Türkiye yine çok oluyor…
11 Temmuz 2017 - Yeni Şafak
İstanbul’un ev sahipliğinde düzenlenen 22. Dünya Petrol Kongresi ve Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak’ın Kongre’nin açılışında yaptıkları konuşmaların satır araları, son 15 yılda Türkiye üzerine oynanan oyunların giderek yoğunlaşması ve agresyon boyutunun aynı eğilimle artmasının nedenlerinden birini ve en önemlisini ortaya koyar mahiyette idi…
Türkiye ile ilgili verdiği haberleri belli bir rezervle okumak gereken Rus Sputniknews haber portalının başlığı şöyleydi: “Küresel petrol ve doğalgaz sektörünün geleceği İstanbul’da belirleniyor”.
5 günde 20 bin ziyaretçinin katılması beklenen Kongre’de Erdoğan’ın sözleri, Türkiye’yi kendi hedefleri doğrultusunda kontrol altına almak isteyenler için yenilir yutulur gibi değil: "Türkiye olarak enerji kaynaklarının insanlığın huzur ve refahına katkı sağlayacak şekilde kullanılmasını savunuyoruz. Yerli kömürün ekonomiye kazandırılması için çalışıyoruz. 3. Nükleer Projemiz için ilk adımlarımızı attık. Çalışmalarımızı başlatmış bulunuyoruz" .
Malum, Azerbaycan doğal gazının ülkemize sevkine olanak sağlayan Bakü-Tiflis-Ceylan hattı; Hazar ve Ortadoğu bölgesinden ülkemize ve Avrupa'ya gaz taşınacak olan TANAP hattı var. Dünyanın en önemli gaz tedarikçilerinden biri olan Türk Akımı projesi, Türkiye’nin kazan-kazan anlayışıyla değerlendirmeye de hazır olduğunu belirttiği Doğu Akdeniz ve Irak başta olmak üzere yeni projeler… Bunların kimleri rahatsız ettiği belli…
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak’ın konuşmasından bazı kilit mesajlara bir göz atalım:
“Türkiye petrol ve doğalgaz arama faaliyetlerini artıracak;
Doğalgaz depolama kapasitemizi artırdık;
Petrol ve doğalgazın uluslararası çatışma ve çekişmelere neden olduğu bilinmektedir. Biz enerjinin barışa sağlayacağı rolü vurgulamaktayız;
Komşularımızla işbirliği yolu ile somut adımlar atıyoruz;
Türkiye'de enerji sektöründe son 15 yılda devrim niteliğinde adımlar attık;
Kişi başı elektrik talebi OECD ülkeleri arasında en hızlı artan birinci ülke Türkiye. Bu talebi karşılayabilmek için Elektrik kurulu gücümüzü neredeyse 3 katına çıkarmayı başardık;
2016 yılında doğalgaz tüketimimiz yaklaşık 50 milyar metreküpe, ham petrol ve ürünleri ithalatımız ise 40 milyon tona ulaştı;
Bu nedenle hızlı politik reflekslere ve özel sektör yatırımlarını harekete geçirmek için önemli altyapı düzenlemelerine ihtiyaç duyulmaktadır. Bu nedenle milli enerji politikasını hayata geçirdik.
Arama ve üretim faaliyetleri ekseninde denizlerimizde petrol ve doğalgaz aramalarına yoğun bir şekilde devam ediyoruz;
Doğalgaz sektöründe 2 temel hedefimiz var. Birincisi altyapımızı geliştirmek, ikincisi uzun dönemli işbirliklerini artırmak;
Dünya doğalgaz piyasasında yaşanan değişiklikleri yakalamak için LNG kapasitemizi artırıyoruz. İlaveten doğalgaz sektöründe arz güvenliği ve çeşitliliğini artırmak için çalışıyoruz;
2023 yılı itibariyle 11 milyar metreküp doğalgaz depolama kapasitesine kavuşarak bölgedeki en büyük ülkelerden biri olacağız;
Tüm projelerin doğal müttefiki olamaya devam edeceğiz;
Şüphesiz Türkiye bölgesinde yatırımcılar için güvenli bir liman olmayı sürdürecektir.”
