Üç kere ‘helal olsun’!
20 Kasım 2021 - Yeni Şafak
Perşembe akşamı bir televizyon programında Dr. Hulki Cevizoğlu kitabın ortasından konuştu: “Bazıları helallik yola çıkarken falan oluyor diyor ama helallik genellikle cenaze namazlarında oluyor: ‘Merhumu nasıl bilirdiniz’ diye... CHP’yi ağır biçimde eleştirdiği için CHP’yi musalla taşına yatırmış bir Genel Başkan’la karşı karşıyayız.”
Hulki Bey gibi düşünen pek çok CHP’li var… Ermenilere soykırım yapıldığını iddia eden CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu için helalliği de Sayın Kılıçdaroğlu mu isteyecek mesela?
Eski günahların gölgesi uzun olurmuş. Ya o günahlar için helallik istedikleriniz haklarını helal etmezlerse?! Peki ondan sonraki adım ne olacak? Başka bir ‘PR pıtırcığı’ mı bulacaksınız? Beyaz gömlek giyip kolları sıvamak hiç fena fikir değil… Ancak bir de samimiyet meselesi var.
‘Vaat’ ve ‘güven’ ilişkisinde en önemli faktördür samimiyet. Devletin kasasını da boşaltmayı göze alarak “Bir haftada şunu yapacağım, bir ayda bunu edeceğim, üç ayda uçup kaçacağım” diye uydurmak kolay… Ancak hedef kitleniz bu uçuş-kaçış arkasındaki samimiyeti göremezse vaat-güven zinciri bir anda kırılıverir…
Eskiler “Bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim” demişler… Bir kod adı kullanır gibi “Dostlarımızla iktidara geliyoruz” diyorsunuz… Herkes biliyor ki; HDP oyları olmadan yüzde 50’ye yaklaşmanız mümkün bile değil. Yani HDP sizin dostunuz…
Hani, Meral Hanım’ın “PKK’nın yanında konumlandırıyoruz” dediği parti… Hani tezkereye “Hayır” dediğinizde Kandil’den sizi kutlayan PKK’nın sözde liderlerinden Mustafa Karasu’nun yönlendirdiği parti…
Hani tutuklu eski eş başkanının sizi cezaevinden şu sözlerle desteklediği parti: “Her türlü siyasi taktik hesaptan, ittifak ve seçim tartışmalarından bağımsız bir şekilde, Sayın Kılıçdaroğlu’nun bu açıklamasını toplumsal uzlaşma ve ülkemizin iç barışı açısından çok önemsiyor ve yürekten destekliyorum. Çünkü geçmiş hatalarımızla samimi, dürüst ve cesur bir şekilde yüzleşip karşılıklı helalleşmeden hiçbir sorunumuzu kalıcı olarak çözemeyiz. Bu nedenle, Cumhuriyet’in kurucu partisi CHP’nin Genel Başkanı sıfatıyla yapılmış bu açıklama tarihi önemdedir ve mutlaka sahiplenilmesi, desteklenmesi ve güç verilmesi gereken ciddi bir adımdır.”
Dostlarınızdan, hâlen ABD New Jersey’de kaçak yaşayan FETÖcü, Zaman gazetesi eski Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı da sizi habire ‘ayakta alkışlıyor’…
Helallik isteme PR çalışmanızı dostlarınız pek beğenmişler… PR çalışmaları son derece önemli, ciddi ve bir o kadar da hassas işlerdir. Usulü veçhile, samimiyetle hedef kitlenin ve sizin değerlerinizle uyumlu biçimde uygulamazsanız bumerang etkisi ile döner döner… Sonunda da gelir, size çarparlar… Sert olur…
Pandora’nın kutusunu öyle bir açtınız ki Sayın Genel Başkan, içinden çıkacak fenalıklarla bakalım nasıl baş edeceksiniz?
Genel iddia şu: Kılıçdaroğlu, muhafazakâr kesimin oylarını alabilmek için Pandora’nın kutusunun kapağını hafifçe aralamaya çalıştı. Ancak oradan sadece 28 Şubat ve başörtüsü meselesi çıkmadı… Geçmişin bütün günahları döküldü…
Şimdi dengeyi kurmak için dolardı, enflasyondu, hayat pahalılığıydı diye yüklenip duruyorlar… Yurt dışından her türlü atak ve destek de yanlarında… Son 20 sene içinde Türkiye, ‘millî bağımsızlık’ meselesini sosyal, siyasi ve ekonomik anlamda ne zaman savunsa başına bu tür işler gelmiştir. Fakat bu işlerin üstesinden de başarıyla gelinmiştir… Kimse ‘ekonomik dar boğazdan’ medet ummasın…
Hulki Bey gibi düşünen pek çok CHP’li var… Ermenilere soykırım yapıldığını iddia eden CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu için helalliği de Sayın Kılıçdaroğlu mu isteyecek mesela?
