Whatsapp yoluyla linç
15 Kasım 2018 - yeni şafak
Öyle bir haber ki, insanı teknolojiden, akıllı telefonlardan, internetten, yapay zekadan ve de akla gelebilecek her türlü dijital mecradan bir anda buz gibi soğutabilir. Böylesi ancak bazı filmlerde olabilir diye düşündüren olay Meksika’da yaşanmış.
29 Ağustos'ta, Meksika'nın merkezindeki Puebla eyaletinin Acatlan kasabasında, öğleden sonra karakol binasının önünde her zamankinden farklı bir kalabalığın toplandığı görülmüş. Daha büyük bir kalabalık ise 21 yaşındaki Ricardo Flores ile 43 yaşındaki amcası Alberto Flores’i taşıyan polis arabasını takip ediyormuş. Kalabalığın bağırış çağırışlarından, nezarethaneye götürülen bu kişilerin çocuk kaçırmakla suçlandıkları anlaşılıyormuş.
Nezarethanenin girişindeki dar, metal kapının ardından polis, bu kişilerin çocuk kaçırmadığını, hafif suçlardan gözaltında olduklarını açıklamış. Kalabalık arttıkça, polis bu kişilerin hafif suçlardan tutulduklarını tekrar tekrar belirtmiş.
Ancak karakolun dışındaki kalabalık, kaynağı bilinmeyen şekilde ortaya atılan ve WhatsApp'ta hızla yayılan farklı bir hikâyeye inanmaya başlamışlar.
Whatsapp mesajında şöyle deniyormuş: "Herkes dikkatli olsun, çocuk kaçıran baş belaları ülkeye girdi. Bu kişilerin organ kaçakçılığıyla ilişkili oldukları anlaşılıyor. Son birkaç günde 4, 8 ve 14 yaşındaki çocuklar kayboldu ve bu çocuklar organlarının çalındığına dair vücutlarındaki işaretlerle ölü bulundu. Karınları kesilmişti ve boştu."
Dakikalar sonra, karakolun girişindeki metal kapı açılmış, Ricardo ve Alberto Flores dışarı çıkarılmış. İnsanlar olanları kameraya kaydetmek için telefonlarını kaldırdıkları sırada, bu iki kişi dört basamaklı merdivenin dibinde yere itilmişler ve vahşice dövülmüşler. Daha sonra, hazırda bekletilen benzin üzerlerine dökülmüş ve bu iki insan yakılarak öldürülmüş.
Bu linç olayı, sosyal medyanın nelere kadir olabileceğini gösteriyor. Ne hikmetse bu ortamın iyi bir amaç için kullandığını pek duymadık. Belki bir iki yardım ve ‘acil kan aranıyor’ çağrıları hariç. İşin tuhaf tarafı, sosyal medyanın zapturapt altına alınmasını savunmaya kalktığınız anda, demokrasi düşmanı ilan edilmeniz işten bile değil. Oysa, sadece bu tür toplu linç olaylarına değil, bireysel linç girişimlerine de sıklıkla rastlanan sosyal medya ortamının yasal güvenceyi sağlayacak hale getirilmesi bugün olmasa da bir gün mutlaka gündeme gelecektir.
Hakkınızda ağır bir karalama ile karşılaştığınızda bunun böyle olmadığını kanıtlayana kadar tortusu üzerinizde kalıveriyor ne yazık ki... Allah hepimizi sosyal medya melanetinden korusun.
Biraz ağır olmuş ama ceza şart
Başından beri desteklediğimiz naylon poşetlerin parayla satılması kararı bir buçuk ay sonra uygulamaya giriyor. İnşallah yeteri derecede caydırıcı olur. Doğada yok olması neredeyse yüzlerce yıl süren bu musibeti engellemek için pet şişelerin de dahil edilmesi çok iyi olurdu. Umarız bakanlık, pet şişe çılgınlığına da dur diyecek bir çözüm üretir. Bu arada olayı abartanlar da var…
Kenya’da, 2017'nin Ağustos ayında yürürlüğe giren yasak kapsamında son bir yıl içinde, poşet üreten, satan ya da kullanan 500'den fazla kişi hakkında yasal işlem yapılmış. Buraya kadar sorun yok; fakat cezalar çok ağır. Göz altına alınan kişiler 38 bin dolar ceza veya 4 yıla kadar hapis cezasıyla karşı karşıyalarmış…
Kenya’nın uyguladığı bu cezaları çok ağır bulabiliriz. … Ancak, doğayı katleden zihniyetin de bir şekilde cezalandırılması gerekiyor. Bakalım bizde bu kurallara uymayanlara nasıl bir yaptırım getirilecek?