Birinci Dünya Savaşı’ndan bu yana aynı oyun sahnelenmek istenmektedir. Türkiye ne zaman biraz başını kaldırmaya çalışsa; milli bağımsızlık, millî birlik, uluslararası güç olma konularında ileri noktalara gelse; bölgede söz sahibi olma yolunda ağırlığını koymaya başlasa; hemen aynı tezgâhlar kuruluyor ve Türkiye eninde sonunda tüm o tezgâhları yerle bir ediyor…
Dünya Petrol Kongresi’nde altı çizilen Türkiye’nin “Enerjideki Kilit” rolü oynama noktasına gelmesi, yine pek çok ‘gücü’ rahatsız edecektir…
Yeni Şafak doğru tavır aldı
Dün bizim gazeteyi aldığımda gözüm Kemal Kılıçdaroğlu yürüyüşü ile ilgili haberi aradı. Baktım bizimkiler olayı birinci sayfadan görmüşler… Kutlarım… Doğru tavır budur… İşini layıkıyla yapan gazeteci tavrı budur…
Yorumlarda dilediğinizi yaparsınız; ancak haberi, onca insanı bir araya getiren mitingi ‘es’ geçemez, görmezlikten gelemezsiniz… Sizin savunduğunuz siyasi görüşe uygun düşmeyen bir kitle hareketi olsa dahi, eğer haber değeri varsa, o olaya ve okurunuza saygınız nedeniyle gereken önemi vermelisiniz. İş edebi (etiği) bunu gerektirir.
Yok sayarsanız, böyle bir şey olmamış hiç olmamış gibi davranırsanız, takım tutar gibi omurilikten siyasi görüş oluşturan okurunuzu tatmin edersiniz belki; ancak vicdan sahibi geniş kitlelerinizin saygısını tehlikeye atarsınız…
Yürüyüş finalindeki miting ile ilgili naçizane görüşüm şudur: 1. Başından beri “İyi numara, ancak sonrasına ilişkin ne olacağına dair bir işaret yok” demiştim. O işaret hâlâ yok… 2. Sonuç bildirisi, meydana toplanmış on binlerce insanın beklentisini karşılamaktan tamamen uzak, enerjiyi toplayıp katlayacağına dağıtan, neredeyse yok eden bir metin olarak kalmıştır. 3. Daha önce de altını çizdiğimiz gibi, bu organizasyon uzun vadeli stratejik bir yol haritası olarak değil; taktik bir hamle olarak anılacaktır. 4. Organizasyonun huzur içinde başlayıp bitmesini sağlayan, başta kolluk kuvvetleri olmak üzere, tüm taraflar puan kazanmışlardır. 5. Genel Başkanları sahneye çıktığında ön hazırlıkların yetersizliği nedeniyle yüzlerce kişinin arasında kaybolan (bir keresinde kürsüye yürürken hayati tehlike atlatmıştı) CHP’nin bu kez organizasyonu amacına uygun bir şekilde yönetmiş olması da, etkinlik yönetimi adına onlar için iyi bir tecrübeydi.
Türkiye ile ilgili verdiği haberleri belli bir rezervle okumak gereken Rus Sputniknews haber portalının başlığı şöyleydi: “Küresel petrol ve doğalgaz sektörünün geleceği İstanbul’da belirleniyor”.
5 günde 20 bin ziyaretçinin katılması beklenen Kongre’de Erdoğan’ın sözleri, Türkiye’yi kendi hedefleri doğrultusunda kontrol altına almak isteyenler için yenilir yutulur gibi değil: "Türkiye olarak enerji kaynaklarının insanlığın huzur ve refahına katkı sağlayacak şekilde kullanılmasını savunuyoruz. Yerli kömürün ekonomiye kazandırılması için çalışıyoruz. 3. Nükleer Projemiz için ilk adımlarımızı attık. Çalışmalarımızı başlatmış bulunuyoruz" .
Malum, Azerbaycan doğal gazının ülkemize sevkine olanak sağlayan Bakü-Tiflis-Ceylan hattı; Hazar ve Ortadoğu bölgesinden ülkemize ve Avrupa'ya gaz taşınacak olan TANAP hattı var. Dünyanın en önemli gaz tedarikçilerinden biri olan Türk Akımı projesi, Türkiye’nin kazan-kazan anlayışıyla değerlendirmeye de hazır olduğunu belirttiği Doğu Akdeniz ve Irak başta olmak üzere yeni projeler… Bunların kimleri rahatsız ettiği belli…
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak’ın konuşmasından bazı kilit mesajlara bir göz atalım:
“Türkiye petrol ve doğalgaz arama faaliyetlerini artıracak;
Doğalgaz depolama kapasitemizi artırdık;
Petrol ve doğalgazın uluslararası çatışma ve çekişmelere neden olduğu bilinmektedir. Biz enerjinin barışa sağlayacağı rolü vurgulamaktayız;
Komşularımızla işbirliği yolu ile somut adımlar atıyoruz;
Türkiye'de enerji sektöründe son 15 yılda devrim niteliğinde adımlar attık;
Kişi başı elektrik talebi OECD ülkeleri arasında en hızlı artan birinci ülke Türkiye. Bu talebi karşılayabilmek için Elektrik kurulu gücümüzü neredeyse 3 katına çıkarmayı başardık;
2016 yılında doğalgaz tüketimimiz yaklaşık 50 milyar metreküpe, ham petrol ve ürünleri ithalatımız ise 40 milyon tona ulaştı;
Bu nedenle hızlı politik reflekslere ve özel sektör yatırımlarını harekete geçirmek için önemli altyapı düzenlemelerine ihtiyaç duyulmaktadır. Bu nedenle milli enerji politikasını hayata geçirdik.
