Yeni Parti mi; nitelikli dolandırıcılık mı?
28 Şubat 2019 - Yeni Şafak
Bir süredir eski AK Partililerin yeni bir siyasî parti kuracağı söylenip duruyor. Habertürk yazarı Fatih Altaylı da geçenlerde bir web sitesinden yola çıkarak bu konuyu ele aldı.
‘Umut Partisi’ adıyla anılmaya başlanan bu oluşum için Türk Patent ve Marka Kurumu’na 2019/11560 numarasıyla başvuru yapılmış…
yenibirparti.org adlı hesapla Twitter’a da giren oluşum, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, eski Başbakan Ahmet Davutoğlu ve eski Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ı takibe almış… Sonra, nedense Twitter hesabını kapatmış…
Bu oluşumun, www.yenibirparti.org adlı bir de internet sitesi var. İlk bakışta bu girişim, ‘nitelikli dolandırıcılık’ çağrışımı yapıyor. Bunun en açık kanıtı “Biz Kimiz” başlığı altında kim olduklarını açıklarken yazdıkları:
“Kurucu kadromuz ve partimizin ismi, politika ve vaatlerimizin kadromuzun gölgesinde kalmaması için stratejik bir tercih olarak uygun gördüğümüz tarihe kadar açıklanmayacaktır. Kadromuzda kamuoyunun yakından tanıdığı ve tanımadığı isimler olabilecektir.”
İnternet sitesinin çeşitli sayfalarında kendilerine ‘maddi destekte bulunmak’ ya da ‘kadrolarında çalışmak’ isteyen kişilere çağrılar da var. Kadrolarında kimlerin olduğunu açıklamaktan dahi kaçınan, siyasî angajmanlarına dair sadece îmâda bulunan bir grup insan sizden para istiyor, verecek misiniz?
Bu, bir zamanlar çok meşhur olan o reklamı hatırlattı: “Hiç tanımadığınız bir erkek size çiçek verirse şaşırmayın”. Bizim insanımız şaşırır!
Bu ‘yeni parti’ için Garanti Bankası’nın yeşil renkli dört yapraklı yoncasını amblem olarak seçmişler. Alelacele, özensiz… O bizim gözümüzde Garanti Bankası’nın amblemidir… Onunla özdeşleşmiştir, size geçmiş olsun…
Abdullah Gül, Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan gerçekten bu çalışmanın içindelerse derhal durdurmalılar. Ya da bu garip girişimle aralarına mesafe koyduklarını ifade etmeliler. Böyle bir lansmanla aynı pozisyonda yer almamaları, tavır koymaları gerekir. Böyle bir çıkışla özdeşleşmemeliler… Legal bir siyasî partinin çıkışı böyle olmaz; olmamalıdır. Açıklık, netlik ve şeffaflık en çok siyasî partiler için gereklidir. Demokrasilerde siyâset, gizlilik içinde olmaz!
Diğer yandan seçime bir ay kadar kısa bir süre kalmışken bu çalışmaların Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından ‘ihanet’ olarak görülmesi de son derece doğaldır.
Bu tespiti kendilerine yakıştıramayanların, esas olarak bu ‘korsan girişimi’ kendilerinden uzaklaştırması gerekir.
Vefa yalnızca bir semt adı mıdır?
Beşiktaş’a bağlı 4. Levent, İstanbul’un tarihi semtlerine kıyasla ‘yeni’ sayılabilecek bir yerleşim birimi… Tarihi 1960’lı yıllardan çok da geriye gitmez. Buna rağmen barındırdığı eserlerle İstanbul’un ‘açık hava müzesi’ sayılabilecek bir semtimiz olarak kabul görür.
