Ukrayna krizi nasıl çözülür?
24 Şubat 2022 - Yeni Şafak
İnanın şaşırmam!
İstanbul’un meselelerinden çok Türkiye’nin ve dünyanın sorunlarıyla ilgilenmesiyle malul İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun, Ukrayna ve Rusya arasındaki krizin çözümünde ‘rol oynamak’ üzere oraya-buraya koşturduğunu, onunla-bununla ‘poz verdiğini’ görsem, hakikaten şaşırmam…
Birleşik Krallık ve Amerikan büyükelçileriyle ‘dünyayı kurtarmak’ üzere toplantılar düzenleyen, Münih Güvenlik Konferansı’na ‘kaynak yapan’ ve orada Türkiye düşmanı ve PKK yandaşı Alman Bakan Cem Özdemir ile ‘objektiflere gülümsemeyi’ ihmal etmeyen İBB Başkanı, bu krizi çözmeye neden aday olmasın ki?
Hem de bir taşla iki kuş vurmuş olur…
İkinci kuş, Türkiye’nin yetiştirdiği dünya çapındaki bir avuç orkestra şefinden olan, iki yıldır Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nun (CRR) Genel Sanat Yönetmenliğini yürüten Cem Mansur’un görevinden uzaklaştırılması ile ilgili. İmamoğlu, dünya meselelerine düçar olma yoluyla, aynı siyasi görüşü paylaştıkları bilinen Cem Mansur konusunda yaptığı büyük haksızlığı gündemden düşürebilir…
Mansur’un şu açıklaması tarihe kayıt düşülecektir: “Yalnızca benim değil, Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni’nin de aynı günlerde bu kadar terbiyesizce ve saygısızca, bir gece yarısı darbesi gibi görevden uzaklaştırılması, iş yapma terbiyesindeki büyük soruna işaret ediyor.
Bu görevden alınmadan iki-üç hafta önce Ekrem İmamoğlu, gözümün önünde Genel Sekreter Yardımcısı’na ‘Cem Bey’in liderliğinde CRR Senfoni Orkestrası’nın düzenli orkestra olması için toplantılara başlayın’ talimatı verdi. Genel Sekreter Yardımcısı tarafından toplantıya çağrılıp, yarım saat kapıda bekletildikten sonra görevden alınacağımı öğrendim…
…İki yüzlülükle, yalan-dolanla, insanların altını oyarak bir şey yapmayı, kimseye, özellikle bu yönetime yakıştıramadık. …Vasıfsız biri işten çıkartılırken bile daha edepli davranılır.
…Kültürün başına gelen kişi, dünyaya Beylikdüzü penceresinden bakıyor. …Büyük bir dünya metropolünde kültür işleri nasıl yönetilir, bütçeler nasıl belirlenir, tanıtım, sözleşmeler nasıl yapılır, bilmiyorlar. …Bu darbeyle, farklı menfaat ve eş-dost ilişkileri, çocukluk arkadaşlıkları çerçevesinde İstanbul’un kültür hayatında çok önemli şeyler kaybedildi.”
İddia o ki; Cem Mansur’un maruz kaldığı muamelede Fazıl Say’ın da payı varmış… Mansur’un yerine getirilen, aslında yetenekleri konusunda pek de tartışma olmayan Murat Cem Orhan’ın Say’a yakın bir isim olduğu ifade ediliyor…
Başta “Kumru” ve “İnsan İnsan” olmak üzere pek çok bestesini hayranlıkla dinlediğim, müzik dünyasında gösterdiği üstün performansıyla gurur duyduğum Fazıl Say’ın, zaman zaman müziğin evrenselliğinden (evet, evrensellik kavramını kullandık) kopup dünyanın sıradanlığına, hele de siyasetin çıkmaz sokaklarına dalması insana acı veriyor.
Önceki gün paylaştığı tweet, evlere şenlikti: “Kılıçdaroğlu’nun ve tüm CHP’lilerin çok iyi anlaması gereken bir şey var; bu toplum umutlarla ayakta kalabildi. Umutlar tükenirse, bu iş bitecek, milyonların umutları. Ve o umutlar, bir tek anketlere de topluma da yansıyan rakamlardadır. Açık ve net; Aday Ekrem İmamoğlu olmalıdır.”
Say, bir takipçisinin Mansur Yavaş önerisi üzerine de şu cevabı vermiş: “Evet olabilir. Emin değilim. İmamoğlu’nun tüm topluma etkisinin ve inandırıcılığının daha derin, daha kapsamlı olacağını düşünüyorum. Bir kere aday Kılıçdaroğlu olmamalı. Mansur Yavaş da iddialı bir aday olur. Elbette destekleriz. Ancak İmamoğlu çok daha yüksek bir rakama varır.”
Bir sanatçı kendisini bu kadar bağlayan bir beyanda bulunmalı mı?
Bir sanatçı, ‘yapılan iyiliğin’ karşılığını veriyor algısına neden olacak açıklamalara girmeli mi?
Hele de şu sıra İmamoğlu’nun kendisini yüzde 60’ın üzerinde gösterecek anket çalışmalarına hız verdiği dedikoduları ortada dolaşırken…
Hani “Şüyuu vukuundan beterdir” derler ya… En doğrusu; işin şüyuuna izin vermemektir.