Eski günahların gölgesi uzun olurmuş. Ya o günahlar için helallik istedikleriniz haklarını helal etmezlerse?! Peki ondan sonraki adım ne olacak? Başka bir ‘PR pıtırcığı’ mı bulacaksınız? Beyaz gömlek giyip kolları sıvamak hiç fena fikir değil… Ancak bir de samimiyet meselesi var.
‘Vaat’ ve ‘güven’ ilişkisinde en önemli faktördür samimiyet. Devletin kasasını da boşaltmayı göze alarak “Bir haftada şunu yapacağım, bir ayda bunu edeceğim, üç ayda uçup kaçacağım” diye uydurmak kolay… Ancak hedef kitleniz bu uçuş-kaçış arkasındaki samimiyeti göremezse vaat-güven zinciri bir anda kırılıverir…
Eskiler “Bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim” demişler… Bir kod adı kullanır gibi “Dostlarımızla iktidara geliyoruz” diyorsunuz… Herkes biliyor ki; HDP oyları olmadan yüzde 50’ye yaklaşmanız mümkün bile değil. Yani HDP sizin dostunuz…
Hani, Meral Hanım’ın “PKK’nın yanında konumlandırıyoruz” dediği parti… Hani tezkereye “Hayır” dediğinizde Kandil’den sizi kutlayan PKK’nın sözde liderlerinden Mustafa Karasu’nun yönlendirdiği parti…
Hani tutuklu eski eş başkanının sizi cezaevinden şu sözlerle desteklediği parti: “Her türlü siyasi taktik hesaptan, ittifak ve seçim tartışmalarından bağımsız bir şekilde, Sayın Kılıçdaroğlu’nun bu açıklamasını toplumsal uzlaşma ve ülkemizin iç barışı açısından çok önemsiyor ve yürekten destekliyorum. Çünkü geçmiş hatalarımızla samimi, dürüst ve cesur bir şekilde yüzleşip karşılıklı helalleşmeden hiçbir sorunumuzu kalıcı olarak çözemeyiz. Bu nedenle, Cumhuriyet’in kurucu partisi CHP’nin Genel Başkanı sıfatıyla yapılmış bu açıklama tarihi önemdedir ve mutlaka sahiplenilmesi, desteklenmesi ve güç verilmesi gereken ciddi bir adımdır.”
Dostlarınızdan, hâlen ABD New Jersey’de kaçak yaşayan FETÖcü, Zaman gazetesi eski Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı da sizi habire ‘ayakta alkışlıyor’…
Helallik isteme PR çalışmanızı dostlarınız pek beğenmişler… PR çalışmaları son derece önemli, ciddi ve bir o kadar da hassas işlerdir. Usulü veçhile, samimiyetle hedef kitlenin ve sizin değerlerinizle uyumlu biçimde uygulamazsanız bumerang etkisi ile döner döner… Sonunda da gelir, size çarparlar… Sert olur…
Pandora’nın kutusunu öyle bir açtınız ki Sayın Genel Başkan, içinden çıkacak fenalıklarla bakalım nasıl baş edeceksiniz?
Genel iddia şu: Kılıçdaroğlu, muhafazakâr kesimin oylarını alabilmek için Pandora’nın kutusunun kapağını hafifçe aralamaya çalıştı. Ancak oradan sadece 28 Şubat ve başörtüsü meselesi çıkmadı… Geçmişin bütün günahları döküldü…
Şimdi dengeyi kurmak için dolardı, enflasyondu, hayat pahalılığıydı diye yüklenip duruyorlar… Yurt dışından her türlü atak ve destek de yanlarında… Son 20 sene içinde Türkiye, ‘millî bağımsızlık’ meselesini sosyal, siyasi ve ekonomik anlamda ne zaman savunsa başına bu tür işler gelmiştir. Fakat bu işlerin üstesinden de başarıyla gelinmiştir… Kimse ‘ekonomik dar boğazdan’ medet ummasın…