TÜSİAD iyi bir 'çıkar grubudur'...
24 Ocak 2010 Akşam Gazetesi
13 Ocak günü burada 'Ümit Boyner 'idare' mi edecek, 'liderlik' mi?' başlıklı bir yazı yazmışız. Demişiz ki,
'TÜSİAD Başkanlığı Arzuhan Doğan Yalçındağ için çok zor bir görevdi... Babası Aydın Doğan yüzünden 'eli kolu bağlanmış' gibiydi. Yüksek volümlü iletişim ve ilişki biçimleri oluşturamıyordu. Hangi çıkışı yapsa ya kendi hanesine olumsuz yazılabilirdi ya da babasının... Buna rağmen dönemini en azından 'kazasız belasız' atlattığı söylenebilir... 'Babasının talihsiz ve netameli durumuna rağmen TÜSİAD'ı iyi 'idare' etti' diye anılacaktır...
Ümit Boyner Hanım'ın durumu farklı. Onu tutan yok... Handikapları çok daha az... O nedenle ondan beklenti de çok daha yüksek... TÜSİAD Türkiye'nin en önemli 'sivil toplum' kuruluşlarından biri. En etkili 'çıkar grubu'... Başkanının kestiği 'racon', dünyanın dört bir yanından ses getirir...
Tabii ki Başkanlar Konseyi, Yüksek İstişare Konseyi falan var... Ancak TÜSİAD Başkanı'nın nasıl yoğurt yediği de önemlidir... Hele Türkiye'nin içinden geçmekte olduğu bu kritik dönemde... Ümit Hanım 'idare' mi edecek, yoksa 'liderlik' mi yapacak, bununla ilgili ipuçlarına henüz rastlamadık. Herhalde rastlayacağız...
Şu sıra Hanımefendi'nin ofisinde kurmay kadroları illa ki hummalı bir çalışma içindedirler... 'Konumlandırma Belgesi', 'Politika Belgesi', 'Stratejik İletişim Planı', 'Paydaşlarla İlişkiler Stratejisi ve Planı', 'İş Planı ve Takvimi' mutlaka hazırlanıyordur...'
Ya... Böyle demişiz...
****
Ümit Boyner resmen başkan seçildiği gün 'çok iyi hazırlandığı' her halinden belli 'güzel' bir konuşma yaptı... Başlangıç için tamam... Ancak dediklerinin yukarıdaki çerçeveye ne kadar oturduğu, tartışma götürür. Olsun. Konuşma 'güzeldi'... Daha zaman var. Telaşa gerek yok... Öte yandan ben Hanımefendi'nin sadece bir tespitine takıldım... Tam mutabık olduğumu söyleyemem... O da şu:
'TÜSİAD Türkiye'nin en etkili, entelektüel çizgisi sağlam, bağımsız sivil toplum örgütüdür...' Buraya kadar itirazım yok... 'Bir çıkar grubu değil, Türkiye'nin en önemli baskı grubudur.' İşte itirazım buraya... Devamına da bir sözüm yok mesela: 'TÜSİAD iktidarlar ve muhalefet tarafından çok tavsiye edilmesine rağmen yıllardır sadece kendi içine bakamaz. Neredeyse 40 yılı bulan tarihi içinde Türkiye'nin gündeminin ne olması gerektiği hakkında önemli çalışmalar yapmış, mücadeleler vermiş bir kurumdur.'
***
Çıkar grubu olmak ayıp bir şey değildir... Nasıl para kazanmak ayıp bir şey değilse (bazı Ortodoks solculara inat) çıkar grubu olmak da demokratik toplumlarda en doğal hak ve görevdir. Baskı grubu, çıkar grubu kavramlarını ilintilendiren dört seçenek olabilir. Bir: Çıkar grubu değildir, ama baskı grubudur. Örneğin, TEMA, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği... İki: Hem çıkar grubu, hem baskı grubudur. Örneğin, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), TOBB... Üç: Çıkar grubu da baskı grubu da değildir, sadece yardım için kurulmuştur. Örneğin, TOÇEV, AÇEV, TEGV... Dört: Çıkar grubudur, ama baskı grubu değildir. Örneğin, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Reklamcılar Derneği...
Bu dört seçenek içinde TÜSİAD'ın yeri neresidir? Tabii ki ikinci şık... Hem çıkar, hem baskı grubu...
***
Ümit Hanım'ı anlıyorum. 'Çıkar' kavramını sevmiyor. Ben de sevmiyorum. TÜSİAD üyelerine ve kendisine 'çıkarcılığı' yakıştıramıyor. Ben de yakıştıramıyorum. Ne yazık ki bu tür kavramları İngilizcesinden çevirerek kullanan 'Ecnebi Türk Entelijansiyası' 'interest group'u 'çıkar grubu' diye Türkçeleştirmiş. Şimdi Ümit Hanım yurtdışında 'we are not an interest group' diyecek olsa nasıl hayretle karşılanırsa aynı şey burada da geçerli olabilir. Şu sıra kimse konuya takılmıyorsa, nedenini yukarıdaki dört şık konusunda kafaların karışık olmasında aramak gerekir.
Mesele, sadece basit bir kavram sorunu değildir. TÜSİAD'ın temel konumlanmasındaki küçük bir hata, 'kimlik' binasının sağlamlığını tartışma konusu yapabilir. Aman dikkat.
Biz Ümit Hanım'ı kutluyoruz. İş dünyasına hayırlı olmasını diliyoruz. İş dünyasına yarayan şeylerin Türkiye'ye yarayacağını ve iş dünyasının çıkarları ile Türkiye'nin al” menfaatlerinin çatışmadığını düşünmesi, bir çıkar grubunun başında olmaktan eksiklenmemesi gerektiğine inanıyoruz.
