Ya Ak Parti Çarşamba’yı beklemezse?..
28 NİSAN 2007
Ne oldu? İş sonuçlarına ve algılamaya bakılır her zaman. CHP, ANAP, DYP Meclis’e girmediler de ne oldu? Geniş seçmen kitlesinin algılaması ne? Yarın Okmeydanı – Çağlayan arasında 2 milyon kişi toplansa da soru aynı. Değişmez. Ne oldu? Seçmen ne hissetti?..
Seçmenin penceresinden bakarsanız durum şudur: Yaşı müsait olanlar hemen 1980’de 124 birleşimdeki 115’e oylamayı hatırlamışlardır. Hani ayak oyunlarıyla Meclis’i tıkayanların 12 Eylül Darbesi’ne zemin hazırlayışlarını...
Gençler ise, şöyle düşünüyor olmalılar: “CHP, ANAP, DYP kanun maddelerindeki boşlukları kullanarak Cumhurbaşkanı seçimini engellemeye çalışıyor. Amaçları, çeşitli taktik oyunlarla zaten 7 ay sonra yapılacak olan seçimin erkene alınmasını sağlamak”...
CHP, ANAP, DYP bu algılamayı mı yaratmak istediler? Yanıt, ‘Evet’ ise mesele yok... Helal olsun. Ak Parti’ye aslanlar gibi birkaç puan daha koydular!..
Ak Parti’nin yerinde olsam, Anayasa Mahkemesi kararını beklemeden alırım erken seçim kararını, gösteririm muhalefete Hanya’yı Konya’yı...
Seçmen açısından, erken seçime mahkeme kararı ile gitmek başkadır, “Madem öyle işte böyle!” kararı ile gitmek başka...
Ufuk turu... Ufuk turu...
· Geçenlerde Siemens’in sponsorluğunda Odeon Grubu Müzik Yapımcılık tarafından çıkarılmış olan ve Türk Sanat Müziği’nin yüzük taşı niteliğindeki ünlü parçalarının yer aldığı “Evvel Zaman İçinde -1 ve 2” adlı CD’lerden söz etmiştik. Orijinal kayıtlar temizlenerek hazırlanmış olan CD’yi, her Türk’e tavsiye etmiştik (TC vatandaşı ‘ecnebilere’ değil)... Bu arada Odeon’dan muhteşem bir ikili CD daha çıkmış: Harman. Bu kez Türk Halk Müziği serisi söz konusu. Odeon gibi biraz ‘üşütük’ şirketler olacak ki, biz de ‘kopmayalım’...
· Bir başka ‘üşütük’ de Hayri Cem... Bu arada ‘üşütük’ kavramını içinde yaşadıklarıyla uzlaşmayan ve radikal hareket etme yürekliliğine sahip olanlar için kullandığımı belirteyim. Türkiye’nin ilk ve tek TV izlenme ölçüm şirketi AGB’yi, ardından reklam harcamaları ölçümleme şirketi Bileşim Medya’yı kurup satmış ve şimdi de genel müdürlüğünü yürüten ilginç bir adam. İşte o Hayri Cem, 40 yıl düşünseniz aklımıza gelmeyecek bir iş yapmış. Pullarla (Futbol) Dünya Kupası Tarihi adında dev bir eser çıkarmış. Önce web sitesine bir bakın: http://www.hayricem.com Sonra da kitabı en yakın kitabevinde inceleyin. Sonrası?.. Size kalmış. Örneğin, kendinizin, varsa çocuklarınızın yoksa çocuk yaşındaki akrabalarınızın hangi hobileri var, diye sorgulamakla işe başlayabilirsiniz...
· Kıskandığınız insanları alt alta yaz deseler, Haluk Şahin herhalde ilk 10’a girer. Yaptığı işleri kalem kalem yazmaya kalksam bu sayfa yetmez. Yazar, gazeteci, haberci, hoca... Tabii en önemlisi de Bozcaadalı... Haluk Hoca şimdi de bir şiir kitabı yazmış: Dedim ki Poyraza... Bozcaada’nın o muhteşem poyrazını bilenler, o şiirlerden başka bir lezzet alacaklardır. Benden size tavsiye: Her mevsimi ayrı güzel olan Bozcaada’ya doğru ilk fırsatta yola çıkın ve çantanıza “Dedim ki Poyraza”dan bir tane atın... Sonra ya Göztepe’de ya Çayır’da, ya da Mermer Burnu’nda oturun bir kayanın üzerine okuyun... Ömrünüz uzasın...
