Vizyon halka sorulmaz, sevgili Başkan!
23 EKİM 2006
Sevin ya da sevmeyin, Ali Müfit Gürtuna’nın İstanbul kentine hizmetini reddedemezsiniz. Anavatan Partisi ve Bedrettin Dalan ile başlayan yerel yönetim kültüründe devrim yaratan paradigma değişikliği, CHP’li Nurettin Sözen döneminde inkitaya uğradıktan sonra Tayyip Erdoğan zamanında sürdürülmüş; Gürtuna bayrağı elden düşürmemiş, daha da ilerilere taşınmıştır. Kadir Topbaş dönemi ise tarihe, son rötuşların yapıldığı, temel sorunların nihayet çözüldüğü yıllar olarak geçecektir.
Bunları, İstanbul trafik sıkışıklığından inim inim inlerken söylemek, bazılarına pek akıl kârı gelmeyebilir. Doğrudur. Ama meseleye “anti AK Parti kompleksi”ini bir kenara bırakıp, verilerden ve bilgiden yola çıkarak baktığınızda; bir zamanlar hiç çözülmeyecekmiş gibi durmuş olan, Su, Meydanlar, Deniz Ulaşımı, Yeşil Alanlar gibi sorunlarını ana hatlarıyla halletmiş olan İstanbul’un, 5 yıl gibi bir sürede ulaşım sorununu da halledeceğini şimdiden görmek mümkündür. Dedim ya nereden baktığınıza bağlı.
Yeni partisi ile ilgili gazetelere ilan vermeye başlamış olan Ali Müfit Gürtuna’nın bu seçimlerde ne şansı olabilir? İlanlara bakacak olursak ne yazık ki pek şansı olmaz... Başkanken ölçtürürdü. Topladığı sempati %75’lere kadar çıkmıştı. Sonra çok tereddüt geçirdi. “O partiye mi girsem, bu partiye mi girsem?”... Karar noktasına geldiğinde ise geç kalmıştı. Gürtuna cümle âlemin bildiği o meşhur kararsızlığını şimdi de sürdürüyor. Bu kez konu kuracağı partisinin adı. Gazetelere verdiği ilanlarda diyor ki, “Gelin bizim partinin adını birlikte koyalım. Önerilerinizi gönderin!”..
İlk duyulduğunda ne kadar sempatik değil mi? Ama, olur mu?.. Cehennem yolları iyi niyet taşları ile döşeliymiş... Sevgili Başkan; bir partinin vizyonu, hedefi, değerleri oylamayla, halka sorarak oluşturulur mu? Atatürk, yıllarca savaşmış, erkeklerinin üçte birini kaybetmiş Anadolu’ya kurtuluş savaşını oylatsaydı, kaç evet çıkardı sence? Bir partinin adı, onun vizyonu ve misyonu ile ilgili en temel işareti veren iletişim aracıdır. Derhal durdur o işi Başkan. Yeni doğacak çocuğunun adını eş, dost, akrabaya sormuyorsun... Ülkeyi geleceğe taşıyacak vizyonu soruyorsun... Onu halk değil sen bileceksin Başkan. Vur masaya yumruğunu. Çık meydana, boyunun ve vizyonunun ölçüsünü görelim... Liderlik bunu gerektirir. Nasıl yapılacağı halka sorarak liderlik olmaz.
‘Kan Uykusu’ndan uyanma zamanı
Bu akşam saat 21.00’de Skyturk’ü izleyeceğim... Size de tavsiye ederim. NPQ Türkiye dergisinin o ünlü kilit mesajında dile getirdiği gibi“Tartışmanın bir parçası olmak için” bu belgeseli izlemek gerekiyor: Kan Uykusu... Belli ki, nasıl Emekli Tümgeneral Osman Pamukoğlu’nun yazdığı kitaplar, verdiği konferanslar çeşitli tartışmaların odağına yerleşiyorsa, bu belgesel üzerine de hayli konuşulacak...
Belgeseli Sedar Akinan hazırlamış. Ben filmi görmedim. Akinan, Paşa dahil kimselere göstermemiş. Osman Pamukoğlu ile 7 saat çekim yapıldığını duydum. İnternette 6 tane tanıtım klibi var. Onlara baktım. Ana eksende Pamukoğlu Paşa’nın Unutulanlar Dışında Yeni Bir Şey Yok adlı eseri olduğu söyleniyor. Anlaşılan, 1993 – 1995 arasında PKK’ya karşı verilmiş olan, kesin sonuç alıcı, başarılı mücadelenin içinde yer almış diğer komutanlar, Paşa’nın her rütbeden silah arkadaşları, silah arkadaşlarının aileleri başrolleri paylaşmışlar. “Anlaşılan” diyorum; çünkü belgeselin iletişimi bildiğim kadarıyla hak ettiği oranda yapılamadı. Elimdeki bilgiler ise sağdan soldan toplama, bölük pörçük şeyler... Belki birincisini gösterip, tartışmayı başlatıp; ardından bir açık oturum, sonrasında da ikinci gösterimi duyurmak gibi bir taktik de uyguluyor olabilirler... Yoksa kitle iletişiminde böyle bir ‘aslan vurduktan’ sonra onun itibarına sahip çıkmamayı anlamak zor olur...
