Yalan yalan üzerine…
28 Kasım 2020 - Yeni Şafak
Halk nezdindeki güvenilirliğinin rekor seviyelerde olduğu araştırmalarda görülen Sağlık Bakanı Sayın Fahrettin Koca’nın çok zorlu bir süreçte görev yaptığını işin halk sağlığı boyutundan altyapısına, sağlık çalışanlarının sorunlarından uluslararası kuruluşlarla ilişkilere kadar pek çok hususu denge içinde tutmak için didindiğine hepimiz şahidiz…
Ancak bunca sorunla boğuşurken ve insan hayatı gibi şakaya gelmez bir alanda çalışmalarını sürdürürken hiç de hak etmediği biçimde siyasi rekabetin içine çekilmeye çalışılmasını herhâlde zül addediyordur… Düzenlediği son basın toplantısından bunu anlamak mümkündü…
Sayın Bakan orada, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun bir süredir pandemi nedeniyle hayatını kaybedenler ile vaka değil, hasta sayısının açıklanması üzerinden sürdürdüğü siyasi propagandaya cevap vermek zorunda kaldı…
Şöyle dedi Sayın Koca: “Gerçekten çok üzülüyorum. Bu dönemde benim vatandaşıma verdiğim bütün rakamların tamamının doğru olduğunun altını çizmek istiyorum. Biz ‘vakalar’ı vermedik, ‘hasta sayısı’ verdik.”
Bildiğiniz gibi bazı omurilikten şartlanmış, yanlı kanallar, gazeteciler, meslek örgütleri ve siyasetçiler Bakanlıkça her gün açıklanan veriler için “Bunlar gerçek rakamlar değil” diye tepiniyorlar… Hâlbuki Bakanlık Temmuz ayından beri altını çize çize ‘hasta sayısı’nın açıklanmaya başlandığını defalarca söyledi. ‘Vaka’ ile ‘hasta’ arasındaki farkı da tane tane açıkladı.
Gazeteci İsmail Saymaz aynen şöyle yazmış: “…10 Eylül’de vaka sayısı 29 bin 337’ydi. Hâlbuki o günkü resmi rakam 1512’ydi. Arada 20 kat fark vardı.”
Bakanlık, “Elma” diyor; bunlar “Armutlar o kadar değil, rakamlar yalan”… Önceki yazımızda, “İki şeyin nasıl yapıldığını bilseniz, hayatta yapmazsınız: Biri sosis, diğeri ise siyaset” sözünü hatırlatmış, bunların yanına bir de köşe yazarlığını eklemiştik.
Diğer konu da vefat sayıları üzerinden yürütülen tezvirat… İmamoğlu, İstanbul’daki vefat sayısının geçtiğimiz yıllara oranla iki katından daha fazla arttığını ve belediyenin verileri ile Sağlık Bakanlığı tarafından açıklananların “tutarsız” olduğunu söyleyip duruyor…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Mezarlıklar Müdürlüğü’nün verdiği bilgiye dayanan İmamoğlu, ‘bulaşıcı hastalık’ nedeniyle vefat edip toprağa verilenlerin sayısını gündeme getiriyor... Aradaki farkı da yine “yalan” imasıyla açıklıyor…
Bu bitmeyen iftira sarmalına Bakan Koca bir kez daha cevap vermek zorunda kaldı. Basın toplantısında, resmi ‘ölüm belgesi’ni göstererek, ölüm şekli ve ölüm nedeninin iki ayrı başlık altında yer aldığını izah etti. Akciğer, prostat, meme kanseri, lenfoma veya zatürre gibi hastalıklara yakalananların da enfeksiyon nedeniyle vefat ettiklerini ve ‘enfeksiyon bulgusu’ olan her hastanın ‘bulaşıcı hastalıklar’ kısmına işlendiğini de belirtti.
Siyasi çıkarlar için birbiriyle didişmeyi, atışmayı belki bir yere kadar anlayabiliriz… Ancak bu yolda yalanla, dolanla kul hakkına girmeyi, pandemi nedeniyle aylardır hayatları kısıtlanmış, işleri bozulmuş, moralleri alt üst olmuş insanları daha da bunaltmayı anlamak zor…
Papara ‘paparayı’ yemek üzere
Mutlaka rastlamışsınızdır: “Eskiyi Unut, Papara’yla Tanış”… Papara reklamı bu sloganla televizyonlarda dönüp duruyor…
Ancak, firma hakkında çok ciddi iddialar var… FETÖ bağlantılı olduğu söyleniyor… Yasa dışı bahisle ilişkilendiriliyor… Binlerce vatandaşın milyonlarca lirasının dolandırdığı Çiftlik Bank skandalıyla anılıyor…
Papara bu suçlamalardan henüz aklanmış da değil, mahkûm edilmiş de… Bildiğimiz kadarıyla yargı aşaması sürüyor… Yani şüyu vukuundan beter…
Ancak işin iletişim boyutunda, yapılmaması gereken ne varsa onda ısrarla devam ediyorlar… Ortada bir müphemiyet olduğu açık… Netleştirilmesi geren hususlar, kamuoyuna açıklanması gereken konular var…
Bu soru işaretleri giderilmeden, sis perdesi dağıtılmadan yapılan iletişim, yapanın aleyhine işler… O nedenle bizce, başlıktaki gibi Papara ‘paparayı’ yemeden kriz iletişiminin gereklerini yerine getirmeli…
Halk nezdindeki güvenilirliğinin rekor seviyelerde olduğu araştırmalarda görülen Sağlık Bakanı Sayın Fahrettin Koca’nın çok zorlu bir süreçte görev yaptığını işin halk sağlığı boyutundan altyapısına, sağlık çalışanlarının sorunlarından uluslararası kuruluşlarla ilişkilere kadar pek çok hususu denge içinde tutmak için didindiğine hepimiz şahidiz…
Ancak bunca sorunla boğuşurken ve insan hayatı gibi şakaya gelmez bir alanda çalışmalarını sürdürürken hiç de hak etmediği biçimde siyasi rekabetin içine çekilmeye çalışılmasını herhâlde zül addediyordur… Düzenlediği son basın toplantısından bunu anlamak mümkündü…
Sayın Bakan orada, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun bir süredir pandemi nedeniyle hayatını kaybedenler ile vaka değil, hasta sayısının açıklanması üzerinden sürdürdüğü siyasi propagandaya cevap vermek zorunda kaldı…
Şöyle dedi Sayın Koca: “Gerçekten çok üzülüyorum. Bu dönemde benim vatandaşıma verdiğim bütün rakamların tamamının doğru olduğunun altını çizmek istiyorum. Biz ‘vakalar’ı vermedik, ‘hasta sayısı’ verdik.”