· OMO “Kirlenmek Güzeldir” kampanyasının son filmi çok hoş ve doğru ama talihsiz. Hani, lapa lapa yağan karda geçen film. Çocuklar engel tanımıyor ve voleybol sahalarını temizleyip oyunlarını oynuyorlar. Tabii bu arada iyice kirleniyorlar... Çok duygusal, çok etkili. Fakat ülkenin batısında, ki OMO’nun en çok satıldığı bölgede, bir dirhem kar yağmadı... Talihsizlik orada...
İDO’nun dergisi için fırsat!
İDO’nun deniz otobüslerinde ve feribotlarda yolcularına ücretsiz dağıttığı çok sevimli bir dergisi var. Adı Sealife... Adı neden İngilizce, anlaması zor. İnsan “Yoksa biz İngiliz miyiz?” diye kendi kendine sorsa yeridir... Kadı kızında da bulunabilecek bu küçük hatasının dışında dergi çok büyük bir itina ve uzmanlıkla hazırlanıyor. Her halinden belli. Yazılar, kâğıt, baskı, fotoğraflar... Pırıl mı pırıl...
Derginin Nisan sayısında, İDO’ya çok uygun bir konu var. Sualtı Fotoğrafçılık Milli Takımımız ve fotoğrafları tanıtılmış. Aklıma hemen şu soru geldi. Milli takımın ana sponsoru Tepe Nautilus. Bu projenin ciddi bir yerinden de İDO tutsaydı, yakışmaz mıydı acaba? Natilius, Milli Takım ve İDO’nun iş birliğinden müthiş işler doğmaz mıydı?.. Gençler için su altı fotoğrafçılık dersleri; Marmara’nın su altı dünyası sergisi, vs...
Ben şimdi bunu yazdım ya, İDO beni arayacak, bu işi benim PR şirketlerimden birine verecek... Ben de para kazanacağım...
Gülmeyin! Bunu iddia eden, bir iki cahil, kıskanç, habis salak var...
Seçmenin penceresinden bakarsanız durum şudur: Yaşı müsait olanlar hemen 1980’de 124 birleşimdeki 115’e oylamayı hatırlamışlardır. Hani ayak oyunlarıyla Meclis’i tıkayanların 12 Eylül Darbesi’ne zemin hazırlayışlarını...
Gençler ise, şöyle düşünüyor olmalılar: “CHP, ANAP, DYP kanun maddelerindeki boşlukları kullanarak Cumhurbaşkanı seçimini engellemeye çalışıyor. Amaçları, çeşitli taktik oyunlarla zaten 7 ay sonra yapılacak olan seçimin erkene alınmasını sağlamak”...
CHP, ANAP, DYP bu algılamayı mı yaratmak istediler? Yanıt, ‘Evet’ ise mesele yok... Helal olsun. Ak Parti’ye aslanlar gibi birkaç puan daha koydular!..
Ak Parti’nin yerinde olsam, Anayasa Mahkemesi kararını beklemeden alırım erken seçim kararını, gösteririm muhalefete Hanya’yı Konya’yı...
Seçmen açısından, erken seçime mahkeme kararı ile gitmek başkadır, “Madem öyle işte böyle!” kararı ile gitmek başka...
Ufuk turu... Ufuk turu...
· Geçenlerde Siemens’in sponsorluğunda Odeon Grubu Müzik Yapımcılık tarafından çıkarılmış olan ve Türk Sanat Müziği’nin yüzük taşı niteliğindeki ünlü parçalarının yer aldığı “Evvel Zaman İçinde -1 ve 2” adlı CD’lerden söz etmiştik. Orijinal kayıtlar temizlenerek hazırlanmış olan CD’yi, her Türk’e tavsiye etmiştik (TC vatandaşı ‘ecnebilere’ değil)... Bu arada Odeon’dan muhteşem bir ikili CD daha çıkmış: Harman. Bu kez Türk Halk Müziği serisi söz konusu. Odeon gibi biraz ‘üşütük’ şirketler olacak ki, biz de ‘kopmayalım’...