29 Ağustos'ta, Meksika'nın merkezindeki Puebla eyaletinin Acatlan kasabasında, öğleden sonra karakol binasının önünde her zamankinden farklı bir kalabalığın toplandığı görülmüş. Daha büyük bir kalabalık ise 21 yaşındaki Ricardo Flores ile 43 yaşındaki amcası Alberto Flores’i taşıyan polis arabasını takip ediyormuş. Kalabalığın bağırış çağırışlarından, nezarethaneye götürülen bu kişilerin çocuk kaçırmakla suçlandıkları anlaşılıyormuş.
Nezarethanenin girişindeki dar, metal kapının ardından polis, bu kişilerin çocuk kaçırmadığını, hafif suçlardan gözaltında olduklarını açıklamış. Kalabalık arttıkça, polis bu kişilerin hafif suçlardan tutulduklarını tekrar tekrar belirtmiş.
Ancak karakolun dışındaki kalabalık, kaynağı bilinmeyen şekilde ortaya atılan ve WhatsApp'ta hızla yayılan farklı bir hikâyeye inanmaya başlamışlar.
Whatsapp mesajında şöyle deniyormuş: "Herkes dikkatli olsun, çocuk kaçıran baş belaları ülkeye girdi. Bu kişilerin organ kaçakçılığıyla ilişkili oldukları anlaşılıyor. Son birkaç günde 4, 8 ve 14 yaşındaki çocuklar kayboldu ve bu çocuklar organlarının çalındığına dair vücutlarındaki işaretlerle ölü bulundu. Karınları kesilmişti ve boştu."
Dakikalar sonra, karakolun girişindeki metal kapı açılmış, Ricardo ve Alberto Flores dışarı çıkarılmış. İnsanlar olanları kameraya kaydetmek için telefonlarını kaldırdıkları sırada, bu iki kişi dört basamaklı merdivenin dibinde yere itilmişler ve vahşice dövülmüşler. Daha sonra, hazırda bekletilen benzin üzerlerine dökülmüş ve bu iki insan yakılarak öldürülmüş.
Bu linç olayı, sosyal medyanın nelere kadir olabileceğini gösteriyor. Ne hikmetse bu ortamın iyi bir amaç için kullandığını pek duymadık. Belki bir iki yardım ve ‘acil kan aranıyor’ çağrıları hariç. İşin tuhaf tarafı, sosyal medyanın zapturapt altına alınmasını savunmaya kalktığınız anda, demokrasi düşmanı ilan edilmeniz işten bile değil. Oysa, sadece bu tür toplu linç olaylarına değil, bireysel linç girişimlerine de sıklıkla rastlanan sosyal medya ortamının yasal güvenceyi sağlayacak hale getirilmesi bugün olmasa da bir gün mutlaka gündeme gelecektir.
Hakkınızda ağır bir karalama ile karşılaştığınızda bunun böyle olmadığını kanıtlayana kadar tortusu üzerinizde kalıveriyor ne yazık ki... Allah hepimizi sosyal medya melanetinden korusun.
Biraz ağır olmuş ama ceza şart
Başından beri desteklediğimiz naylon poşetlerin parayla satılması kararı bir buçuk ay sonra uygulamaya giriyor. İnşallah yeteri derecede caydırıcı olur. Doğada yok olması neredeyse yüzlerce yıl süren bu musibeti engellemek için pet şişelerin de dahil edilmesi çok iyi olurdu. Umarız bakanlık, pet şişe çılgınlığına da dur diyecek bir çözüm üretir. Bu arada olayı abartanlar da var…
Kenya’da, 2017'nin Ağustos ayında yürürlüğe giren yasak kapsamında son bir yıl içinde, poşet üreten, satan ya da kullanan 500'den fazla kişi hakkında yasal işlem yapılmış. Buraya kadar sorun yok; fakat cezalar çok ağır. Göz altına alınan kişiler 38 bin dolar ceza veya 4 yıla kadar hapis cezasıyla karşı karşıyalarmış…
Kenya’nın uyguladığı bu cezaları çok ağır bulabiliriz. … Ancak, doğayı katleden zihniyetin de bir şekilde cezalandırılması gerekiyor. Bakalım bizde bu kurallara uymayanlara nasıl bir yaptırım getirilecek?