Vakko’nun krizi Eda Hanım’dan büyük!
04 mAYIS 2007
Hatırlayanlar bilir. Her zaman takdir etmişimdir Eda Taşpınar'ı... Somut bir işe yaramadığını bilsem de kendini, gündemde tutmayı başarmasına hayrandım... Dikkat çekmek tek başına hiçbir iletişim ve iş değeri taşımaz; ama buna rağmen bu tipleri izlemek eğlenceli olur. Örneğin Banu Alkan da başka bir kültür düzleminde Eda Hanım'dan farklı hareket etmez. Eda Hanım ilk kez dikkatimi Bodrum günlerinde çekmişti. Ne kadar emek veriyordu bu işe... Onlarca değişik mayo. Elli dereceye varan sıcakta çıplak ayakla pişe pişe sokaklarda dolaşmak... Sonra kışın davetli olsun olmasın her davete damlamak ve oralarda sürekli ayrı kıyafetle görünmek...
Kolay iş değil bunlar... Hele Vakko gibi bir marka ile adını yanyana yazdırmak ve gazetelerde “Vakko'nun Haute Couture Satın Alma Müdürü olarak atandı" şeklinde haberlerin çıkmasını sağlamak.
Marka yönetiminde temel unsurlardan biri de “Be every where”dir; yani her yerde ol!.. Bunu yaparken bir koşul vardır: Tökezlemeyeceksin... Ayağın bir yerlere takılmayacak. Sahtekârlıkla suçlanmayacaksın...
Medya konuyu öyle net bir şekilde koymuş ki ortaya, Eda Hanım'a kıpırdayacak, kaçacak yer kalmamış. Fotoğraflara bakılacak olursa şu tasarımcıların yaratılarını birebir kopyalayarak Türkiye'de diktirmiş Eda Hanım: Sophia Kokosalaki, Giles, J.P. Gaultier, Chanel, Giambattista Valli... Şimdi Eda Taşpınar'dan müthiş kıvrak bir kriz iletişimi planı ve uygulaması bekliyoruz... Bir de tabii 'her krizin fırsata dönüştürülebileceğine' inanan saf PR'cılardan tavsiyeler... Bize sorarsanız tek çıkışı var Eda Hanım'ın: Çıkıp ortalığa, varsa moda ve tasarım dünyasında taklidin yerini anlatmak; yoksa da efendi gibi özür dilemek ve Vakko'dan hemen istifa etmek. En azından Vakko'yu kurtarmak adına... Olamıyorsa; bu kez Vakko'nun inisiyatifi ele alması ve krizi yönetmesi gerek...
Sen işini yapmaya bak Kenancığım!
Atatürk Havalimanı VİP salonundan Helsinki'ye, Eurovision Şarkı Yarışması'na katılmak üzere uğurlanan Kenan Doğulu basın mensuplarına dönmüş ve o muhteşem mesajını vermiş: “Türkiye'nin aydınlık yüzü olarak laik kimliğiyle güzel bir resim çizmeye çalışacağım!”... Yahu Allah'ın Eurovision'u yani... Ne laikliği, ne aydınlığı, ne resmi kardeşim?.. Senin işin gidip iyi bir sonuç almak, Şeker!.. Siyasi mesaj vermek değil... Geçen yıl o, yer altından çıkma şeytan kılıklı yaratıklardan oluşan Finlandiyalı topluluk birinci gelirken hangi mesajı verdi Kenancığım?.. Sen işine bak, yavrum... Boyundan büyük laflar etme... Yoksa sıralamada sonlara düşersen adama sorarlar: “Laik kimliği doğru temsil edemedin mi?” diye; durduk yerde üzülürsün...
Cengiz’i Kanadoğlu’na havale etmeyeceğim Aslında rahatlıkla CHP taktiklerine girebilirdim. Diyebilirdim ki, "Cengizciğim iddiamız neydi? Sen diyordun ki, 'Sıralama şöyle olacak: 1. Kanal D, 2. Show TV 3. Star TV, 4. ATV' Ben ne diyordum peki? '1. Show TV 2. Kanal D. 3. ATV, 4. Star TV'. Peki Sevgili kardeşim, dünkü yazına göre nasıl bitecek sıralama? Bir ile ikinci, senin tahminine göre; üçüncü ile dördüncü benim dediğim gibi... Yani bir ile ikiyi sen bilmiş olacaksın; üç ile dördü ben... O zaman kim kazanmış olacak iddiayı?... Sen mi ben mi?..” Gördüğünüz gibi sevgili Cengiz Semercioğlu ile girdiğimiz iddiayı kilitlemek çok kolay. Aynen CHP gibi yapabilirim yani... Ancak yapmayacağım. Bize yakışmaz... Her ne kadar dünkü yazısına “Değil Kurtlar, feriştahı gelse Ali Saydam'ı kurtaramaz” şeklinde tahrik edici bir başlık atmış olsa da, böyle Kanadoğlu ayaklarına yatmayacağım... 1 Temmuz 2007 sabahı delikanlı gibi hakkını teslim edeceğim... Çünkü iyi niyetinden en küçük bir tereddüdüm yok. Tabii kazanırsa. Ben kahve tavlasından pek anlamam. Daha çok Backgammon'cıyımdır... Yani matematik olarak şansım olduğu sürece teslim olmam; iddiadan çekilmem... Vallahi, ben Abdullah Kiğılı ağabeyimle konuyu 'tezekkür' ettim. Sana masraflı olmaması için elinden geleni yapacak. Biliyorsun Cengizciğim, Kiğılı benim sponsorum olur...
