Ye'cüc ve Me'cüc'ler, Gog ve Magog'lar...
07 Ağustos 2009 Akşam Gazetesi
Dünyanın en değerli 12 şirketi listesi yayınlanmış. Şirketleri, piyasa kapitalizasyonu (market cap) açısından değerlendirmişler.
İslami inanca göre listedeki durum zaten çok önceden biliniyormuş. Önce şu iki ayeti Diyanet İşleri'nin Türkçesiyle aktaralım:
Kehf Suresi, 94. Ayet: 'Dediler ki: 'Ey Zülkarneyn! Ye'cüc ve Me'cüc (adlı kavimler) yeryüzünde bozgunculuk yapmaktadırlar. Onlarla bizim aramıza bir engel yapman karşılığında sana bir vergi verelim mi?''
Enbiya Suresi, 96. Ayet: 'Nihayet Ye'cüc ve Me'cüc'ün önü açıldığı zaman her tepeden akın ederler.'
Bu Ye'cüc ve Me'cüc'lere Kitab-ı Mukaddes'te (Tevrat) Gog ve Magog deniyormuş. Her ne hikmetse bunların basık burunlu, çekik gözlü kısa boylu kimseler oldukları rivayet olunurmuş.
Şimdi listeye dönelim. Listedeki ilk dördün üçü Çin şirketi imiş. Bakın sıralama şöyle:
1. PetroChina, 2. Exxon Mobil (ABD), 3. Industrial and Commercial Bank of China 4. China Mobile, 5. Microsoft'un (ABD) 6. Wal-Mart (ABD), 7. China Construction Bank, 8. Johnson & Johnson (ABD), 9. Procter & Gamble (ABD), 10. Royal Ducht Shell (Hollanda-İngiltere), 11. HSBC (İngiltere) 12. Petrobras (Brezilya).
Diyelim ki Çinliler dünyayı fethetme, 'ele geçirme' yolunda ilerliyorlar. Diyelim ki kastedilen Ye'cüc ve Me'cüc, Gog ve Magog'ların istila zamanı geldi. Ortada kapitalizmin bambaşka bir gerçeği bu tehdidin sorgulanmasına neden oluyor: Çin'in marka değeri...
Çünkü, hem Çin'in marka değeri yok, hem de Çin'den çıkan markaların değeri yok.
Şunu biliyoruz ki markan yoksa kalitesizlik, ucuzluk, sürümden kazanma gibi numaralarla uzun vadede bir yere gelmek mümkün değil. Japonya böyle bir yoldan geçmişti. Sony'nin hikayesi okunursa, sıradanlık, kalitesizlik, ucuzluk çukurundan Japonya'nın o mucizevi çıkışını görmek mümkün olur. Çin'de ise böyle bir hareket görünmüyor. O halde Ye'cüc ve Me'cüc'ten kast olunan başka bir kavim olmasın?..
Şeyda Hanım'la kilo vermek kolay değil
Aslında hafif dalga geçmek niyetiyle bilgisayarın başına oturdum. Fakat önce eşim, sonra da Telesiyej'in yazarı sevgili dostum ayrı ayrı Şeyda Coşkun hanımefendiyle ilgili son derece olumlu kelamlar edince dayanamadım, meseleyi iş, ilişki ve iletişim yönetimi boyutuyla ele almaya karar verdim.
Bilmeyenleriniz için kısa not: Şeyda Coşkun hanımefendi, medyada esas olarak Ayşe Arman röportajı ile öne çıktı. Aslan yelesi gibi sarı saçlar, çekici mevzun bir vücut, bir mini şort, sütun gibi bacaklar... 'Bunlardan herkeste olabilir!'
Doğru... Kolundan tuttuğunuz ikoncanı getirin. Hepsinde var. Fakat, Şeyda Hanım'da fazlası bulunuyor: Şeyda Hanım aslan vurmuş. Bir tür yiyecek ve yaşam koçluğu yaparak insanlara kilo verdirmiş, sağlıklı bir duruş kazanmalarına destek olmuş.
Müşteri ilişkilerinde, hizmet ve ürün üretiminde 'kişiselleştirme' (customization) yaklaşımının yaşam koçluğuna taşınması ancak böyle olurdu.
Ne yapıyormuş Şeyda Hanım?
Kilo vermek isteyenlerin hayatının içlerine giriyormuş. Her daim yanı başlarında oluyormuş. Onlarla birlikte spor yapıyor, onlara yemek yapıyormuş. Bu ilişkide başarıyı elde etmek için ne gerekiyorsa hayata geçiriyormuş. Fakat bu arada da sopayı elden bırakmıyormuş. Yani onunla bu yolculuğa çıkmak hem zevkli hem de zormuş. Bu nedenle de zaten aynı anda dörtten fazla müşteriye hizmet vermiyormuş.
Şeyda Hanım güzel kadın diye işi hafife almaktan kesinlikle vazgeçtim. İnovasyon (yenileşimcilik), marka vaadiyle uygulama arasındaki uyum için Şeyda Hanım'ın yaptıkları ideal. Bir de dermokozmetik, wellness alanlarına doğru kurumsallaşarak markasını genişletse Şeyda Hanım'ı kimse tutamaz.