· Bir başka ‘üşütük’ de Hayri Cem... Bu arada ‘üşütük’ kavramını içinde yaşadıklarıyla uzlaşmayan ve radikal hareket etme yürekliliğine sahip olanlar için kullandığımı belirteyim. Türkiye’nin ilk ve tek TV izlenme ölçüm şirketi AGB’yi, ardından reklam harcamaları ölçümleme şirketi Bileşim Medya’yı kurup satmış ve şimdi de genel müdürlüğünü yürüten ilginç bir adam. İşte o Hayri Cem, 40 yıl düşünseniz aklımıza gelmeyecek bir iş yapmış. Pullarla (Futbol) Dünya Kupası Tarihi adında dev bir eser çıkarmış. Önce web sitesine bir bakın: http://www.hayricem.com Sonra da kitabı en yakın kitabevinde inceleyin. Sonrası?.. Size kalmış. Örneğin, kendinizin, varsa çocuklarınızın yoksa çocuk yaşındaki akrabalarınızın hangi hobileri var, diye sorgulamakla işe başlayabilirsiniz...
· Kıskandığınız insanları alt alta yaz deseler, Haluk Şahin herhalde ilk 10’a girer. Yaptığı işleri kalem kalem yazmaya kalksam bu sayfa yetmez. Yazar, gazeteci, haberci, hoca... Tabii en önemlisi de Bozcaadalı... Haluk Hoca şimdi de bir şiir kitabı yazmış: Dedim ki Poyraza... Bozcaada’nın o muhteşem poyrazını bilenler, o şiirlerden başka bir lezzet alacaklardır. Benden size tavsiye: Her mevsimi ayrı güzel olan Bozcaada’ya doğru ilk fırsatta yola çıkın ve çantanıza “Dedim ki Poyraza”dan bir tane atın... Sonra ya Göztepe’de ya Çayır’da, ya da Mermer Burnu’nda oturun bir kayanın üzerine okuyun... Ömrünüz uzasın...
· OMO “Kirlenmek Güzeldir” kampanyasının son filmi çok hoş ve doğru ama talihsiz. Hani, lapa lapa yağan karda geçen film. Çocuklar engel tanımıyor ve voleybol sahalarını temizleyip oyunlarını oynuyorlar. Tabii bu arada iyice kirleniyorlar... Çok duygusal, çok etkili. Fakat ülkenin batısında, ki OMO’nun en çok satıldığı bölgede, bir dirhem kar yağmadı... Talihsizlik orada...
İDO’nun dergisi için fırsat!
İDO’nun deniz otobüslerinde ve feribotlarda yolcularına ücretsiz dağıttığı çok sevimli bir dergisi var. Adı Sealife... Adı neden İngilizce, anlaması zor. İnsan “Yoksa biz İngiliz miyiz?” diye kendi kendine sorsa yeridir... Kadı kızında da bulunabilecek bu küçük hatasının dışında dergi çok büyük bir itina ve uzmanlıkla hazırlanıyor. Her halinden belli. Yazılar, kâğıt, baskı, fotoğraflar... Pırıl mı pırıl...
Derginin Nisan sayısında, İDO’ya çok uygun bir konu var. Sualtı Fotoğrafçılık Milli Takımımız ve fotoğrafları tanıtılmış. Aklıma hemen şu soru geldi. Milli takımın ana sponsoru Tepe Nautilus. Bu projenin ciddi bir yerinden de İDO tutsaydı, yakışmaz mıydı acaba? Natilius, Milli Takım ve İDO’nun iş birliğinden müthiş işler doğmaz mıydı?.. Gençler için su altı fotoğrafçılık dersleri; Marmara’nın su altı dünyası sergisi, vs...
Ben şimdi bunu yazdım ya, İDO beni arayacak, bu işi benim PR şirketlerimden birine verecek... Ben de para kazanacağım...
Gülmeyin! Bunu iddia eden, bir iki cahil, kıskanç, habis salak var...