Üç silahşörler bu yıl da sınıfı geçti
11 EYLÜL 2006
Pazar günü Türkiye’nin en büyük bilişim etkinliği olan Cebit Bilişim fuar ve zirve organizasyonuna büyük emek vermiş olan üç kişi ile görüştüm.. Erdem Özel, Ruşen Yaykın ve Şafak Alpay.. Ülkeye muazzam bir fuar kazandırmış olmanın haklı gururunu yaşamak varken, bu üç dostum ne hikmetse geri planda kalmayı tercih ederler. Oysa beni de sizi de işin biraz arka planı ve sonuçları ilgilendiriyor..
Bu yıl üçü de sonuçtan çok memnun. Nedenlerini şöyle sıralıyorlar:
1. YASAD (Yazılım Sanayicileri Derneği), TÜDED (Tüm Telekomünikasyon İşadamları Derneği), TBV (Türkiye Bilişim Vakfı) ve TESİT (Türkiye Elektronik Sanayicileri Derneği) ile çok verimli bir işbirliği yaşamışlar. Bilişimi tüm sektörlerin meselesi haline getirmek ancak özel sektör, sivil toplum örgütleri ve devletin işbirlikleri ile mümkün. İlk ikisi tamammış.. Üçüncüsüne yeni gözlükler tavsiye ediyor Şafak Bey..
2. Bu yıl katılımcılar arasında fuara iş bağlamında gelenlerde %60’lara varan artışlar tespit etmişler. Genel katılım da geçen yıldan iyiymiş ancak Ruşen Bey, “Giriş ücretinden para kazanmak amaç değil” diyor, “Amaç iş ortamının zenginleşmesi. Bu da gerçekleşti.”
3. Yabancılar memnunmuş bu sene. “İyi işler çıkardık!” demişler.
4. İnovatif işler yapan, yazılımcı küçük firmalara verdikleri desteğin karşılığını fazlasıyla görmüşler. Bu küçük şirketlerin pek çoğu cazip iş teklifleri almış.
5. Bilişim Zirvesi 06’daki sunum ve tartışmalar da bu yıl çok yankı bulmuş.
Ruşen Bey 30 yıldır birlikte hareket eden bir ekiple çalışıyor. Akıl almaz zorluklardan geçerek bugünlere geldiler. Sektör zayıftı çünkü. Erdem Özel 22 yıl önce katılmış ekibe. Şafak Bey de 5 yıldır Cebit Bilişim’in başında. “Artık iş insanlarının yıllık ajandasına girdik; karada ölüm yok” diyor. Ana şirket, başta BT Haber olmak üzere çeşitli sektörel yayına imza atan İnterpro. Hannover Fuarcılıkla ortak kurulan Hifaş, Cebit Bilişim’in düzenleyicisi. Tüyap ile ortak kurulan Tifaş’ın başında ise Erdem Özel var. O da başta Marketingİst olmak pek çok etkinliğe imzasını atıyor.
Bu üç silahşörler gibi kahramanlar olmasa Türkiye’de katma değeri bu kadar yüksek işi yapmak mümkün olamaz...
Mizah ‘beklenen’le olmaz
Okurlarımızdan Eren Güler bizim kariyer.net’in Dünya Basketbol Şampiyonası sırasında verdiği reklamı doğru bulmamıza itiraz etmiş.. Son derece düşük bütçelerle çekildiği belli olan siyah zemin üstüne kırmızı yazılarla İspanyolca bir reklamdı. Tango müziğinin eşliğinde dış ses de metni okuyor ve İspanyol Milli Takımı oyuncularına sesleniyordu: “Bu maçtan sonra işinizi değiştirmek isterseniz; bekleriz..”
Eren Güler de diyor ki: “Sizin dediğiniz gibi reklam para işi değil akıl işidir de, bu reklamı Arjantin maçında yapmak hangi aklın işidir onu merak ediyorum. Zira maçtan önce basketbolü biraz bilen 100 kişiye maçın sonucunu sorsanız herhalde 99'u Arjantin'in kazanacağını söylerdi. Dolayısıyla Arjantin 20 sayı farkla öndeyken onları başka iş aramaya çağıran reklam çok absürd oldu. Adamlar bizi ezip geçmişler, şampiyonluğa yürüyorlar, neden başka iş arasınlar? Fikir güzel olmasına güzel de, hazırlayanların biraz konuyu da bilmesi gerekiyor. Mesela reklam için Türkiye'nin kazanma ihtimalinin daha yüksek olduğu bir maç seçilebilirdi. O zaman komik duruma düşmezlerdi..”
