Yatırımcı ilişkileri direktörü herkese iyi gelir…
01 Ocak 2018 - TIMREPORT
Aralık ayı içinde Türkiye Yatırımcı İlişkileri Derneği’nin (TÜYİD) zirvesi vardı. 500’a yakın üst düzey (C düzeyi de diyorlar) yönetici, bir gün boyunca süren programı dikkat ve ilgiyle izlediler...
Sermayenin hareketi, halka açılma, kontrollü borçlanma, kıymetli kâğıt ihracı, günümüz sisteminin ve gelişmiş ekonomilerin önemli unsurları arasında kabul ediliyor. İhracattaki başarının en önemli unsurlarından biri kaynak kullanımı ve Ar-Ge gibi, inovasyon gibi alanlara yatırım ise, bunların kapısını aralayacak olan bir başka etki alanı da elbette yatırımcı ilişkileridir.
Yatırımcı ilişkilerine ‘yatırım yapmak’ için halka açılmayı beklemenin ne kadar yanlış olduğunu bugün bu işten azıcık da olsa anlayanlar bile söylüyor artık.
İleride bir gün o zirveye sadece büyük holdinglerin, bankaların değil, ihracatta iddialı olmak isteyen irili ufaklı tüm kuruluşların itibar edeceğini göreceğiz.
Zirvenin açılış konuşmasında TÜYİD Başkanı ve aynı zamanda TAV Yatırımcı İlişkileri Direktörü Nursel İlgen önemli tespitlerin altını çizdi:
“Yatırımcı İlişkileri mesleği, mevzuata uyumun yanı sıra, finans, iletişim, pazarlama ve stratejik düşünme becerileri gibi çok farklı vasıfları içeren bir meslek dalı. Dolayısıyla mevcut hissedarlar ve potansiyel yatırımcılar ile şirket Yönetim Kurulu ve üst yönetimleri arasında çift taraflı bir köprü görevi görmeli.”
TÜYİD Başkanı, Borsa İstanbul’un bu yıl gelişmekte olan ülkeler arasında Polonya’dan sonra en yüksek getiri sağlayan ikinci piyasa olduğunu belirtti (Yatırım Danışmanlığı kuruluşu IPREO ve TÜYİD’in birlikte hazırladıkları “flow of funds” raporuna göre) ve gelişmekte olan piyasalara, Türkiye’ye ciddî anlamda para girişi varken, her sektörden ve her ölçekteki firmanın büyümeye yönelik finansman kaynaklarına sermaye piyasaları yoluyla erişmesinin mümkün olduğunu ifade etti…
İSO 500 listesinde, Borsa İstanbul Pay Piyasası’nda işlem gören sadece 74 şirketin yer aldığının altını çizen İlgen, Merkezi Kayıt Kuruluşu (MKK) ile birlikte hazırladıkları “Borsa Trendleri Raporu”na göre 2017 yılı üçüncü çeyrek sonu itibariyle, BIST Tüm’de işlem gören şirket sayısının 310, fiili dolaşım halka açıklık oranının da %32 seviyesinde olduğunu tespit ettiklerini söylüyor.
2017 yılının ilk dokuz ayında Borsa İstanbul’a 1.8 milyar dolar net yabancı girişi gözlemlenmiş. Yabancı yatırımcıların piyasa değerindeki payları da %65 seviyesinde.
Görüldüğü gibi sadece ihracatçıların değil ülkemizdeki tüm şirketlerin dünya finans sistemine ayak uydurabilmeleri için daha gidecek hayli uzun yolları bulunmakta…
Bir gün o çağdaşlık noktasına gelmek isteyen her şirket, bizce bugünden bünyesinde bir yatırımcı ilişkileri yöneticisi bulundurmalı. Peki bu konuda nasıl bir profille karşı karşıyayız_
TÜYİD’in bu yılki anket çalışmasına göre yatırımcı ilişkileri profesyonellerinin stratejik sorumlulukları nedeniyle, eğitim düzeyleri ve mesleki tecrübeleri çok yüksek. Ankete katılan yatırımcı ilişkileri profesyonellerinin %55’i yüksek lisans veya doktora derecesine sahipmiş. %73’ünün çalışma hayatı tecrübesi 10 yıl ve üzerindeymiş. Yerel ve uluslararası meslekî lisanslara sahip olan yatırımcı ilişkileri profesyonellerinin tamamı mükemmel İngilizce, yaklaşık %10’u ise birden fazla yabancı dil biliyormuş.
Bu kadar bilgi ve tecrübeyle donanmış; hissedarlar, portföy yöneticileri, analistler, finansal kuruluşlar, medya gibi birçok kişi ve kuruluşla ilişki ve iletişimi yönetme tecrübesi edinmiş yatırımcı ilişkileri profesyonellerinin aynı zamanda şirketlerimizi, piyasalarımızı, sektörümüzü ve ülkemizi yurt dışında mükemmel anlatma ve temsil etme kabiliyetine eriştiklerini unutmamak gerekir.