1947 yılında Emlâk Kredi Bankası tarafından Levent’te başlatılan toplu konut projesine talep yoğun olunca, projenin kapsamı 4. Levent’e kadar uzatılmış… 1950’lerin sonunda binaların bazı cephelerini süslemesi için birçok sanatçıyla birlikte çalışılmış…
O nedenle, özellikle Konaklar Mahallesi’ndeki Akçam Caddesi ve üzerindeki sokaklarda Çağdaş Türk Sanatı’nın birçok örneği var...
Binaların ön ve arka cephelerinde Bedri Rahmi Eyüboğlu, Nurullah Berk, Ferruh Başağa, Sabri Berkel, Ercüment Kalmık ve Eren Eyüboğlu tarafından yapılan yirmi büyük mozaik panoyu görmek mümkün… Ya da ‘mümkündü’ demek daha doğru olur…
Magma Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Özcan Yüksek, Salı günü Twitter hesabından, 4. Levent’teki aynı binanın 2018 yılında ve 2019 yılı başında çekilmiş iki fotoğrafını paylaşmış. İlkinde, Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun iki mozağini, ikincisinde ise bunların üzerini kapatarak asılmış iki reklam panosunu görmenin acısı içimizde…
‘Kadir-kıymet’ bilmek ve başka dillere çevrilemeyen ‘vefa’ duygusu, en büyük erdemlerdendir. Bize özgü bunca güzelliğin ve özelliğin vahşi kapitalizme hebâ edilmesi insanın içini burkuyor.
Hatırladığımız kadarıyla, Beşiktaş Belediyesi 2012 yılında Koruma Bölge Kurulu’na başvurarak bu yirmi mozaik panonun korunması kararını almıştı… O zaman, bu gaddarlık nasıl yapılabildi?!
Aklımızda başka sorular da var:
Bina cephesini reklam panosu olarak kiralayanlar Bedri Rahmi Eyüboğlu’nu tanıyorlar mı?
O reklam panolarını hazırlayıp oraya asan iletişim ajansı, cehâletinin boyutlarının değerler katliamına neden olduğunun farkında mı, yoksa sadece aldığı komisyona mı bakıyor?
O panoların oraya asılmasına izin veren Beşiktaş Belediyesi’nin gözlerini ne kör etmiş olabilir?
Yazık ki, ne yazık!
‘Umut Partisi’ adıyla anılmaya başlanan bu oluşum için Türk Patent ve Marka Kurumu’na 2019/11560 numarasıyla başvuru yapılmış…
yenibirparti.org adlı hesapla Twitter’a da giren oluşum, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, eski Başbakan Ahmet Davutoğlu ve eski Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ı takibe almış… Sonra, nedense Twitter hesabını kapatmış…
Bu oluşumun, www.yenibirparti.org adlı bir de internet sitesi var. İlk bakışta bu girişim, ‘nitelikli dolandırıcılık’ çağrışımı yapıyor. Bunun en açık kanıtı “Biz Kimiz” başlığı altında kim olduklarını açıklarken yazdıkları:
“Kurucu kadromuz ve partimizin ismi, politika ve vaatlerimizin kadromuzun gölgesinde kalmaması için stratejik bir tercih olarak uygun gördüğümüz tarihe kadar açıklanmayacaktır. Kadromuzda kamuoyunun yakından tanıdığı ve tanımadığı isimler olabilecektir.”
İnternet sitesinin çeşitli sayfalarında kendilerine ‘maddi destekte bulunmak’ ya da ‘kadrolarında çalışmak’ isteyen kişilere çağrılar da var. Kadrolarında kimlerin olduğunu açıklamaktan dahi kaçınan, siyasî angajmanlarına dair sadece îmâda bulunan bir grup insan sizden para istiyor, verecek misiniz?
Bu, bir zamanlar çok meşhur olan o reklamı hatırlattı: “Hiç tanımadığınız bir erkek size çiçek verirse şaşırmayın”. Bizim insanımız şaşırır!
