Türkiye’nin paçası ve sülükleri
17 Aralık 2019 - Yeni Şafak
Manipülasyon, kara propaganda, yalan, iftira… Söz konusu ülkemiz olunca, bu saydığımız özellikleri taşıyan, aleyhte yazılmış haberler hiç eksik olmaz. Olmuyor!
Bunlar bazen dış kaynaklı, bazense iç kaynaklı… Çoğunlukla da ittifak içinde, el ele…
Ekonomimizin ve ülkemizin paçasına sülük gibi yapışmış, onu sürekli aşağı çekmeye çalışan bu ittifakların en önemli özelliği ise hiç bıkmamaları…
Ne de olsa uluslararası destekle, gayet ‘iyi’ örgütlenmiş biçimde uzun ve kısa çeşitli vadelerde planlar yaparak, yani bir stratejiyle saldırıyorlar. Onlar yorulmaz da bıkmaz da…
Fakat bu sefer sert kayaya rastladılar. Tarihimiz boyunca pek çok badire atlattık ama bunları, AK Parti hükümeti kadar iş üstünde, eylemlerini sonuçlandıramadan yakalayan olmamıştı.
Ülkemiz aleyhine düzenlenen bu operasyonlardan bir yenisi Pazar günü başladı…
İngilizce yayın yapan, uluslararası www.bloomberg.com web sitesi bir haber geçti…
Haberde, Türkiye’deki özel bankalarda görevli 11 üst düzey yöneticinin, Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurulu’nun (BDDK) baskısıyla işlerine son verildiği iddiası yer alıyor.
Web sitesi bu yöneticilerle görüştüğünü söylüyor ama isimleri ‘gizli’… Tek bir kişinin ismi açıklanmış… O da ne hikmetse Ahmet Davutoğlu’nun partisinin kurucuları arasında yer alan Kerim Rota…
Haberde aktarılan iddia şu:
30 yıl Akbank’ta görev yapan Genel Müdür Yardımcısı Kerim Rota, BDDK’nın baskısıyla 2017 yılında işten çıkarılmış… Böyle 10 üst düzey yönetici daha varmış…
Madem Kerim Bey’in iddiası da bu, konuşmak için neden iki yıl bekledi diye sormamak elde değil… Gerçi partisi kurulunca sadece iki gün sabredebilmiş…
Gelelim gerçeklere…
Kerim Bey, bundan iki yıl önce OdeaBank’tan gelen Genel Müdürlük teklifi üzerine Akbank’taki görevinden istifa etmiş… OdeaBank da Kerim Rota ile sözleşme imzalamış…
Yalnız, bankaların üst düzey görevleri son derece hassasiyet içeren makamlar… Bu kişiler çeşitli kritik yetkilere ve bilgilere sahip oluyorlar… Finansal piyasalara duyulan güven, istikrar ve kredi sistemi gibi hata kaldırmayacak konularda söz sahibi oluyorlar… O nedenle yönetici adayı bu kişiler hakkında sadece işe alım yapacak kurumların değil, devletin de inceleme yapması gerekiyor…
Zaten, Basel Standartları’na uygun biçimde hazırlanan 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 25. maddesi de bu görevlendirmenin yapılabilmesi için BDDK’ya başvurulmasını ve onlardan söz konusu kişiyle ilgili yedi iş günü içinde ‘olumlu’ görüş alınmasını şart koşuyor…
Şimdi, Kerim Rota olayının iç yüzünü açıklayalım: Öncelikle OdeaBank, Rota ile sözleşmeyi Bankacılık Kanunu’nda yer alan bu gerekliliği yerine getirmeden imzalamış…
Fakat, bu kişiyle ilgili BDDK’ya, ne OdeaBank ne de başka bir banka tarafından başvuru var…
Özetleyelim:
Bundan sonrası için yoruma pek hacet yok herhâlde…
Yalnız, şu iki çift lafı etmeden geçmeyelim: İlki, ülkemiz bu ve bunun gibi karalama kampanyası, iftiralarla hedef gösterme, finansal kriz çıkarma çabalarına hep direndi… Bunların üstesinden de hep geldi…
İkincisi, hadi dış düşmanları anladık diyelim de siz içerdekiler siyasi çıkarlarınız için bu hainliğe nasıl ortak olursunuz, onu hiç anlayamadık!
