UEFA engeline FB’nin etkinlik çalımı
16 Mayıs 2019 - Yeni Şafak
Türkiye’de futbol ekonomik anlamda bitmiş durumda… Herkes böyle söylüyor…
Ocak ayında açıklanan borç rakamları, mali planlar ve iş birliği çabaları gösterdi ki Türkiye futbolunun dört büyükleri çok ciddi bir borç batağında.
Ayrıca UEFA’ya göre bu borçları kapatmak için para toplamanın belli kuralları varmış. Öyle üç-beş iş insanı bir araya gelip para yatıramıyormuş. Mutlaka yüksek sayıda katılım olması gerekiyormuş.
Fenerbahçe de bu soruna bir çare bulmak için 4 Nisan’da başlattığı “Fener Ol” kampanyasıyla taraftarına bağış yapma çağrısında bulundu. UEFA bu kampanya için en az 25 bin kişinin katılımı gerekiyor demiş… Fenerbahçe Spor Kulübü’nün resmi internet sitesinde yer alan açıklamaya göre Fener Ol kampanyasına 500 bin kişi katılmış.
Kampanyaya ivme kazandırmak için 12-13 Mayıs tarihlerinde Acun Ilıcalı’nın TV kanalında özel programlar yapıldı. İsim babası Ali Taran olan “Fenerbahçe WinWin” kampanyasıyla forma satışı (300 TL) ve SMS (20 TL) gönderimi için çağrı yapıldı. Sonuç olarak iki günde 950 bin SMS gönderilmiş ve 123 bin forma satışı yapılmış.
Özetle, iki gecede WinWin için toplanan para, bireysel bağışlar hariç yaklaşık 56 milyon TL. Fener Ol kampanyası içinse henüz resmî açıklama yapılmasa da 8 milyon Euro toplandığı konuşuluyor…
Şimdilik toplanan para Fenerbahçe’nin 65 milyon Euro olduğu söylenen borcunu ödemeye yetmiyor. Ancak, Türkiye’nin şu an içinde bulunduğu ekonomik şartlar da düşünüldüğünde yönetimin başarılı bir hamlesi olduğu ve iyi bir geri dönüş sağlandığı söylenebilir. Üstelik WinWin Mayıs ayı sonuna kadar, Fener Ol da bir yıl boyunca devam edecek.
Böyle özel kampanya ve gecelerin dünyada da örnekleri var. 1948 yılından beri her yıl New York’ta düzenlenen MET Gala mesela. Metropolitan Sanat Müzesi bünyesindeki Kostüm Enstitüsü için gelir elde etme amacıyla düzenlenen, alametifarikası “kırmızı halı” geçişi olan bir etkinlik…
Bu geceye katılmak isteyenler kişi başı 30-35 bin doları gözden çıkarıyorlarmış. Gala yemeği için masa almak isteyenler 275 bin ila 500 bin dolar ödüyormuş. Ancak bunlar bireysel katılımcıların ödedikleri paralar… Mesela Yahoo, 2015’te sponsor olduğu iki masa için toplamda 3 milyon dolar ödemiş…
Dış basındaki Forbes gibi ekonomi dergilerini tarayarak, MET Gala sonucu toplanan paralar hakkında bir fikir edinmeye çalıştık. 2017 yılında 12 milyon, 2018’de 13 milyon dolar toplanmış. 2019’da Mayıs ayının başında düzenlenen gecede bu kez bir rekor kırılmış ve 15 milyon dolar toplanmış.
Bir gecede 15 milyon dolar!!! Fakat, bağışlar sadece bu gecenin gelirinden elde edilmiyor. Galanın ev sahipliğini de yapan, Şeytan Marka Giyer (Devil Wears Prada) filminde portresi çizilen Vouge dergisinin meşhur baş editörü Anna Wintour, Enstitü için 186 milyon dolar toplamış.
Leyla İpekçi’nin kanatları
Önümüz yaz. Mübarek Ramazan Bayramı’na şunun şurasında pek bir şey kalmadı. Dokuz günlük tatilde ne okuyacağız? Ne zaman işten uzaklaşsam ya da bir seyahate çıksam, en kritik soru bu: Yanıma hangi kitabı (kitapları) alacağım?
Genellikle aç gözlülük yapıp bir dolu kitap alır, onları bir güzel gezdirir; sonra da okumadan geri getiririm. Ancak, bu sefer ne okuyacağımı biliyorum…
Yanıma bir tek kitap alacağım. Leyla İpekçi’nin yazdığı Leyla’nın Defteri adlı eseri… Daha önce 12 kitabı yayınlanmış… İtiraf edeyim. Hiçbirini okumamıştım. Bu sefer imzalayıp yollamış. 19 Şubat’ta. Okunacak kitaplar dağının arasında bir yerde duruyordu. Tatil hazırlığı bâbında bir tarayayım dedim. Birden kendi ifadesiyle okunaksız olduğunu iddia ettiği, bana ithafen düştüğü notu gördüm.
