Ali Saydam
  • TV Programları
  • Basından
  • Hayatımı Zenginleştirenler
  • Yazılarım
    • Yeni Şafak Gazetesi
    • Marketing Türkiye
    • Z Raporu / Derin Ekonomi
    • TIMREPORT
    • Sabah Gazetesi
    • Akşam Gazetesi
    • Akşam Kitap Eki
    • Diğer
  • Kitaplarım
    • Algılama Yönetimi
    • Eş ve Müşteri Nasıl Kaybedilir?
    • İktidar Yalnızlıktır
    • Vazgeçmek Özgürlüktür
    • Perception Management
    • How to Lose Wives and Clients
    • Wahrnehmungs Management
  • Biyografi
  • Galeri
    • Video Galeri
  • İletişim

Uzaklarda aramayın!

03 Ağustos 2019 - Yeni Şafak
​

Ülkemiz ekonomisinin enteresan bir yanı var. Bazı çok bilmişler ekonomide ufak bir dalgalanma, en hafifinden bir durgunluk ya da gerileme olursa bunu, mutlaka hükümetin yanlış bir politikasının sonucu olduğunu iddia ediyorlar. Aynı kişiler, ekonomideki her büyüme, refah ve güven ortamı artışında ise mutlaka olayın konjonktürden, FED’in para basmasından, gelişmekte olan ülkelere yatırım akışından, yani dış etkenlerden kaynaklandığını iddia ediliyorlar.
Akla, mantığa yatkın, ekonomi gibi bir konuda kesin verilere dayalı, elmalarla armutların toplanıp çıkarılmadığı görüşlere kimsenin itirazı olamaz. Oysa, ‘çok bilmişler’ diye bahsettiğimiz, tahmin ve öngörülerinde yanılmaları ve yanıltmalarıyla malül zevatın açıklamaları, bu saydığımız özellikleri taşımaktan hayli uzak.
Kendileri de akla zarar davrandıklarını biliyor olacaklar ki, bu açıklamaları yaparken özellikle karmaşık bir dil kullanıyorlar. Amaç, kimse hakikate eremesin, kendi aklıyla düşünüp sonuç çıkaramasın ve onların iki dudağının arasından çıkan ‘olumlu’ ya da ‘olumsuz’ yorumlara, diledikleri zaman iç, diledikleri zaman dış etkenlerle gelişmelerin izahına bağımlı kalınsın.
Buna karşılık savunulması gereken yöntem ise ‘sadeliktir’. İletişimle ilgili ders ve çalışmalarda anlatmaya gayret ettiğimiz gibi, karşınızdaki sizi anlamıyorsa onun dilinden, lehçesinden ya da seviyesinden, kültür ve değerlerinden konuşmadığınız, yazmadığınız içindir. Yani, sorun her zaman anlatayamayandadır…
Ticaret Bakanı Sayın Ruhsar Pekcan açıkladı: İhracatımız arttı, ithalatımız azaldı. Anlamak istemeyenler için bir kez daha yazalım: Dış pazarlara sattığımız ürün ve ham maddenin ve tabii bu vesileyle ülkemizin kazandığı paranın artışı elbette olumlu karşılanması gereken bir durumdur.
Aynı şekilde, her şeyden önce dışa bağımlılığımızın azalması diye de özetleyebileceğimiz ithalatın azalması da pek çok yönü olduğu için ‘olumlu’ bulunması gereken bir gelişmedir.
Olumlu gelişmelerin kaynağını dışarda arayacaklarına emin olduğumuz çok bilmişler için durumu izah etmek istersek... Konu tamamen Türkiye’nin ekonomi ve enerji politikaları başta olmak üzere kendi iç dinamikleriyle ilgilidir, diyebiliriz. Nedenleri uzaklarda aramayınız!
İthalatın azalmasının sebeplerinin pek çok yönü olduğundan bahsettik. Bunların hangisi için olumsuz diyebiliriz ki?
  1. Lüks tüketimin azalması olumsuz mudur? Bir buçuk yıl önce aldığı cep telefonunu yenisiyle değiştirmemek bir eksiklik midir mesela? Yoksa bir normalleşme ve dengelenme işareti midir?
  2. Peki ya, enerji üretimindeki durum?
Enerji meselesinde, Türkiye’nin kendi kaynaklarını kullanacak altyapıyı kurmasının ‘katma değeri’ çok büyük… Yerli kömür, hidroelektrik santralleri (HES), rüzgâr ve güneş enerjisinde yapılan dev yatırımlar meyvelerini vermeye başladı…
Şimdi gelelim verilere:
Ocak 2016-Temmuz 2019 döneminde ülkemizin yenilenebilir kurul gücü 11.844 MW, genel yerli kurulu gücü ise 13.739 MW artış göstermiş.
2015 yılında gerçekleşen yerli elektrik enerjisi üretimi 121.143 GWh.
2015 yılıyla karşılaştırdığımızda, yerli kaynaklardan elde edilen elektrik enerjisi üretimi 2016 yılında 15.100 GWh, 2017 yılında 14.058 GWh ve 2018 yılında 29.737 GWh artmış.
Yerli üretimin tümü doğal gazdan yapılsaymış, 2015 yılına kıyasla cari açık, 2016 yılında 815 milyon dolar, 2017 yılında 759 milyon dolar, 2018 yılında ise 1,6 milyar dolar daha yüksek olacakmış.
Sonuçta, yerli enerji üretiminin kümülatif olarak 2016-2018 döneminde cari açık katkısı yaklaşık 3,2 milyar doları bulmuş.
Bugün toplam enerji üretiminin yüzde 70’e yakınının yerli kaynaklar vasıtasıyla üretildiği söylenebilir. Tam da bu nedenle kendi enerjimizi üretmek üzere dev yatırımlara yönelmekteyiz. Her projeye taş koymak, hükümet neye kalkışırsa yanlıştır refleksiyle davranmak, bu verileri sadelikle ortaya koyamamak ne yazık ki bir muhalefet yöntemi olarak kullanılıyor.
 
 
 
 
 
 
 
 

www.alisaydam.com - 2014