Türkiye, Avrupa teknolojisinin yıldızı oldu
14 Ağustos 2021- Yeni Şafak
Financial Times (FT) 12 Ağustos tarihinde buna benzer bir başlık atmış: “Türkiye, nasıl Avrupa teknolojisinin yıldızı oldu?”
Özellikle çevrim içi perakende satış ile oyun platformlarını merkeze alan makale, “Bu yılın, çevrim içi perakende satış ile ilgili en parlak fikri Silikon Vadisi’nden değil, İstanbul’dan çıktı” diyor ve değeri 7,5 milyar dolara yükselen Getir’in başarısını anlatıyor. Hepsiburada, Trendyol, PeakGames ve Dream Games yine örnek gösterilen diğer şirketler…
Financial Times’da bu kadar olumlu bir Türkiye haber görünce, bazılarının aklına “Bayram değil, seyran değil, eniştem beni niye öptü?” diye bit yeniği düşmüş… “Acaba bu habere kaç para verdiler?” diye yorumlar da yapılıyordur...
Öyle ya, muhalefete ve onun yurt dışındaki ‘Big Brother’larına (Büyük Biraderlerine) soracak olsanız, “Türkiye battı, bitti. Can güvenliği yok, mal güvenliği yok. Evrensel hukuk yok, haklar çiğneniyor vs.”…
Pek çok göstergenin pozitife gittiğini görmeyen gözler, FT’nin bu olumlu yaklaşımına da şaşkınlıkla bakıyorlar…
Amerikalı oyun geliştiricisi Zynga’nın yaklaşık iki ay önce Türkiye’den PeakGames’i, 1,8 milyar dolara satın alması, dünyada olduğu gibi Türkiye’de de büyük ses getirmiş, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank; “İlk Türk unicorn yani ‘Turcorn’ hayırlı olsun. Türkiye’deki girişimcilik ekosistemi açısından çok önemli bir gelişme" demişti.
Birkaç gün önce Zynga, bu kez başka bir yerli oyun üreticisine, Rollic’e yöneldi ve şirketin yüzde 80 hissesini 168 milyon dolar karşılığında satın aldı.
E-ticaret platformu Trendyol, 16,5 milyar dolar değerleme ile 1,5 milyar dolar yeni yatırım aldı ve yeni değerleme rakamıyla “decacorn” tanımına ulaştı. Yani, değeri onlu rakamlara gelen ilk Türk teknoloji şirketi oldu. Şirketin kurucusu Demet Mutlu şöyle demiş: “Ülkemize son dönemdeki en yüksek uluslararası yatırımı getirmiş olmak bizim için bir gurur kaynağı. (...) Bu yatırım Türkiye’nin dijital ekosistemine uluslararası ilgiyi artıracak ve sektörümüzün gelişmesine ciddi ivme kazandıracak.”
Finansal Okuryazarlık ve Erişim Derneği Yönetim Kurulu Başkanı ve Yatırım Bankacısı Atilla Köksal: “Teknoloji alanında Türkiye’de çok yetenek var. Ben de bir süredir fintech yatırımları ile ilgileniyorum. Yapay zekâ, siber güvenlik, robotics gibi alanlarda yabancı şirketler ile rekabet edebilecek şirketlerimiz var. Çok makul finansal destekler ve biraz yönlendirme ile bu şirketleri uluslararası arenaya taşımak mümkün.”
İstanbul Erkek Lisesi’nden arkadaşım Atilla Köksal’dan konuyu bizim için biraz daha açmasını rica ettim. Şunları bir çırpıda dile getirdi:
“Deloitte’un 2020 Yılı Birleşme ve Satın Almalar Raporu, Türkiye’de pandemiye rağmen yaklaşık %70 artışla 9 milyar dolar değerlik işlem hacmine ulaşıldığını ve tüm zamanların en yüksek sayısı olan 304 adet işlem yapıldığını ortaya koyuyor. Rapora göre; 2020’de yabancı yatırımcıların işlem hacmi %35 oranında yükselerek toplam yıllık işlem hacminin %52’sini oluşturmuş. Varlık Fonu’nun desteklediği finansal yatırımcı işlemlerinde son 5 yılın en yüksek aktivitesi yaşanmış. Girişim sermayesi fonlarının ve ‘melek yatırımcı’ların ‘start-up’ yatırımları ağırlığını artırarak toplam işlem sayısının %44’ünü oluşturmuş.
Türkiye’deki teknoloji girişimlerine yatırım yapan ‘melek yatırımcılar’dan bazıları şöyle sıralanabilir: 212 VC, TR Angels, BUBA Ventures, Esas Ventures, Keiretsu Forum, Turkish Bank tarafından kurulan T-Gate ve Mediterra Capital. Öte yandan, Zorlu, Albaraka, Eczacıbaşı, Ülker gibi gruplar da kendi bünyelerinde, teknoloji şirketlerine, start-up’lara yatırım yapan birimler kurarak bu işler için kaynak ayırıyorlar. Devletin de sağladığı bazı destekler, vergi avantajları söz konusu. Ayrıca üniversitelerin bünyelerinde olan teknoloji merkezlerinde de ciddi fırsatlar var.”
Türkiye’nin durumu, kötümser ile iyimserin bakış açılarını anlatan o örnekteki gibi sanki… Hani kötümser “Bardağın yarısı boş” diye dertlenirken, iyimser ise “Bardağın yarısı dolu” diye sevinirmiş…
Biz ikinci gruptanız… Hatta bardağın yarıyı geçtiğini ve tünelin ucunun çoktan göründüğünü tespit ediyoruz.
