Yalınlık kolaylaştırır
25 Mayıs 2021 - Yeni Şafak
Hayatta olduğu gibi iletişimde ve ilişkide de ‘yalınlık’tan yanayızdır. Ancak yalın olana ulaşmak çok da kolay iş değil… Albert Einstein çok güzel özetlemiş: “Dâhiyane olan basit olanı bulmaktır.”
Yalın olabilmek, bunu iş yapış biçimlerine olduğu gibi davranış boyutuna da taşıyabilmek için önce pek çok ‘yük’ten, yanlış bilgi, yönlendirme ve kanaatten, saplantı ve tasalluttan arınmak gerekir…
Böyle düşününce yalın olan, bir yanıyla ‘doğru’ olana sevk eden ‘dupduru gerçek’ gibi de görülebilir.
İsrail’in Filistin’e yönelik saldırıları, ölen çocuklar ve de bu zalim eylemini uluslararası kamuoyunda meşru gösterme çabaları karşısında üzülmemek, sinirlenmemek elde değil…
Fakat duru gerçek de gözden kaçmamalı… İsrail’in eylemi, zalim bir devlet politikası… Onu sahiplenmeyen, desteklemeyen, bu politikayla uzaktan yakından ilişkisi olmayan kişi ya da grupları mesul görmek, onlara sataşmak, İslamofobi gibi berbat bir tutumla tanışmış bizler için kabul edilebilir olmamalı…
Ülkemizi Eurovision şarkı yarışmasında başarıyla temsil etmiş ünlü şarkıcı Can Bonomo’nun başına böyle bir şey gelmiş…
Sosyal medya hesabından, bir çocuğun tedavisine destek olunması için yaptığı çağrı üzerine kendisini şöyle tenkit etmiş bir kullanıcı: “Keşke Yahudilerin yaptığına bi tepki verseydiniz.”
Bonomo, yanıtında şu ifadelere yer vermiş: “İsrail asıllı biri değilim ben, İspanyol kökenli bir Türk’üm. […] Bir azınlığı köşeye sıkıştırmakta, ona zorbalık etmekte beis görmüyorsunuz.”
Musevi olduğu için Bonomo’yu hedef almanın, birini sadece Müslüman olduğu için terörle ilişkilendirmekten zihniyet olarak hiç farkı yok…
Terörün, zulmün, eziyetin arkasında hiçbir zaman bir inanç, bir din yoktur. Onu kullanmaya çalışan insanlar ya da kirli devlet politikaları vardır. İsrail’in bu zulüm politikalarına da yalnızca bizler ses çıkarmıyoruz.
ABD’de faaliyet gösteren Barış için Yahudilerin Sesi ve J Street adlı Yahudi sivil toplum örgütleri, Amerikalı Yahudi toplumuna İsrail işgalini durdurmaları için siyasilere baskı yapmaları için bir imza kampanyası ile çağrıda bulunmuş.
İsrail’in New York’taki Başkonsolosluğu önünde yapılan protesto gösterilerine katılanlar arasında Siyonizm karşıtı Neturei Karta Ortodoks Yahudi grubu da varmış.
İnsanlığımızı kaybetmemek, sapla samanı, doğru ile yanlışı karıştırmamak için yalınlaşmalıyız… Vicdanının sesini dinleyerek zulme karşı pozisyon alan Musevi vatandaşlarımız ile Filistin halkına en ağır eziyeti yapan Netanyahu makulesini birbirine karıştırmamak için bu yalın bakış çok önemli…
Konuyu, Peygamber Efendimiz’in (sav) bir Hadis-i Şerifi ile noktalayalım: “Kolaylaştırın zorlaştırmayın; müjdeleyin, nefret ettirmeyin!”
Yalın olabilmek, bunu iş yapış biçimlerine olduğu gibi davranış boyutuna da taşıyabilmek için önce pek çok ‘yük’ten, yanlış bilgi, yönlendirme ve kanaatten, saplantı ve tasalluttan arınmak gerekir…
Böyle düşününce yalın olan, bir yanıyla ‘doğru’ olana sevk eden ‘dupduru gerçek’ gibi de görülebilir.
İsrail’in Filistin’e yönelik saldırıları, ölen çocuklar ve de bu zalim eylemini uluslararası kamuoyunda meşru gösterme çabaları karşısında üzülmemek, sinirlenmemek elde değil…
Fakat duru gerçek de gözden kaçmamalı… İsrail’in eylemi, zalim bir devlet politikası… Onu sahiplenmeyen, desteklemeyen, bu politikayla uzaktan yakından ilişkisi olmayan kişi ya da grupları mesul görmek, onlara sataşmak, İslamofobi gibi berbat bir tutumla tanışmış bizler için kabul edilebilir olmamalı…
Ülkemizi Eurovision şarkı yarışmasında başarıyla temsil etmiş ünlü şarkıcı Can Bonomo’nun başına böyle bir şey gelmiş…
Sosyal medya hesabından, bir çocuğun tedavisine destek olunması için yaptığı çağrı üzerine kendisini şöyle tenkit etmiş bir kullanıcı: “Keşke Yahudilerin yaptığına bi tepki verseydiniz.”
Bonomo, yanıtında şu ifadelere yer vermiş: “İsrail asıllı biri değilim ben, İspanyol kökenli bir Türk’üm. […] Bir azınlığı köşeye sıkıştırmakta, ona zorbalık etmekte beis görmüyorsunuz.”
Musevi olduğu için Bonomo’yu hedef almanın, birini sadece Müslüman olduğu için terörle ilişkilendirmekten zihniyet olarak hiç farkı yok…
Terörün, zulmün, eziyetin arkasında hiçbir zaman bir inanç, bir din yoktur. Onu kullanmaya çalışan insanlar ya da kirli devlet politikaları vardır. İsrail’in bu zulüm politikalarına da yalnızca bizler ses çıkarmıyoruz.
ABD’de faaliyet gösteren Barış için Yahudilerin Sesi ve J Street adlı Yahudi sivil toplum örgütleri, Amerikalı Yahudi toplumuna İsrail işgalini durdurmaları için siyasilere baskı yapmaları için bir imza kampanyası ile çağrıda bulunmuş.
İsrail’in New York’taki Başkonsolosluğu önünde yapılan protesto gösterilerine katılanlar arasında Siyonizm karşıtı Neturei Karta Ortodoks Yahudi grubu da varmış.
İnsanlığımızı kaybetmemek, sapla samanı, doğru ile yanlışı karıştırmamak için yalınlaşmalıyız… Vicdanının sesini dinleyerek zulme karşı pozisyon alan Musevi vatandaşlarımız ile Filistin halkına en ağır eziyeti yapan Netanyahu makulesini birbirine karıştırmamak için bu yalın bakış çok önemli…
Konuyu, Peygamber Efendimiz’in (sav) bir Hadis-i Şerifi ile noktalayalım: “Kolaylaştırın zorlaştırmayın; müjdeleyin, nefret ettirmeyin!”