani siz kiraydı AVM idi uğraşırken e-ticaret aldı başını gidiyor. Sizce de bazı şeyleri yeniden düşünme zamanı değil mi?