Ancak bir iletişim ustasının kaleme alabileceği biçimde zarafet ve nezahetle yazılan bu dört satır kelam, beni hemen kitabın içine aldı ve okumaya başladım…
Bitirmedim… Tatilde tadını çıkar çıkara okuyacağım. Akıl, zekâ ve duyarlılığın birleştiği betimlemelere ne kadar ihtiyacımız varmış…
Size kitabın önsözünden tadımlık birkaç paragraf:
[2019, ilk romanımın yayınlanışının 21’inci yılı. Kalemime yoldaşlık eden defterlerden alıntı ve notlardan, roman taslaklarından, yıllar içerisinde verdiğim söyleşilerden, bana edebiyat zevki ve şevki veren şair ve yazarların eserlerine dair denemelerimden oluşan bu kitap için ister istemez açıldı bütün eski defterler!
…
Bir de geçmişin farklı devirleri şimdi’nin sırrına girdikçe, zaman farkı ortadan kalkıyor, yepyeni anlamlar çıkıyormuş bugünün dilini canlandırmaya:
“İnsanlar geçmişteki evini arıyor, uzak ve güzel anılarını. Ben şimdiyi arıyorum. Şu anı" Ya da: "Allah’ım beni iç dünyamdan uzak düşürme. Amin" (2003) Gibi cümleler nasıl da içeriyormuş bugünü.
…
‘Yazmak için tek kişi olmak lazım. Konuşmak için en az iki.’ Veya: ‘Def-terlerim benim için hem giyinme odası hem soyunma odası. (2001)’ Cümleleri de evet ne kadar münezzeh kalmış zaman kiplerinden.
‘Zalim unutur, mazlum unutmaz’ Ya da: ‘Güzellik unutulmaz’(2005) Cümleleri kaç köşe yazıma konu olmuştur, sayısını hatırlamıyorum. ‘Güzelliğin unutulmaması’nın mesela tevhid sanatında güzelliğin ölçülerine dair sonradan yazacağım koca bir kitabın çıkış noktası olduğunu bu defterleri karıştırırken fark ettim.”
Ben de geç kalmış bir farkediş yaşıyorum şu sıra. Leyla İpekçi’nin iç dünyasının kapısını aralarken insanın kendine doğru yolculuğunu nasıl desteklediğine tanık oluyorum. Kitap, okurunun kanatları oluyor… Bu tatil bitireceğim kitabı ama şimdiden dünyevi zulümden bıkmış olan tüm dostlara şiddetle ta
Ocak ayında açıklanan borç rakamları, mali planlar ve iş birliği çabaları gösterdi ki Türkiye futbolunun dört büyükleri çok ciddi bir borç batağında.
Ayrıca UEFA’ya göre bu borçları kapatmak için para toplamanın belli kuralları varmış. Öyle üç-beş iş insanı bir araya gelip para yatıramıyormuş. Mutlaka yüksek sayıda katılım olması gerekiyormuş.
Fenerbahçe de bu soruna bir çare bulmak için 4 Nisan’da başlattığı “Fener Ol” kampanyasıyla taraftarına bağış yapma çağrısında bulundu. UEFA bu kampanya için en az 25 bin kişinin katılımı gerekiyor demiş… Fenerbahçe Spor Kulübü’nün resmi internet sitesinde yer alan açıklamaya göre Fener Ol kampanyasına 500 bin kişi katılmış.
Kampanyaya ivme kazandırmak için 12-13 Mayıs tarihlerinde Acun Ilıcalı’nın TV kanalında özel programlar yapıldı. İsim babası Ali Taran olan “Fenerbahçe WinWin” kampanyasıyla forma satışı (300 TL) ve SMS (20 TL) gönderimi için çağrı yapıldı. Sonuç olarak iki günde 950 bin SMS gönderilmiş ve 123 bin forma satışı yapılmış.
Özetle, iki gecede WinWin için toplanan para, bireysel bağışlar hariç yaklaşık 56 milyon TL. Fener Ol kampanyası içinse henüz resmî açıklama yapılmasa da 8 milyon Euro toplandığı konuşuluyor…
Şimdilik toplanan para Fenerbahçe’nin 65 milyon Euro olduğu söylenen borcunu ödemeye yetmiyor. Ancak, Türkiye’nin şu an içinde bulunduğu ekonomik şartlar da düşünüldüğünde yönetimin başarılı bir hamlesi olduğu ve iyi bir geri dönüş sağlandığı söylenebilir. Üstelik WinWin Mayıs ayı sonuna kadar, Fener Ol da bir yıl boyunca devam edecek.