Arama ve üretim faaliyetleri ekseninde denizlerimizde petrol ve doğalgaz aramalarına yoğun bir şekilde devam ediyoruz;
Doğalgaz sektöründe 2 temel hedefimiz var. Birincisi altyapımızı geliştirmek, ikincisi uzun dönemli işbirliklerini artırmak;
Dünya doğalgaz piyasasında yaşanan değişiklikleri yakalamak için LNG kapasitemizi artırıyoruz. İlaveten doğalgaz sektöründe arz güvenliği ve çeşitliliğini artırmak için çalışıyoruz;
2023 yılı itibariyle 11 milyar metreküp doğalgaz depolama kapasitesine kavuşarak bölgedeki en büyük ülkelerden biri olacağız;
Tüm projelerin doğal müttefiki olamaya devam edeceğiz;
Şüphesiz Türkiye bölgesinde yatırımcılar için güvenli bir liman olmayı sürdürecektir.”
Birinci Dünya Savaşı’ndan bu yana aynı oyun sahnelenmek istenmektedir. Türkiye ne zaman biraz başını kaldırmaya çalışsa; milli bağımsızlık, millî birlik, uluslararası güç olma konularında ileri noktalara gelse; bölgede söz sahibi olma yolunda ağırlığını koymaya başlasa; hemen aynı tezgâhlar kuruluyor ve Türkiye eninde sonunda tüm o tezgâhları yerle bir ediyor…
Dünya Petrol Kongresi’nde altı çizilen Türkiye’nin “Enerjideki Kilit” rolü oynama noktasına gelmesi, yine pek çok ‘gücü’ rahatsız edecektir…
Yeni Şafak doğru tavır aldı
Dün bizim gazeteyi aldığımda gözüm Kemal Kılıçdaroğlu yürüyüşü ile ilgili haberi aradı. Baktım bizimkiler olayı birinci sayfadan görmüşler… Kutlarım… Doğru tavır budur… İşini layıkıyla yapan gazeteci tavrı budur…
Yorumlarda dilediğinizi yaparsınız; ancak haberi, onca insanı bir araya getiren mitingi ‘es’ geçemez, görmezlikten gelemezsiniz… Sizin savunduğunuz siyasi görüşe uygun düşmeyen bir kitle hareketi olsa dahi, eğer haber değeri varsa, o olaya ve okurunuza saygınız nedeniyle gereken önemi vermelisiniz. İş edebi (etiği) bunu gerektirir.
Yok sayarsanız, böyle bir şey olmamış hiç olmamış gibi davranırsanız, takım tutar gibi omurilikten siyasi görüş oluşturan okurunuzu tatmin edersiniz belki; ancak vicdan sahibi geniş kitlelerinizin saygısını tehlikeye atarsınız…
Yürüyüş finalindeki miting ile ilgili naçizane görüşüm şudur: 1. Başından beri “İyi numara, ancak sonrasına ilişkin ne olacağına dair bir işaret yok” demiştim. O işaret hâlâ yok… 2. Sonuç bildirisi, meydana toplanmış on binlerce insanın beklentisini karşılamaktan tamamen uzak, enerjiyi toplayıp katlayacağına dağıtan, neredeyse yok eden bir metin olarak kalmıştır. 3. Daha önce de altını çizdiğimiz gibi, bu organizasyon uzun vadeli stratejik bir yol haritası olarak değil; taktik bir hamle olarak anılacaktır. 4. Organizasyonun huzur içinde başlayıp bitmesini sağlayan, başta kolluk kuvvetleri olmak üzere, tüm taraflar puan kazanmışlardır. 5. Genel Başkanları sahneye çıktığında ön hazırlıkların yetersizliği nedeniyle yüzlerce kişinin arasında kaybolan (bir keresinde kürsüye yürürken hayati tehlike atlatmıştı) CHP’nin bu kez organizasyonu amacına uygun bir şekilde yönetmiş olması da, etkinlik yönetimi adına onlar için iyi bir tecrübeydi.