13 Ocak günü burada 'Ümit Boyner 'idare' mi edecek, 'liderlik' mi?' başlıklı bir yazı yazmışız. Demişiz ki,
'TÜSİAD Başkanlığı Arzuhan Doğan Yalçındağ için çok zor bir görevdi... Babası Aydın Doğan yüzünden 'eli kolu bağlanmış' gibiydi. Yüksek volümlü iletişim ve ilişki biçimleri oluşturamıyordu. Hangi çıkışı yapsa ya kendi hanesine olumsuz yazılabilirdi ya da babasının... Buna rağmen dönemini en azından 'kazasız belasız' atlattığı söylenebilir... 'Babasının talihsiz ve netameli durumuna rağmen TÜSİAD'ı iyi 'idare' etti' diye anılacaktır...
Ümit Boyner Hanım'ın durumu farklı. Onu tutan yok... Handikapları çok daha az... O nedenle ondan beklenti de çok daha yüksek... TÜSİAD Türkiye'nin en önemli 'sivil toplum' kuruluşlarından biri. En etkili 'çıkar grubu'... Başkanının kestiği 'racon', dünyanın dört bir yanından ses getirir...
Tabii ki Başkanlar Konseyi, Yüksek İstişare Konseyi falan var... Ancak TÜSİAD Başkanı'nın nasıl yoğurt yediği de önemlidir... Hele Türkiye'nin içinden geçmekte olduğu bu kritik dönemde... Ümit Hanım 'idare' mi edecek, yoksa 'liderlik' mi yapacak, bununla ilgili ipuçlarına henüz rastlamadık. Herhalde rastlayacağız...
Şu sıra Hanımefendi'nin ofisinde kurmay kadroları illa ki hummalı bir çalışma içindedirler... 'Konumlandırma Belgesi', 'Politika Belgesi', 'Stratejik İletişim Planı', 'Paydaşlarla İlişkiler Stratejisi ve Planı', 'İş Planı ve Takvimi' mutlaka hazırlanıyordur...'
Ya... Böyle demişiz...
****
Ümit Boyner resmen başkan seçildiği gün 'çok iyi hazırlandığı' her halinden belli 'güzel' bir konuşma yaptı... Başlangıç için tamam... Ancak dediklerinin yukarıdaki çerçeveye ne kadar oturduğu, tartışma götürür. Olsun. Konuşma 'güzeldi'... Daha zaman var. Telaşa gerek yok... Öte yandan ben Hanımefendi'nin sadece bir tespitine takıldım... Tam mutabık olduğumu söyleyemem... O da şu:
'TÜSİAD Türkiye'nin en etkili, entelektüel çizgisi sağlam, bağımsız sivil toplum örgütüdür...' Buraya kadar itirazım yok... 'Bir çıkar grubu değil, Türkiye'nin en önemli baskı grubudur.' İşte itirazım buraya... Devamına da bir sözüm yok mesela: 'TÜSİAD iktidarlar ve muhalefet tarafından çok tavsiye edilmesine rağmen yıllardır sadece kendi içine bakamaz. Neredeyse 40 yılı bulan tarihi içinde Türkiye'nin gündeminin ne olması gerektiği hakkında önemli çalışmalar yapmış, mücadeleler vermiş bir kurumdur.'
***
Çıkar grubu olmak ayıp bir şey değildir... Nasıl para kazanmak ayıp bir şey değilse (bazı Ortodoks solculara inat) çıkar grubu olmak da demokratik toplumlarda en doğal hak ve görevdir. Baskı grubu, çıkar grubu kavramlarını ilintilendiren dört seçenek olabilir. Bir: Çıkar grubu değildir, ama baskı grubudur. Örneğin, TEMA, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği... İki: Hem çıkar grubu, hem baskı grubudur. Örneğin, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), TOBB... Üç: Çıkar grubu da baskı grubu da değildir, sadece yardım için kurulmuştur. Örneğin, TOÇEV, AÇEV, TEGV... Dört: Çıkar grubudur, ama baskı grubu değildir. Örneğin, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Reklamcılar Derneği...
Bu dört seçenek içinde TÜSİAD'ın yeri neresidir? Tabii ki ikinci şık... Hem çıkar, hem baskı grubu...
***
Ümit Hanım'ı anlıyorum. 'Çıkar' kavramını sevmiyor. Ben de sevmiyorum. TÜSİAD üyelerine ve kendisine 'çıkarcılığı' yakıştıramıyor. Ben de yakıştıramıyorum. Ne yazık ki bu tür kavramları İngilizcesinden çevirerek kullanan 'Ecnebi Türk Entelijansiyası' 'interest group'u 'çıkar grubu' diye Türkçeleştirmiş. Şimdi Ümit Hanım yurtdışında 'we are not an interest group' diyecek olsa nasıl hayretle karşılanırsa aynı şey burada da geçerli olabilir. Şu sıra kimse konuya takılmıyorsa, nedenini yukarıdaki dört şık konusunda kafaların karışık olmasında aramak gerekir.
Mesele, sadece basit bir kavram sorunu değildir. TÜSİAD'ın temel konumlanmasındaki küçük bir hata, 'kimlik' binasının sağlamlığını tartışma konusu yapabilir. Aman dikkat.
Biz Ümit Hanım'ı kutluyoruz. İş dünyasına hayırlı olmasını diliyoruz. İş dünyasına yarayan şeylerin Türkiye'ye yarayacağını ve iş dünyasının çıkarları ile Türkiye'nin al” menfaatlerinin çatışmadığını düşünmesi, bir çıkar grubunun başında olmaktan eksiklenmemesi gerektiğine inanıyoruz.