Yeme içme sektöründen 1 tespit 2 teklif
24 Kasım 2020 - Yeni Şafak
Hafta sonu benim de hasbelkader Yüksek İstişare Kurulu’nda yer aldığım Turizm, Restoran Yatırımcıları ve Gastronomi İşletmeleri Derneği (TURYİD) Başkanı Kaya Demirer ile sohbet ediyorduk. Sıkıntıları büyük…
Son gelişmeleri, diğer sektör aktörleriyle yakın temas hâlinde izliyorlarmış: BMD Başkanı Sinan Öncel, TÜRES Başkanı Ramazan Bingöl, AYD Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Altaş, TAMPF Başkanı Alp Önder Özpamukçu…
Pandemi döneminde herkesin sıkıntısı büyük ama onlarınki hayli büyük… Önce, içinde bulundukları yeme-içme, yani ‘hizmet ve ticaret sektörü’nün ülke ekonomisindeki yerine göz atalım…
TÜİK verilerine göre sektörlerin, Gayri Safi Yurt içi Hasıla büyümesine 2018 yılının ilk üç çeyreğinde ortalama katkıları şöyle olmuş:
Tarım %0,1; Sanayi %0,87; İnşaat %-0,1; Hizmet ve Ticaret %3,73…
Bir de istihdama katkıya bakalım: Faal olan girişimlerin yüzde 43,5’i hizmet, yüzde 36,1’i ise ticaret sektöründe yer almış. İstihdamda ise hizmet sektörü toplam istihdamın yüzde 37,5’ini oluştururken sanayi sektörünün payı yüzde 27,5 olmuş.
Peki, gelirde durum neymiş?
Aslan payını yüzde 43,2 ile ticaret sektörü almış. İkinci sırayı yüzde 33 ile sanayi sektörü almış. Hizmet sektörü ise yüzde 15,7 ile ancak üçüncü sıraya yerleşebilmiş.
Çıplak gözle bakıldığında ortadaki adaletsizliği görmemek mümkün değil. İstihdama ve büyümeye katkıda en üst sıralarda yer alırken ciroda alt sıralara düşmek insanların zoruna gidebilir.
TURYİD’in temsil ettiği sektörün, 2019 yılı toplam geliri 135 milyar TL. Yasakların başlamasıyla sektörün ilk 48 saatteki gelir kaybının 740 milyon TL, iki milyon çalışanın bahşiş kaybının ise 74 milyon TL olduğu tahmin ediliyor. Ekonomi ise her gün 37 milyon TL gelirden yoksun kalıyormuş.
Sektör aktörlerinin, anladığımız kadarıyla, Bilim Kurulu’na sunmaya hazırlandıkları bir tespit ve iki teklif var. Tespit şu: “Vatandaş Covid-19’dan şu sıra, işin başındaki duruma oranla çok daha az korkuyor. ‘Hastalanırsam iyileşirim tez zamanda’ diye düşünenlerin sayısı az değil.”
Bu tespit ‘sonun başlangıcı’ gibi bir şey… Sağlık Bakanı’nın çırpınmalarına rağmen, insanların kendilerini dışarı atmalarının nedenini, biraz da bu tespitin doğruluğunda aramak gerekebilir.
Tekliflere gelince, birincisi şöyle:
Adı Güvenli Turizm Sertifikası olan bir belge var. TURYİD bu belgeyle ilgili programın, yeme içme işletmelerinin kriterlerine ilişkin maddelerini Bilim Kurulu, Sağlık Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı yetkilileriyle birlikte hazırlamış. Bu sertifika şu anda pek çok otelde ve 350 restoranda varmış...
Sertifikayı edinmenin ve sürdürülebilir kılmanın çok da büyük bir maliyeti yokmuş. Ancak disiplin ve dikkat gerektirdiği de muhakkak. Sektör, bu sertifikaya sahip olan restoranların açılmasının tüm tarafların lehine sonuçlanacağına inanıyor.
İkinci teklif ise ‘kapanma-açılma’ başlığı altında ele alınabilecek bir uygulama… Amaç, pandeminin seyrine göre sistemin tamamını kapatıp 15 gün sonra tekrar açarak -tabii ki güvenli turizm sertifikasına sahip olanları içermek üzere- ekonomiye ve istihdama katkının belli bir düzeyde tutulmasını ve çarkların dönmesini sağlamak.