İstanbul’un meselelerinden çok Türkiye’nin ve dünyanın sorunlarıyla ilgilenmesiyle malul İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun, Ukrayna ve Rusya arasındaki krizin çözümünde ‘rol oynamak’ üzere oraya-buraya koşturduğunu, onunla-bununla ‘poz verdiğini’ görsem, hakikaten şaşırmam…
Birleşik Krallık ve Amerikan büyükelçileriyle ‘dünyayı kurtarmak’ üzere toplantılar düzenleyen, Münih Güvenlik Konferansı’na ‘kaynak yapan’ ve orada Türkiye düşmanı ve PKK yandaşı Alman Bakan Cem Özdemir ile ‘objektiflere gülümsemeyi’ ihmal etmeyen İBB Başkanı, bu krizi çözmeye neden aday olmasın ki?
Hem de bir taşla iki kuş vurmuş olur…
İkinci kuş, Türkiye’nin yetiştirdiği dünya çapındaki bir avuç orkestra şefinden olan, iki yıldır Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nun (CRR) Genel Sanat Yönetmenliğini yürüten Cem Mansur’un görevinden uzaklaştırılması ile ilgili. İmamoğlu, dünya meselelerine düçar olma yoluyla, aynı siyasi görüşü paylaştıkları bilinen Cem Mansur konusunda yaptığı büyük haksızlığı gündemden düşürebilir…
Mansur’un şu açıklaması tarihe kayıt düşülecektir: “Yalnızca benim değil, Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni’nin de aynı günlerde bu kadar terbiyesizce ve saygısızca, bir gece yarısı darbesi gibi görevden uzaklaştırılması, iş yapma terbiyesindeki büyük soruna işaret ediyor.
Bu görevden alınmadan iki-üç hafta önce Ekrem İmamoğlu, gözümün önünde Genel Sekreter Yardımcısı’na ‘Cem Bey’in liderliğinde CRR Senfoni Orkestrası’nın düzenli orkestra olması için toplantılara başlayın’ talimatı verdi. Genel Sekreter Yardımcısı tarafından toplantıya çağrılıp, yarım saat kapıda bekletildikten sonra görevden alınacağımı öğrendim…
…İki yüzlülükle, yalan-dolanla, insanların altını oyarak bir şey yapmayı, kimseye, özellikle bu yönetime yakıştıramadık. …Vasıfsız biri işten çıkartılırken bile daha edepli davranılır.
…Kültürün başına gelen kişi, dünyaya Beylikdüzü penceresinden bakıyor. …Büyük bir dünya metropolünde kültür işleri nasıl yönetilir, bütçeler nasıl belirlenir, tanıtım, sözleşmeler nasıl yapılır, bilmiyorlar. …Bu darbeyle, farklı menfaat ve eş-dost ilişkileri, çocukluk arkadaşlıkları çerçevesinde İstanbul’un kültür hayatında çok önemli şeyler kaybedildi.”
İddia o ki; Cem Mansur’un maruz kaldığı muamelede Fazıl Say’ın da payı varmış… Mansur’un yerine getirilen, aslında yetenekleri konusunda pek de tartışma olmayan Murat Cem Orhan’ın Say’a yakın bir isim olduğu ifade ediliyor…
Başta “Kumru” ve “İnsan İnsan” olmak üzere pek çok bestesini hayranlıkla dinlediğim, müzik dünyasında gösterdiği üstün performansıyla gurur duyduğum Fazıl Say’ın, zaman zaman müziğin evrenselliğinden (evet, evrensellik kavramını kullandık) kopup dünyanın sıradanlığına, hele de siyasetin çıkmaz sokaklarına dalması insana acı veriyor.
Önceki gün paylaştığı tweet, evlere şenlikti: “Kılıçdaroğlu’nun ve tüm CHP’lilerin çok iyi anlaması gereken bir şey var; bu toplum umutlarla ayakta kalabildi. Umutlar tükenirse, bu iş bitecek, milyonların umutları. Ve o umutlar, bir tek anketlere de topluma da yansıyan rakamlardadır. Açık ve net; Aday Ekrem İmamoğlu olmalıdır.”
Say, bir takipçisinin Mansur Yavaş önerisi üzerine de şu cevabı vermiş: “Evet olabilir. Emin değilim. İmamoğlu’nun tüm topluma etkisinin ve inandırıcılığının daha derin, daha kapsamlı olacağını düşünüyorum. Bir kere aday Kılıçdaroğlu olmamalı. Mansur Yavaş da iddialı bir aday olur. Elbette destekleriz. Ancak İmamoğlu çok daha yüksek bir rakama varır.”
Bir sanatçı kendisini bu kadar bağlayan bir beyanda bulunmalı mı?
Bir sanatçı, ‘yapılan iyiliğin’ karşılığını veriyor algısına neden olacak açıklamalara girmeli mi?
Hele de şu sıra İmamoğlu’nun kendisini yüzde 60’ın üzerinde gösterecek anket çalışmalarına hız verdiği dedikoduları ortada dolaşırken…
Hani “Şüyuu vukuundan beterdir” derler ya… En doğrusu; işin şüyuuna izin vermemektir.