Türkiye sektörlerinin tanıtımı için kriterler
01 Mart 2019 - TIMREPORT
Devasa bir organizasyon olan Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM)’nin bir numaralı aracı ihracatçı birlikleriyse, bizce iki numaralı etki ağı kısaca TTG denen Türkiye Tanıtım Grubu’dur.
Bilindiği üzere, 2017 yılında Kanunla, o zamanki Ekonomi Bakanlığı tarafından kurulan TTG’nin bütçesini, ihracat kesintileri oluşturuyor. Yani, her ihracat ürününden yapılan kesinti TTG’ye aktarılarak Türkiye’deki sektörlerin tanıtımı ve markalaşmasını sağlamak üzere kullanılacak bir havuz oluşturuluyor.
Bu bütçeyi TTG Danışma Kurulu’na bağlı olarak Yönetim Kurulu idare eder. Birliklerin getirdikleri projeleri değerlendirir. Yurt dışında çalışılması uygun olan reklam, PR ve medya satın alma ajanslarını da içeren bir tedarikçi havuzu oluşturarak birliklerin kullanımı için belli bir sistem oluşturur.
Bakanlıkça belirlenen strateji ve hedefler çerçevesinde, ihracatın geliştirilmesi ve Türk malı algısı ile ülke imajının dünya pazarlarında güçlendirilmesini teminen TİM nezdinde kurulan TTG, burada da özellikle şu yaklaşımı kendisine ilke edinir:
“Grubun temel misyonu, her platformda Türkiye ekonomisinin itibarını artırmak olarak tanımlanıyor. Ekonomik itibar oluşturma, ürün tanıtımından ihracat potansiyeline, yüksek kaliteli üretim gücünden ülkenin medeniyete yaptığı katkıya ve yaşam tarzına kadar uzanan çok yönlü bir eylem. TTG, bütüncül bir anlayışla Türkiye hikâyesini ve evrensel topluma katkısını dünyaya anlatmayı hedefliyor.”
TİM Başkanı Sayın İsmail Gülle riyâsetindeki Yönetim Kurulu, bir Ticaret Bakanlığı temsilcisi, üç iletişim uzmanı, üç ihracatçı birlik başkanı, bir de Dış İlişkiler Ekonomik Kurumu temsilcisi olmak üzere dokuz kişiden oluşuyor.
İhracat birliklerinin aynı iletişim stratejisi çatısı altında toplanması ve bu sayede Türkiye markasının uluslararası düzeyde daha etkili bir şekilde ifade edilmesi TTG’nin öncelikli görevlerinden biridir.
Hasbelkader birisi olduğumuz için biliyoruz; önümüzdeki günlerde yukarıda sözünü ettiğimiz üç ajansın seçimiyle ilgili bir çalışma yapılacak.
Buraya kadar her şey güzel. Bütün bu çalışmaların sağlıklı bir şekilde yürümesi, aslında ihracatçı birliklerin TTG’ye etkili, hedefe kitlenmiş, yaratıcı projeler getirmelerine bağlı. Kritik bir nokta daha var. İhracatçı birliklerinin dışında şahıs veya kurumlar kendi başlarına proje getiremiyorlar. Olayın bir ihracatçı birliği ve onun iletişim hedefleriyle verimli bir bağlantısının bulunması şart.
Ticaret Bakanlığı, TİM ve de diğer yönetim kurulu üyeleri emek ve zahmet bir araya getirilmiş olan bütçenin kullanımı konusunda son derece titizler.
Aynı titizliği doğal olarak proje sahiplerinden de bekliyorlar. Oysa oyunun kuralı çok basit:
Görüldüğü gibi, iş hiç de zor değil. TTG bildiğimiz kadarıyla ihracatçı birliklerinin heyecanla hazırlayacakları projeleri aynı heyecanla değerlendirmekte.