Bunlar bazen dış kaynaklı, bazense iç kaynaklı… Çoğunlukla da ittifak içinde, el ele…
Ekonomimizin ve ülkemizin paçasına sülük gibi yapışmış, onu sürekli aşağı çekmeye çalışan bu ittifakların en önemli özelliği ise hiç bıkmamaları…
Ne de olsa uluslararası destekle, gayet ‘iyi’ örgütlenmiş biçimde uzun ve kısa çeşitli vadelerde planlar yaparak, yani bir stratejiyle saldırıyorlar. Onlar yorulmaz da bıkmaz da…
Fakat bu sefer sert kayaya rastladılar. Tarihimiz boyunca pek çok badire atlattık ama bunları, AK Parti hükümeti kadar iş üstünde, eylemlerini sonuçlandıramadan yakalayan olmamıştı.
Ülkemiz aleyhine düzenlenen bu operasyonlardan bir yenisi Pazar günü başladı…
İngilizce yayın yapan, uluslararası www.bloomberg.com web sitesi bir haber geçti…
Haberde, Türkiye’deki özel bankalarda görevli 11 üst düzey yöneticinin, Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurulu’nun (BDDK) baskısıyla işlerine son verildiği iddiası yer alıyor.
Web sitesi bu yöneticilerle görüştüğünü söylüyor ama isimleri ‘gizli’… Tek bir kişinin ismi açıklanmış… O da ne hikmetse Ahmet Davutoğlu’nun partisinin kurucuları arasında yer alan Kerim Rota…
Haberde aktarılan iddia şu:
30 yıl Akbank’ta görev yapan Genel Müdür Yardımcısı Kerim Rota, BDDK’nın baskısıyla 2017 yılında işten çıkarılmış… Böyle 10 üst düzey yönetici daha varmış…
Madem Kerim Bey’in iddiası da bu, konuşmak için neden iki yıl bekledi diye sormamak elde değil… Gerçi partisi kurulunca sadece iki gün sabredebilmiş…
Gelelim gerçeklere…
Kerim Bey, bundan iki yıl önce OdeaBank’tan gelen Genel Müdürlük teklifi üzerine Akbank’taki görevinden istifa etmiş… OdeaBank da Kerim Rota ile sözleşme imzalamış…
Yalnız, bankaların üst düzey görevleri son derece hassasiyet içeren makamlar… Bu kişiler çeşitli kritik yetkilere ve bilgilere sahip oluyorlar… Finansal piyasalara duyulan güven, istikrar ve kredi sistemi gibi hata kaldırmayacak konularda söz sahibi oluyorlar… O nedenle yönetici adayı bu kişiler hakkında sadece işe alım yapacak kurumların değil, devletin de inceleme yapması gerekiyor…
Zaten, Basel Standartları’na uygun biçimde hazırlanan 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 25. maddesi de bu görevlendirmenin yapılabilmesi için BDDK’ya başvurulmasını ve onlardan söz konusu kişiyle ilgili yedi iş günü içinde ‘olumlu’ görüş alınmasını şart koşuyor…
Şimdi, Kerim Rota olayının iç yüzünü açıklayalım: Öncelikle OdeaBank, Rota ile sözleşmeyi Bankacılık Kanunu’nda yer alan bu gerekliliği yerine getirmeden imzalamış…
Fakat, bu kişiyle ilgili BDDK’ya, ne OdeaBank ne de başka bir banka tarafından başvuru var…
Özetleyelim:
- Akbank’taki görevinden kendi isteğinle istifa etmişsin.
- Kanuni gerekliliği beklemeden sözleşmeyi imzalamışsın.
- İddia edilen görevle ilgili BDDK’ya hiçbir başvuru yapılmamış.
- Tüm bunlara rağmen, hiç alınmadığın bir işten atıldığını iddia ediyorsun.
- Bunu uluslararası basın aracılığıyla yapıyorsun.
- Açıklamayı da iki sene bekleyip, siyasi partin kurulduktan iki gün sonra yapıyorsun.
Bundan sonrası için yoruma pek hacet yok herhâlde…
Yalnız, şu iki çift lafı etmeden geçmeyelim: İlki, ülkemiz bu ve bunun gibi karalama kampanyası, iftiralarla hedef gösterme, finansal kriz çıkarma çabalarına hep direndi… Bunların üstesinden de hep geldi…
İkincisi, hadi dış düşmanları anladık diyelim de siz içerdekiler siyasi çıkarlarınız için bu hainliğe nasıl ortak olursunuz, onu hiç anlayamadık!