Dünyanın en değerli 12 şirketi listesi yayınlanmış. Şirketleri, piyasa kapitalizasyonu (market cap) açısından değerlendirmişler.
İslami inanca göre listedeki durum zaten çok önceden biliniyormuş. Önce şu iki ayeti Diyanet İşleri'nin Türkçesiyle aktaralım:
Kehf Suresi, 94. Ayet: 'Dediler ki: 'Ey Zülkarneyn! Ye'cüc ve Me'cüc (adlı kavimler) yeryüzünde bozgunculuk yapmaktadırlar. Onlarla bizim aramıza bir engel yapman karşılığında sana bir vergi verelim mi?''
Enbiya Suresi, 96. Ayet: 'Nihayet Ye'cüc ve Me'cüc'ün önü açıldığı zaman her tepeden akın ederler.'
Bu Ye'cüc ve Me'cüc'lere Kitab-ı Mukaddes'te (Tevrat) Gog ve Magog deniyormuş. Her ne hikmetse bunların basık burunlu, çekik gözlü kısa boylu kimseler oldukları rivayet olunurmuş.
Şimdi listeye dönelim. Listedeki ilk dördün üçü Çin şirketi imiş. Bakın sıralama şöyle:
1. PetroChina, 2. Exxon Mobil (ABD), 3. Industrial and Commercial Bank of China 4. China Mobile, 5. Microsoft'un (ABD) 6. Wal-Mart (ABD), 7. China Construction Bank, 8. Johnson & Johnson (ABD), 9. Procter & Gamble (ABD), 10. Royal Ducht Shell (Hollanda-İngiltere), 11. HSBC (İngiltere) 12. Petrobras (Brezilya).
Diyelim ki Çinliler dünyayı fethetme, 'ele geçirme' yolunda ilerliyorlar. Diyelim ki kastedilen Ye'cüc ve Me'cüc, Gog ve Magog'ların istila zamanı geldi. Ortada kapitalizmin bambaşka bir gerçeği bu tehdidin sorgulanmasına neden oluyor: Çin'in marka değeri...
Çünkü, hem Çin'in marka değeri yok, hem de Çin'den çıkan markaların değeri yok.
Şunu biliyoruz ki markan yoksa kalitesizlik, ucuzluk, sürümden kazanma gibi numaralarla uzun vadede bir yere gelmek mümkün değil. Japonya böyle bir yoldan geçmişti. Sony'nin hikayesi okunursa, sıradanlık, kalitesizlik, ucuzluk çukurundan Japonya'nın o mucizevi çıkışını görmek mümkün olur. Çin'de ise böyle bir hareket görünmüyor. O halde Ye'cüc ve Me'cüc'ten kast olunan başka bir kavim olmasın?..
Şeyda Hanım'la kilo vermek kolay değil
Aslında hafif dalga geçmek niyetiyle bilgisayarın başına oturdum. Fakat önce eşim, sonra da Telesiyej'in yazarı sevgili dostum ayrı ayrı Şeyda Coşkun hanımefendiyle ilgili son derece olumlu kelamlar edince dayanamadım, meseleyi iş, ilişki ve iletişim yönetimi boyutuyla ele almaya karar verdim.
Bilmeyenleriniz için kısa not: Şeyda Coşkun hanımefendi, medyada esas olarak Ayşe Arman röportajı ile öne çıktı. Aslan yelesi gibi sarı saçlar, çekici mevzun bir vücut, bir mini şort, sütun gibi bacaklar... 'Bunlardan herkeste olabilir!'
Doğru... Kolundan tuttuğunuz ikoncanı getirin. Hepsinde var. Fakat, Şeyda Hanım'da fazlası bulunuyor: Şeyda Hanım aslan vurmuş. Bir tür yiyecek ve yaşam koçluğu yaparak insanlara kilo verdirmiş, sağlıklı bir duruş kazanmalarına destek olmuş.
Müşteri ilişkilerinde, hizmet ve ürün üretiminde 'kişiselleştirme' (customization) yaklaşımının yaşam koçluğuna taşınması ancak böyle olurdu.
Ne yapıyormuş Şeyda Hanım?
Kilo vermek isteyenlerin hayatının içlerine giriyormuş. Her daim yanı başlarında oluyormuş. Onlarla birlikte spor yapıyor, onlara yemek yapıyormuş. Bu ilişkide başarıyı elde etmek için ne gerekiyorsa hayata geçiriyormuş. Fakat bu arada da sopayı elden bırakmıyormuş. Yani onunla bu yolculuğa çıkmak hem zevkli hem de zormuş. Bu nedenle de zaten aynı anda dörtten fazla müşteriye hizmet vermiyormuş.
Şeyda Hanım güzel kadın diye işi hafife almaktan kesinlikle vazgeçtim. İnovasyon (yenileşimcilik), marka vaadiyle uygulama arasındaki uyum için Şeyda Hanım'ın yaptıkları ideal. Bir de dermokozmetik, wellness alanlarına doğru kurumsallaşarak markasını genişletse Şeyda Hanım'ı kimse tutamaz.