Bu konuda insan kıymetleri yatırımını yumurta kapıya gelmeden yapanlar kazanacak…
Sermayenin hareketi, halka açılma, kontrollü borçlanma, kıymetli kâğıt ihracı, günümüz sisteminin ve gelişmiş ekonomilerin önemli unsurları arasında kabul ediliyor. İhracattaki başarının en önemli unsurlarından biri kaynak kullanımı ve Ar-Ge gibi, inovasyon gibi alanlara yatırım ise, bunların kapısını aralayacak olan bir başka etki alanı da elbette yatırımcı ilişkileridir.
Yatırımcı ilişkilerine ‘yatırım yapmak’ için halka açılmayı beklemenin ne kadar yanlış olduğunu bugün bu işten azıcık da olsa anlayanlar bile söylüyor artık.
İleride bir gün o zirveye sadece büyük holdinglerin, bankaların değil, ihracatta iddialı olmak isteyen irili ufaklı tüm kuruluşların itibar edeceğini göreceğiz.
Zirvenin açılış konuşmasında TÜYİD Başkanı ve aynı zamanda TAV Yatırımcı İlişkileri Direktörü Nursel İlgen önemli tespitlerin altını çizdi:
“Yatırımcı İlişkileri mesleği, mevzuata uyumun yanı sıra, finans, iletişim, pazarlama ve stratejik düşünme becerileri gibi çok farklı vasıfları içeren bir meslek dalı. Dolayısıyla mevcut hissedarlar ve potansiyel yatırımcılar ile şirket Yönetim Kurulu ve üst yönetimleri arasında çift taraflı bir köprü görevi görmeli.”
TÜYİD Başkanı, Borsa İstanbul’un bu yıl gelişmekte olan ülkeler arasında Polonya’dan sonra en yüksek getiri sağlayan ikinci piyasa olduğunu belirtti (Yatırım Danışmanlığı kuruluşu IPREO ve TÜYİD’in birlikte hazırladıkları “flow of funds” raporuna göre) ve gelişmekte olan piyasalara, Türkiye’ye ciddî anlamda para girişi varken, her sektörden ve her ölçekteki firmanın büyümeye yönelik finansman kaynaklarına sermaye piyasaları yoluyla erişmesinin mümkün olduğunu ifade etti…
İSO 500 listesinde, Borsa İstanbul Pay Piyasası’nda işlem gören sadece 74 şirketin yer aldığının altını çizen İlgen, Merkezi Kayıt Kuruluşu (MKK) ile birlikte hazırladıkları “Borsa Trendleri Raporu”na göre 2017 yılı üçüncü çeyrek sonu itibariyle, BIST Tüm’de işlem gören şirket sayısının 310, fiili dolaşım halka açıklık oranının da %32 seviyesinde olduğunu tespit ettiklerini söylüyor.
2017 yılının ilk dokuz ayında Borsa İstanbul’a 1.8 milyar dolar net yabancı girişi gözlemlenmiş. Yabancı yatırımcıların piyasa değerindeki payları da %65 seviyesinde.
Görüldüğü gibi sadece ihracatçıların değil ülkemizdeki tüm şirketlerin dünya finans sistemine ayak uydurabilmeleri için daha gidecek hayli uzun yolları bulunmakta…
Bir gün o çağdaşlık noktasına gelmek isteyen her şirket, bizce bugünden bünyesinde bir yatırımcı ilişkileri yöneticisi bulundurmalı. Peki bu konuda nasıl bir profille karşı karşıyayız_
TÜYİD’in bu yılki anket çalışmasına göre yatırımcı ilişkileri profesyonellerinin stratejik sorumlulukları nedeniyle, eğitim düzeyleri ve mesleki tecrübeleri çok yüksek. Ankete katılan yatırımcı ilişkileri profesyonellerinin %55’i yüksek lisans veya doktora derecesine sahipmiş. %73’ünün çalışma hayatı tecrübesi 10 yıl ve üzerindeymiş. Yerel ve uluslararası meslekî lisanslara sahip olan yatırımcı ilişkileri profesyonellerinin tamamı mükemmel İngilizce, yaklaşık %10’u ise birden fazla yabancı dil biliyormuş.
Bu kadar bilgi ve tecrübeyle donanmış; hissedarlar, portföy yöneticileri, analistler, finansal kuruluşlar, medya gibi birçok kişi ve kuruluşla ilişki ve iletişimi yönetme tecrübesi edinmiş yatırımcı ilişkileri profesyonellerinin aynı zamanda şirketlerimizi, piyasalarımızı, sektörümüzü ve ülkemizi yurt dışında mükemmel anlatma ve temsil etme kabiliyetine eriştiklerini unutmamak gerekir.
Bu konuda insan kıymetleri yatırımını yumurta kapıya gelmeden yapanlar kazanacak…