Özellikle çevrim içi perakende satış ile oyun platformlarını merkeze alan makale, “Bu yılın, çevrim içi perakende satış ile ilgili en parlak fikri Silikon Vadisi’nden değil, İstanbul’dan çıktı” diyor ve değeri 7,5 milyar dolara yükselen Getir’in başarısını anlatıyor. Hepsiburada, Trendyol, PeakGames ve Dream Games yine örnek gösterilen diğer şirketler…
Financial Times’da bu kadar olumlu bir Türkiye haber görünce, bazılarının aklına “Bayram değil, seyran değil, eniştem beni niye öptü?” diye bit yeniği düşmüş… “Acaba bu habere kaç para verdiler?” diye yorumlar da yapılıyordur...
Öyle ya, muhalefete ve onun yurt dışındaki ‘Big Brother’larına (Büyük Biraderlerine) soracak olsanız, “Türkiye battı, bitti. Can güvenliği yok, mal güvenliği yok. Evrensel hukuk yok, haklar çiğneniyor vs.”…
Pek çok göstergenin pozitife gittiğini görmeyen gözler, FT’nin bu olumlu yaklaşımına da şaşkınlıkla bakıyorlar…
Amerikalı oyun geliştiricisi Zynga’nın yaklaşık iki ay önce Türkiye’den PeakGames’i, 1,8 milyar dolara satın alması, dünyada olduğu gibi Türkiye’de de büyük ses getirmiş, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank; “İlk Türk unicorn yani ‘Turcorn’ hayırlı olsun. Türkiye’deki girişimcilik ekosistemi açısından çok önemli bir gelişme" demişti.
Birkaç gün önce Zynga, bu kez başka bir yerli oyun üreticisine, Rollic’e yöneldi ve şirketin yüzde 80 hissesini 168 milyon dolar karşılığında satın aldı.
E-ticaret platformu Trendyol, 16,5 milyar dolar değerleme ile 1,5 milyar dolar yeni yatırım aldı ve yeni değerleme rakamıyla “decacorn” tanımına ulaştı. Yani, değeri onlu rakamlara gelen ilk Türk teknoloji şirketi oldu. Şirketin kurucusu Demet Mutlu şöyle demiş: “Ülkemize son dönemdeki en yüksek uluslararası yatırımı getirmiş olmak bizim için bir gurur kaynağı. (...) Bu yatırım Türkiye’nin dijital ekosistemine uluslararası ilgiyi artıracak ve sektörümüzün gelişmesine ciddi ivme kazandıracak.”
Finansal Okuryazarlık ve Erişim Derneği Yönetim Kurulu Başkanı ve Yatırım Bankacısı Atilla Köksal: “Teknoloji alanında Türkiye’de çok yetenek var. Ben de bir süredir fintech yatırımları ile ilgileniyorum. Yapay zekâ, siber güvenlik, robotics gibi alanlarda yabancı şirketler ile rekabet edebilecek şirketlerimiz var. Çok makul finansal destekler ve biraz yönlendirme ile bu şirketleri uluslararası arenaya taşımak mümkün.”
İstanbul Erkek Lisesi’nden arkadaşım Atilla Köksal’dan konuyu bizim için biraz daha açmasını rica ettim. Şunları bir çırpıda dile getirdi:
“Deloitte’un 2020 Yılı Birleşme ve Satın Almalar Raporu, Türkiye’de pandemiye rağmen yaklaşık %70 artışla 9 milyar dolar değerlik işlem hacmine ulaşıldığını ve tüm zamanların en yüksek sayısı olan 304 adet işlem yapıldığını ortaya koyuyor. Rapora göre; 2020’de yabancı yatırımcıların işlem hacmi %35 oranında yükselerek toplam yıllık işlem hacminin %52’sini oluşturmuş. Varlık Fonu’nun desteklediği finansal yatırımcı işlemlerinde son 5 yılın en yüksek aktivitesi yaşanmış. Girişim sermayesi fonlarının ve ‘melek yatırımcı’ların ‘start-up’ yatırımları ağırlığını artırarak toplam işlem sayısının %44’ünü oluşturmuş.
Türkiye’deki teknoloji girişimlerine yatırım yapan ‘melek yatırımcılar’dan bazıları şöyle sıralanabilir: 212 VC, TR Angels, BUBA Ventures, Esas Ventures, Keiretsu Forum, Turkish Bank tarafından kurulan T-Gate ve Mediterra Capital. Öte yandan, Zorlu, Albaraka, Eczacıbaşı, Ülker gibi gruplar da kendi bünyelerinde, teknoloji şirketlerine, start-up’lara yatırım yapan birimler kurarak bu işler için kaynak ayırıyorlar. Devletin de sağladığı bazı destekler, vergi avantajları söz konusu. Ayrıca üniversitelerin bünyelerinde olan teknoloji merkezlerinde de ciddi fırsatlar var.”
Türkiye’nin durumu, kötümser ile iyimserin bakış açılarını anlatan o örnekteki gibi sanki… Hani kötümser “Bardağın yarısı boş” diye dertlenirken, iyimser ise “Bardağın yarısı dolu” diye sevinirmiş…
Biz ikinci gruptanız… Hatta bardağın yarıyı geçtiğini ve tünelin ucunun çoktan göründüğünü tespit ediyoruz.