Ali Saydam
  • TV Programları
  • Basından
  • Hayatımı Zenginleştirenler
  • Yazılarım
    • Yeni Şafak Gazetesi
    • Marketing Türkiye
    • Z Raporu / Derin Ekonomi
    • TIMREPORT
    • Sabah Gazetesi
    • Akşam Gazetesi
    • Akşam Kitap Eki
    • Diğer
  • Kitaplarım
    • Algılama Yönetimi
    • Eş ve Müşteri Nasıl Kaybedilir?
    • İktidar Yalnızlıktır
    • Vazgeçmek Özgürlüktür
    • Perception Management
    • How to Lose Wives and Clients
    • Wahrnehmungs Management
  • Biyografi
  • Galeri
    • Video Galeri
  • İletişim

‘Washington, medyayı kullandı!’..

17 Nisan 2018 - Yeni Şafak
​

Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova, ABD, İngiltere ve Fransa'nın Esad rejimine yönelik saldırısına tepki gösterirken demiş ki: “Saldırının dayanağını istihbarat kurumlarınca elde edilen veriler değil, Batı basınındaki gerçek dışı haberler ve sosyal medyadaki paylaşımlar oluşturdu”…
Rossiya 1 televizyonuna demeç veren Zaharova, şöyle devam etmiş: "Belki basın kuruluşlarının, yayınladıkları haberler nedeniyle bazı sorumlulukları olabilir ancak sosyal medyada yayınlanan materyallerin güvenilirliği söz konusu dahi olamaz".
Fransa'nın raporuna da itiraz eden sözcü, “Fransa'da bir gizli rapor yayınlandı. Rapora göre Şam, 2013 yılından bu yana gizli kimyasal silah geliştirme programı yürütüyor. O halde Fransa şimdiye kadar neredeydi? Elindeki bilgileri Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü'ne (OPCW) sunabilirdi. Eğer Şam'ın gizli bir program yürüttüğü gerçekten doğruysa, neden buna yıllardır sessiz kaldılar? Bugün, tamamen yalandan yola çıkarak sivillerin hayat ve güvenliklerini tehdit eden kararların nasıl alındığını gösteren aleni bir örnekle karşı karşıyayız.” diye konuşmuş…
Zaharova’nın başlığa aldığımız şu lafı ise olayın ciddiyetini özetliyor: “Washington medyayı kullandı!"
Bizim uzmanlık alanımız iletişim; uluslararası ilişkiler değil. Her şeyden anlayan türden bir köşe yazarı olamadığımızı da burada sık sık tekrarlarız. Bu nedenle ABD’nin Suriye’de kimyasal silah üretimi yapılan atölyeleri ve depoları mı, yoksa başka yerleri mi vurduğunu; kimyasal gaz kullanıldığı iddiasını ABD’nin Suriye’ye müdahale etmek ve ABD içinde kendi aleyhine gelişen havayı ters yüz etmek için bizzat Trump tarafından mı düzenlendiğini kestirmemiz zordur…
Ancak bizim uzmanlık alanımızın iletişim ve ilişki yönetimi olması nedeniyle Washington’un saldırı kararını almadan analog ve sosyal medyayı ‘kullandığı’ iddiasını rahatlıkla tartışabiliriz.
 Zaharova’nın iddiası bize hemen Başkanın Adamları (Wag the dog) filmini çağrıştırdı… Kısaca özetleyelim… ABD Başkanı sık sık duyduğumuz, içinde seks unsurunun da bulunduğu skandallarından birine düçar olmuştur. Bu olayı ört bas etmek ve dikkatleri başka yöne çekmek için fiktif bir savaş gerekçesi uydurulur. Bu seferki kurban Arnavutluk’tur. Arnavutluk’un kendi halkına yaptığı mezalimi göstererek bu ülkeye müdahele etmenin gerekçesini oluşturmak gelir akıllarına…
Robert De Niro’nun canlandırdığı ‘Başkanın iletişim uzmanı adamı’, ki bu türlerine oralarda ‘spin doctor’ denir (Biz de ‘fırdöndü PR’cı diye karşılayabiliriz) devreye girerler. Hollywood’dan bu konulara kafası çalışan dâhi bir film yönetmeni (Dustin Hoffman) bulunur. Hemen bilgisayar teknolojisiyle sözde (fake) zulüm sahneleri hazırlanıp ABD TV’lerinin haber programlarında gösterilmesi sağlanır…
Ondan sonrası, tahmin ettiğiniz gibi tecelli eder…
Ne kadar benzer bir durum aslında…
 
Bu sadece bir filmlik iş değildir. Amerikan İstihbarat Servisi’nin bu tür yöntemlere başvurduğunu, Pentagon’un Algılama Yönetimi kavramına tanım getirdiği açıklamasında da rastlıyoruz.
Ben genelde medyanın etkisini abartmamaktan yanayımdır… Tüm medyanın kendisini desteklemesi, 1950’de CHP’nin işine yaramış DP’nin tek başına iktidara gelmesini engelleyememişti. Aynı sahne iki kez daha tekrarlandı. 1983’de Anavatan medya sayesinde değil; medyaya rağmen iktidar oldu; 2002’de de aynısını AK Parti yaşadı.. Çözüm medyayı kontrol etmekte değil, şu üç ilkede gizliydi: Büyük Lider, Büyük Fikir, Güçlü Teşkilat…
Buna rağmen Rus Dışişleri sözcüsünün iddiası hiç de yabana atılır cinsten değil…
Medyanın nasıl maniple edilebileceğini biliyoruz. Onun vasıtasıyla da belki uzun vadede değil ancak kısa vadede, dünya kamuoyu ve kamu vicdanı da hızla maniple edilebilir… Bunu da biliyoruz…
Aynı sahne bir kez daha neden kurulmuş olmasın ki?…
www.alisaydam.com - 2014