Kolay iş değil bunlar... Hele Vakko gibi bir marka ile adını yanyana yazdırmak ve gazetelerde “Vakko'nun Haute Couture Satın Alma Müdürü olarak atandı" şeklinde haberlerin çıkmasını sağlamak.
Marka yönetiminde temel unsurlardan biri de “Be every where”dir; yani her yerde ol!.. Bunu yaparken bir koşul vardır: Tökezlemeyeceksin... Ayağın bir yerlere takılmayacak. Sahtekârlıkla suçlanmayacaksın...
Medya konuyu öyle net bir şekilde koymuş ki ortaya, Eda Hanım'a kıpırdayacak, kaçacak yer kalmamış. Fotoğraflara bakılacak olursa şu tasarımcıların yaratılarını birebir kopyalayarak Türkiye'de diktirmiş Eda Hanım: Sophia Kokosalaki, Giles, J.P. Gaultier, Chanel, Giambattista Valli... Şimdi Eda Taşpınar'dan müthiş kıvrak bir kriz iletişimi planı ve uygulaması bekliyoruz... Bir de tabii 'her krizin fırsata dönüştürülebileceğine' inanan saf PR'cılardan tavsiyeler... Bize sorarsanız tek çıkışı var Eda Hanım'ın: Çıkıp ortalığa, varsa moda ve tasarım dünyasında taklidin yerini anlatmak; yoksa da efendi gibi özür dilemek ve Vakko'dan hemen istifa etmek. En azından Vakko'yu kurtarmak adına... Olamıyorsa; bu kez Vakko'nun inisiyatifi ele alması ve krizi yönetmesi gerek...
Sen işini yapmaya bak Kenancığım!
Atatürk Havalimanı VİP salonundan Helsinki'ye, Eurovision Şarkı Yarışması'na katılmak üzere uğurlanan Kenan Doğulu basın mensuplarına dönmüş ve o muhteşem mesajını vermiş: “Türkiye'nin aydınlık yüzü olarak laik kimliğiyle güzel bir resim çizmeye çalışacağım!”... Yahu Allah'ın Eurovision'u yani... Ne laikliği, ne aydınlığı, ne resmi kardeşim?.. Senin işin gidip iyi bir sonuç almak, Şeker!.. Siyasi mesaj vermek değil... Geçen yıl o, yer altından çıkma şeytan kılıklı yaratıklardan oluşan Finlandiyalı topluluk birinci gelirken hangi mesajı verdi Kenancığım?.. Sen işine bak, yavrum... Boyundan büyük laflar etme... Yoksa sıralamada sonlara düşersen adama sorarlar: “Laik kimliği doğru temsil edemedin mi?” diye; durduk yerde üzülürsün...
Cengiz’i Kanadoğlu’na havale etmeyeceğim Aslında rahatlıkla CHP taktiklerine girebilirdim. Diyebilirdim ki, "Cengizciğim iddiamız neydi? Sen diyordun ki, 'Sıralama şöyle olacak: 1. Kanal D, 2. Show TV 3. Star TV, 4. ATV' Ben ne diyordum peki? '1. Show TV 2. Kanal D. 3. ATV, 4. Star TV'. Peki Sevgili kardeşim, dünkü yazına göre nasıl bitecek sıralama? Bir ile ikinci, senin tahminine göre; üçüncü ile dördüncü benim dediğim gibi... Yani bir ile ikiyi sen bilmiş olacaksın; üç ile dördü ben... O zaman kim kazanmış olacak iddiayı?... Sen mi ben mi?..” Gördüğünüz gibi sevgili Cengiz Semercioğlu ile girdiğimiz iddiayı kilitlemek çok kolay. Aynen CHP gibi yapabilirim yani... Ancak yapmayacağım. Bize yakışmaz... Her ne kadar dünkü yazısına “Değil Kurtlar, feriştahı gelse Ali Saydam'ı kurtaramaz” şeklinde tahrik edici bir başlık atmış olsa da, böyle Kanadoğlu ayaklarına yatmayacağım... 1 Temmuz 2007 sabahı delikanlı gibi hakkını teslim edeceğim... Çünkü iyi niyetinden en küçük bir tereddüdüm yok. Tabii kazanırsa. Ben kahve tavlasından pek anlamam. Daha çok Backgammon'cıyımdır... Yani matematik olarak şansım olduğu sürece teslim olmam; iddiadan çekilmem... Vallahi, ben Abdullah Kiğılı ağabeyimle konuyu 'tezekkür' ettim. Sana masraflı olmaması için elinden geleni yapacak. Biliyorsun Cengizciğim, Kiğılı benim sponsorum olur...