Bu ‘yeni parti’ için Garanti Bankası’nın yeşil renkli dört yapraklı yoncasını amblem olarak seçmişler. Alelacele, özensiz… O bizim gözümüzde Garanti Bankası’nın amblemidir… Onunla özdeşleşmiştir, size geçmiş olsun…
Abdullah Gül, Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan gerçekten bu çalışmanın içindelerse derhal durdurmalılar. Ya da bu garip girişimle aralarına mesafe koyduklarını ifade etmeliler. Böyle bir lansmanla aynı pozisyonda yer almamaları, tavır koymaları gerekir. Böyle bir çıkışla özdeşleşmemeliler… Legal bir siyasî partinin çıkışı böyle olmaz; olmamalıdır. Açıklık, netlik ve şeffaflık en çok siyasî partiler için gereklidir. Demokrasilerde siyâset, gizlilik içinde olmaz!
Diğer yandan seçime bir ay kadar kısa bir süre kalmışken bu çalışmaların Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından ‘ihanet’ olarak görülmesi de son derece doğaldır.
Bu tespiti kendilerine yakıştıramayanların, esas olarak bu ‘korsan girişimi’ kendilerinden uzaklaştırması gerekir.
Vefa yalnızca bir semt adı mıdır?
Beşiktaş’a bağlı 4. Levent, İstanbul’un tarihi semtlerine kıyasla ‘yeni’ sayılabilecek bir yerleşim birimi… Tarihi 1960’lı yıllardan çok da geriye gitmez. Buna rağmen barındırdığı eserlerle İstanbul’un ‘açık hava müzesi’ sayılabilecek bir semtimiz olarak kabul görür.
1947 yılında Emlâk Kredi Bankası tarafından Levent’te başlatılan toplu konut projesine talep yoğun olunca, projenin kapsamı 4. Levent’e kadar uzatılmış… 1950’lerin sonunda binaların bazı cephelerini süslemesi için birçok sanatçıyla birlikte çalışılmış…
O nedenle, özellikle Konaklar Mahallesi’ndeki Akçam Caddesi ve üzerindeki sokaklarda Çağdaş Türk Sanatı’nın birçok örneği var...
Binaların ön ve arka cephelerinde Bedri Rahmi Eyüboğlu, Nurullah Berk, Ferruh Başağa, Sabri Berkel, Ercüment Kalmık ve Eren Eyüboğlu tarafından yapılan yirmi büyük mozaik panoyu görmek mümkün… Ya da ‘mümkündü’ demek daha doğru olur…
Magma Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Özcan Yüksek, Salı günü Twitter hesabından, 4. Levent’teki aynı binanın 2018 yılında ve 2019 yılı başında çekilmiş iki fotoğrafını paylaşmış. İlkinde, Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun iki mozağini, ikincisinde ise bunların üzerini kapatarak asılmış iki reklam panosunu görmenin acısı içimizde…
‘Kadir-kıymet’ bilmek ve başka dillere çevrilemeyen ‘vefa’ duygusu, en büyük erdemlerdendir. Bize özgü bunca güzelliğin ve özelliğin vahşi kapitalizme hebâ edilmesi insanın içini burkuyor.
Hatırladığımız kadarıyla, Beşiktaş Belediyesi 2012 yılında Koruma Bölge Kurulu’na başvurarak bu yirmi mozaik panonun korunması kararını almıştı… O zaman, bu gaddarlık nasıl yapılabildi?!
Aklımızda başka sorular da var:
Bina cephesini reklam panosu olarak kiralayanlar Bedri Rahmi Eyüboğlu’nu tanıyorlar mı?
O reklam panolarını hazırlayıp oraya asan iletişim ajansı, cehâletinin boyutlarının değerler katliamına neden olduğunun farkında mı, yoksa sadece aldığı komisyona mı bakıyor?
O panoların oraya asılmasına izin veren Beşiktaş Belediyesi’nin gözlerini ne kör etmiş olabilir?
Yazık ki, ne yazık!