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın konuyla yakından ilgilendiği biliniyor. Bütün maharet Sağlık Bakanlığı’nı ve karar mekanizmalarını etkileyecek olan Bilim Kurulu’nda…
Biz 65’i çoktan devirdiğimiz için burnumuzu kapıdan çıkarmadan evimizi restoran hâline getirip ekşi mayalı ekmek çeşitleriyle yetinmek zorundayız… Ancak gençleri bunalımdan çıkarmak için yukarıdaki önerileri dikkate almakta yarar olabilir…
Son gelişmeleri, diğer sektör aktörleriyle yakın temas hâlinde izliyorlarmış: BMD Başkanı Sinan Öncel, TÜRES Başkanı Ramazan Bingöl, AYD Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Altaş, TAMPF Başkanı Alp Önder Özpamukçu…
Pandemi döneminde herkesin sıkıntısı büyük ama onlarınki hayli büyük… Önce, içinde bulundukları yeme-içme, yani ‘hizmet ve ticaret sektörü’nün ülke ekonomisindeki yerine göz atalım…
TÜİK verilerine göre sektörlerin, Gayri Safi Yurt içi Hasıla büyümesine 2018 yılının ilk üç çeyreğinde ortalama katkıları şöyle olmuş:
Tarım %0,1; Sanayi %0,87; İnşaat %-0,1; Hizmet ve Ticaret %3,73…
Bir de istihdama katkıya bakalım: Faal olan girişimlerin yüzde 43,5’i hizmet, yüzde 36,1’i ise ticaret sektöründe yer almış. İstihdamda ise hizmet sektörü toplam istihdamın yüzde 37,5’ini oluştururken sanayi sektörünün payı yüzde 27,5 olmuş.
Peki, gelirde durum neymiş?
Aslan payını yüzde 43,2 ile ticaret sektörü almış. İkinci sırayı yüzde 33 ile sanayi sektörü almış. Hizmet sektörü ise yüzde 15,7 ile ancak üçüncü sıraya yerleşebilmiş.
Çıplak gözle bakıldığında ortadaki adaletsizliği görmemek mümkün değil. İstihdama ve büyümeye katkıda en üst sıralarda yer alırken ciroda alt sıralara düşmek insanların zoruna gidebilir.
TURYİD’in temsil ettiği sektörün, 2019 yılı toplam geliri 135 milyar TL. Yasakların başlamasıyla sektörün ilk 48 saatteki gelir kaybının 740 milyon TL, iki milyon çalışanın bahşiş kaybının ise 74 milyon TL olduğu tahmin ediliyor. Ekonomi ise her gün 37 milyon TL gelirden yoksun kalıyormuş.
Sektör aktörlerinin, anladığımız kadarıyla, Bilim Kurulu’na sunmaya hazırlandıkları bir tespit ve iki teklif var. Tespit şu: “Vatandaş Covid-19’dan şu sıra, işin başındaki duruma oranla çok daha az korkuyor. ‘Hastalanırsam iyileşirim tez zamanda’ diye düşünenlerin sayısı az değil.”
Bu tespit ‘sonun başlangıcı’ gibi bir şey… Sağlık Bakanı’nın çırpınmalarına rağmen, insanların kendilerini dışarı atmalarının nedenini, biraz da bu tespitin doğruluğunda aramak gerekebilir.
Tekliflere gelince, birincisi şöyle:
Adı Güvenli Turizm Sertifikası olan bir belge var. TURYİD bu belgeyle ilgili programın, yeme içme işletmelerinin kriterlerine ilişkin maddelerini Bilim Kurulu, Sağlık Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı yetkilileriyle birlikte hazırlamış. Bu sertifika şu anda pek çok otelde ve 350 restoranda varmış...
Sertifikayı edinmenin ve sürdürülebilir kılmanın çok da büyük bir maliyeti yokmuş. Ancak disiplin ve dikkat gerektirdiği de muhakkak. Sektör, bu sertifikaya sahip olan restoranların açılmasının tüm tarafların lehine sonuçlanacağına inanıyor.
İkinci teklif ise ‘kapanma-açılma’ başlığı altında ele alınabilecek bir uygulama… Amaç, pandeminin seyrine göre sistemin tamamını kapatıp 15 gün sonra tekrar açarak -tabii ki güvenli turizm sertifikasına sahip olanları içermek üzere- ekonomiye ve istihdama katkının belli bir düzeyde tutulmasını ve çarkların dönmesini sağlamak.
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın konuyla yakından ilgilendiği biliniyor. Bütün maharet Sağlık Bakanlığı’nı ve karar mekanizmalarını etkileyecek olan Bilim Kurulu’nda…
Biz 65’i çoktan devirdiğimiz için burnumuzu kapıdan çıkarmadan evimizi restoran hâline getirip ekşi mayalı ekmek çeşitleriyle yetinmek zorundayız… Ancak gençleri bunalımdan çıkarmak için yukarıdaki önerileri dikkate almakta yarar olabilir…