Bilindiği üzere, 2017 yılında Kanunla, o zamanki Ekonomi Bakanlığı tarafından kurulan TTG’nin bütçesini, ihracat kesintileri oluşturuyor. Yani, her ihracat ürününden yapılan kesinti TTG’ye aktarılarak Türkiye’deki sektörlerin tanıtımı ve markalaşmasını sağlamak üzere kullanılacak bir havuz oluşturuluyor.
Bu bütçeyi TTG Danışma Kurulu’na bağlı olarak Yönetim Kurulu idare eder. Birliklerin getirdikleri projeleri değerlendirir. Yurt dışında çalışılması uygun olan reklam, PR ve medya satın alma ajanslarını da içeren bir tedarikçi havuzu oluşturarak birliklerin kullanımı için belli bir sistem oluşturur.
Bakanlıkça belirlenen strateji ve hedefler çerçevesinde, ihracatın geliştirilmesi ve Türk malı algısı ile ülke imajının dünya pazarlarında güçlendirilmesini teminen TİM nezdinde kurulan TTG, burada da özellikle şu yaklaşımı kendisine ilke edinir:
“Grubun temel misyonu, her platformda Türkiye ekonomisinin itibarını artırmak olarak tanımlanıyor. Ekonomik itibar oluşturma, ürün tanıtımından ihracat potansiyeline, yüksek kaliteli üretim gücünden ülkenin medeniyete yaptığı katkıya ve yaşam tarzına kadar uzanan çok yönlü bir eylem. TTG, bütüncül bir anlayışla Türkiye hikâyesini ve evrensel topluma katkısını dünyaya anlatmayı hedefliyor.”
TİM Başkanı Sayın İsmail Gülle riyâsetindeki Yönetim Kurulu, bir Ticaret Bakanlığı temsilcisi, üç iletişim uzmanı, üç ihracatçı birlik başkanı, bir de Dış İlişkiler Ekonomik Kurumu temsilcisi olmak üzere dokuz kişiden oluşuyor.
İhracat birliklerinin aynı iletişim stratejisi çatısı altında toplanması ve bu sayede Türkiye markasının uluslararası düzeyde daha etkili bir şekilde ifade edilmesi TTG’nin öncelikli görevlerinden biridir.
Hasbelkader birisi olduğumuz için biliyoruz; önümüzdeki günlerde yukarıda sözünü ettiğimiz üç ajansın seçimiyle ilgili bir çalışma yapılacak.
Buraya kadar her şey güzel. Bütün bu çalışmaların sağlıklı bir şekilde yürümesi, aslında ihracatçı birliklerin TTG’ye etkili, hedefe kitlenmiş, yaratıcı projeler getirmelerine bağlı. Kritik bir nokta daha var. İhracatçı birliklerinin dışında şahıs veya kurumlar kendi başlarına proje getiremiyorlar. Olayın bir ihracatçı birliği ve onun iletişim hedefleriyle verimli bir bağlantısının bulunması şart.
Ticaret Bakanlığı, TİM ve de diğer yönetim kurulu üyeleri emek ve zahmet bir araya getirilmiş olan bütçenin kullanımı konusunda son derece titizler.
Aynı titizliği doğal olarak proje sahiplerinden de bekliyorlar. Oysa oyunun kuralı çok basit:
- Projelerin, hangi ülkede uygulanacaksa o ülkenin ve genel anlamda küresel sektörün kültür ve değerleriyle uyum içinde olması.
- Aynı uyumun, Türkiye markası temsil edildiği için, Türkiye kültür ve değerleriyle de tesis edilmesi.
- Sadece bir kerelik değil, devam eden ve tekrarlayan bir iletişim sürecinin parçası olması.
- Bütçesinin ortaya konmuş olan iş hedefiyle tutarlılık göstermesi.
- Projenin yurt içinde ve yurt dışında doğru paydaşlarla ele alınmış olması.
Görüldüğü gibi, iş hiç de zor değil. TTG bildiğimiz kadarıyla ihracatçı birliklerinin heyecanla hazırlayacakları projeleri aynı heyecanla değerlendirmekte.