Bildiğiniz gibi bazı omurilikten şartlanmış, yanlı kanallar, gazeteciler, meslek örgütleri ve siyasetçiler Bakanlıkça her gün açıklanan veriler için “Bunlar gerçek rakamlar değil” diye tepiniyorlar… Hâlbuki Bakanlık Temmuz ayından beri altını çize çize ‘hasta sayısı’nın açıklanmaya başlandığını defalarca söyledi. ‘Vaka’ ile ‘hasta’ arasındaki farkı da tane tane açıkladı.
Gazeteci İsmail Saymaz aynen şöyle yazmış: “…10 Eylül’de vaka sayısı 29 bin 337’ydi. Hâlbuki o günkü resmi rakam 1512’ydi. Arada 20 kat fark vardı.”
Bakanlık, “Elma” diyor; bunlar “Armutlar o kadar değil, rakamlar yalan”… Önceki yazımızda, “İki şeyin nasıl yapıldığını bilseniz, hayatta yapmazsınız: Biri sosis, diğeri ise siyaset” sözünü hatırlatmış, bunların yanına bir de köşe yazarlığını eklemiştik.
Diğer konu da vefat sayıları üzerinden yürütülen tezvirat… İmamoğlu, İstanbul’daki vefat sayısının geçtiğimiz yıllara oranla iki katından daha fazla arttığını ve belediyenin verileri ile Sağlık Bakanlığı tarafından açıklananların “tutarsız” olduğunu söyleyip duruyor…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Mezarlıklar Müdürlüğü’nün verdiği bilgiye dayanan İmamoğlu, ‘bulaşıcı hastalık’ nedeniyle vefat edip toprağa verilenlerin sayısını gündeme getiriyor... Aradaki farkı da yine “yalan” imasıyla açıklıyor…
Bu bitmeyen iftira sarmalına Bakan Koca bir kez daha cevap vermek zorunda kaldı. Basın toplantısında, resmi ‘ölüm belgesi’ni göstererek, ölüm şekli ve ölüm nedeninin iki ayrı başlık altında yer aldığını izah etti. Akciğer, prostat, meme kanseri, lenfoma veya zatürre gibi hastalıklara yakalananların da enfeksiyon nedeniyle vefat ettiklerini ve ‘enfeksiyon bulgusu’ olan her hastanın ‘bulaşıcı hastalıklar’ kısmına işlendiğini de belirtti.
Siyasi çıkarlar için birbiriyle didişmeyi, atışmayı belki bir yere kadar anlayabiliriz… Ancak bu yolda yalanla, dolanla kul hakkına girmeyi, pandemi nedeniyle aylardır hayatları kısıtlanmış, işleri bozulmuş, moralleri alt üst olmuş insanları daha da bunaltmayı anlamak zor…
Papara ‘paparayı’ yemek üzere
Mutlaka rastlamışsınızdır: “Eskiyi Unut, Papara’yla Tanış”… Papara reklamı bu sloganla televizyonlarda dönüp duruyor…
Ancak, firma hakkında çok ciddi iddialar var… FETÖ bağlantılı olduğu söyleniyor… Yasa dışı bahisle ilişkilendiriliyor… Binlerce vatandaşın milyonlarca lirasının dolandırdığı Çiftlik Bank skandalıyla anılıyor…
Papara bu suçlamalardan henüz aklanmış da değil, mahkûm edilmiş de… Bildiğimiz kadarıyla yargı aşaması sürüyor… Yani şüyu vukuundan beter…
Ancak işin iletişim boyutunda, yapılmaması gereken ne varsa onda ısrarla devam ediyorlar… Ortada bir müphemiyet olduğu açık… Netleştirilmesi geren hususlar, kamuoyuna açıklanması gereken konular var…
Bu soru işaretleri giderilmeden, sis perdesi dağıtılmadan yapılan iletişim, yapanın aleyhine işler… O nedenle bizce, başlıktaki gibi Papara ‘paparayı’ yemeden kriz iletişiminin gereklerini yerine getirmeli…