Sevgili Güler, mizah ‘beklenen, bilinen’le oluşmuyor. Tam da altını çizdiğiniz noktada ben yaklaşımı doğru buldum. Bu reklamı kazanabileceğimiz bir rakiple ilgili yapsalardı, son derece sıradan olurdu iş. Örneğin ABD takımıyla karşılaşsaydık da aynı espri kullanılabilirdi. Lebron James’e iş arama konusunda yardımcı olmak gibi.. Tersinin esprisi nasıl olurdu ki?..
Bu yıl üçü de sonuçtan çok memnun. Nedenlerini şöyle sıralıyorlar:
1. YASAD (Yazılım Sanayicileri Derneği), TÜDED (Tüm Telekomünikasyon İşadamları Derneği), TBV (Türkiye Bilişim Vakfı) ve TESİT (Türkiye Elektronik Sanayicileri Derneği) ile çok verimli bir işbirliği yaşamışlar. Bilişimi tüm sektörlerin meselesi haline getirmek ancak özel sektör, sivil toplum örgütleri ve devletin işbirlikleri ile mümkün. İlk ikisi tamammış.. Üçüncüsüne yeni gözlükler tavsiye ediyor Şafak Bey..
2. Bu yıl katılımcılar arasında fuara iş bağlamında gelenlerde %60’lara varan artışlar tespit etmişler. Genel katılım da geçen yıldan iyiymiş ancak Ruşen Bey, “Giriş ücretinden para kazanmak amaç değil” diyor, “Amaç iş ortamının zenginleşmesi. Bu da gerçekleşti.”
3. Yabancılar memnunmuş bu sene. “İyi işler çıkardık!” demişler.
4. İnovatif işler yapan, yazılımcı küçük firmalara verdikleri desteğin karşılığını fazlasıyla görmüşler. Bu küçük şirketlerin pek çoğu cazip iş teklifleri almış.
5. Bilişim Zirvesi 06’daki sunum ve tartışmalar da bu yıl çok yankı bulmuş.
Ruşen Bey 30 yıldır birlikte hareket eden bir ekiple çalışıyor. Akıl almaz zorluklardan geçerek bugünlere geldiler. Sektör zayıftı çünkü. Erdem Özel 22 yıl önce katılmış ekibe. Şafak Bey de 5 yıldır Cebit Bilişim’in başında. “Artık iş insanlarının yıllık ajandasına girdik; karada ölüm yok” diyor. Ana şirket, başta BT Haber olmak üzere çeşitli sektörel yayına imza atan İnterpro. Hannover Fuarcılıkla ortak kurulan Hifaş, Cebit Bilişim’in düzenleyicisi. Tüyap ile ortak kurulan Tifaş’ın başında ise Erdem Özel var. O da başta Marketingİst olmak pek çok etkinliğe imzasını atıyor.
Bu üç silahşörler gibi kahramanlar olmasa Türkiye’de katma değeri bu kadar yüksek işi yapmak mümkün olamaz...
Mizah ‘beklenen’le olmaz
Okurlarımızdan Eren Güler bizim kariyer.net’in Dünya Basketbol Şampiyonası sırasında verdiği reklamı doğru bulmamıza itiraz etmiş.. Son derece düşük bütçelerle çekildiği belli olan siyah zemin üstüne kırmızı yazılarla İspanyolca bir reklamdı. Tango müziğinin eşliğinde dış ses de metni okuyor ve İspanyol Milli Takımı oyuncularına sesleniyordu: “Bu maçtan sonra işinizi değiştirmek isterseniz; bekleriz..”
Eren Güler de diyor ki: “Sizin dediğiniz gibi reklam para işi değil akıl işidir de, bu reklamı Arjantin maçında yapmak hangi aklın işidir onu merak ediyorum. Zira maçtan önce basketbolü biraz bilen 100 kişiye maçın sonucunu sorsanız herhalde 99'u Arjantin'in kazanacağını söylerdi. Dolayısıyla Arjantin 20 sayı farkla öndeyken onları başka iş aramaya çağıran reklam çok absürd oldu. Adamlar bizi ezip geçmişler, şampiyonluğa yürüyorlar, neden başka iş arasınlar? Fikir güzel olmasına güzel de, hazırlayanların biraz konuyu da bilmesi gerekiyor. Mesela reklam için Türkiye'nin kazanma ihtimalinin daha yüksek olduğu bir maç seçilebilirdi. O zaman komik duruma düşmezlerdi..”
Sevgili Güler, mizah ‘beklenen, bilinen’le oluşmuyor. Tam da altını çizdiğiniz noktada ben yaklaşımı doğru buldum. Bu reklamı kazanabileceğimiz bir rakiple ilgili yapsalardı, son derece sıradan olurdu iş. Örneğin ABD takımıyla karşılaşsaydık da aynı espri kullanılabilirdi. Lebron James’e iş arama konusunda yardımcı olmak gibi.. Tersinin esprisi nasıl olurdu ki?..