Bayramınızı kutluyor, esenlikler diliyorum.
Bunları, İstanbul trafik sıkışıklığından inim inim inlerken söylemek, bazılarına pek akıl kârı gelmeyebilir. Doğrudur. Ama meseleye “anti AK Parti kompleksi”ini bir kenara bırakıp, verilerden ve bilgiden yola çıkarak baktığınızda; bir zamanlar hiç çözülmeyecekmiş gibi durmuş olan, Su, Meydanlar, Deniz Ulaşımı, Yeşil Alanlar gibi sorunlarını ana hatlarıyla halletmiş olan İstanbul’un, 5 yıl gibi bir sürede ulaşım sorununu da halledeceğini şimdiden görmek mümkündür. Dedim ya nereden baktığınıza bağlı.
Yeni partisi ile ilgili gazetelere ilan vermeye başlamış olan Ali Müfit Gürtuna’nın bu seçimlerde ne şansı olabilir? İlanlara bakacak olursak ne yazık ki pek şansı olmaz... Başkanken ölçtürürdü. Topladığı sempati %75’lere kadar çıkmıştı. Sonra çok tereddüt geçirdi. “O partiye mi girsem, bu partiye mi girsem?”... Karar noktasına geldiğinde ise geç kalmıştı. Gürtuna cümle âlemin bildiği o meşhur kararsızlığını şimdi de sürdürüyor. Bu kez konu kuracağı partisinin adı. Gazetelere verdiği ilanlarda diyor ki, “Gelin bizim partinin adını birlikte koyalım. Önerilerinizi gönderin!”..
İlk duyulduğunda ne kadar sempatik değil mi? Ama, olur mu?.. Cehennem yolları iyi niyet taşları ile döşeliymiş... Sevgili Başkan; bir partinin vizyonu, hedefi, değerleri oylamayla, halka sorarak oluşturulur mu? Atatürk, yıllarca savaşmış, erkeklerinin üçte birini kaybetmiş Anadolu’ya kurtuluş savaşını oylatsaydı, kaç evet çıkardı sence? Bir partinin adı, onun vizyonu ve misyonu ile ilgili en temel işareti veren iletişim aracıdır. Derhal durdur o işi Başkan. Yeni doğacak çocuğunun adını eş, dost, akrabaya sormuyorsun... Ülkeyi geleceğe taşıyacak vizyonu soruyorsun... Onu halk değil sen bileceksin Başkan. Vur masaya yumruğunu. Çık meydana, boyunun ve vizyonunun ölçüsünü görelim... Liderlik bunu gerektirir. Nasıl yapılacağı halka sorarak liderlik olmaz.
‘Kan Uykusu’ndan uyanma zamanı
Bu akşam saat 21.00’de Skyturk’ü izleyeceğim... Size de tavsiye ederim. NPQ Türkiye dergisinin o ünlü kilit mesajında dile getirdiği gibi“Tartışmanın bir parçası olmak için” bu belgeseli izlemek gerekiyor: Kan Uykusu... Belli ki, nasıl Emekli Tümgeneral Osman Pamukoğlu’nun yazdığı kitaplar, verdiği konferanslar çeşitli tartışmaların odağına yerleşiyorsa, bu belgesel üzerine de hayli konuşulacak...
Belgeseli Sedar Akinan hazırlamış. Ben filmi görmedim. Akinan, Paşa dahil kimselere göstermemiş. Osman Pamukoğlu ile 7 saat çekim yapıldığını duydum. İnternette 6 tane tanıtım klibi var. Onlara baktım. Ana eksende Pamukoğlu Paşa’nın Unutulanlar Dışında Yeni Bir Şey Yok adlı eseri olduğu söyleniyor. Anlaşılan, 1993 – 1995 arasında PKK’ya karşı verilmiş olan, kesin sonuç alıcı, başarılı mücadelenin içinde yer almış diğer komutanlar, Paşa’nın her rütbeden silah arkadaşları, silah arkadaşlarının aileleri başrolleri paylaşmışlar. “Anlaşılan” diyorum; çünkü belgeselin iletişimi bildiğim kadarıyla hak ettiği oranda yapılamadı. Elimdeki bilgiler ise sağdan soldan toplama, bölük pörçük şeyler... Belki birincisini gösterip, tartışmayı başlatıp; ardından bir açık oturum, sonrasında da ikinci gösterimi duyurmak gibi bir taktik de uyguluyor olabilirler... Yoksa kitle iletişiminde böyle bir ‘aslan vurduktan’ sonra onun itibarına sahip çıkmamayı anlamak zor olur...
Bayramınızı kutluyor, esenlikler diliyorum.