Böyle özel kampanya ve gecelerin dünyada da örnekleri var. 1948 yılından beri her yıl New York’ta düzenlenen MET Gala mesela. Metropolitan Sanat Müzesi bünyesindeki Kostüm Enstitüsü için gelir elde etme amacıyla düzenlenen, alametifarikası “kırmızı halı” geçişi olan bir etkinlik…
Bu geceye katılmak isteyenler kişi başı 30-35 bin doları gözden çıkarıyorlarmış. Gala yemeği için masa almak isteyenler 275 bin ila 500 bin dolar ödüyormuş. Ancak bunlar bireysel katılımcıların ödedikleri paralar… Mesela Yahoo, 2015’te sponsor olduğu iki masa için toplamda 3 milyon dolar ödemiş…
Dış basındaki Forbes gibi ekonomi dergilerini tarayarak, MET Gala sonucu toplanan paralar hakkında bir fikir edinmeye çalıştık. 2017 yılında 12 milyon, 2018’de 13 milyon dolar toplanmış. 2019’da Mayıs ayının başında düzenlenen gecede bu kez bir rekor kırılmış ve 15 milyon dolar toplanmış.
Bir gecede 15 milyon dolar!!! Fakat, bağışlar sadece bu gecenin gelirinden elde edilmiyor. Galanın ev sahipliğini de yapan, Şeytan Marka Giyer (Devil Wears Prada) filminde portresi çizilen Vouge dergisinin meşhur baş editörü Anna Wintour, Enstitü için 186 milyon dolar toplamış.
Leyla İpekçi’nin kanatları
Önümüz yaz. Mübarek Ramazan Bayramı’na şunun şurasında pek bir şey kalmadı. Dokuz günlük tatilde ne okuyacağız? Ne zaman işten uzaklaşsam ya da bir seyahate çıksam, en kritik soru bu: Yanıma hangi kitabı (kitapları) alacağım?
Genellikle aç gözlülük yapıp bir dolu kitap alır, onları bir güzel gezdirir; sonra da okumadan geri getiririm. Ancak, bu sefer ne okuyacağımı biliyorum…
Yanıma bir tek kitap alacağım. Leyla İpekçi’nin yazdığı Leyla’nın Defteri adlı eseri… Daha önce 12 kitabı yayınlanmış… İtiraf edeyim. Hiçbirini okumamıştım. Bu sefer imzalayıp yollamış. 19 Şubat’ta. Okunacak kitaplar dağının arasında bir yerde duruyordu. Tatil hazırlığı bâbında bir tarayayım dedim. Birden kendi ifadesiyle okunaksız olduğunu iddia ettiği, bana ithafen düştüğü notu gördüm.
Ancak bir iletişim ustasının kaleme alabileceği biçimde zarafet ve nezahetle yazılan bu dört satır kelam, beni hemen kitabın içine aldı ve okumaya başladım…
Bitirmedim… Tatilde tadını çıkar çıkara okuyacağım. Akıl, zekâ ve duyarlılığın birleştiği betimlemelere ne kadar ihtiyacımız varmış…
Size kitabın önsözünden tadımlık birkaç paragraf:
[2019, ilk romanımın yayınlanışının 21’inci yılı. Kalemime yoldaşlık eden defterlerden alıntı ve notlardan, roman taslaklarından, yıllar içerisinde verdiğim söyleşilerden, bana edebiyat zevki ve şevki veren şair ve yazarların eserlerine dair denemelerimden oluşan bu kitap için ister istemez açıldı bütün eski defterler!
…
Bir de geçmişin farklı devirleri şimdi’nin sırrına girdikçe, zaman farkı ortadan kalkıyor, yepyeni anlamlar çıkıyormuş bugünün dilini canlandırmaya:
“İnsanlar geçmişteki evini arıyor, uzak ve güzel anılarını. Ben şimdiyi arıyorum. Şu anı" Ya da: "Allah’ım beni iç dünyamdan uzak düşürme. Amin" (2003) Gibi cümleler nasıl da içeriyormuş bugünü.
…
‘Yazmak için tek kişi olmak lazım. Konuşmak için en az iki.’ Veya: ‘Def-terlerim benim için hem giyinme odası hem soyunma odası. (2001)’ Cümleleri de evet ne kadar münezzeh kalmış zaman kiplerinden.
‘Zalim unutur, mazlum unutmaz’ Ya da: ‘Güzellik unutulmaz’(2005) Cümleleri kaç köşe yazıma konu olmuştur, sayısını hatırlamıyorum. ‘Güzelliğin unutulmaması’nın mesela tevhid sanatında güzelliğin ölçülerine dair sonradan yazacağım koca bir kitabın çıkış noktası olduğunu bu defterleri karıştırırken fark ettim.”
Ben de geç kalmış bir farkediş yaşıyorum şu sıra. Leyla İpekçi’nin iç dünyasının kapısını aralarken insanın kendine doğru yolculuğunu nasıl desteklediğine tanık oluyorum. Kitap, okurunun kanatları oluyor… Bu tatil bitireceğim kitabı ama şimdiden dünyevi zulümden bıkmış olan tüm dostlara şiddetle ta